• eylül akşamı
    hiçbir neden yokken, ya da biz bilmezken tepemiz atmış... ve konuşmuşuzdur. onca neden varken ve tam sırası gelmişken hiç bir şey yapmamış ve susmuşuzdur. aynı anda aynı sessiz geceye doğru içim sıkılıyor demişizdir. aynı sabaha uyanırken kim bilir aynı düşü görmüşüzdür. olamaz mı? olabilir.
    onca yıl sen burada
    onca yıl ben burada
    yollarımız hiç kesişmemiş
    şu eylül akşamı dışında
    belki benim kağıt param, bir şekilde, döne dolaşa senin cebine girmiştir. belki aynı posta kutusuna değişik zamanlarda da olsa, birkaç mektup atmışızdır. ayın karpuz dilimi gibi batışını izlemişizdir deniz kıyısında. aynı köşeye oturmuşuzdur köhnede belki birkaç gün arayla olamaz mı? olabilir.
    onca yıl sen burada
    onca yıl ben burada
    yollarımız hiç kesişmemiş
    şu eylül akşamı dışında
    bostancı dolmuş kuyruğunda sen başta ben en sonda öylece beklemişizdir. sabah 7.30 vapuruna sen koşa koşa yetişirken, ben yürüdüğümden kaçırmışımdır. aynı anda başka insanlara, seni seviyorum demişizdir. mutlak güven duygusuyla, başımızı başka omuzlara dayamışızdır olamaz mı? olabilir.
    onca yıl sen burada
    onca yıl ben burada
    yollarımız hiç kesişmemiş
    şu eylül akşamı dışında

    demiş ortaçgil... başka şey dememeli.
  • "aynı anda başka insanlara, seni
    seviyorum demişizdir. mutlak güven duygusuyla,
    başımızı başka omuzlara dayamışızdır olamaz mı?
    olabilir. "
    bu bölümüyle mükemmelleşen $arkı.
  • bülent ortaçgil in sözlerinde aşk kelimesini kullanmadan bütün olayı anlatmayı başardığı şarkı.
  • durduk yerde adamın amına koyan şarkıların belki de en birincisi. bi yandan umut verir gibi**, bi yandan içini deşer gibi**.

    "aynı anda başka insanlara,
    seni seviyorum demişizdir
    mutlak güven duygusuyla,
    başımızı başka omuzlara dayamışızdır" kısmını yine aynı "mutlak güven duygusuyla" ithaf ettiğimiz sevgilinin de "başka insan" mertebesine düşmesiyle insanın içine eden şarkı. herkese söylenmemesi gerekenlerden.
  • gerçekleştiğine benim bile hala inanamadığım tesadüfün, şarkı sözlerine aktarılabilecek en güzel halidir.

    sene 1988...
    ufak bir velet olan paradigma kayması bir tatil beldesi olan ören'de ailesi ile birlikte kaldığı pansiyona giderken, ara sokakta günümüzdeki para karşılığı ile 20 tl'lik bir banknot bulur.
    eve para bulduğu için atlaya zıplaya gider. paranın sahibini bulmaya çalışmayıp hemen eve geldiği için yediği fırçanın ardından, o parayı saklayamayacağı, en iyi ihtimalle gidip hemen harcaması gerektiği söylenir. o zamanki ufak ve haylaz beyni ile parayı neden saklayamayacağını tam olarak anlayamamış olsa da sonuçta bakkala doğru kinder süpriz çikolata almaya gider. daha bakkal yolunu yarılamadan, birazdan yiyecek olduğu çikolata ve içinden çıkacak olan oyuncakların düşüncesi ile sonuca odaklanmış ve mutlu bir şekilde yediği fırçayı çoktan unutmuştur.

    sene 1988...
    yeni bayramlık elbisesini giyerek kendi yazlıklarından anneannesinin yazlığına annesinin elinden tutarak büyük bir mutlulukla yürüyen ufak tatlı burcu, bir saat sonra bütün gün ağlamasına sebep olacak olaydan habersizdir. annanesine gider onun eline öper ve kendisine dondurma ve bir çok şekerleme almasını sağlayacak bayram harçlığını (günümüzdeki para karşılığı ile 20 tl'lik bir banknot) cebine indirir. ama yeni elbisesinin ufak cebine koyduğu harçlığının ara sokaktaki annanesinin evinden çıktıktan çok kısa bir süre sonra düştüğünü ancak eve gittikten sonra fark eder ve bayram gününü evde ağlayarak tamamlar...

    sene 2000 kasım ayı...
    birbirlerinin ören'deki eski maceralarından habersiz paradigma kayması ve burcu yazın başlayan aşklarını kışa taşımayı başarmış ve ayrı şehirlerde olmalarına rağmen görüşmeyi sürdürmüşlerdir. alakasız bir muhabbet sırasında açılan gereksiz bir konuşmada bayramlardan, tatillerden bahsedilmiş ve paradigma kayması ören'de bir bayramda bulduğu paradan bahsetme hatasında bulunmuştur. kız şok içerisinde o ara sokağın annanesinin sokağı olduğunu fark etmiştir. gayet gereksiz bir şekilde kumrularımız gerçekleşen olayın hangi yıl olduğunu tespit etmeye çalışırlar. başına geleceklerden habersiz saf paradigma kayması elinden ve hafızasından gelen dürüstlükle doğru seneyi hatırlar ve bulduğu paranın kız arkadaşının kaybettiği para olduğunun ortaya çıkmasını sağlar.

    günün geri kalanında, asık suratlı ona yüz vermeyen sevgilisi ile ne yaptıysa aralarını düzeltememiş ardından son bir parlak fikirle cebinden bozuklukları çıkartarak kıza uzatmış (ilgili tutar 12 sene sonra anca bozuk para etmektedir * ) ve önünde diz çökerek entry'nin başlığı olan eylül akşamı 'nı söylemeye başlamıştır.
    şarkının bitiminde esas kızımız, bu hoş tesadüften oluşan gereksiz tatsızlığı bir öpücükle sonlandırmış ve olay tatlıya bağlanmıştır.
  • (bkz: barış bıçakçı) doğum lekesi gibi bir gülümsemede şöyle yazmıştı bir öyküsünde: "ruh ile bedenin birliği aşık olduğumuzda deneyimlediğimiz, ikna olduğumuz bir birliktir. ama bunu kendimizde değil, aşık olduğumuz insanda deneyimleriz. ona bakar ve böyle bir ruh tam da böyle bir bedende bulunur, deriz."

    bülent ortaçgil'in eylül akşamındaki her dizesinden bir öykü çıkarmış. tam da bir eylül akşamında insana böyle hissettiriyor. umut var, hüzün var, mücadele var, teslimiyet var.. öyle güzel bir şarkı ki insanın omzunu sıvazlıyor; hadi diyor kitap oku, müzik dinle, merak et, ara, bul, sarıl, yaşamaktan vazgeçme diyor...

    üstüne başka da bir şey söylenemiyor şu eylül akşamında...

    "hiçbir neden yokken
    ya da biz bilmezken tepemiz atmış
    ve konuşmuşuzdur

    onca neden varken
    ve tam sırası gelmişken
    hiçbir şey yapmamış
    ve susmuşuzdur

    aynı anda aynı sessiz geceye doğru
    içim sıkılıyor demişizdir
    aynı sabaha uyanırken kim bilir?
    aynı düşü görmüşüzdür

    olamaz mı? olabilir
    onca yıl sen burada
    onca yıl ben burada
    yollarımız hiç kesişmemiş
    şu eylül akşamı dışında

    belki benim kağıt param
    bir şekilde, döne dolaşa
    senin cebine girmiştir

    belki aynı posta kutusuna
    değişik zamanlarda da olsa
    birkaç mektup atmışızdır

    ayın karpuz dilimi gibi
    batışını izlemişizdir deniz kıyısında
    aynı köşeye oturmuşuzdur köhnede
    belki de birkaç gün arayla

    olamaz mı? olabilir
    onca yıl sen burada
    onca yıl ben burada
    yollarımız hiç kesişmemiş
    şu eylül akşamı dışında..."
  • soulmate'i ile bir gün bir yerde karşılaşmaya dair umudu içinde taşıyanların içini ısıtan harika bülent ortaçgil parçası...
  • aşk tesadüfleri sever filminde kullanılması ile hayatında daha önce hiç eylül akşamı'nı dinlememiş ergenlerin olur olmaz heryere "olamaz mı olabilir :p abi super yhaaa" gibi yorumlar yazmalarına ve benim cinnet getirmeme neden olmuş şarkıdır...
  • bir dizesi, hayatla ilgili garip bir noktanin altini cizdigi icin ozel bence. zira sarkinin beni carpan kismi ne serendipity tarzi belki benim kagit param halleri, ne bostanci dolmus kuyrugundaki sliding doors havasi; "ayni anda baska insanlara seni seviyorum demisizdir/ mutlak guven duygusuyla basimizi baska omuzlara dayamisizdir" kismi. insaninki nasil bir adaptasyon gucudur ki, hayat gercekligimiz yerle bir edildiginde ya da biz onu ellerimizle yiktigimizda, tekrar kurariz ve asktan olmeden yasariz.. gercekten mutlak guven duygusuyla basimizi baska omuzlara dayamisizdir, ve o an ne kadar elini uzatsan dokunacagin, ne kadar mutlak bir gercekliktir, ve de her yeni askta nasil da aynidir, ne garip.. kendini cinsel titresimde unutanlari tenzih ederim, o ayri.
  • bu şarkı da mı meşhur oldu ya sonunda? pfff, manitaya çalınacak şarkı bırakılmadı memlekette. benim kağıt param bir şekilde döne dolaşa bir taraflarınıza... öhm pardon.
hesabın var mı? giriş yap