111 entry daha
  • ''yaptığım tek şey buydu. başkası gibi davranmak''.

    filmin ortalarında zach braff barda içerlerken söylüyor bunu. bu cümleden yola çıkılarak bu filmin aslında bir dönem filmi olduğu söylenebilir. dönemimiz doksanlar. bundan 40 sene sonra birileri doksanlar hakkında böyle bir film yaparsa buna dönem filmi denecektir elbette ama tarihte ilk kez kendi döneminde bir dönem filmidir garden state. herkes başının çaresine bakar doksanlarda. kimse tam manasıyla kendisi değildir. herkes bir başkasıdır. hep özenilecek birileri vardır. kimse kimseyi iplemez. herkes havuzun başına dizilir, yüzme bilmeyen biri atlamaz. yoksa yüzme bilmiyor musun? diye sorulur cevap tabii ki ''elbette biliyorum'' dur. ve yüzme bilmeyen havuza atlayınca o kişiyle mutlaka taşşak geçilir.

    68 kuşağından sonra dünyadaki tüm gençlik eğilimleri resmen sıçmıştır. seksenlerin yuppie kültüründen sonra doksanlar yuppielerden daha berbat biçimde bencilleşir. insanlar geekler, nerdler, daha nerdler, bir şey olup o şey gibi görünmek istemeyenler diye bölümlere ayrılır. oysa ki sorsanız kimse bunlardan biri değildir. herkesin anlatacak bir hikayesi vardır ama kimsenin bu hikayeleri anlatacak mecali yoktur. doksanlar tam manasıyla gizli bir depresyon dönemidir gençlik için. aşkın kıymeti yoktur, hayattaki ayrıntıların kıymeti yoktur, aslında hiç birşeyin tam manasıyla kıymeti yoktur. intihar eden arkadaşlar uzun zaman sonra görülmeyen arkadaşlar tarafından şöyle bir anılıp geçilirler. tüm ayrıntılar içki masasında bir iki anlatılıp geçilecek şeylere indirgenmiştir. özgürlük eğer inanılırsa vardır ama artık kimse özgürlüğe inanmamaktadır. böylece herkes kendi içine çökmeye başlar. kum saatinin ortasında duran ve düşmek üzere olan kum taneleri gibi.

    garden state aslında indie bir film. her ne kadar indie kültüründeki tüm öğeleri yansıtmıyorsa da filmden alınabilecek bir çok sahneden bir çok indie müzik grubuna albüm kapakları yapılabilir. müzikler de zaten bunu destekliyor cinsten. tipik bir romantik komedi filmi değil kesinlikle. bir yerde amelie poulin'ın daha hayattan bir versiyonu gösteriliyor gibi. insanın aynı kalmamak, dalga konusu olmamak için kendi içine kapanmasının bir hikayesi aslında. ama üzülecek bir şey yok merak etmeyin.. genellikle yol filmlerinde olan bir hüznü de var. baktıkça ''işte benim de hayatım böyle olsun istiyoruuum'' diye özenilecek yeni şeyler içeriyor ve böylece kendi anlattığı hikayesinde gösterdiği özenmenin, özgün olmanın komedisini de izleyicinin kendi üzerinde uygulamasına da fırsat veriyor. garden state allahtan bir eternal sunshine olmadı çok şükür ki. ama inanın kendisini bir msn iletisine bir ''bu şarkı da garden state'te çalıyorduuu çok güsseeaal'' diyerek değerini indirecekler için bulunmaz bir nimet yine de.
117 entry daha
hesabın var mı? giriş yap