• kısmi rezerv bankacılığı şöyle bir örnekle açıklanabilir:

    açıkgöz finansçı ahmet açgözlü izmir'de bir banka kurar.

    izmirli bir müteahit olan a. a. kiremit ilk büyük işini teslim ederek 1 milyon dolarlık ödemesini nakit olarak alır ve parayı da bay açgözlü'nün bankasına yatırır. bankanın şu an elinde bir milyon dolar sermayesi vardır.

    bu sırada deneyimli ama parasız olan ayşe özfırıncı, yeni bir iş fırsatı farketmiştir, zira onun bulunduğu bölgede hiç iyi fırın yoktur. öte yandan elinde sanayi tipi fırınlar, evyeler, bıçaklar ve kap kacakla birlikte tüm tesisi kuracak para da yoktur. bankaya gider, iş planını açgözlü'ye sunar ve bunun iyi bir yatırım olduğuna ikna eder. açgözlü ona 1 milyon dolarlık krediyi verir.

    özfırıncı da müteahhit kiremit'e fırınını inşa edip içini donatması işini verir. onun da ücreti bir milyon dolardır.

    kiremit'e kendi hesabından bir çek yazarak ödeme yaptığında kiremit bu çeki açgözlü'nün bankasındaki hesabına yatırır.

    peki, sonuçta kiremit'in banka hesabında ne kadar para vardır? evet, iki milyon dolar.

    bankanın kasasında nakit olarak ne kadar var? bir milyon dolar.

    bu kadarla da kalmıyor. müteahhitlerin genelde yaptığı gibi, işin ikinci ayında kiremit, özfırıncı'ya beklenmedik problemlerden ve masraflardan ötürü fırını inşa etmenin maliyetinin iki milyon dolara yükseldiğini söyler. özfırıncı durumdan hoşnut olmaz ama işi de yarıda bırakamayacağından tekrar bankaya gider, bay açgözlü'yü ikna eder ve açgözlü hesabına bir milyon dolar daha yatırır, o da parayı müteahhitin hesabına.

    kiremit'in şu an banka hesabında üç milyon dolar var, ama gerçekte bankadaki para hala bir milyon dolar. başından beri bankada duran para.

    günümüzde, abd bankacılık yasaları bankanın bu işlemi yedi kez daha yapmasına izin verir. böylelikle bankanın kasasında hala sadece bir milyon dolar bile olsa müteahhit kendi hesabında 10 milyon dolar biriktirebilir. bankalar ellerinde mevcut olan her bir dolar için on dolara kadar kredi verebilirler, bu da şu demektir: banka hesaplarımızdaki paranın yüzde 90'ının gerçek banknot ve madeni para olarak karşılığı yoktur. eğer barclays bank'taki tüm hesap sahipleri aynı anda paralarını geri isteseler, barclays çöker (tabii hükümet müdahale edip bankayı kurtarmaya çalışmazsa). aynısı lloyds, deutsche bank, citibank ve dünyadaki diğer tüm bankalar için de geçerlidir.

    kaynak: hayvanlardan tanrılara sapiens
  • mevduatının tamamının değil, daha az bir kısmının tutulmasına, yatırılan paranın %100'ü yerine daha düşük bir oranının karşılık olarak hazır bulunudurulmasına dayanan bankacılık sistemidir.

    "fractional reserve banking" olarak da bilinir.
  • bu sistemi kısaca özetleyelim:

    a kişisi bankaya 10 lira yatırdı.
    banka bu paranın 1 lirasını merkez bankasına yatırıp, 9 lirasını bir başkasına ev alması için kredi verdi.

    evini satan b kişisi 9 lirayı bankaya yatırdı.
    banka 9 liranın 1 lirasını merkez bankasına yatırıp, 8 lirayı bir başkasına araba alması için kredi verdi.

    arabasını satan c kişisi 8 lirayı bankaya yatırdı.
    banka 8 liranın yine 1 lirasını merkez bankasına yatırıp, 7 lirayı yine başkasına kredi olarak sattı.

    a kişisi 10 lira, b kişisi 9 lira, c kişisi ise 8 lira para yatırdı. banka ise tüm bu 27 liraya karşı merkez bankasına 3 lira yatırarak karşılık gösterdi. işte kısmi rezerv bankacılığı budur.

    peki ya bankaya olan güven azalır ve a, b, c kişileri bankadan paralarını çekmek isterse ne olur? bankanın ödemesi gereken para 27 lira ama kasada 3 lira var. gerisini de siz tahmin edin artık.
  • on puanlık şampiyonluk sorusu. öyle sanıyorum ki bunun ne olup, etkisinin nerelere kadar ulaştığını* tam olarak ne anlamlara geldiğini ve gelebileceğini bütünüyle kavrayabilen bir ekonomist yoktur. buna rağmen bu fantastik düzende yaşıyoruz ve insanları banka sahibi olanlar ve olmayanlar olmak üzere ikiye ayırıyoruz. ben de bunu kavradığım iddiasında değilim, ama naçizane bunun hakkında yorum yapılırken sıklıkla düşülen bir kaç hatayı* tespit ettiğimi düşünüyorum. sadece kişisel düşüncelerimdir, doğruluklarına dair bir iddia taşımıyorum. yakinen değerlendirelim.

    a) şimdi bu bir biçimde paranın yoktan var olması ya, aslında paranın yoktan var olmasının tek yolu değil, hatta en büyüğü de değil. ekonomik aktivite kaydi hale geldiği andan itibaren, paranın yoktan var olması prensibiyle çalışıyor. kaydi hale gelmek ne demek? gerçek bir paranın el değiştirmemesi, buna karşılık borçlanılan ya da alacaklı olunan bedelin kaydının tutulması demek. misal bakkala gidip, tahirikemal'in bacanağı hüdaverdi'ye, "dostum bi malbuş" dedik, o da malbuşu vermiş bulundu ve biz de "yaz duvara al bahara babacan!" diyerek olay yerini seri adımlarla terkettik. şimdi, benim varlıklarımın arasında bu borçlanmanın karşılığı bir bedel olup olmadığı belli değil. bunu hüdaverdi de bilmiyor ve deftere tohuz numara malbuş yazıyor. ben aslında bir ödeme vaadinde bulunarak, karşılığı olmayan bir parayı bakkalın alacak defterine soktum. kayıtta bu para alacak olarak gözüküyor ama karşılığı var mı yok mu belli değil. bakınız yoktan para varoldu. gerçek bir ekonomide gerçekleşen alım satımın neredeyse hepsi, bu şekilde yoktan varolan bir ödeme vaadi karşılığında gerçekleşiyor.

    b) şu meşhur hikayeyi bilirsiniz, şimdi uzun uzun anlatamayacağım ama özetle adam kasabanın otel sahibine 10 lira öder, otel sahibi bununla esnafa olan borçlarını öder, esnaf kirasını öder, ev sahibi alışveriş yapar vs. şimdi biz bu küçük kasabanın gsmh'sını hesaplayacak olsak, gerçekleşen bütün ciroları toplayacağız ve durak sayısına göre belki de o kasabada 100 liralık bir ekonomik aktivite gerçekleştiğini tespit edeceğiz. şimdi bu 100 liralık üretim yapıldı mı, yapıldı. fiziken karşılığı var ama parasal karşılığı hepi topu on lirayla döndü. bu emisyon demek evet, gerçekleşen ekonomik aktivitenin cüzi bir fraktali kadar emisyon ekonomiyi döndürüyor. o zaman paranın maddi karşılığı olması gerektiği ve bankaların yoktan para ürettiği fikri nereden doğdu? bakınız banka olmadan da maddi karşılığı olmayan parayla ekonomi şıkır şıkır dönüyor.

    c) bankalar ne iş yapar? ekonomi kaynakların optimum yönetimini konu alıyorsa, ekonominin işleyişinde tüm paydaşların ortak çıkarı, ekonomik aktivitenin olabildiğince verimli gerçekleşmesidir. eğer ben salça yapmak için domatese ihtiyaç duyduğumda, yan bahçemdeki domatesten haberim yoksa ve gidip daha uzaktaki bir bahçeden domates alırsam, teknik olarak domatesin taşınması için harcanacak fazladan emek, benzin vs. yani kaynak israf edilmiş olacaktır ve ekonomik verimsizlik gerçekleşecektir. para da bir kaynaktır ve fiyatı vardır*. verimli bir iş gerçekleştirebilecek bir vatandaş bu kaynağa sahip değilse, bir başkasında da bu kaynağın fazlası varsa, ekonominin verimli işleyebilmesi için bu aktörlerin birbirlerinden haberi olması gerekir. banka bu informasyon asimetrisinde, kaynak sahiplerini kaynak ihtiyacı duyanlardan haberdar eder. varlık sebebi budur, bunun için para kazanır.

    d) yukarıda aslında gerçek ekonomik aktivitenin bir parasal karşılığı olmak zorunda olmadığını görmüştük. peki bankanın yaptığı iş, bu informasyon asimetrisini ortadan kaldırmak gerçek bir ekonomik aktivite değil mi? bence öyle. beni yan tarlamdaki domatesten hüdaverdi haberdar etse, bunun için reklam yapsa, broşür bassa, işgücü harcasa, hüdaverdi'nin bundan para kazanmasını normal karşılardık. o zaman bankanın da kazanması normaldir. peki bankalar verdikleri kredileri ve yatırılan mevduatları kaydi olarak işlediğinde ne olur? kısmi rezerv bankacılığı olur.

    evet bence aslında konunun özü bu. dolayısıyla öyle pek şeytan icadı bir şeyden bahsetmiyoruz. bu meseleye, enflasyon, gelir dağılımı vs. gibi değişkenler kattığımızda bir kaç karmaşıklık seviyesi daha eklemiş oluyoruz ve bu havadan yaratılan, üretilen paranın etkileri değişiyor. ama ana fikir budur.
  • (bkz: disponibilite)
  • blockchain ile yeni nesil bir dijital bankacılık, borsa, kredi sistemi ve para birimi geliştiren birisi olarak açıklayım;

    her şeyden önce hem the zeitgeist addendumda kötülenmesi, hem sözlükte veya forum sitelerinde vs. alabildiğince her yerde adının kötüye çıkması. money as dept diye kanlar akıtılarak lanse edilmesi son derece tuhaf. zor şartlardaki madencileri gösterip kömür kullanmayın demeye benziyor. kömür doğa tarafından depolanmış enerji olarak değerli bir şekilde duruyor her ne şartta olursa olsun birileri onu oradan (emek harcayarak) çıkartacak. aynısı altın içinde geçerli.

    bu aslında dijital paralarda kullanılan (bkz: proof of work) mimarisinin reel dünyadaki bir yansıması 1 gram elmasa atıyorum 1 milyon dolar veren bir milyarder aslında 1 gram elması bulabilmesi için 100 işçiye 3 aylık dağı taşı parçalaması için ödeme yapmış oluyor.yani ödemeyi elmasa değil işçilere yapıyor olarakta bakılabilir. nasıl bakarsanız öyle görebiliyorsunuz.

    tüm bu bilgiler ışığında altın karşılığı bulunmayan amerikan dolarını nasıl yaratacağız? biliyorsunuz eskiden paralar doğrudan altın veyahut gümüştendi. sonra yerine altın karşılığı olan banknotlar basıldı. sanırım 1. dünya savaşından sonrada paralar (bkz: fiat para) haline çevrildi. yani hiç bir karşılığı yok. biliyorsunuz altın madencilik ile sürekli piyasaya yeni altınlar arz ediliyor ve bu arz sonucu oluşan varlığın ilk sahipleride madenciler ve maden şirketi sahipleri.
    bir fiat para' nın yenilerini piyasaya nasıl arz edeceksiniz? cevabı basit yeni paralar basarak ama bu yeni arz edilen paraların gerçek ilk sahiplerini kim belirleyecek? yani fiat paranın madencileri kim?

    önce şu örneğe bakalım; mesela yılda 1 ton domates üreten 10 senedir var olan ve sadece domates üretilen bir ülkede 100 bin para olduğunu düşünün. demek ki 1 ton domates 10 bin paraya eşit ve toplam 10 senede ülkenin serveti 100 bin olmuş. bu ülkede her sene 10 bin para arz edilmesi gerekiyor ki sürdürülebilir bi ekonomi olsun ve para aşırı değerlenmesin.

    farklı bir örnek daha vereyim. 10 adet değerli eşya var ama 100 kişilik bir temizlikçi bir sürü evi temizliyecek ama elde sadece takaslık 10 eşya var. bu olunca temizlikçileri istihdam edemiyorsun çünkü onun çalışması karışılığında verebileceğin bir varlık yok. bu yüzdende insanlar çalışmıyor.

    emekte aslında takas edilebilen bir şey sen benim evime sobamı kurmama yardım et, bende seninkisine yardım edeyim. yani emekte değiş tokuş edilebilir dolayısıyla karşılığı olan yani paraya çevrilebilir bir şey.

    bugün 8 milyardan fazla nüfusu olan dünyada sadece 1 gün içinde bile o kadar çok insan bir şeyler için çaba ve emek harcıyor ki ayın sonunda piyasaya milyonlarca dolar arz edilmesi gerkiyor ve bu arz edilen paranın ilk sahiplerinin parayı gerçekten hak eden kişiler olması gerekiyor.

    uzun yıllardır paranın ilk sahipleri madencilerdi kısmi rezerv sistemi sayesinde paranın ilk sahipleri artık kredi çeken kişiler oldu.

    bu kişilerin madencilerden farkı şu money as dept burada devreye giriyor ve milyonlarca insanın kafası burada bulanıyor.

    kredi çeken kişiler önce altını alıyorlar, sonra madencilik yapıyorlar ve altını işe başlamadan önce aldıkları içinde ödülü aracı banka ve hükümetle paylaşmaya razı oluyorlar.

    yine bu yüzden borsa istanbul'da en çok kazanan 20 şirketinden 7 si banka.

    bende yeni yarattığım dijital para biriminin madencilerini nasıl ödüllendireceğim ve para arzını nasıl handle edeceğim konusunda gergin durumdayım ve bitcoin gibi gereksiz yere hash zorluğunu arttırarak yüz binlerce makineyi boşuna uğraştırmadan bu işin içinden sıyrılmanın yolunu arıyorum.

    bu konuda kısmi rezerv bankacılık fikrini ayakta alkışlıyorum.
  • zeitgeist addendumda bahsedilen bankacılık tipi.
  • merkez bankasının, banka müşterilerini konuma amaçlı yürüttüğü sistemdir. hani olurda o banka batarsa, kismi olan rezervden sizin paranızı rezerv oranında geri ödenmesini sağlar
hesabın var mı? giriş yap