• gururlu insandır. 2500 liralık emek verir, ortaya 5000 liralık artı değer koyarken aradaki farkın orospu çocuğu patronların ceplerine gitmesini istemeyendir. emeğinin hakkını isteyendir. liberal götlerin gözünde ise vatan hainidir.
  • emeğinin karşılığı değilse tabii ki haklıdır ama hiç parası yoksa ve önünde pek de seçenek yok gibi görünüyorsa yanlış yapmaktadır, sen azından bir süre idare etsindir.
  • bekarsa ve askerliğini bile yapmamı$sa hata yapıyordur.
    bırakalım $imdilik artı değer teorilerini ws.
    önce hayatın pratiklerini dü$ünelim.

    bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi falan varsa ve yine ba$ka seçeneği olmayan bu dönemde olduğu için idareten bile olsa çalı$mayı kabul etmeli ve çalı$ırken kar$ısına ba$ka alternatifler çıkarsa değerlendirmelidir.
  • zaten kimsenin sevmediği yattığı yerden para bekleyen adamları konu dışı bırakırsak..

    liboşlar hiç hazzetmez ama 750 lira gerçekten emeğini karşılamıyorsa hakettikleri maaşı alan kişi sayısına katkıda bulunuyordur bu kişi.. bu adama söven piyasayı çin malı bastı diye ağlamasın, aynı hesap.
  • bir süre sonra direnci kırılacak ve belki de kırılması gereken sorumluluğu altında kişiler bulunanlar hariç tamamının dayanabildiği yere kadar tutumunu koruması gereken insan grubu.

    (bkz: sinsice ankete dönüşen başlık)
  • eğer çalıştığı işte verdiği hizmet büyük ve kritik, sağladığı artı değer, aldığı parayla arasında ciddi uçurumlar yaratacak şekildeyse, ben salt bu davranıştaki anarşik yan için saygı duyarım arkadaş.. "in ulan ordan, benim seviyeme asıl sen itoğlu it" demek kadar önemli bir sembolik değeri vardır..

    size bunu kendim staj yaparken yaşadıklarımdan örneğe dökecek olursam; biz 5 kişi çalışandık. sabahları otelin misafirleri kahvaltıya gelirdi, açıkbüfe kahvaltı.. fiyatı 49 tl. otelin nerden baksan her sabah 200-250 kişi kahvaltıya ineni olurdu.
    şimdi vuralım hesaba. 200x50 = 10.000 tl bırakırdı her sabah bu restorana. bakın sadece sabah için. bunun öğleni var. fix menülü grup yemekleri var. akşam a la carte ı var. vs.

    şimdi tekrar sabahın bilançosuna dönelim. ayın sonunda 10.000 x 30 = 300.000 tl. bakın sadece sabah restoranın eline geçen. diyelim ki mutfak da burdan üretim payı olan % 50'yi alsın. geriye ne kalıyor gene de. 150.000 tl.

    peki gündüzcülerden 5 kişinin aylık çalışan maliyeti nedir biliyor musunuz?
    5.000 tl bile değil.. bu kişiler restoranda çalışıyor, bu kişiler olmazsa iş aksar, iş yürümez, ama bu kişiler 30'da 1 kadar öneme anca sahip. yani sadece 1 sabah kendisine çalışıyor. 29 sabah patron sistemine..

    bu işte salt burdaki eşitsizlik yüzünden çalışılmaz. ulan hizmetin en önemli ayağı benim. ben gülümsücem müşteriye, ben toparlıcam masaları, yeni gelenlere ben hazır etcem temiz bulsunlar diye, çayını kahvesini ben takip etcem, masasından kalkıp tuvalete gittiğinde masasına ben gözkulak olucam, eee? sadece 1 gün kendime, 29 gün patrona çalışıcam?
    peki niye? zaten benim yerime çalışıcak bulunur diye.. e iyi de burda ben kendim için mi yaşamış oluyorum o zaman? banane bulursan bul, o onun problemi.

    bakın abartısız söylüyorum. büyük bir geçim derdi yoksa çoğu kişinin bu şartlarda çalışma nedeni; "boşta kalınca da sıkılınıyor aga" edebiyatı.. "vücut alışmış aga"..
    "napalım çalışmayınca da paslanıyoruz aga"..

    o kadar çok duydum ki bunu son zamanlarda. ulan birazcık düşünme zamanı tanırsın kendine fena mı işte.. kitap okursun, felsefik düşünme elde edersin, belki felsefik düşünmeye başlayınca, anlamsız bir ilkel dürtü yüzünden "vücudun paslanmaması için çalışıyorum" gibi bir şeyin saçmalığını anlarsın.. anlarsın işte abi.. çok büyük geçim derdin yoksa, daha iyisini elbetteki bulur ve mücadele ederek yaratırsın.. ha çok büyük geçim derdin varsa da gene ara hakkını, koy postanı, oku meydanını, hak verilmez alınır. cidden. bu böyle.
  • kabul etmedikçe, hayatın zalimliği ile giderek 700 liraya, 650 liraya çaresizce boyun eğecek zavallıdır.
    işveren de bu mazlumluğu umarsızca sömürür.
  • köyde yaşayan,
    evini kendi inşaa etmiş olan,
    kendi kendine tarım ve hayvancılık yapıp beslenebilen,
    motorsuz taşıt kullanan,
    suyunu dereden sağlayan,
    elektrik enerjisini kendi yaptığı düzenekle suyun akışından sağlayan,
    cep telefonu kullanmayan,
    sigara içmeyen,
    alkol almayan,
    evlenmeyi düşünmeyen,

    bir işsiz ise gayet güzel gül gibi geçinir. hatta ayda bir kenara 750 tl koyup biriktirebilir. az parayı eleştireceğinize giderleri azaltın biraz.
  • çalışanlar arasında bu türden bir örgütlü davranış olsa maaşlar ister istemez biraz yükselir. çalışmazsa aç kalacak olan insanlar kabul edebilir düşük maaşı, ama onların haricinde kalan kesim örneğin vasıf istemeyen bir iş için "1500'den aşağı çalışmam" diyebilirse işverenler yavaş yavaş maaşı yükseltmek zorunda kalır. neticede bir yerde eleman yoksa adam aylarca ucuz işçi beklemeyi göze alamaz. bunun illa sendikal bilinçli bir örgütlenme olması da gerekmez. bugün internet üzerinden bile böyle geniş bir algı yaratılabilir. işsizlerin de çoğu internette zaten, napsınlar. 750 lirayı duyduğu anda kalkıp gidecek, dalga mı geçiyorsunuz diyecek bir kitle oluşabilir aslında. aynı şey kiracılar için de geçerli ve toplu bir örgütlülük olmasa da bazı bölgelerde uygulanabiliyor. örneğin bizim apartmanda aynı eve 1000 lira kira veren de var. ama yakın zamanda boşalan bir evi yeni kiracılara 800 liraya zor verdiler, uzun süre boş kaldı. normalde 900 liraya verilebilirdi ama bir şekilde gelip soranlar "en fazla 800 verebiliriz" dediler, bir süre sonra ev sahipleri mecbur kaldı müşteri yok diye verdiler evi. bu tesadüfen oluştu, piyasa koşullarıyla şunla bunla ilgili değil. piyasa koşulları bu şekilde manipüle edilebilir zorlarsak.
hesabın var mı? giriş yap