• proje yöneticiliğine atlamadan önce bir süre sürdürülmesi gereken, projenin teknik veya uygulamaya yönelik her alanında söz sahibi olan fakat son söz hakkına sahip olmadığından siklenmeyen kişidir. genelde sahada yer alan kişiler tarafından da sevilmezler. (onlara göre tüm aksiyon sahadadır ve masa başında halledilecek şeyler herkes tarafından yürütülebilir) proje mühendisi, projenin sıkıştığını anda saha mühendisi olarak da görevlendirildiğinden; hem planlama hem de saha uygulamalarına hakim olmaya başladığında; verilmli olmaya başlarlar. üretimde, sahada veya projenin başka bir alanında yaşanan başarısızlıklar, doğrudan proje mühendisine kesildiğinden topun ağzında olan kişilerdir. projeye dahil olan birçok bölüm olması, proje mühendisinin işini zorlaştırmaktan başka işe yaramaz. her bir bölümden gelen bilgiler ışında adam gibi bir planlama yapmak için kendilerini kasarken; bölümler arası kavgaların odak noktasında bulunan günah keçileridir onlar. başkasına bok atma şansları olmadığı gibi, sürekli kara sürülen tiplerdir de. başarıyı da proje yöneticisi üstleneceğinden, kendisine kalan sadece işine karşı duyduğu sevgidir. zaten bu sevgi ve tatmin duygusu olmasa, bir gün bile çekilmeyecek pozisyonlardandır.
  • başladığım iş hayatında, bir mühendis olarak yapılacak doğru bir tercihtir. hep masa başı olsun şartı getirmiyorum, lakin çalışma hayatı proje bazlı olmak zorundadır.. iki proje arasındaki süre de en az altı ay olmalıdır.. iki üç sene çalışıp da sekiz on ay tatil yapmak, para bitince yeni bir projeye başlamak lazımdır.

    evet, çalıştığım sekizinci ay ve ben bunu bu aşamada böyle görmekteyim.

    edit: oha madida. insan proje bulucam deyip de gidip beş sene sürecek rafineri projesi bulur mu çalışmak için.. buluyor demek.
  • fizibilite, zaman&kaynak planlamasi, finansman, maliyet muhasebesi, pert-cpm, microsoft project gibi konularla(ve araçlarla) pek bi alakası olan kişi.
  • dramatik meslek.
    bir yapının inşaası tamamlandıktan sonra, işi yaptıran idare hemen en büyük payı kendine çıkarır, "ne iş yaptım ama" der. yüklenici firma, yani işin taahhütünü alan altta kalmaz bir yandan paraları sayarken, "çok güzel oldu bu ya" diye izler eserini, binanın şantiyesinde çalışan mühendisler etrafa caka satar "bu inşaatı ben yaptım" diye...

    proje mühendisi ise bilir ki, o işi o yapmıştır, içindeki donatı miktarını, çelik profillerin kesitlerini, birleşim bölgelerindeki bulon sayılarını vs. herşeyi o yapmıştır, ama bunu kimseye anlatamaz.
  • bir mühendis için en uygun olanıdır. ne üretim mühendisliği ne işletme mühendisliği ne bakım mühendisliği, hepsi dert, hiçbirinin zamanı yok. proje mühendisliğinde olayın tepesindeki grubun içindesin, işletmecinin bakımcının bilmediği konulara hakimsin. masa başında uğraştığın işlerin gerçeğe dönüştüğünü direk sahaya gidip görebilirsin. çok fazla şey öğrenirsin. kısacası, proje mühendisliği iyidir.
  • proje departmanı dışından bir gözle bakmak gerekirse kurumsal organizasyonlarda proje mühendisliği = kurumsal çingenelik özellikle otomotivde bu iş böyle sanırım
  • mühendislerin piyasa şartları ve mesleki uzmanlaşma süreci nedeniyle "projeci" ve "uygulamacı" olarak iki ana kola ayrılmalarının sonucu ortaya çıkan kavram.
    netice, tasarladığı ya da hesapladığı şeyin nasıl inşa / imal edileceğini bilmeyen bir takım üreticiler. aynı departmanlaşma mimarlık alanında da var, uygulamacıları tasarımdan uzaklaştıran bir ayrım.
  • (bkz: statiker)
  • daha önce bu platformda satış mühendislerini ve satın alma mühendislerini gömmüştüm. şimdi sıra geldi bu gruba. gerçi "gömdüm." dediğime bakmayın siz. aslında gömmedim. nasıl olmaları gerektiğini anlattım. hakkını vererek yapıyorlarsa gerçekten de saygı duyduğum alanlar hepsi.

    öncelikle, yazının kapsamının sadece makina tasarımı ve imalatı alanında müşteri taleplerine özel projeler gerçekleştiren firmalar ve çalışanlarını kapsayacağını belirtmek istiyorum.

    gelelim konumuza. bu insanlara genellikle "projeci" derler firma içinde. mühendis kısmını atarlar. ben de bu şekilde ifade edeceğim. efendim bu bahsettiğim alanda projeciler pek sevilmez. kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama saygı da duymazlar genelde bunlara. açıkçası hepsine olmasa da büyük bir çoğunluğuna saygı falan duymuyorum. özellikle türkiye'de özel makina alanında şirketlerin bel kemiği proje birimi falan değildir. işte bu yüzden saygı duymuyorum. şirketlerin bel kemiği olan grup tasarımcılar oluşturuyor genelde. kapıkule'den çıkıp batı'ya doğru gittiğinizde, almanya'yı falan geçtim çekya, macaristan gibi ülkelerde bile projecilerin şirketin bel kemiği olabildiğini görürsünüz. ama bizim ülkemizde maalesef projeciler yeterince yetkin değil. durum böyle olunca projecilerin yapması gereken işler de tasarımcıların üzerine yük olarak biniyor.

    birazdan bu yükün nasıl bir yük olduğuna konu kendiliğinden bağlanacak. projeci demek aslında şirket içerisindeki müşteri demektir. projeciler diğer tüm birimlere karşı projenin müşterisini temsil etmelidir, edebilmelidir. işte yetkinlik problemi burada burada başlıyor. zaten projecilerin onlarca varlık sebeplerinden bir tanesi de şirketin diğer birimlerini müşterilerle muhatap etmemeleridir. projecilerden gelen her talep onlar için müşteri talebi niteliğinde olmalıdır. ama işte biraz önce de ifade ettiğim gibi yetkinlik problemi var. müşteri taleplerini doğru algılayamayan projeciler tasarımcıları doğru yönlendiremediğinden müşteri görüşmelerine giderken yanlarında tasarımcıları da götürüyorlar. müşteri ile görüşmeye giden tasarımcı talepleri doğru algılayıp ona göre tasarım gerçekleştiriyor. ama iş yine bununla bitmiyor. müşteri projeciyi sürekli arıyor ya da ona mail atıyor. sürekli taleplerini değiştiriyor ya da arttırıyor. müşteriye de kızmamak lazım. zira özel işlerin doğası da zaten böyledir. ilk defa yapılacak olan bir şeyde talepler ve süreçler sürekli değişir, normaldir. bu gibi durumlarda da yapacağı tasarıma yoğunlaşması gereken tasarımcı sürekli toplantılara koşuyor. neden? çünkü daha önce de olduğu gibi projecimiz müşteri taleplerini yine doğru anlamadı. ya da anlasa bile tasarımcıyı yönlendirirken inisiyatif alabilecek kadar yetkin değil. bu da tasarımcının üzerine binen başka bir yük. durum böyle olunca tasarımcılar şirket içerisinde daha bir gözde oluyorlar. projeciler ise çeşitli sertifikasyon işleri yapan, sürekli birilerine soru soran insanlar durumuna düşüyorlar. bu da onlara duyulan saygıyı sıfırlıyor. müşteriye teklif verirken işin ne zaman biteceğini öngöremedikleri için, teslim tarihi yaklaşınca sürekli tasarım ve üretim birimlerinin iki ayaklarını bir pabuca sokuyorlar. zaten saygı duyulmayan insanlara bir de sinir olunuyor.

    bir de gözardı edilmemesi gereken bir konu da bu durumun tasarımcı sayısını şişirmesidir. çünkü tasarımcılar, tasarıma odaklanıp gürültüsüz patırtısız bir şekilde tasarım yapması gerekirken sürekli telefon ve mail trafiğinden dolayı asıl işlerine odaklanamıyorlar ve tasarım süreci ilerleyemiyor ya da düşük bir hızla ilerliyor. gerçek manada tasarım yapmaları için de yeni tasarımcılar istihdam edildiğinden karlılık da etkileniyor.

    bir de işin üretim tarafı var. üretime dair tek yapılan ise zaman planına uyulup uyulmadığını takip etmek. çıkan problemlere karşı aksiyon oluşturma konusunda da maalesef yetkin değil türkiye'deki projeciler.

    az önce kısaca değindiğim bir konu vardı, müşterilere verdikleri teslim tarihleri ile ilgili. gerçekleştirilecek olan projenin satın alma maliyeti ne kadar olur, tasarımı kaç saat sürer, üretim ve devreye alma aşamaları ne kadar sürer, tedariklerin süresi ne olur gibi konulara da hakim olmadıklarından proje maliyetini doğru tahmin edemiyorlar. bu yanlış tahmine göre fiyat teklifi ve termin veriliyor ve proje istenen zamanda teslim edilemiyor. teslim zamanı yaklaşınca ve hatta geçince de bu arkadaşlar bir yandan müşteriyi oyalarken bir yandan da şirketteki her yere saldırıyorlar. "motor kaidesi hala gelmedi mi? plate niye montajlanmadı?" gibi konularla herkese saldırdıklarından, insanların işine odaklanmasını engelliyorlar. proje daha da gecikmeye başlıyor.

    yukarıda saydığım ve saydıklarımdan daha fazla problemin sebebi %50 projecilerin yetkin olmayışından kaynaklıdır. geriye kalan yüzde 50 ise diğer mavi ve beyaz yaka personelin lakaytlığından kaynaklıdır.

    buraya kadar projecileri gömdüğümü düşünebilirsiniz. aslında amacım onları gömmek değil zira gömülmesi gereken işletmenin kendisidir. yeni bir projeci ihtiyacı olduğunda ilan verirler ve istihdam ettikleri mühendisi direkt projeci olarak işe başlatırlar. çoğu da makina değil, endüstri mühendisi olur bunların. endüstri mühendisleriyle de bir alıp veremediğim yok bu arada. benim için mühendis mühendistir. ancak okuldan yeni mezun olmuş birisi projeci yapılmamalı. projeci olacak olan kişi kimse kusura bakmasın ama önce imalat ve tasarım süreçlerinde pişmeli. bu iki taşıyıcı kolona hakim olmayan biri hakkını vererek projecilik yapamaz. o yüzden şirket içerisinde yatay kariyer zinciri oluşturulmalı. yeni gelen mühendis imalata verilmeli. imalattan biri tasarıma kaydırılmalı. tasarımcı mühendislerden biri de proje birimine kaydırılmalı. ya da yeni mühendis projeci yapılacaksa da geçmişinde imalat ve tasarım tecrübeleri aranmalı.

    bu şekilde olursa proje lideri olan mühendis maliyet hesabında daha başarılı olur ve müşteriye ona göre teklif verir. proje tasarım aşamasındayken tasarımcıdan tasarımı belli aralıklarla ona sunmasını ister. her sunumda tasarımcıya "bence bu haliyle fonksiyonel ama müşteride ucuz ürün algısı yaratabilir. alüminyum yerine çelik kullanalım ve nikel kaplatalım. zaten bu parçalar çok fazla olmadığından makinanın ağırlığına etkisi fazla olmayacaktır." gibi cümlelerle tasarımı yönlendirir. çünkü kendisine sunulan tasarımı müşteri gözüyle inceler. imalat ve diğer aşamalarda da böyle davranır. özellikle kalitecileri çok güzel yönlendirir.

    bu şekilde çalışan bir projeciye herkes saygı duyar ve söylediklerini ciddiye alır. ama özel makina sektöründe böyle bir atmosfer ne yazık ki türkiye'de yok. ama dediğim gibi, geçin edirne'nin ötesine. bu bahsettiklerimden bol miktarda oralarda var.
  • 2 milyon dolarlık bir işi tamamlamasını takiben, 'maaş+eline sağlık' ikilisi ile ödüllendirilen mühendistir. şantiye yönetimini biraz olsun anlamış ve bu ortamın içinde pişmiş bir proje mühendisi 10 aslan gücündedir, ticaretten beden işçiliğine kadar pek çok meslek dalında başarılı olması muhtemeldir.
hesabın var mı? giriş yap