• muhammed yunus'un 1970lerde banglade$'te kurdugu ve kurulu$ ilkesi bilinen tum bankacilik teorilerini alip tersine cevirmek olan, yoksullara mikro olcekte kredi veren kurum. 64bin merkezde 38bin koyde 2milyon 148bin mu$terisine kredi vermekte ve onlari aclik,sefalet ve umutsuzluktan kurtarmaya cali$maktadir.
    ayrintili bilgi icin: (bkz: towards a poverty free world)
  • http://www.grameen-info.org/ adresinde yoksulluk ile mücadele ve kalkınma faaliyetleri görülebilecek olan, 2006 nobel barış ödülü ortağı.
  • varolus projesi ile muhammed yunus 2006 nobel baris odulunu almaya hak kazanmistir.
  • sivil toplummus, stk imis, ay kimden nasil imaj calsak, nereden ne fon dilensek diye kasmaya gerek olmadan, damlaya damlaya gol misali, buyumus banka. *

    sen degilsen kim
    simdi degilse ne zaman

    aynen boyle esasen yapilan, harekete gecmeden varilamayacak deniz kiyilari gibi.
  • verdikleri yedi milyona yakın kredinin yüzde doksan yedisi zorluklar içerisinde yaşayan kadınlara sağlanmaktadır.

    ana işleyişi tümden güven üzerine kurulu lokal bir anlayıştır bu banka. fevkalade faydalı bir kuruluştur bu anlayışta. bu durumda, parasını geri alma oranı yüzde doksan sekiz civarlarında gezinmektedir.

    ancak bütün bankalar bu lokal anlayışta insanlarımıza güvenerek yaklaştığı taktirde, ortalama yaşam kalitesi herkesin -zenginin yanısıra daha fakir olarak koşullanan toplumun- rahat edebileceği seviyelere yaklaşabilir.
  • güven kavramının toplumlarımızdaki yerini bizlere hatırlatma yolunda epey önemli adımlar atmış bir kuruluştur bu.

    toplum üzerindeki yüzeysel önyargılardan kurtulmakla başlamışlar işe. bu rasyonel sistem sayesinde sosyal yapıdaki ekonomik gelişmeyi uzun vadeli bir gelişme süreci olarak kabul etmiş, içindeki bireylerin potansiyellerini sınıf ıstırabından kurtarabilmek için çalışmıştır.

    sosyal zemini öz olarak kabul ederek ekonomik dağılımdaki geleneksel bankacılık anlayışını yıkmayı arzular bu anlamda. belki davalarını gereğinden fazla devrim kontekstine sokuyorumdur, bilemeyeceğim, ammaa bu denli insana destek olmuş bir kuruluşun, bu denli uygulanabilir bir fikri daha etkili kullanabileceği gerçeği de yok dağil. ha diyeceksin adam nobel aldı, iki bin küsür şubesi var, göt olurum o halde.

    tabi yardımda bulunduğu köyleri ve fakir mahalleleri bütün dünyaya yayabilmek, örneğin kendi yurdumun çileli insanlarını da potansiyellerini ortaya dökebildikleri yerlerde görebilmek, hepimizin ortak gayesi olursa, hiç de zorlanmadan, kapitalin adil dağıtımını irdeleyebiliriz diye düşünüyorum, siz ne dersiniz bilemem.

    adamların kredi sistemleri salt bir tanıma-etme durumu olarak görülebilir. kredi operatörleri yardıma ihtiyacı olan köyleri ziyaret ediyor ve insanlarla birebir görüşerek kişisel bir kanaat sistemi oluşturmayı hedefliyor. bunun akabinde direkt olarak bu hedef kitlesinin yatırım eğilimlerini soruyor soruşturuyor, buna göre kişiye gerekli kredi imkanını sağlıyor. unutmayın sokakta yaşayan herkes buna dahil olabiliyor.

    daha genel olarak küçük komün, mahalle, vs gibi anlayışlar içerisinde daha efektif çalıştığını düşünüyor sanırım kurucusu. buralarda produktif kazancın daha efektif yaratılacağını düşünerek (bir elin nesi var iki elin sesi var), öncelikli olarak bu gibi projelere ve kredi istemlerine konsantre oluyorlar sanırım.

    insanları kültürlerine yardımcı olmalarını ve toplumun genel yaratıcılığına katkılı olmayı aşılayan bir düşünce tarzını benimsemişler. helal olsun diyoruz, ülkemizde de bu çeşit oluşumlar yaratılmasında adımlar atılmasını düşlüyoruz her daim.
  • insanlardan hiç olmazsa, en azından elleri şişene kadar alkış almayı hakeden kurum.
  • fakirleri "bankable" görmedikleri için kredi vermeyen bankalara ve kapitalist bankacılık sisteminin çenesine inen asyalı yumruktur. % 99'u bulan geri ödeme oranıyla dünya'da birincidir.
  • yüksek faiz oranları ile birçok köylüyü tefecilere mahkum eden bankadır. ama nedense sadece başarı hikayelerini yazıdrmak gibi bir başarıları da vardır, ben sadece bunu takdir ediyorum.

    çoğunlukla kadınlara kredi verme nedenlerinden birisi, kadınların köy ahalisina utanma korkusuyla borçlarını ödemesinden kaynaklanmaktadır. erkekler ise borçlarını ödeyemeyince gerekirse banka memurunu dövüp köyden gönderebilmektedir.

    yine bu banka kimseye tek başına kredi vermiyor. ekipler halinde borçlanıyorsunuz, yani bir kişi borç ödemezse diğerlerinden alınıyor, o yüzden %99 geri dönüş oranı vardır. tabi borcunu ödeyemeyenin ekipten dışlanması, ayrıca köy ortasında diğer ekipteki köylülerce dövülmesi vb gibi bir sürü hikaye de oluk oluk akmaktadır.

    kapitalist dünyanın gözünü seveyim yüksek faizle para satan adama dünya barış ödülü verecekler, bu arada büyük kapitalist bankalar "ulen iyi karlı işmiş" deyip aynı alana girmeye başladılar, hayırlı uğurlu olsun.

    tabi kimse bu memlekette tüm yoksul kadınlar patik örer ve gözleme satarsa bu kadar patiği kim giyer ve gözlemeyi kim yer diye sormuyor, sorsa zaten sistemin kısıtlılığı ortaya çıkacak.
  • türkiye'deki uygulaması akp diyarbakır milletvekili aziz akgül önderliğinde öncelikle diyarbakır merkez ve bismil ilçelerinde 2004 yılında başlatılmıştır. fakirbank projesi ne yazık ki ütopik ve popülizmi ön planda tutan bir yaklaşım olmaktan öteye gidememiştir zira bengladeş ve türkiye'nin dinamikleri ve gerçekleri birbirlerinden çok farklıdır ve hatta bu iki ülkenin fakirlikleri ve fakir olmak durumları da birbirlerinden çok farklıdır. fakirbank'ın halihazırda uyguladığı yıllık faiz de yaklaşık %120'ler civarındadır belirtmeden geçmeyelim..
hesabın var mı? giriş yap