• surekli "onu da goreyim rahat edeyim" seklinde gececek bir donem.

    ilk gebelik testinden sonra; ha keseyi bi goreyim

    keseyi gordun, ha kalp atislarini bi goreyim

    onu da gordun ikili test zamani bi gelsin, yapilsin onu goreyim yok amniyosentez bi yapilsin onu goreyim yok onu da gordun he... bakalim cinsiyeti neymis onu bi goreyim onu da gordun.. acaba gelisimi nasil, normal mi... onu bi goreyim....

    dogurup kucagana alana kadar soru soru soru soru seklinde gececek ve aslinda butun sorularin cevabinin dogana kadar %100 cevabi verilemeyeceginden "bilmiyorum" oldugunun kabullenilmesi ve tadi cikarilmasi gereken bi donem.
  • hamilelik 40 haftalık, bedeninizin ve ruhunuzun değiştiği-farklılaştığı uzun, upuzun bir süreç.
    üç trimester olarak ayrılır:
    ilk trimester:aslında reel olarak 3 aylık bir dilim bile sayılmayan(ilk ay denilen ayın ilk iki haftasında zaten hamilelik oluşmamış, sonraki iki haftada da bir hamilelik belirtisi yoktur) bu ilk üç ay en uzun en yorucu en tedirgin edici zaman dilimidir muhtemelen.bitmek bilmeyen bulantılar, halsizlik, uykusuzluk üstüne bir de anne adayının uykularını kaçıran korkunç ihtimaller eklenir.
    kese görünür, kalp atışı için git bir hafta daha bekle, "haydi bakalım ya kalbi atmakza?bu kese yamuk mu ne?kalp atmazsa düşük mü olur kendiliğinden yoksa kürtaj mı yapılır?"
    kalp atışı görünür, "bakalım organlar normal mi?gelişim düzgün mü?şu ikili testin sonucu güzel gelsin rahatlayacağım ama daha bir sürü hafta var önümüzde".
    ikili test biter bunun üçlüsü dörtlüsü vardır önünde, sıkıntılar, kötü düşünceler... "olumlu ol herşey güzel olsun."

    vücut henüz değişmediği halde anne adayının belki de en çirkin göründüğü dönemdir, soluk bir beniz, solgun zayıf görünen saçlar, sabah kusmuş olmanın verdiği sevimsiz bir surat...
    yine de şu anlamda çok güzeldir:
    ilk gidersin belli belirsiz bir şey gösterirler "işte kese", aa bebeğim bu mu dediğinizde doktor "bebek değil embriyo" diye düzeltir.
    sonra gidersiniz, bir çizgi "gup gup" ses çıkararak kıpırdıyor, kalp atışı der doktor.
    sonra tekrar gidersiniz, bir fasulye şeklinde, içinde gup gup diye atan kalp mevcut, çok dikkat edersen belki başı ve gövdeyi seçebilirsin.
    sonra gidersin, işte o zaman mucizeyle karşılaşırsın.kafası, burnu, eli, kolu, bacağı belli olan minyatür bir insan, kanında taklalar atıyor, amuda kalkıyor, ordan oraya dönüyor.üstelik bu insan sadece 7 cm boyunda!

    ikinci trimester:en tadından yenmeyen hamilelik dönemi.anne adayının kendine ve bebeğine olan güveni gelmiş, organ taramaları yapılmıştır.üstelik 20. haftadan itibaren bir insanın yaşayabileceği en güzel ve değişik duygulardan biri olan içindeki bebeğin tekme atışları, hareketleri hissedilmeye başlanmıştır.göbek herkesin bayılarak baktığı o sevimli top şeklini almış, anne tanıdık tanımadık bir çok insanın ekstra sempatisini kazanmıştır.
    bebeğin cinsiyeti bellidir, bu üç ayda anne adayı "bebeğin odası nasıl olsun, bebek arabası ne olsun, aman mothercare'de indirim varmış, chicco yeni ürün mü getirmiş?" şeklinde hamileliğin keyfini çıkarır.
    anne yavaş yavaş kendine odaklanır, "aman çatlamayım, cildim kurumasın, bacağım mı ağrıyor?lierac mı iyidir mustela mı?" gibi kendine yeni dertler edinir, kendine daha çok dikkat eder.
    saçları ilk üç ayın aksine gürleşmiştir ve canlanmıştır, cilt kendine gelmiştir, anne adayı hem mutlu hem de daha güzeldir.

    üçüncü trimester:hamileliğin "artık bitse de gitsek" dönemi.
    ayakların belin sırtın ağrıdığı, o sevimli top göbeğin sevimlilikten "bu ne kocaman yahu!"luğa adım atışı, ince parmakların şişmesi ve yüzüklerin sıkışması, bebeğin içerde sevimli tekmeler atmayı bırakıp bildiğin uzakdoğu dövüş teknikleriyle anneyi tepelemesi şeklinde gider bu dönem.
    annenin saçları gürleşmeye devam eder, bildiğin bonus saç olur toka da tutmaz.

    anne adayı ilk trimesterda olduğu gibi yine tedirgindir."çok tekme atmadı, göbek kordonuna mı dolandı?" gibi paranoyaların yanı sıra doğum denilen hadisenin yaklaşması da sinirleri gerer."normal doğurursam bebek sıkışır kalır mı?sezaryen sonrası bebeğim astım mı olur?normal doğum en bir güzeli doğalı, sezaryen da bebek için en risksizi sanki.ama sezaryen de çok komplikasyon ihtimali var, hem o bir doğum yöntemi değil, ameliyat.normal doğum çok korkunç birşey ama ya!...bu çocuk bir şekilde doğacak içerde sonsuza kadar kalıcak hali yok ya, düşünmeyeyim ben bunları, normal doğurayım gitsin."şeklinde gelgitler mevcuttur.

    ve sonunda 40 hafta dolar.

    sonsuz bir zaman dilimi gibi görünen o süre biter, sizi aylarca hem heyecanlandıran hem tedirgin eden, yüzü görmeden hayatınızın merkezine oturttuğunuz, beslenmenizi bile ona göre ayarladığınız, haftalarca içinizde hıçkıran, tekmeleyen, içinizde mini mini kalbi atan varlığın yüzünü görürsünüz.o ilk kez ağlar, siz de sevinçten ona eşlik edersiniz.

    hamilelik şanslıysanız sonu muhteşem olan hem eğlenceli hem de zor bir süreçtir, hayatınızı tamamen değiştirecek, hayatınızın en önemlisi olacak, kendinizi geri plana atmanızı sağlayacak bir varlığı size getiren...
  • efenim daha önce bahsetmiştik (ben ve egolarım) hamilelikten. (bkz: #18149876), (bkz: #18149880), ama gözleri kapalı, kuyruğunu tutup “fil küçük bir şey” demek gibi olmuş önceki tariflerim. hamileliğin ilk üç ayı diye bir başlık açıp oraya aktarmak gerekiyor belki ilk yazdıklarımı.

    peki sonra neler oldu? 4. ay itibariyle, bulantıymış, uykudan gözlerini açamamakmış, ağrı, sızının maksimumda yaşanmasıymış, karnındaki şeye yabancılıkmış, bunların hepsi geçiyor. öyle geçiyor ki, bir süre sonra hiçbirini hatırlamayıp, “hamilelik ne güzel şeymiş be” diye düşünmeye başlayabiliyormuşsun sanki iki ay önce “bilmeden, etmeden, araştırmadan hamile kalan kafama sıçayım.” diyen sen değilmişsin gibi. ilk üç ay, günler hiç geçmeyip, sanki 3 yıldır hamileymiş gibi hisseden sen değilmişsin gibi, ikinci üç ayda nasıl akıp gidiyor günler, nasıl hızlı ilerliyor farkedemiyormuşsun.

    bir kere kokularla barışıyorsun. kendi kokundan bile nefret ettiğin o dönem tamamen geride kalıyor. sonra bebek içinde hafiften kıpırdamaya başlıyor. çok acayip bir şey. o kıpırdadikça, büyüyüp tekme etkileri arttıkça, hıçkırıklarını tık tık hissettikçe, ultrasonda gerçek bebeğe benzeyen, gülen, el sallayan, amuda kalkan bir canlı görmeye başladıkça gerçek bir ilişki kuruluyor arada. yabancılaşma ortadan kalkıyor.
    beşiğinden, elbisesine bebeğin materyalleri arttıkça, bir süreliğine uzakta olan bir yakınınızı bekliyormuşsunuz sanki gibi olmaya başlıyor. sanki o daha önceden de varmış da, uzağa gitmiş, bayadır uzaklardaymış gibi. haha hatta dün hissettiğimi söyleyeyim tam olarak. hapisteymiş de tahliyesini bekliyoruz sanki. doktor randevularındaki ultrason görüntüleri de kapalı görüş. dün bize ultrasondan sol yumruğunu kaldırdığına göre de , siyasi yatıyor bizimki kesin.

    6. bitti, 7.nin içindeyiz. yani adına 3. trimester denen dönem. birinci üç ay çok berbattı, ikinci üç ay çok şahaneydi, üçüncü nasıl olacak çok merak ediyorum. gitgide artan tekmeler iyiden iyiye can yakmaya başlayacak mı merak ediyorum. teknik olarak 26. haftadan itibaren bebekler, doğduğunda yaşayabiliyorlarmış. dışardan müdahaleyle tabi. bu bilgi bir yandan bni çok rahatlatsa da, büyüyen göbek, artan sırt ağrıları, bacak ağrıları vsye rağmen yine de 40. haftaya kadar bu sıkıntıları çekmeye razı oluyor insan. yeter ki her şey sorunsuz bitsin.

    önceden hamile kaldığı andan itibaren, tek mevzusu hamileliği, çocukları olan insanlar müstehzi gülerken, birden onlar gibi olmaya başlamak da sinir bir durum. bu yüzden karar verdim. hamilelik blogu tutacağım, daha da mevzu etmeyeceğim başka yerde.

    not: hamilelik pek öznel bir şey. herkesinki başka başka. yani okuduğunu hiçbir yorum kesin öyle demek değil. ilk üç ayı da şahane geçiren hamileler tanıdığım gibi, ikinci ayda bel ağrısından mahfolanları da biliyorum.
  • şimdi de kamuoyuna faydalı bir iş sunuyoruz efenim:

    hele ki benim gibi, bilmediğim güzel çiçektense bildiğim kaktüs olsuncu manyak, her şeyi bilmek isteyen hamileler için dev fırsat flaş flaş flaş.

    efenim teknik bilgilerimin çoğunu, alper mumcu'nun pek detaylı http://www.mumcu.com/html/index.php adresinden edindim. normal doğum kademe kademe nasıl olur, ayrıntılı anlatıyor. ayrıca pek çok hamile sorusunu da yine detaylı cevaplandırıyor.

    hafta hafta hamilelik takibini: http://gebelik.org/dosyalar/haftalar/index.html adresinden yapıyorum. kendi sayfasında da yönlendirdiği sayfalarda da aranılan her tür bilgi bulunabiliyor.

    tecrübeli anneler-babalarla bilgi alışverişi, forum sitelerinden: http://www.nurturia.com.tr/,
    bu işi anne'ye yıkan siteleri, site isimlerini pek sevmesek de: http://www.anneysen.com/home.aspx

    anne bloglarındansa: http://blogcuanne.com/ paranın kazandırdığı her isteğine saygılı doktorlar, hastaneler, bir dolu paraya edinilen doğum eğitim kursları falan bir nebze gerse de gebelik kısmı da annelik kısmı da pek keyifle takip ediliyor. bir çok faydalı bilgiye ulaşılabiliyor.

    tamamı güzel, bilgilendirici bir site ama özellikle babalar için yaklaşımlar arayanlar için: http://www.kucukinsan.com/…icle.asp?article_id=2190

    ingilizcesi olanlar için her konuda, olmayanlar için özellikle doğum videoları konusunda pek faydalı olan: http://www.babycenter.com/…ink_videos&pn=view video ı tavsiye ederim efenim.

    olursa şimdi unuttuğum olmuşsa eklerim sonra.
  • ya ben bu nanenin yarattığı hormonal dengesizlikleri ilk üç ay olur sanıyordum. ne yanılmışım ne yanılmışım. son üçe girdik ve ben dünyanın en manyak insanı haline geliverdim. öfkenin, sevincin, üzüntünün her biri maksimumda yaşanıyor ve hepsinin davranış biçimi de krize varan biçimde ağlamak. bu işin çığrından çıktığını farkettiği hadiseyi yazayım da anlayın mevzunun saçmalığının büyüklüğünü.

    tarih geçtiğimiz cumartesi. altınoluk'ta bir otobüs yazıhanesinde otobüs beklerken ekranda da chp kurultayı var. kameralar kalabalığı vs'yi gösterirken, birden kamer genç geliyor ekrana! kılıçdaroğlu'na destek vermeye gelmiş! hemen ardından rahşan ecevit'i gösteriyorlar. birlik, beraberlik, dayanışma ruhu hakim her yana. ben başlıyorum ağlamaya!!! lan!!! lan olm niye ağlıyorsun???? birlik, beraberlik de sana mı birlik beraberlik??? chp'den zerre hazzetmem. kamer genç'i politik olarak önemsemem, rahşan ya da diğer ecevit herhangi bir gündemimin konusu olmamış bugüne kadar. sosyal demokrasi, sistem partileri... benle alakası yok bunların! bir tek kemal amcayı babama, amcama benziyor diye seviyorum o kaddar. e o zaman niye ağlıyon lan? yok, cevabı yok. mhp kurultayı ve sağda birlik olsa ona da ağlayacaktım belki. allah beni kahretmesin. empatinin bokunu çıkarıp ekrandaki chp'li saydım kendimi herhal. hıçkıra hıçkıra ağladım. otobüs şirketi görevlisinin yorumu şahaneydi:

    - ağlama abla ağlama, kılıçdaroğlu'yla bu sefer kesin gelicez iktidara.

    oyhhhhhh.
  • bu süreci; diğer hamilelerdeki fiziksel durumlar, şikayetler, diğer doğum öyküleri, tecrübelilerin tecrübesizlere nasihatları, kötü doğum hikayeleri, belirtiler,sonuçlar, annelerden inciler...vs... şeklinde geçirmekten başka şansınız yoktur.

    bir başka deyişle anne ve anne adaylı bir grubun içinde tek deneyimsiz sizseniz ağzınızı açamadan koca bir gün geçirebilirsiniz...
  • özellikle son 3 ayında bolca omega 3 alınması gerekiyormuş çünkü omega 3, beyin, sinir sistemi ve retina gelişiminde önemli rol oynuyormuş. ayrıca çocuğun matematik zekasının geliştirilmesine, okuma, telaffuz ve yazma beceresini artırılmasına yardımcı olabilirmiş.

    omega 3 en çok balıkta bulunuyor. ama benim gibi "balık mı? ıyyyk"cılardan iseniz bol bol kivi ve semizotu yiyebilirsiniz. bunlara göre daha az oranda ise; daha az oranlarda ceviz, badem, fındık, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, çörek otu yağı, kanola yağı, soya yağı, tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve diğer yeşil yapraklı sebzelerde bulunuyor. ihmal etmeyiniz efenim.
  • geldik bir başka hamileden hamileye tavsiyeler konulu entryimize;

    efenim illa duymuşunuzdur ama bizzat tescillemek isterim: hamilelikte en şahane şey yüzmektir. bissürü bissürü faydası var hem de.

    ilk üç ayda; feci mide bulantıları yaşarken suyun içinde bir rahat hissedersiniz kendinizi. irrite eden bilumum kokudan uzaksınızdır. vücudun hamileliğe alışmak için kemikleri açması vs sebebiyle başlamış olan ağrılarınızı minimum hissedersiniz. o ilk üç ay yaşanan yoğun uyku ve halsizlik hali yerini taptaze, dinç bir hale bırakır. (tabi bu hal havuzdan çıkıp eve varana kadar sürer sadece evet.)

    ikinci üç ayda; hazır enerjiniz had safhadayken bol bol yüzün ki, hem kaslar, eklemler, kemikler doğuma daha güçlü girsin ve doğum sancılarının azalmasını sağlasın. hemi de hamilelik sebebiyle yoğun kilo alımının önüne geçin. bebeğiniz kilo alsın ama siz minumumda seyredin. son üç aya daha dinç girin.

    son üç ay; ah beybi son üç ayda esas cennet haline geliyor havuz. ne kadar dengeli kilo alsanız da vücut eskiye oranla pek bir hantalken, ondeki göbek tüm dengeyi alt üst ederken, bel ve sırt ağrıları gitgide daha fazla ağrımaya başlamışken, yataktan kalkmak bir 5 dakika, koridoru tamamlamak 8 dakika sürerken, penguen gibi yürümeye başlamışken, bebek kendini bir dansçı, bir boksör, bir futbolcu, smaçör, jimnastikçi vs sanarken ve sizi gün içinde sürekli içten dışa pataklarken, iki dakika bile aynı pozisyonda oturamaz haldeyken havuza bir giriyorsun.... allllllaaahımmmmmm bu nasıl bir rüyadır, nasıl bir cennettir, paralel evrendir, başka bir dünyadır..... sadece bu anda hamile kalmadan önceki eski siz gibi hissedebiliyorsunuz!

    bir kere tüm ağırlık kayboluyor, denge sorunu kalmıyor, bebek hazretleri yüzme hareketlerinin beşik hissi vermesiyle anında uykuya geçiyor ve havuzdan sonra bir kaç saat bile sakinliğini bozmuyor. son günlerinizin ennnnnnn mutlu anlarını yaşıyorsunuz. o kadar ki, son gittiğimde bokunu çıkartıp tam 2 saat boyunca, neredeyse kafamı bile çıkarmadan yüzdüm havuzda. elimde olsa, doğurana kadar kalacağım bir havuzda. ve bir de bebekle özdeşlik kuruyorsunuz fazlasıyla. suyun içinde onun gibi hissetmeye çalışıyorsunuz. kulakları suyun altında tutup onun duyduğu uğultuyu duyup, onun gibi durmaya çalışıyorsunuz. acayip bir şey.

    evet hamile kardeşlerim, ablalarım. bu satırları okuyorsanız, altını ısrarla çizeyim: hamilelikte anne adayı için en önemli, hayatı en kolaylaştıran şey, hamileliğin en başından itibaren yüzmektir. iyi bir araştırmayla temiz ve ucuz bir yer bulabilirsiniz illaki.

    bu vesileyle uygun fiyatlı ve temiz havuzumun daha da uygun fiyatlı hale gelmesini sağlayan chiquititaya teşekkürü borç biliriz efenim ailecek.
  • hamile olanlar, hamile kalmayı isteyenler, eşleri hamile olan/olacak olanlar, hamile yakınları, "ne ayak hacı şu döllenme, gelişme, doğum falan" diyenler...
    bu videoyu izleyin abi! bakmayın uzun olduğuna, 9 ay boyunca neler oluyor izleyin öğrenin.

    http://video.google.com/…o=0&type=search&plindex=3#

    hamile kalmadan bu videoyu izleseydim her şey bambaşka olurdu. doktor "sırtı oluşmuş." dediğinde düşüp bayılacak hale gelmezdim.

    --- spoiler ---

    barbara barbara, öyle atlayıp hoplarsan, yunuslarla zıplarsan, o ağır yemekleri taşırsan erken doğum riski yaşarsın işte böyle!

    --- spoiler ---
  • insandaki politically correcti direk ortadan kaldırabiliyormuş. yok karşındakini anlamaya çalışmak, yok derdini anlatırken kırmamaya, kibar olmaya çalışmak, yüzbin ayrıntıyı düşünüp en pozitif vurguyla konuşmaya, yazmaya çalışmak.... hepsi kalkıyor ortadan. şahane bir şey. neticede karşındaki anlamaya niyetliyse anlıyor zaten, niyetli değilse kötü niyeti sen ne yaparsan yap hep önde kalıyor.
    kahrolsun incelik!
    umarım hamilelikten sonra da böyle kalırım.
hesabın var mı? giriş yap