bozuntuya vermemek

• bir nevi inat etme, inada devam etme. anlamamis gibi yapmak. genelde yuz dokusunun rengindeki degisiklik belirgin olmaktadir, o ayri...
• ornek vermek gerekirse: (bkz: tanri ile ateizmi tartismak)
• hocanın rahatlığından istifade tüm ders konuşulmuş, anlatılanların tek kelimesi dinlenmemiş durumlarda takınılabilinecek tavır. şans bu ya, hocanın sana bir soru soracağı tutar. rezalet ve hocadan işitilecek can sıkıcı sözler garanti, demir 0, frijit 7^*dir. saçmalamaya başlayıp hocaya yaranmaya çalışmaktansa, konuyu saptırma ve sınıftan destek almayı umma yoluna gidilir:
  -hocam, bence şu an bu konuyu işlememiz çok gereksiz.(?!)zaten midemiz kalktı sabah sabah. hem hava çok güzel, biraz dışarı çıksak, çimler falan..
  -hoca: hınk?
  -sınıf : aa evet hocam..vırvırcırcır..
  -oooh..
• (bkz: pişkinlik)
• bazen kriz anlarında ortada olumsuz hiçbir hava yokmuş gibi davranmaktır. yolda tökezlediğinde etrafı kontrol etmeden yürümeye devam etmek en basitidir bu işin. bazen babuşkalar gibi ne kadar sendeleyeceğini bilemeden aynı şekilde davranılmaya çalışılabilir ama bu tökezleme halinden düzelememe durumu uzadıkça etraftan "ne iş bu" bakışları üzerinize yapışabilir. bu nedenle durumu kurtarmak için bu durumlarda bozuntuya vermek daha az zarar vericidir^*.
• hiç garsona "pardon?" diye seslenip sesini duyuramamış arkadaşın masaya dönüp "sanırım fransızca bilmiyorlar." demesi kadar havalı olmamıştı.
• işteki ilk yıllarım, bir şirkete borcumuz var o zaman, durmadan arıyor muhasebecileri beni, adı kadir. o günlerde kadirden gına geldi artık, günde üç kere konuşuyoruz herifle, sevgili gibi olduk amına koyiim, kadirsiz saatim, günüm geçmiyor. bir gün benim dahili çaldı yine, müneccim olmaya gerek yok, "kadir bey arıyor" dedi sekreter arkadaş, ben başladım "bağlama sakın, ne dersen de bağlama, hasta de, öldü de, dışarda de, ne istersen de amına koyiim, görüşmek istemiyorum o herifle" diye, tam o sırada adamın sesi geldi telefonda "kızıl sakal bey????" diye, meğer ben tüm bunları adamın yüzüne söylemişim. tabi sekreter arkadaş da panik içinde daldı odaya o esnada, fısıldayarak "bağladım bağladım" diyor, benim başımdan götüme kadar kaynar sular indi tabi adamın sesini duyar duymaz, itin götüne girdim, ama hiç bozmadım, "bir dakika bekleticem kadir bey" dedim ve devam ettim kaldığım yerden, öyle aptal aptal bağırıyorum, "bağlama sakın görüşmek istemiyorum o herifle, ne dersen de yok de, dışarda de....." biraz daha ötüp telefona döndüm, "buyrun kadir bey, kusura bakmayın münasebetsizin biri arayıp duruyor" falan diye kıvırdım, sonuç, yedi herif numarayı. kaç sene geçti üzerinden ama hala takdir ederim kendimi bu olay aklıma geldikçe, ödüllendiririm kendimi, ağzıma bir kesmeşeker atıp kişnerim.
• böyle bir şey