• bu açıklamayla "maden kazası kaderdir, kader değil diyen imansızdır" gibi bir denklem kurarak, maden kazaları konusunda kendisine gelebilecek tüm eleştirileri de bir kısım müslüman halkın gözünde defetmiştir. müslümanlığı bulan peygamber bu kadar ekmeğini yemedi dinin.
  • yüce başbakanımızın içimizden herhangi biriyle fikir teatisinde bulunması için getirdiği ön şartlardan biri. kadere iman olmalı öncelikle, yoksa tartışmaz.. bilen zaten biliyor da bilmeyenlere gelsin;

    http://www.radikal.com.tr/…21.05.2010&categoryid=78
  • insanda seri halde küfür etme isteği uyandıran beyanat!
  • ogullarina curuk raporu alarak kaderlerini saglama alan adamin lafi.
  • bir gün hz. ömer şam'daki ordusu arasında veba hastalığının yayılmış olduğunu öğrenir. bunun üzerine hz. ömer getirdiği askeri hastalığın yayıldığı yere yaklaştırmaz. hatta yardımcı askerleri geri çeker.

    bunun üzerine kumandan ebu ubeyde b.cerrah sorar:

    - allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun ey ömer?

    hz. ömer de cevap verir:

    - allah’ın kaderinden yine allah’ın kaderine sığınıyorum.
    hastalık da allah’ın takdiridir, sağlık da. senin bir deven olsa, deveni otlatmak istesen, vadinin bir yakası yemyeşil otlak, öteki yakası kupkuru, çıplak arazi olsa hangisinde otlatırsın? işte kuru arazi de otlak arazi de allahın takdiridir!

    -----------------

    inşallah bir gün birisi başbakanımıza islam dinini tebliğ eder de kendisini de aramızda görürüz.
  • bu vesileyle başbakan'ın hangi sularda yüzdüğünü birkez daha görmüş olduk hamdolsun.

    (bkz: faşizm konuşma yasağı değil söyleme mecburiyetidir)
    (bkz: devlet büyüklerinin her şeyi çok iyi bilmesi)
  • islam dinini benimsemiş ülkeler bu beyanattaki zihniyet ile yöneltildiği için bu haldeler. bu zihniyetin birinci hedefi düşünmeyi öldürmek. her türlü pisliği yap sonra da onu bi şekilde dinle ilgili bir hükme bağla ve o kokuşmuş vicdanı rahatlat. bir ateistte böyle bir vicdan yok. sanki sokaktaki adam çok mu farklı? ikiyüzlülükle, düzenbazlıkla, riyakarlıkla, gösterişle, sahtecilikle, hilekarlıkla dolu bu bünyeler amaçlarına ulaşmada felsefeyi kullanacak değiller ya...
  • en kisa zamanda bu sozden fazlasiyla alinan, ya da alinanlari temsil eden bir yerli ya da yabanci politikaci tarafindan kullanilarak basbakan'in kamu oyu onunde bir kac net soruyla sorgulanmasi gerektigine inandigim cumle. ben aklimdakileri sorayim mesela.

    merak ediyorum sayin baskbakan,

    goreviniz geregi bir suru dis temasta bulunuyor, bir suru ulkenin devlet adamiyla iliskiler kuruyorsunuz. onlarin arasinda kadere imani olmayan biri elbet ki vardir. iste o kimse size gelip, "ben kadere inanmiyorum, benimle bu sebep yuzunden tartisamayacak misiniz sayin basbakan?" diye sorsa haliniz nice olur? ne cevap verirdininiz karsinizdakine? bu soruyu soran bir batili, afrikali ya da uzak dogulu lidere karsi temsil ettiginiz ulkenizin insaninin onurunu uluslararasi platformda koruyabilecek bir cevabiniz var mi? sizin inandiginiza inanmayan akilsiz mi? meczup mu? bilmez mi? tartismayi veya bir aciklamayi kendinde hak goremez, esit sartlarda mucadele ve istisare imkanina sahip olamaz mi? hadi son donemde uluslararasi platformda muhafazakar lider sayisi artiyor, diyelim ki cogunluk bir sekilde kadere inaniyor, fakat farkli dinlere ve inanc sistemlerine mensup olduklari icin sizin inandiginiz bir takim baska seylere inanmiyor olabilirler. onlari ciddiye almayacak misiniz bu goruslerinden dolayi? almiyorsaniz da bunu acik yureklilikle soyleyebilecek misiniz? bu yuzden mi doguya dondunuz yuzunuzu sayin basbakan?

    sizden olmayan onlardan mi sayin basbakan? sizden olmayan 'gavur' mu? ve hatta diyelim ki 'gavur', bu onlarin soz soyleme, diyaloga girme hakkindan ne goturebilir? bu sekil oldugu icin olmeli midir? eger ki bu konuda boyle dusunmuyorsaniz, dusunduklerinizi kamu oyu onunde aciklayabilir misiniz sayin basbakan?

    kemal kilicdaroglu mesela, bu soruyu bir dis liderden once davranip size sorarsa ne diyeceksiniz sayin basbakan? "o alevidir, bilmez" mi dersiniz icinizden acaba? iyi kotu, sizin dusunduklerinizi dusunmeyen bir insanla diyaloga girebilme vasif ve donanimina sahip oldugunuzu bu halka nasil ifade edebilirsiniz bu sozun ardindan? bir konuda hakli olma mertebesi once mucadeleye girmeyi gerektirmez mi? siz bir cevap isteyen halkin karsisina bu cumleyle cikarak, o hakli olma mertebesini otomatik olarak kendinizde gorerek hafiften hafiften sizin tabirinizle sirk kosmus olmuyor musunuz?

    ben gelsem karsiniza, ya da boynu bukuk bir baska vatandasiniz ve size bu konuyu sorsam ne diyeceksiniz? "kucuktur, bilmez" deyip gececek misiniz? isin kotusu ne biliyor musunuz sayin basbakan? ben iyi kotu bir inanci olan ve kadere inanan bir insanim ama bu sozunuz beni cok incitti. benden bagimsiz olarak, o madende gocuk altinda kalanlar ve ailelerinde de kadere inanan coklari vardi belki... o insanlarin daha fazlasini sorgulama hakki yok mudur sayin basbakan? isci guvenligi sartlari daha yuksek bir ulkede grizu patlama ihtimallerinin daha dusuk olacagina da inanmaya yerleri yok muydu sizce kalplerinin icinde, kadere inanclarinin yaninda?

    diyelim ki kaderleri buydu; ulkemizde vefat eden bir cok insanin degisik kaderlerinden bir paya sahip oldu o otuz rahmet dilenen guzel insan. fakat o insanlarin ruhlari uzerinden bu nasil bir siyaset yapma anlayisidir sayin basbakan? "o insanlar bizim degerlerimizi bilerek, savunarak oldu, siz ise bilmiyorsunuz" mu demeye calisiyorsunuz yoksa? o insanlarin, inanclarini icinden belki de hic cikarmamalarina ragmen, evlerine ekmek goturmek icin orada olduklari ihtimali akliniza geldi mi hic? bu vebali uzerinize almaya nasil katlaniyorsunuz? acili bir ana, bir es, isi ugruna olmus evlerinin erkeginin yarasini kalplerine gomerken devletten acilarini hafifletsin ister ve susar; siz ise olumleri uzerinden yeni muhabbet pencereleri aciyorsunuz, patlamada bir sucunuz yoksa bile bu sekilde nasil bir aciya imza attiginizi gormuyor musunuz?

    ofke de bir hitabet sanatidir diyordunuz, halk inaniyordu; su an ise inanamamaktayiz sayin basbakan. cunku bu ettiginiz son cumle, hitabet yetinizin sonuna geldiginizi isaret ediyor. yaradilani severiz yaradandan oturu diye alinti yapiyordunuz yunus emreden, meger sever ama cok da ciddiye almazmissiniz sizinle ayni dusunmeyen o yaradilani. diger partileri fasistlikle sucluyor, halktan geldiginizi soyluyordunuz. hic bir edilen cumle halki bu kadar dislayamamisti, belki menderes'in kimi koyarsa koysun sectirebilme iddiasi. ama bu halk o kadar da saf degil sayin basbakan, er ya da gec anlar. hep anlamistir, yine anlar. uyuyanlarin basbakanisiniz, o komur tozunun, o yayilan karanligin, o konusulanlardaki cirkefligin ve o caresizligin kokusunu aldigi her saniye birer birer uyanir o halkin fertleri. nihayetinde yalniz kalirsiniz sayin basbakan. kendince bir inanci olmasindan gocunmayan bir insan olarak duam ve dilegimdir bu.

    bana babami hatirlatiyorsunuz sayin basbakan, kendisi de sever sizi cok, belki yavas yavas azalmistir sevgisi ama haksizligini kabullenmemek icin seviyor gorunecektir sonuna kadar. ailem yillar icinde diyalogsuzluktan, kimsenin net bir sucu olmamasina ragmen salt diyalogsuzluk, kendini ve karsisindakini muhakeme etme, empati kurma, anlama eksikliginden paramparca olurken kendisinin elinden hicbirsey gelememis fakat kendine zor geldigi, yanilabilecegini hissettigi noktada diyalog kurmayi yine ogrenememis ve ailemin ortadan ikiye bolunmesine seyirci kalmisti. sizin de ulkeme aynisini yapmamanizi diliyorum.

    iste bu kadar cok sey dusundurten bir cumledir...
  • - yazıklar olsun sana! sen kaza ve kaderin kesin ve mutlak bir şey olduğunu mu sanıyorsun? böyle olsaydı artık sevap ve ceza vermenin bir anlamı kalmaz ve söz vermen boş yere olurdu.....

    hz. ali*
  • - bütün bu olanlar hep kaderden...
    - kaderden mi?
    - tabi kaderden... yoksa allah'a inanmıyor musunz?
    - ne alakası var?
    - imanın şartlarından biri kadere inanmaktır. kadere iman etmeyen, allah'a inanmayan biriyle kusura bakma ama konuşamam.
    - !!!??
hesabın var mı? giriş yap