• paradır ya da her şeyi çözecek olan şeyin para olmasıdır. aklım almıyor, paran yoksa ölüyorsun. fiziksel kuvvetinin, hayatta kalma yeteneğinin ve en önemlisi alet kullanabiliyor olmanın hiçbir önemi yok. bu temel özelliklerin her biri sadece gösteriş, bunu da yapabiliyorum tavrı olmuş durumda. kaçamıyorsun. sadece aklının buna hakkı var ve akıl(?) bizi bu hale getirdiği için belki de kendini yok etmek üzere hepimizi esir alıp kendi yarattığı bir kavramı kullanarak şu an ıssız bir adaya gidiyor. geride de biz, birer beyinsiz, amaçsız, ruhsuz bilhassa umutsuz bireyler olarak kör gözlerimizle tanrıya yalvarıyoruz. biz sadece yalvarabiliyoruz.
  • dışının hızlı moderenleşmesine, içinin yetişememesi. araflarda çadır kurmak.
  • insanliktan uzaklaşmak. tek derdi kendi çıkarları olmak ve insani degerler nedir unutmak. bazen 5 saniyeligine hatirlayabilirler fakat ondan sonra gene unutabilirler, orasını bilemem
  • kavramları yeterince analiz etmeden kendince kesin yargılara varması. "hem hem" değil, "ya ya da" şeklinde düşünüp kutuplaşma eğilimi göstermesi. en büyük sorunu ise gerçek ihtiyaçlarının farkında olmaması.
  • modern insan genel bir kavramdır. bu yüzden genelleme yapmak da kaçınılmaz bu konu hakkında. kümeyi küçültüp genellemeyi daha doğru kılmak amacıyla; modern insan yerine tüketici insan öbeğini kullanabiliriz. zaten modernizm de kötü bir olgu değildir, modern çağa ayak uyduramamak kötüdür. bundan öte; kötü olan insanların içindeki doymayan egoyu tatmin etmek için yaptığı mastürbasyonun aracı olarak tüketimi görmesidir. alfred adler'in önerdiği gibi, insan aşağılıklık duygusu ile doğar içinde. ama bu duyguyla başa çıkmak için doğal yol olan kendini geliştirmek yerine tüketmeyi seçer, tüketici insan. görevi budur zaten ve sorun da burada başlar. modern insan, çevresindeki insanlara daha fazla tüketerek üstünlük kurabileceğini düşünür. en güzel kıyafetleri giymek, en güzel arabaya binmek, en güzel yerlerde eğlenmek ister. harcadıkça kendini yüceltir. tek tükettiği para değildir. çevresindeki insanları tüketir. kavramların içini boşaltır. tüketici insan için önemli olan, en çok kadınla yatmak, en yakışıklı, en zengin sevgiliye sahip olmaktır, insanları da obje olarak görür ve kullanır. böylece kendi içindeki kompleksli yapısını bastırmış olur. ya da öyle düşünür. tüketen insan için sanat da bir tüketim aracıdır. en çok okunan kitaplar, en çok dinlenen müzisyenler, en çok izlenen filmler önemlidir onlar için. çevresindekilerin tükettiği şeyleri tüketmez ise içindeki aşağılıklık duygusu derinleşir. tüketen insan için duygular boştur. içlerini boşalttıkları aşk, romantizm gibi kavramları yüceltirler ama bunlar bile tüketmektir onlar için. tüketici insan mutsuzdur. elindeki ve çevresindekileri tüketirken kendi ruhu da tükenir. gerçek duygular anlamını kaybeder onlar için. aşağılıklık korkusu vardır sadece, tüm duyguları ve her şeyi yutan bir karadelik gibi insanı da çevresindekileri ve elindekileri tüketmeye iter. sonuç olarak günümüz tüketici bireyi, bulunduğu sistemin farkına varamayan ve özünü kaybetmiş bir canavardır. en aç kısmı egosudur ve ne tüketirse tüketsin bunu besleyemeyecektir. bu döngü içinde mutlu olması da imkansızdır. taa ki, özünde olan kooperatif yaşam ve insanı hayvanlardan ayıran şey olan duygularını tanıyıncaya kadar.
  • ".........

    metaryalist felsefenin oyuncagi haline gelmis modern bilimin insanogluna hayret duygusunu kaybettirmesinden once, insan kaninatta manalar okurmus; sezgi diliyle...

    sezgi... gunumuzdeki kadar dile dusmemisti o zamanlar. ama sessizce yasanir, duyumsanirdi ve hayatin manalandirilmasinda birinci dereceden soz sahibiydi. gunumuzdeki gibi hayal ve fantezi degildi, hayatin okunmasi ve tadina varilmasinda temel his merkezimizdi. ama belki de hor kullanilmasindan olacak, guven kaybetti zamanla. simdilerde sezgilerimiz, pek onem vermedigimiz bir ruhsal kabiliyetimizdir artik; hayatimizin susu, oyalanmasi nevinden islerde kullandigimiz...

    hayatimizin onem verdigimiz taraflarini ise maddeci akilla degerlendiriyoruz. cunku hayatimizin en onem verdigimiz tarafi maddi ihtiyaclarimiz oldu gittikce. oysa beklenen bir sey degildi bu. insanoglu, zihinsel gelisimini ileri goturdukce maddeye hakim olacak, onu hayatinin belirleyici bir unsuru olmaktan cikaracakti. ama oyle olmadi; maddenin sirlarina erip, onu hukum altina alma cabamiz, bizi maddeye daha da muhtac hale getirdi. cunku maddeden nasil yararlanacagimiza dair akilci ve teknik bilgi, maddeyle aramizdaki hiyerarsiyi unutturacak kadar burudu zihnimizi ve bizi maddenin kolesi yapip, manaya karsi korlestirdi.

    bu tatsiz gelismenin hakiki sebebi, hayatin en fazla onem verdigimiz tarafinin, kainati ve kendi ic alemimizi okumak, duyumsamak ve sirlarina varmak degil de, hayati kazanmak olmasiydi.

    eger insanlik tarihini evrimlesme, ilerleme seklinde yorumlayanlardansaniz, akli bedensel ihtiyaclarimizin emrinde kullanma konusunda epey ilerleme kaydettigimiz bir gercek. artik insanoglu, ihtiyaclarinin temini icin daha az fiziksel kuvvet, daha fazla zihin faaliyeti sarf ediyor. bu da insani, bedeniyle degil ama sinir sistemiyle calisan ve sistemin yurutulmesine beyniyle katilan bir dusunce robotu haline getiriyor. butun gun bilgisayar basinda oturan, onunden akip giden harfler ve sayilara odaklanmis, adeta onlarla butunlesmis, dikkat ve gerilim halinde calisan modern insan; aksam eve gelince bir tek sey istiyor: gevsemek.

    gevsemek icin maddi bagimliliklar ve uyusturucu eglenceler kullanilir gunumuzde, sonra etkili bir dinlenme ile yeni gune hazirlanilir. bu kisirdonguye ara verilen tatillerde de tek istenen sey, calisma hayatina gerilimden bosalarak zinde donebilmek icin cilginca eglenmek, maddi acidan tatmin olmak, kucuk heyecanlar yasamaktir. hayatin sirrina, kainat saheserinin manalar fisildayan sembolik diline ve ic dunyamizin gizemlerine bir turlu sira gelmez...

    ............"

    yazarin tanimi: modern insanin en buyuk problemi, insanin, ne icin yasadigini aramak yerine, nasil yasadiginda takili kalmasidir.
  • pazartesinin taa kendisi.

    ve her pazartesi 8:20'de toplantı yapan yönetici.
  • tatminsizlik.
  • nasıl bir kişi bile gelip bunu yazmaz ama tabii ki migren lan.
  • sebepsiz mutsuzluk.
hesabın var mı? giriş yap