• ugur mumcu'nun öldürüldüğü tarih. pazardı.
  • unutmadığımız ama görünen o ki sadece unutmadığımızla kaldığımız tarih.
    çocukluğumun yanan karanfilleri.

    vuruldun, unutmadık ama zorla akıllarımıza sokulanları, "alıştırıldıklarımızı", susturulduklarımızı da unutamadık ki herhalde ondan aynı kaldık..
  • cok sicak, cok guzel bir izmir gunuydu. ugur mumcu'dan cok kisa bir sure sonra babami da kaybedecek, o pazari gunese ragmen hep usuyerek ve kalbim burkularak hatirlayacaktim..
  • gerçek bir solcunun öldürüldüğü tarih.

    hayatını kitaplarını okuyun da o solcunun, solcu nasıl olurmuş anlayın. ama okurken maskelerinizi çıkarmayın, yüzünüzün kızardığını kimse görmesin. kızarırsa tabi.
  • annemi tanımadığım bir insanın arkasından ağlarken gördüğüm, yada öyle olduğunu fark edebildiğim bir gündü. o günden aklımda kalan, yengemle annemin açık televizyonun karşısında ağlamaları.
  • 24 ocak 1993... kimileri için sadece sıradan bir kış günü belki; ama kimileri için de, 15 yıldır yüreklerin ayazdan değil, kederden buz kestiği bir utancın tarihi. "bir kişiye yapılan haksızlık, bütün topluma karşı işlenen bir suçtur" demişti ve evet aynen dediği gibi, o gün türkiye cumhuriyeti'ne karşı işlenebilecek en büyük suç, yapılabilecek en büyük haksızlık yapıldı. sadece bir gazeteci değil, bu ülkenin yetiştirdiği büyük bir değer, onurlu insan, şerefli insan, cesur insan, ülkesini seven insan ve hepsinden önemlisi gerçek bir insan olan uğur mumcu hain bir suikast ile aramızdan ayrıldı. savaşı karanlıkta kalanlarlaydı ve aydınlık bir türkiye içindi tüm çabası. bir mumu söndürünce, o'nun yaktığı binlerce mum da sönecek sandılar; ama yine yanıldılar... belki ölümünü karanlıkta bırakmayı başardılar; ama uğur mumcu'nun zihinlerimizde yaktığı o ışığı hiçbir zaman söndürmeyi başaramayacaklar. "vurulduk ey halkım unutma bizi" dedi, unutmadık ne seni, ne de senin gibi nice aydınlık yüzleri... ama ne yazık ki sizin kadar cesur da olamadık, affedin bizi...

    nur içinde yat sakıncalı piyade...
  • faili meçhul kavramının beyinlerde yer ettiği tarih. türkiye cumhuriyeti 70. yılı içerisindeydi ve onlarca faili meçhul cinayete ev sahipliği yapmıştı. biz henüz ilkokula gidiyorduk ve daha faili meçhul ikilemesini cümle içerisinde kullanmamıştık. sol' u soğan, sağ' ı sarımsaktan ibaret sanarken bir pazar sabahı haber ajansları bir haberi geçmeye başladılar. birisi birisini öldürmüştü, suçu neydi ki cezası ölümdü idamın yasak olduğu bir ülkede. bir adam ölmüştü ama neden?
  • yine bir 24 ocak, yine pazar.. üstünden 17 yıl geçen tarih, değişen hiç bir şey yok, acı da dahil.
  • o gün o sene 2.ligde (şimdiki 1.lig) ilk kez uygulanmaya başlanan "yükselme grubu"nun ilk hafta maçlarından denizlispor-göztepe maçı vardır. güzel, güneşli tam bir neuchatel xamax havası vardı denizlide. üstelik eski fenerli durmuş çolakın penaltı golüyle 1-0 kazanmıştı horoz. sevinç içinde eve döndüğümde uğur mumcu'yu öğrendim, sevincim kursağımda kalmıştı.
hesabın var mı? giriş yap