• kendisi ile anlatılan hikayeler 1 değil 1001'dir..

    vakt-i zamanında bir istanbul deplasmanına çıkan trabzonspor üstün bir futbol oynamakta ancak bir türlü gol atamamaktadır. teknik direktör maç boyu saha kenarına gelip ana avrat küfür edip, kacan gollerden sonra saçını başını yolmakta. 89. dakika da bir pozisyon olur ve lemi topu boş kale yerine auta atar teknik direktör ağzını açıp tek bir kelime bile etmez. neticede trabzonspor çok üstün oynadığı maçı kaybeder.. soyunma odasında hır gür sonrası lemi'ye gene hiç bir şey söylenmez..

    dönüş uçağında lemi dayanamayıp hocasının yanına oturur ve sorar. '' hocam maç boyu herkese sövdünüz, ama bana bir şey demediniz. neden? ''

    hoca lemi'ye bakıp tüm iyi niyeti ile; '' ben sana daa ne diyim oğlum, sen benim anamı siktin ''
  • lars olsen'in trabzonspor'a ilk transfer olduğu sene yaptığı bir hareketle danimarkalının ufkunu açmış, dimağını kurutmuştu.

    büyük ihtimalle 1992 yılında ligin sonlarına doğru ankara'da oynanan bir gençlerbirliği maçıydı. maç tatsız tuzsuz 0 - 0 beraberlikle giderken şeref tribününün hemen önünde taç çizgisi civarında bir karmaşa yaşanmış, o karmaşayı lemi'nin röveşatası sonlandırmıştı. bizim, bir ara uzaya atmaya çalıştığımız uydular kadar yükselip, gene o uydular gibi yere inen topa 21 futbolcunun bakışları arasında tekrar yetişen lemi orta saha yuvarlağı içerisinde bir röveşata daha yapmış ve topu alakasız bir yere yollamıştı. sahada herkes şaşkın kalmış lemi'ye bakarken, lemi '' ileri daa uşaklar '' diyerek bir komutan edası ile gençlerbirliği kalesini göstermişti.

    bir çok tarihi zaferin, savaşların, barışların başladığı ankara bu sefer bir futbol devriminin başlangıcına ev sahipliği yapmıştı. 92 senesinde isveç'te avrupa şampiyonu olan danimarka futbol takımının kaptanı olan lars olsen lemi'nin bu pozisyona olan inancını defalarca anlatarak diğer futbolcuları da kupaya inandırmıştı. almanya maçından sonra danimarka'lı futbolcuların havaya doğru röveşata yapıp tekrar yetişip bir röveşata yapmalarının sırrı buydu.
  • 1966 trabzon doğumlu öz laz çocuğudur lemi celik. futbola trabzonspor'da başlamış ve kazandığı tek lig şampiyonluğunu minikler liginde elde etmiştir.

    uzun seneler trabzonspor'da oynamasina rağmen sürgün olarak bir sezon altay bir sezon da ağrıspor'da oynadı. badi badi yürüyüşü ve dal taşak meydana çıkaran küçük şortuyla türk futbolunun unutulmazları arasına girdi.. trabzonspor'un kappa firması ile anlaşması ve kappa'nın italya milli takımı için ürettği dar, vücudu saran ve ortaya çıkaran formalarının göbeğini iyice ortaya cikarmasıyla jubile yapması yönünde baskı görmüştü.

    hiç beklenmedik anlarda röveşata, vole, yerden ters burgu ile kafa vuruşu gibi kendisinden hayatta beklenmeyecek hareketler denerdi. trabzonspor taraftarları kendisini urbain braems'in trabzonspor'un başına geldiği ilk sene az daha başını yakacak olmasıyla hatirlar.
    trabzonspor'un farklı önde olduğu bir lig maçinda, o gün üç gol atıp bir asist yapmış olan lemi'yi taraftarlara alkışlatmak için oyundan alan braems, tabi ki lemi'nin yedek kulübesine el kol hareketleri yapıp oyundan çıkmak istemeyeceğini düşünmemişti. lemi'ye hak veren trabzonspor tribünleri yedek kulübesine pet şişe fırlatmış, urbain braems meramını uzunca bir süre sonra ancak anlatabilmişti.breams daha sonra da yeni rakı - hamsi müptelasi olup bu diyardan göç etmişti.

    son zamanlar da trabzonspor'un oyuncu izleme komitesinin başı olan lemi'nin en önemli icraatları arasında real madrid'in almasına kesin gözüyle bakılan robinho'yu beğenmesi, şu an takım da olan szymkowiak'in yanında sözleşme imzalanırken pişmiş kelle gibi sırıtması var.

    kendisi ayrıca karadeniz teknik üniversitesi beden eğitimi bölümünde yaklaşık 25 senedir okumaktadir.
  • hava hakimiyeti ve kafa toplari iyi olan futbolcuydu fakat gel gör ki lamalik mertebesinde saffet sancakli'nin ekolunden oldugu için topa vurduktan sonra tükürmeyi ihmal etmezdi.hatta trabzonspor fenerbahçe maçinin birinde ünal karaman'in yaptigi ortaya iyi yükselmis lakin icraat sirasini karistirarak önce tükürmüs sonra topa vurmustu.haliyle top ta konsantrasyon eksikliginden kaynaklanan rezil bir vurus sonucu onsekizden taca gitmisti.futbol seyirciligim boyunca direkten dönen çok top gördüydüm,bu maç vesilesiyle direkten dönen tükürüge sahit oldum.
    beceri ister...
  • trabzonspor'da tekniğiyle değil ama mücadelesiyle yer etmiş futbolcu. başbakan lakabı vakt-i zamanında trabzon'da taraftarla sohbetlerinde bir şeyler anlatırken, içlerinden birinin "ne güzel konuşuyorsun, başbakan gibisin valla" demesiyle ortaya çıkmıştır. özkan sümer ile muhabbetleri trabzon'da anlatılır hep. örnek verecek olursak:

    "yıllar evvel bir maçta trabzonspor yol tarafında ki kaleye atak yapıyordu, taç atışı kazandı takım. dolayısıyla atışı başbakan kullanacak. fakat başbakan topu kime atacağına karar veremiyordu. süre uzayınca özkan hoca dayanamaz yerinden kalkar ve başbakan'a:

    -oğlum lemi, karıştırma mavililer bizden mavililer, der."

    "tesislerdeki bir idman maçında as takım atağa kalkmış, lemi sağdan gidiyor. bütün forvet tam yerini almış sağdan gelecek ortayı beklerken, başbakan lemi topu rakibe kaptırır ve atak biter.
    özkan hoca oyunu durdurur ve sinirli bir şekilde:

    - oğlum lemi, hadi sentopla oynaya oynaya geldin, tamam bişe demedik... peki bu adamlara yazık değil mi? koştular geldiler lemi orta yapacak diye. oğlum ne diye koşturuyorsun arkadaşlarını boş yere? senin bizim takıma kastın mı var?"
    (bordomavi.net'ten alınmıştır)

    ---

    kendisinin trabzonspor'daki şimdiki veliahtı hasan üçüncü'dür
  • yanılmıyorsam "allah'tan legia'lı futbolcuların bugün çektikleri şutlar, sabri'nin çektiği şutlar gibi tribünlere gitti." gibi bir cümle kurup kahkaha attı, fakat orada bulunan diğer 2 isimden herhangi bir tepki gelmeyince, ntv spor ekranında fıkrasına gülünmeyen adam hadisesi yaşanmış oldu.

    bir de önceki entry'lerin birinde yapılmış "90ların sabri'sidir" tespitiyle bu espiri birleşince ortaya ilginç bir şey çıkmadı değil.
  • kendisini izleme şansım pek olmadı açıkçası ama hakkındaki hikayelere ufak bir ekleme yapmak isterim. rivayete göre lemi bir maçta orta sahaya yakın bir yerde topu kapar ve rakip kaleye doğru depara başlar, önüne geleni çalımlar. rakip takımın neredeyse tamamını çalımladıktan sonra kaleciyle karşı karşıyadır. tüm bunlar olurken yaptıklarının hiçbirisine ihtimal vermeyen bütün stad nefesini tutmuş kendisini izlemektedir. ve o anda lemi zor olanı yapar ve topu büyük bir farkla auta atar. bunu üzerine şoktan çıkan trabzonspor taraftarları kendisine saydırmaya başlayınca, lemi tribünün önüne kadar gider ve sırtındaki "2" numarayı göstererek kendince haklı şu soruyu sorar: "ha bu numara gol atar mi?"

    bunu yıllar önce trabzona gittiğimde dinlemiştim ve o günden sonra nerede kendini paraladıktan sonra gol kaçıran bir futbolcu görürüm aklıma lemi çelik gelir.
  • kariyerinin en guzel golunu kadikoy'de fenerbahce'ye 3-1 kaybedilen karsilamada atmisti. zirveyi yakindan ilgilendiren bu karsilasmada sag taraftan normalde kendisinin yapmasi gereken ortaya ayagi kayip dusunce kafa vurmak zorunda kalmisti ve rustu'nun yerden gelen topa kafa vurulmasini beklememesi sonucu direge carpan top aglarla bulusmustu.
  • rıdvan dilmen'in başlattığı kampanyaya, noktasına virgülüne dokunmadan şu tweet ile cevap vermiştir; "dikdatörlüğe, padişahlığa, ben şu an bireyken başkanlıkla kul olacağım için hayır diyorum" .
  • bugün galatasaraylı sabri ne ise, seksenlerin sonu, doksanların başında trabzonsporlu lemi o idi desem, sabri'ye çok büyük bir haksızlık olur. işte öyle bir futbolcu idi.

    sonuçta bir futbolcu olarak gerçekten çalışkan bir oyuncuydu, çok emek vermiştir, hakkını yememek lazım ama bu adam son senelerde bir taraftar olarak bile trabzonspor ile hiç bir alakası olmadığı halde programlara trabzonsporlu sıfatı ile katılıp trabzonspor'u eleştirmesi ile çoğu kişinin gözünde o eski itibarını da kaybetmiştir. ya herşeyi bir kenara bıraktım, iki kelimeyi bir araya getiremeyen futbolcuların en başında gelen bu adamı televizyona kim ve neden çıkarıyor, maksadı ne?

    hani vardır ya amerikan filmlerinde mahallenin delisi, garibanı; hani senatör veya vali adayı politikacının biri sırf medyada reklam yapmak için onu alır kullanır, ona istediğini söyletir. arkadaşlarını, mahallesini zor durumda bırakır. işte lemi'de o hesap, şike sürecinde trabzonspor ile ilgili en ufak habere yer vermeyen istanbul medyası almış lemi'yi son dönemlerde her programa çıkarıyor, veriyor gazı. lemi bu durur mu, çıkıyor yardırıyor programlarda trabzonspor yönetimi aleyhine.

    ya bir de hepsinden önemlisi şu var; lemi trabzonsporlu mu ki programlara trabzonspor'u temsilen bu adamı çıkarıyorsun? lemi trabzonsporlu ise; ki ben net olarak değil diye biliyorum; hani sormazlar mı adama, yeğenin özer hurmacı'yı trabzonspor'a "has trabzonsporlu büyük yetenek" diye pazarlamaya çalışırken, bir anda fenerbahçe devreye girince bir daha trabzonspor kulübüne dönüp uğramış mı diye?
hesabın var mı? giriş yap