• kız kardeşim...
    akşam hadiseyi ondan dinledim.

    kadıköydeki toplantısından çıktıktan sonra taksim'e evine, çocuklarına ve kocasına yetişmek için bindiği otobüste yaşadıklarını bir kadeh şarap içmek için uğradığım evde dinledim.
    karşısına oturan yabancının ona nasıl davranışlarda bulunduğunu anlattı bana ve kocasına.

    otobüse sonradan binen tanımadığı bir genç erkek sürekli ona bakmış ve rahatsız etmişti kız kardeşimi. "abi" dedi, "inanır mısın kitap elimde, ara sıra sallıyorum, öksürüyorum falan, rahatsız olduğumu hissettirmek için ama oralı bile olmadı"
    kocasıyla -ki kendisi gayet iyi bir insandır- birbirimize bakıp gülümsedik. "ne yaparsın be sevgilim, herkesin bilincini belli bir yere yükseltemezsin, kimisi tamamen sexist bakıyor hayata, kimisi de kadın denen insanı bir obje olarak görüyor. sen gene de dikkat et kendine." dedi kardeşime.

    "hayır, o bir şey değil" dedi ve devam etti kardeşim, "adam bir ara ayağımı falan sıkıştırdı bir şeyler ima edercesine, çekmedim ayağımı 'ne yapacaksın bakalım it herif' der gibi suratına baktım ama o kadar pişkin bir herif ki bir şey de diyemedi. zaten en ufak bir şey dese bir şeyler yapacaktım" dedi.
    hiç üstelememiştim bugüne kadar kardeşime hiç bir şeyi. onu giyme, buraya gitme, onunla dolaşma gibi nasihatleri benden öğrenmeyecek kadar bilinçli bir kızdır, zaten herkesin kendi kendine öğrenmesi gerektiğine inanan bir insanımdır, kocası da öyledir kız kardeşimin. onun için kocası da fazla üstelemedi. arada telefondan benfica-liverpool maçının sonucuna bakıyordum, kardeşimin kocası da "kaç kaç" diye soruyordu.

    bir süre sonra kocası rahatsız olmuş olmalı ki, "korktun mu?" diye sordu kardeşime. kardeşim de cevap verdi. "ne korkacağım be elin adamından. dünya üzerinde böyle adam çok, her gördüğü kadını orospu zanneden sığırdan korksaydık şimdi istanbul'da yaşamamamız gerekirdi." dedi.
    güldük.
    "bertrand russell okuyordu bir de" dedi. "vay ayağa düşmüş" dedim ben de. "yok be" dedi kardeşim, "ters tutuyordu kitabı sığır"
    gülüştük gene. "otobüsten inerken 'hoşçakal' dedi bir de haylaz şey" dedi kardeşim.
    kocasıyla kahkahayı patlattık ey sözlük. kocası açıkladı.
    "böyle adamlar cesur olurlar bir de, böyle öğrenmiştir çünkü kahvedeki abilerinden. abileri bunlara derler ki; 'oğlum, böyle mini etek falan giyen bir karı mı gördün, git hemen yazıl bunların mini etek giyme sebebini ne zannediyorsun sen, usul usul yok mu beni siken der bunlar sana. hem bunlar cesur, kendini dövecek kadar yiğit, kahraman türk gençlerinden hoşlanırlar.' e tabi örnek aldığı kişilerden böyle şeyler öğrenen çocuklar yaşını alınca böyle cesur hamlelere girişirler. keşke 'size de hoşçakalın' deseydin. eli ayağına dolaşırdı denyonun" dedi.

    şarabımı içtim kalktım gittim. liverpool 2-1 yenilmiş benfica'ya, babel kırmızı kart görmüş 31. dakikada. golleri arattım herhangi bir sitede ama bulamadım. yattım uyudum öyle.
  • sürtmeseydi "mini etekli kemalist kız" olarak burada konu edilecek olan kişidir. sürtünce kemalistliği yanındaki yaşlı teyzeye bırakmıştır.

    bu arada (bkz: kemalist tipli teyze)
  • metrobüsde sürtse bir nebze affedilebilir ama iett otobusünde sürtmesi hoş olmamış.
hesabın var mı? giriş yap