hasan hüseyin korkmazgil
-
1982 yılında güründe ağır ceza mahkemesi başkanı iken "memnu haklarını" (yasaklı haklarını) iade ettiğim (geri verdiğim) koca şair.
bu onur bana yeter...
(bkz: memnu hakların iadesi) -
dünyanın en naif dizelerinin sahibi..
"incecikti
gül dalıydı
dokunsam kırılacaktı
dokunmadım
kurudu.."
(bkz: akarsuya bırakılan mektup) -
bir imza gününde, "iyi de üstad haziranda ölmek zor da temmuzda * ölmek kolay mı?" diye soran okuyucusuna "dilerim ki sen onüçüncü ayda ölesin" diyen şair.
-
hiç unutmam, çocukken bir sabah cumhuriyet gazetesi'ni okurken, sayfalardan birisi diğerinin yarısını kaplarken, yarısı kapanan sayfada kocaman, büyük puntoyla "h" ve "hü" harflerini alt alta gördüm. içimden "acaba?" dedim. sayfayı açınca hem tahminimin doğru çıkmasına şaşırdım, hem de hasan hüseyin'in ölüm ilanına üzüldüm.
-
aramizda bu cam bölme
ayırmışlar seni benden
aramızda cam bölme
biliyorum ordasın sen
şu camın arkasındasın
şu incecik
şu zavallı
renkli camın ardındasın
yapayalnızsın
uzanmışsın soylu çıplaklığınla
ama çıplak değilsin
pembesin
yeşilsin
morsun
kızılsın
saçlarınla oynuyorsun durmadan
sabah kesip kısa kısa
akşam uzatıyorsun
gözlerinle oynuyorsun durmadan
gözyaşın değişmiyor
gülüyorsun pencereden sokağa
kuytuda ağlıyorsun
bekliyorsun ağlayarak
o mavi kuşu
biliyorum
biliyorsun dilini duvarların
kapıların karanlığa kapanışını
gece köpek seslerini yolcu uçaklarını
filmin öbür yarını
sonun ardını
çiçekli balkonların gizli yanlızlığını
aşkın kedi çığlığını ıslaklığını
içkinin yasalara amansız düşmanlığını
duyuyorsun
biliyorum
yaşıyorsun çırılçıplak
ama işte ardındasın şu camın
kozanın içindesin
saçlarınla oynuyorsun durmadan
gözlerini boyadıkça artıyor dalgınlığın
bekliyorsun
biliyorum
bekliyorsun ağlayarak
a mavi kuşu
bense öbür yüzünde zavallı camın
vangölü’nün karanlık sularını çılgınca
çılgınca kulaçlıyorum kavuşmak için sana:
-tamarraaaa
ah tamarraaa
güzel tamarraaa!
bitmiyor su
bitmiyor su
kıyı kaçıyor
çığlıklarım karışıyor karanlık dalgalara
varıyorlar bizden sonra seninle bana
anlıyorlar bizden sonra seninle beni
sen bir avuç barut külü bir yanda
ben bir avuç ateş külü bir yanda
durur küller arasında yalnız ve uzak
o incecik
o zavallı
cam bölme..... -
kızılırmak'tan bir bölüm :
"birgün çıkıp geldiler-anlamsız yüzlerini gülüşlerini-tüketimartıklarını üretimorganlarını ve eski külotlarını-çikletlerini çukulatalarını getirip bıraktılar-tiklerini mimiklerini çiğliklerini-geçkızların düşlerini getirip bıraktılar-hergün hergün yeniden getirip bıraktılar-iplerini oltalarını konserve kutularını-süttozlarını soyalarını salemlerini-kısırlıkhaplarını madalyalarını tasmalarını-bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini-anamıza bacımıza çocuğumuza-en çok önem verdiğimiz şeylerimize-üretimorganlarını ve tüketimartıklarını kullanarak-tanrının ve isa'nın ve bizimkilerin izniyle-atlarını seyislerini çombelerini-traşlarını ve dişlerini getirip bıraktılar-hergün hergün yeniden getirip bıraktılar-sonra güzel güzel anlaşmaları-sonra güzel güzel sözleşmeleri-sonra güzel güzel paylaşmaları-asılmışların ve asılacakların izniyle-ve durmadan durmadan baltazar bayramlarını-sonra güzel güzel savaş uçaklarını-radarları rampaları atombombalarını-denizaltı denizüstü birşeylerini-bilinçaltı bilinçüstü herşeylerini-piekslerini bitekslerini bitpazarlarını-eroinlerini kokainlerini getirip bıraktılar-hergün hergün yeniden getirip bıraktılar-
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde. -
"gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç " dizeleriyle insanın içini dışına çıkarmayı başaran duygu kervanı...
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
neden akşam oluyorum tren kalkınca
kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
az önceki çiçekler nasıl da diken diken
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç -
basit ama çok içten ve etkileyici dizelerin şairi :
"...ve kasım yağmurları kırınca belini son umutların
bir dürülü yorgandır gurbet eşikte." -
havasi barut kokan yurdun sairi.
-
buyuk siirlerin, buyuk sairi. oyle siirler yazmistir ki bazilari zamani asmis, her daim yururluktedir, bugun oldugu gibi.
elbet bir bildiği var bu çocukların
kolay değil öyle genç ölmek
yeşil bir yaprak gibi yüreği
koparıp ateşe atmak
pek öyle kolay değil
hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
yalnız bir bahar çiçeklenir
a benim gülüm!
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap