• öldürülen bebeciklerin bir hülya avşar depresyonu kadar bile gündem yaratamadığı olaylardır.
  • <diyarbakır'da yaşamını yitirenler>

    mehmet akbulut (18): 28 mart 2006 günü il merkezinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu, ateşli silah yaralanmasına bağlı olarak ağır yaralanmış, tedavi altına alındığı dicle üniversitesi tıp fakültesinde 31.03.2006 tarihinde yaşamını yitirmiştir.
    halit söğüt (78): 28 mart 2006 günü 14.30 sıralarında güvenlik görevlileri tarafından kafasına aldığı sert cisim darbesiyle ağır yaralanan halit söğüt, tedavi altına alındığı devlet hastanesinde 2 nisan 2006 tarihinde yaşamını yitirmiştir.
    tarık ataykaya (22), mobilya işçisi: 29 mart 2006 günü saat 13:30-14:00 sıralarında bağlar medine bulvarı hayat 2 ap. yanında (çeltik fabrikası arkasındaki metin mobilya yanı) güvenlik güçlerinin açtığı silahlı ateş sonucu (...) aynı gün devlet hastanesinde yaşamını yitirmiştir.
    mehmet ışıkçı (19), mobilyacı: 29.03.2006 günü saat 17:30-18:00 sıralarında emek caddesinde güvenlik güçlerinin sert cisimle darp etmesi sonucu kaldırılmış olduğu devlet hastanesinde kısa zaman sonra yaşamını yitirmiştir.
    abdullah duran (9), ilköğretim öğrencisi: 29.03.2006 tarihinde saat 17:30 sıralarında, ailesiyle birlikte ikamet etmekte olduğu sakarya caddesi duran ap. 2/2 no’lu adresli evin balkonundan sokaktaki olayları izlemekte olan abdullah duran, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu yaşamını yitirmiştir.
    enez ata (8), ilköğretim öğrencisi: 28 ve 29 mart tarihlerinde güvenlik güçlerince yaşam hakları ihlal edilen 3 sivil yurttaşın 30 mart 2006 tarihli cenaze töreni esnasında çıkan olaylar esnasında, güvenlik güçlerinin tekrar ateşli silah kullanması sonucu, kuruçeşme semtinde vücuduna isabet eden mermi sonucu yaşamını yitirmiştir.
    mahsum mızrak (17), pvc ustası, camcı: görgü tanıklarının, 30.03.2006 günü 10 nisan polis karakolu tarafından gözaltına alındığına tanıklık edilmesine rağmen, ailesi, karakollara, baroya, ihd’ ye, emniyet müdürlüklerine ve hastanelere başvurularda herhangi bir netice alamamıştır. son olarak aile, 03.04.2006 tarihinde saat 18:00’ da devlet hastanesine gitmiş ve 30.03.2006 tarihinden beri kimliği belli olmayan ceset olarak morgda tutulduğunu öğrenmiştir.
    emrah fidan (17), lise 3. sınıf öğrencisi: 29.03.2006 tarihinde öğleden sonra saatlerinde il merkezinde güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonrasında ateşli silah yaralanması sonucu dicle üniversitesi tıp fak.’de yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alınmış ve 03.04.2006 ‘da saat 08:00 sıralarında yaşamını yitirmiştir.
    ismail erkek (8), ilköğretim öğrencisi: 28 ve 29 mart tarihlerinde güvenlik güçlerince yaşam hakları ihlal edilen 3 sivil yurttaşın 30 mart 2006 tarihli cenaze töreni esnasında çıkan olaylar esnasında, güvenlik güçlerinin tekrar ateşli silah kullanması sonucu, 10 nisan polis karakolu civarında vücuduna isabet eden mermi sonucu yaşamını yitirmiştir.
    mustafa eryılmaz (26): 29 mart 2006’da güvenlik güçlerinin kullandığı oransız ve aşırı güç ile ateşli silah kullanmasından dolayı ağır yaralanmış; daha sonra 31 mart 2006’da yaşamını yitirmiştir.

    (bkz: 28 mart 2006 diyarbakir olaylarına ilişkin inceleme raporu)

    <mardin'de yaşamını yitirenler>

    ahmet araç (27): 01.04.2006 tarihinde (...) güvenlik güçlerin açtığı ateş sonucu (...) otopsi tutanaklarına göre başının arka kısmından aldığı kurşun ile yaşamını kaybetti.
    mehmet siddik önder (22): 02.04.2006 günü (...) ilk ateş sonucu yanındaki iki arkadaşı ile beraber yürüyen m.sıddık önder (22) sırtından aldığı ve ağır silahtan çıktığı doktorlar tarafından iddia edilen kurşun ile yaşamını kaybetti.

    (bkz: 2006 kızıltepe olayları ile ilgili izlenimler)

    <batman'da yaşamını yitirenler>

    fatih tekin (3): güvenlik kuvvetleri, kentin petrol mahallesi'ndeki gösteriye müdahale etti. parkta oynayan tekin boğazından yaralandı; kaldırıldığı batman devlet hastanesi'nde öldü.

    (bkz: kolluk kuvveti ateşi batmanda çocuk öldürdü)
  • serhildan.

    kaygısız başımın da etkisiyle o zamana dek, "evet, kürtler çok acı çektiler ama...." diye cümleler kurardım. ancak beni büyük ölçüde değiştirmiştir bu olaylar. toplumun isyanı söz konusu. sağır, kör ve dilsiz olmak kabul edilemez. ayrıca, tam 13 insan öldürüldü ve failleri hala bulunamadı!

    olay?

    çevre-merkez medyanın bi yandan sus pus kalıp, bi yandan tamamen gömülü şekilde "haber" varmesi dehşete düşüren diğer önemli detaydı. twitter yoktu, sosyal medya yoktu, bloglar çok azdı.. kulaktan kulağa öğrendim olan biteni. eski teknoloji tabii -çok banal!.. saf saf medyadan haber alabileceğimi zannediyordum ancak büyük bi mutabakat ile sümen altına itildi. kimin aklına "kadınlar ve çocuklar için vur emri çıkartmak" geldi? meşhur "zınısım adnıkraf ninekilhet" cambaza bak operasyonu neden çıktı sanıyorsunuz?

    evet, pkk ve kürt hareketi hakkında eleştirel olunabilir ancak sakın ha devletin resmi sözcülerinin açıklamalarına sorgulamadan inanmayalım. şahsen ilkeler bazında eleştirilerim oluyor ancak devlet ve güvenlik kaynaklı değerlendirmelerden de zihnimi koruyorum. en azından çaba veriyorum. ertesinde, bi hışımla türkiye insan hakları vakfı'nın çıkan tüm raporları okuduğumu hatırlıyorum mesela.

    aslolan direniştir.
  • akla gezi protestosunu getiren olaylardır. basın hiç görmedi olayları. başbakan: çocuk da, kadın da olsa gereken müdahale yapılır demişti. gezi'ye destek verenler de anlamamış hala kürtleri. yazık.

    (bkz: gezi parkı'nda abdullah öcalan posteri açılması/@parrhesiaturkiye)
  • aralarinda mihri belli, sevim belli,vedat turkali, tarik ziya ekinci gibi isimlerin bulundugu bir grup, ulkede son haftalarda yasanan surece karsi bu haftasonu pera palas'ta yillar once mehmet ali aybar icin yapilana benzer bir oturma eylemi yapacaklar.
    haber bianet'ten

    http://www.bianet.org/2006/04/07/77336.htm
  • bingöl'de düzenlenen operasyonda öldürülen 14 pkk'lının cenazelerinin ardından başlayan olaylar.
    hemen ardından şehir birbirine girdi, banka şubeleri yakıldı.
    insanlar kepenk kapatma eylemine gönüllü ya da gönülsüz katıldı.

    kepenk kapatma çağrısına uymayan dükkanlar, bazı banka şubeleri, mhp il başkanlığı ve emniyet müdürlüğü tahrip edildi, hani neredeyse hükümet konağı da işgal edilebilirdi... bu olaylarda da 3 kişi öldü.

    demokratik toplum partisi'nin ve diyarbakır belediye başkanı osman baydemir'in bilindik açıklamaları da olayların burada kesilmeyeceğinin işareti gibi, ki 30 mart itibariyle batman'da da olaylar başladı.

    gelecek günlerimizin şeklini şemalini oldukça değiştirecek enteresan bir sürecin başlaması için fitiller yakılmış, pimler çekilmiş gibi....
  • olaylarla ve cenaze teslimi uygulamasının durdurulmasıyla ilgili "cenaze ve insan" başlıklı bir yazı için:

    http://www.siyahkahve.com/…dex.php?cmd=7&textid=443
  • gezi'yi görünce bu basın ve devlet bize yalan söylemiş olabilir şeklinde uyandıktan sonra yanlış yerlere uyanan(!) goygoycuların asıl bakması gereken yerler bu gibi olaylardır.

    bu çocukların ölümlerinin üstünün örtülmesi vicdansızlıktır. yazıktır,günahtır. hem topluma hem de terörle mücadele eden kurumlara zarar verir.

    ancak bir noktaya dikkat çekmek gerekir. gezi'ye küçük çocuk götürmek gibi bir mallık yapıp polis acımadan herkese gaz atınca, sokağa çıkan kürt milliyetçilerinin de çocukları eylemlerde öne sürmesini mantıklı bulanlar ya da mağduriyetlerinde hdp çizgisinde sorumluluk görmeyenler vardı.

    tabii ki, bu olumlamaya kalmasa da, o çocukların eline silah verildiği de görüldü. bu konuda hdp'den neredeyse hiçbir eleştiri göremedik. neredeyse diyorum çünkü umarım vardır bir iki tane.
  • uzerinden 12 yil gecen olaylardir.

    bu olaylar sirasinda baslarina gaz fisegi atilarak oldurulen enes ata ve mahsun mizrak davasi sonuclandi. uc sanik polis de beraat etti. simdi pkk, teror diye saldirmadan once lutfen su detaylara tarafsiz gozle bir bakin. bu cok ama cok adaletsiz, haksiz ve vicdansiz bir karardir.

    olaylarda hayatini kaybeden enes ata'nin (sekiz yasindaydi) kiyafetleri, polis kontrolunde 'yanlislikla' imha edildi. olumune sebep olan gaz fisegi polis deposunda kayboldu.

    mahsun mizrak'in kafasina isabet eden gaz fisegi degistirilerek yerine av tufegi fisegi yerlestirildi. nerede mi? bir kez daha polis deposunda.

    peki bu delillerin karartilmasini saglayan, depodan sorumlu polis memuru yargilanmadi mi? hayir, cunku onun davasi da zaman asimina ugradi.

    olaylar sirasinda polis telsizi dokumlerini okusak olmaz mi? hayir, cunku onlar da imha edildi.

    yani, polis iki cocugu gaz fisegi ile kasten veya kasit amaci olmadan olduruyor (adil yargilama yapilsa, gercegi bizler de ogrenebilirdik). sonra kanitlar yok edildigi icin serbest birakiliyorlar. kanitlari yok eden polis ise zaman asimi sebebiyle yargilanmiyor bile. emniyet mudurlugu de telsiz dokumlerini imha ediyor. e mahkeme de durur mu, yapistiriyor beraat kararini mecburen.

    iki cocugun hikayesi de boyle sona erdi diyarbakir'da. onlar ermis muradina, biz cikalim kerevetine.
hesabın var mı? giriş yap