4 entry daha
  • avant garde aşk şarkısı.

    zamanında paranoid android'in içinde sandığımız ve nihayetinde bulamadığımız "aşk" işte tam burada. paranoid android'e tamirci çırağı muamelesi yapmış olmanın utancıyla hatayı tekrarlamamak adına "i just need my number and location... hmm... bu bi füze eet eet füze!" dedim. sitelerde forumlarda aradım baktım kimsenin aklına gelmemiş. o saniye götüm kalktı, yazdım dünyaya zekamı gösterdim! ardından ingiliz piçin teki thom'un röportajını yapıştırdı; yani thom'un tam olarak boşalırken düşündükleri olduğunu. ve eklemiş genç bana yaptığı reply'ye, "bu sadece." yazmış. piç bir de ":)" yapmış sonuna. lanet olsun ki sen haklısın ibne. bu bir aşk şarkısı! her saniyesi.

    takıyorum cd çalıcıya, 5. parçaya zıplıyorum ve pause ediyorum. vıdıvıdı sesler çıkarıyor iki saat. 00.00 çalmaya hazır olduğuna dair yanıp sönmeye başlayana kadar ben sesi öyle açmış oluyorum ki, play'e basıp özgür bıraktığım anda thom'un ilk mırıldanmalardan önce, pazardan alınmış çamaşır sepetini ters çevirip vurduğum o çocukluk günlerime geri götüren iki ilkel dokunuş sallamaya yetiyor etrafı. kısıyorum vakit kaybetmeden. çünkü gerisi ilk mırıldanmadan sonra akıyor zaten. o saniye uyandırıyor. "toplanın gidiyoruz!" ile yuvarlanmamak mümkün değil. o ritmi bile belli olmayan sahte plastik ses değil de londra senfoni orkestrası giriyor sanki. üst üste kaç kere 20. saniyeden sonra başa aldım bu parçayı hatırlamıyorum. kafayı rehin aldığı yetmiyor diğer yorke/rh parçaları gibi. kolum bacağım "lan bıraksana uzayda salınıcam ben!" diyor. akıl sağlığına zararlı.

    herhangi ya da gelecek bir radiohead albümünde yeri yok bu parçanın. öyle doğru bir tercih the eraser. belki de çok yanlış. çünkü bu kişisel bir mesele! belki de morning bell gibi fakat bu sefer sonsuza kadar unutulup kalmalıydı thom yorke'un ses kaydedicisinde.

    sözlükte ve netteki şarkı sözü sitelerinde "and the wall keeps telling me" kısmında bitiyor zaten olay. çünkü "the wall" demiyor orada, "my mum" diyor sdlkfjsdklfjskdlfklsdf. "hey hey the devil may hey hey" diyor kadın sdlkfjsdlkfjslkdfjlk üstüne de "you are a fool you are a fool" diyor sdlkfjsklfjsdf. "i only got my name, i only got my situation. i just got a number and location. i just need my number and location.", yani sen bana bakma ben senin baktığın yönde olurum diyor sdlkfjsdlkfjsldkfjskldf. "i swoop around your head but i never hit. i'm blinded by your daylight." sdlkfjsdkjlfsdkjlf aşkın gözü doğuştan kördür diyor sdlfkjslfjsdklfjsdf "could you guide me in? could you smother me?" sldkfjslkfjslkdf. 2.26-2.30 arasında da "lalalalala" yapıyor dikkat şarkının sonunda kafayı kırıyor sdlkfjskldf.

    her dinleyişimde "seni orospu çocuğu!" demeden duramıyorum lanet olsun ki. bu parçadaki dehanın rezonansını hissedemeyen "müzik dinliyorum ben" filan demesin hayatının geri kalanında mümkünse. "yaşayan en büyük müzik adamı!" diyorum önce. sonra, "kimden korktuğum için o "yaşayan" orada?" diye soruyorum kendime ve cevapsız kalıyorum. tüm zamanların en büyük müzik adamının sesiyle çalıp söylediği bir şarkı-ül muazzama bu.

    lütfen bush aramayın. sevgilinizi arayın.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap