• banyodan çıkıldığında ev ütü kokmuyorsa bir geçerliliği yoktur.
  • süheyl ve behzat uygur'un sunduğu banyodur.
  • 20 sene* önce en son bizimle görülen ve artık günümüzde olmayan şey.

    akla ayrıca bizimkiler'i getirir çünkü o da pazarları yayınlanırdı. bir de parliament pazar gecesi sineması.
  • bu aksam binlerce evde yapilacak olan banyodur.
  • eşşek kadar oldum, iş güç sahibi oldum, ev bark sahibi oldum bu alışkanlığımdan kurtulamadım. bir gün önce yıkansam bırakın kirlenmeyi terlemesem, evden çıkmasam bile pazar günü güneş batınca pavlov'un köpeği gibi kendimi birden banyoda buluyorum.
  • yaptıgım derin sosyolojik araştırmalar göstermistir ki, dünyanın birçok yerinde insanlar pazar günleri banyo yapmayı tercih etmektedirler. özellikle çocukluk yıllarımızdan hatırladıgımız bir seramoni vardır. her pazar günü nils ve uçan kaz, işitme engelliler için haber bülteni, pazar konseri ard arda izlenir, anne hava durumuna göre kek veya börek yapar- bizdeki trituel yagmurlu havalarda kek, daha açık havalarda ise börek şeklindeydi- şohpen yakılır ve bütün aile bireyleri sırayla banyoya girer. pazar banyosu bi rituel oldugu kadar bir mecburiyettir.
  • banyodan çıkar çıkmaz başlayan bizimkiler dizisi, ertesi gün okul olduğunun akla gelmesiyle hissedilen, bünyeyi saran can sıkıntısı aynı anlara denk düşerdi. bundandır ki yıllar sonra her bizimkiler jenerik müziği duyulduğunda içi bir sıkıntı kaplar, şartlı refleks belki de.
  • şimdiki çocuklar için "pazar akşamı banyosu" kalmadı.
    çünkü eskiden çocuklar hafta sonu iki gün boyunca sokakta oynar, kir, pas, çamur içinde eve gelirlerdi.
    şimdi hepsi evde bilgisayar başında.

    ve bir de, eskinin çocukları nasıl "sağ kalıp" bu günlere gelmişler. ne hijyen var, ne telefon var, kimin nereye gittiği belli değil. akşam ezanında eve gelmek yeterliydi. şimdi iki saat haber alınmayınca herkes panik.
    ben hatırlıyorum, 12-13 yaşlarımda şimdiki tıp fakültesinin * oralardaki nuribey'e giderdik bisikletle. o zamanın en uzak yerlerinden biriydi. sabah gider akşam gelirdik. her şey yolundaydı.

    çocuklar tertemiz, pamuk gibiler. laboratuar ortamında büyüyorlar.
    soğuk su iç(e)meyen, mikrop görmeyen dolayısıyla bağışıklık sistemi güçlenmeyen çocuklar. sonra neden hep hasta oluyor bu çocuklar.
  • sobalı evlerin vazgeçilmezidir. anne banyoyu yakar, sıcacık banyoda yıkanılır ve haftaya başlamaya hazırlanılır. o günlerden akılda kalan ise banyonun sıcaklığı ve banyo sobası yakıldığında evi kaplayan kömür kokusudur.
  • pazartesi sabahı okula ışıldamış, pembe beyaz yanaklarla gitmemize sebep olup kendinizi avrupayi bir yerde zannetmenize yol açan olay. cuma günü ise bayrak törenindeki çocuklara bakınca da kendinizi arap ülkesinde zannedebilirdiniz. o derece yani.
hesabın var mı? giriş yap