• bir necip fazil kisakürek sözü. baş döndüren bir metafor. yaşadığımız toplumsal çöküntüye ne güzel de uyuyor.
  • trabzon'da ve mersin'de ve sutluce'de ve memleketin pek cok yerinde bol bo bulundugu son gunlerde meydana gelen olaylarla kanitlanan cikmaz sokaklar icin onceden gorulup de yazilmis bir cumle sanki...
  • bugünlerde hatırlanması gereken bir söz.
  • kimi zaman çıkmazlığın da bir sonuç olarak algılandığını gözardı eden uyarı.
  • sözlükte, türkan saylan üzerinden dönen tartışmaları gördükçe aklıma gelen ifade. necip fazıl bu cümleyi ne amaçla kurdu emin değilim pek, lakin önemli bir şeyi ifade ediyor. kalabalıklar, çünkü, bir yola girdiğinde artık orada "akıl" yoktur. geri dönmek imkansızdır. ta ki, birisi çıkıp kollarını makas gibi açarak böyle bir cümleyi söyleyene kadar. yahut bir yürekli insan, bir tankın önünde dikilene kadar.

    daha önce muhsin yazıcıoğlu öldüğünde de yazdım aynısını; eğer bir insanın ölümüne "oh olsun" demeye başlarsak, bu önü alınmaz bir vicdan yoksulluğuna iter bizi. öyle ki, nihayet ölümler alelâde birer "umut kapısı" haline gelir. umutsuzluğumuzu, kendi komplekslerimi, depresyonumuzu üzerine atıp kurtulacağımız ölümler arzulamaya başlarız. hal böyleyken, yargılamak ancak allah'ın işidir. biz fani kullara, yargılamak düşmez, sadece o'nun hikmetini anlamaya çalışabiliriz. bir yargı sistemi ve allah adaleti olduğuna inanmayanlar için de, kaybedilecek çok şey vardır. "oh olsun" demenin psikolojik olarak insanı sürüklediği noktaya dikkat çekmek istiyorum. bazen kalabalıklar içimizdedir. ve onlar da harekete geçebilir. tam o noktada, kan bütün akıcılığı ile çağlayıp da bizi öfkeye ve nefrete ittiğinde, ortaya çıkan mekanizma insandan uzaktadır. insanın özünden farklı bir noktadadır. bunu bir "ahlak" meselesi yapmıyorum, bireyin gözünün "görme" meselesiyle ilgili. gözü bağlayan, aklı bağımlı kılan, vicdanı karartan her bir şey, bu kapsama girer.

    fazla uzatmaya da gerek yok; "durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak"! türkan saylan vefat etti, onu yaptıklarından dolayı yargılayacak olan ancak allah'tır şimdi. ve inananlar için "o" adildir. ve türkan saylan öldü! günahlarıyla, sevaplarıyla bir insandı, yaşadı. artık onun üzerinden kelime oyunlarıyla nefret kusmaya gerek olmadığı gibi, onu bir "azize" yapmak için gözleri kapatmak da anlamsız. insana, insan olduğu için değer vermeyi öğrenmenin zamanıdır belki de. herkesi, kendi anlayışı içinde kabullenmenin. ortada bir "suç" varsa, er ya da geç çıkacaktır ortaya. lakin mevzuyu oraya buraya çekmeden, hakikati olduğu gibi görere. eğer yoksa ve gerçekten de türkan saylan bir "azize" ise, o da saklı kalamaz. nihayet parlayacaktır ışık...
  • kalabalıkları, yüklendiklerinde önlerindeki duvarları bile yıkabilecekleri inancından uzaklaştırarak kendilerini ezenlere boyun eğmeye çağıran, isyancıları uysallaştırıp tevekkül sahibi yapmaya yeltenen sahtekarlarca söylenegelmiş bir sözdür.
  • kalabalıkları, yüklendiklerinde önlerindeki duvarları bile yıkabilecekleri inancından uzaklaştırmaktan ziyade yüklenilen duvar konusunda hassas olunması gerektiğini vurgulayan söz, heyecanla evinin duvarına yüklenirsin altında kalırsın mesela. fazla heyecan, tanımadığın bilmediğin insanlara sahtekar demek, hoş değil.
hesabın var mı? giriş yap