5 entry daha
  • sınır boylarında basılan karakollardan, şehir köşelerinde patlatılan bombalardan saçılan kana banarak yerler ekmeklerini.

    her fırsatta "pkk çok acı çekmiş bir toplumun öfkesidir" kolaycılığına sığınıp, terör örgütünün sürekli saldırgan bir tutumda sivil ve asker öldürdüğünü görmeyi reddederek örgüte sonsuz müsamaha gösterirler.

    pkk'nın kafasında hedeflediği ve gerçekleşmesi için sürekli insan öldürdüğü bölücü çözümün türkiye cumhuriyeti için ölüm anlamına geldiğini görmez, cumhuriyetin kendisini koruma irade, azim ve refleksine bakıp "çözüm her geçen gün öteleniyor, daha çok kan bulacaksınız ekmeğinizi banacak müstakbel vatanperver meftalar sizi" diyerek terör örgütünün istediği ayrışmayı kutsayan tonda, ülkesini seven insanları itham eder tarzda konuşurlar.
  • sözlük yazarlarının ekmek yediğini zannetmediğim için olmayan yazarlar grubudur.

    ekmek yiyenler:

    siyasetçiler, askerler, silah tücaarları, feodal ağalar

    kurşun yiyenler:

    gariban torpilsiz genç askerler, yoksul genç kürt gençleri, köylüler, şehirde çocuklar siviller

    gerçek bok yiyenler

    muhtelif kürt köylüleri

    mecazi bok yiyenler

    eli kalem tutan ve tv'lere çıkıp yıllardır kaykıla kaykıla oturarak yorum yapan herkes

    beyaz ekmek zeka geriliği yapıyormuş, bence milletçe muzdaribiz bundan.

    hadi yiyelim
  • genel olarak ülkesinin toprağını severler, taşını severler, toprağını, ırmağını severler. ayısını, kuzusunu severler. insanına düşmandırlar bir tek. doğarken kürt olanına düşman olan bir devletin sivil neferleridir.
  • (bkz: ekmek yoksa pasta yesinler)

    lazimdi ama bu.
  • bir yandan "irak'in kuzeyine acilen askeri harekat yapilmali hacim.!!" derken bir yandan da bedelli askerliğin çikmasini bekleyenlerdir bazen..
  • ölülerin toplamı değil farkı önemlidir bunlar için... 12 şehit var, 16 pkk'lı da ölü ele geçirilmiş... kardayız amına koyyim...
  • ölülerin toplamı değil farkı önemlidir bunlar için... "16 te-ce askeri öldürdük, 12 heval şehit olmuş... kardayız amına koyyim..." derler.
  • bir de kürt meselesinden tehdit yiyen sözlük yazarları vardır.

    attıkları mailde nikimizi de anmışlar. kafanızı kırarız, sike sike atatürk'ün gençliğe hitabesini okuturuz vs vs.

    bir daha yazmayın demişler. kırarız bacaklarınızı demişler muhtemel bir sözlük yazarı

    çok ilginç, bu sorun hakkında klasik yılgınlıklarımdan yaşadığım dönemlerden birini yaşıyordum. yaz yaz nereye kadar, kısırdöngü, tv'lerdeki adamlar da aynı, söylem aynı, örgütün açıklaması aynı, gazete başlıkları aynı, devletin tepkisi aynı. yazma artık demiştim kendi kendime ve bu tehditi almadan 1 gün önce. son dönem yazdığım epey birşeyi silmiştim.

    şimdi bak tehdit edilince nasıl pırstı demesinler diye ne yapacağımı kara kara düşünüyorum. sildiklerime de pişman oldum.
    ne yazsam ben de oturaklı tehditler, normalde ağzıma almayacağım aklıma gelmeyecek, hitabeli atatürklü ergen libidollü küfürler mi savursam.

    sonuca ulaşmayan şekilde yazmaktan yoruluyor insan, tehditten değil.

    zaten bakıyor da insan medyasından tüsiad'ına pkk sempatizanları artıp gidiyor!, bizim sözlükte yazdıklarımız neredeyse "analar ağlamasın" tadına giderek yaklaşmış.

    ama bir olayımı anlatmadan geçemeyeceğim.

    yıl 1990. türkiye'de komunist partiyi yasal olarak kurmak yasak, komunist propaganda yasak. hatırlayan bilir 141 ve 142 maddeler var anayasa da, halkı sınıf ayrımına tabi tutmak yetiyor. dedik biz artık bu adla (komunist) yasal faaliyet yapacağız. ankara'da devlete göre yasadışı bize göre yasal olanına izin vermedikleri için yasadışı olan örgüte üye olduğumuzu basın açıklamasıyla 43 kişi deklare ettik. ankara tarihi günlerinden birini yaşadı. değil biizm sokağı, bizim sokağa çıkan tüm sokaklara girmek serbet ama çıkmak yasaktı. gazeteciler bile dahil herkes gözaltına alındı, işkenceler yaşandı tutukluluklar yaşandı. davam yıllarca devam etti, o arada çeşitli eğitim olanaklarıyla yurtdışına gitme şansım oluştu ama pasoport bile bir türlü verilmedi.

    peki davanın konusu neydi. işte bendeki en büyük hayal kırıklığı budur.

    basın açıklama metni kılı kırk yararak hazırlanmış 2 sayfadan oluşuyordu. yasal komunist partisinin artık bir demokratik hak olduğu, 141 ve 142'nin kaldırılması gerektiği, düşünceye özgürlüğün gelmesi gerektiğini yazmıştık. 2 sayfalık bildiri bitmeye yakın da güncel meseleler üzerine 1 cümlelik ifadeler vardı. işte sendikalar üzerindeki baskı kalksın vs gibi.

    bir cümlede aynen şöyleydi: (kelime kelimesine hatırlıyorum) "kürt sorununda adil, barışçı ve demokratik bir çözüm tesis edilsin" .
    işte benim davam, komunistikten değil, yasadışı örgüt üyesi olmamı ayan beyan etmemden değil, örgüt propagandası yapmaktan değil, bu yukarıdaki cümleden yılalrca sürdü. neredeyse kelime başına bir yıl sürdü dava. 141 ve 142 maddelerinin arasına sıkıştırılmış 142/3 maddesindeki bir "bölücü faaliyetler" kelimesinden sürdü dava. bu dava esas mesele için sürseydi, topluca davalara gidecek, mahkeme önlerinde kitlesel eylemler yapacaktık ama yahu ben ne için basın açıklaması yaptım sen nerden vurmaya çalışıyorsun. o davayı sadece avukatlar takip etti. en sonunda (cep yok mail yok, ankaradan istanbula taşınmışım) aylar sonunda ulaştı beraat ettiğim haberi.

    o zaman anlıyorsun bu devletin "kürt" kelimesinde duyargaçlarının ne kadar açık olduğunu, ne kadar "hassas" bir mesele olduğunu.
    şimdi yıllar sonra birisi mail atıyor, seni şöyle yaparız böyle yaparız. geç aslanım bunları, keşke bu sorun hallolsa da bir bedel ödeyen de ben olsam. ama umutsuzum, karamsarım. senin attığın tehdit çığlığını devletimiz atıyor zaten istediği zaman. sırf şu entiriye yazılanlardan bir insan hapse göndermek için 15 tane neden bulunur. bulmak istenirse, nasıl o alakasız basın açıklamasından 1 cümle bulup çıkarttılarsa.

    tehdit mi? pıhh
  • bok yemektedirler.
    her iki tarafın nefreti de karşı tarafın yediği boktan beslenir.
16 entry daha
hesabın var mı? giriş yap