• yenilen pehlivan nasıl güreşe doymuyorsa, yaradılışçılar da çırpınmaktan bıkmıyor. hayır delikanlı olup kaçak güreşmeseler bari. hoş, delikanlı adam bükemediği bileği öper ama...

    şimdi, sorduğumuz sorulara hala cevap bekliyoruz. maalesef onun yerine yalancı ithamları devam ettirilmiş(bkz: #17421896) . çamura yatınca böyle oluyor tabi.

    1) akılsız tasarım .

    yine bir yorumda bulunulmamış. üstelik gayet yüzsüz şekilde vücut mükemmeldir zevzeklenmesi de devam etmekte. madem vücut mükemmel, neden açıklayamıyorsun bunları?

    sonuç: cevab veremedi.

    2) lanugo ve diğer embriyolojik kanıtlar.

    yunus'un* ayakları olmadığı halde, embriyolarının neden ayak oluşturacak tomurcuklara sahip olduğunu sormuştum. cevap yok.

    lanugo'nun açıklanması ise evlere şenlik:

    "bebeklerde 33-36 haftalar arası normal gelişim sürecinde meydana gelen tüylenmelerdir". yani her bebekte tüylenme oluyor, normal gelişimden kastedilen bu. ben farklı birşey mi dedim? hayır.
    "erken doğumlarda, yani anormal doğumlarda doğal olarak yanlış bir etki olarak görünür." e o tüyler dökülemeden doğuyor. ben de farklı birşey söylemedim zaten.
    "sebebi evrim artığı olması değildir." neden ki?
    "bebek normal gelişimini sağlamadığı için tüylü olarak doğar ve sonra bu tüyleri döker. bunla evrim teorisinin alakası yoktur. " e oha. yahu ilk cümlede normal bir şey bunların büyümesi deniyor, şimdi nasıl birden normal gelişimini sağlamadı oldu? ve hala neden evrime delil olmadığı açıklanmadı.

    hayır açık seçik yazdım, bir daha yazayım: bir, anne karnı sıcaktır, bebeğin üşümesi sözkonusu değildir. iki, bu durumda bebeğin kürk çıkarması mantıksızdır. üç, mükemmel yaratıcı ile bunu açıklayamazsınız* . dört, bu evrim teorisi ile açıklanabilir. nasıl deniz memelisi embriyolarının ayak tomurcukları, karada yürüyen atalarından bir kalıntı ise, lanugo bizim kürklü atalarımızdan bir kalıntıdır. evrime kanıt olarak sunulan şey erken doğan bebeklerin kürklü olması değil, o kürkün oluşmasıdır en başta. bu kadar basit birşeyi nasıl anlamaz insan, akıl alır gibi değil. umarım göz bozukluğudur, okuyamıyorsunuzdur ekranda yazanı, yoksa öbür ihtimal sizin için pek iç açıcı değil.

    sonuç: cevab veremedi.

    3) işlevsiz dna

    fena olmayan bir kıvırtma denemesi, ancak yetersiz. alıntıya bakalım:

    "in many species, only a small fraction of the total sequence of the genome encodes protein. for example, only about 1.5% of the human genome consists of protein-coding exons, with over 50% of human dna consisting of non-coding repetitive sequences.[66] the reasons for the presence of so much non-coding dna in eukaryotic genomes and the extraordinary differences in genome size, or c-value, among species represent a long-standing puzzle known as the "c-value enigma."[67] however, dna sequences that do not code protein may still encode functional non-coding rna molecules, which are involved in the regulation of gene expression.[68]"

    şimdi de düzgün çevirelim:

    pek çok türde, genomun çok küçün bir yüzdesi protein kodlar. örneğin, insan dna'sının sadece %1.5'i protein kodlar, dna'nın %50den fazlası ise protein kodlamayan, tekrarlayan sekanslardan oluşmaktadır. ökaryot genomlarında bu kadar çok kodlama yapmayan dna'nın bulunması, ve türlerin genom boyutlarındaki sıradışı farklar, c-değeri gizemi olarak da bilinen uzun süredir aydınlatılmaya çalışılan bir sırdır. ancak, protein kodlamayan sekanslar genlerin vurgusunu düzenleyen fonksiyonel rna molekülleri üretiyor olabilir.

    bir de zemahseri çevirisine bakalım:

    "yani diyor ki birçok tür dna'sının sadece %1,5 luk kısmının protein sentezlezdiğini biliyoruz. %50 lik protein kodlamayan kısımların fonksiyonel rna molekülleri kodlayabileceğini söyleyebiliriz."

    burada zemahseri anlamı kaydırıyor. zemahseri çevirisine göre, %50'lik kısmın tamamı fonksiyonel rna kodlayabilirmiş gibi bir anlam çıkmakta. oysa orijinal text dna'nın %50'sinin tekrarlardan oluştuğunu ve protein kodlamadığını belirtiyor. daha sonra protein kodlamayan ama genleri regüle eden rnalar üreten bölümler olduğundan bahsediyor. bu rna kodlayan kısımların o %50'lik tekrar bölümü olduğunu falan yazmıyor. zemahseri' nin bu sekilde okuma yapmasının sebebi ise yaradılışçı olması, çünkü işlevsiz kısımların bulunması yaradılışın asla açıklayamayacağı birşey, doğal olarak kabul edilemez. dikkat ederseniz kendisinin hiçbir kesin kanıtı yok, spekülasyonlar üzerinden konuşuyor. sonrada bilimadamları kasten çarpıtıyor, hede hödö diye gogoy yapılmış.

    ilk olarak dnadaki regülasyonla ilgili bölümlerin varlığı 1950'lerden beri biliniyor, insan genomu projesi falan ise bundan çok sonra. sanırım bile bile regülasyonla ilgili bölümlerin "çöp" olarak sınıflandıralacağını düşünmüyorsunuz herhalde. ikinci olarak, bilimin özü şüpheciliktir zaten, bilimadamları'nın iş olsun diye anlayamıyoruz çöptür demesi saçmalık. neden çöptür deniyor? değişik sebepleri var, örneğin başla ve bitir kodonları arası sekansların fazla kısa olması gibi. bir protein için bayağı bir aminoasit lazım, bir iki taneyle olmaz. ayrıca o işlevsiz bölümlerin olması mantıklı, çünkü dna sadece işlevli kısımlardan oluşsa idi, mutasyonlar çok daha öldürücü olacaktı. hatta hesaplamaları yapmıştık.

    sahi yahu, nerede o hesaplar hakkındaki yorumlar? o 150 mutasyon her halükarda oluyor, o kesin, peki bu mutasyonlardan nasıl zarar görmüyoruz? hayır önce milyonda bir zararsız mutasyon oranıyla hesaplamıştık zemahseri beyin isteği üzerine, hasarsız doğma şansımız 1/1^900 çıkmıştı(bkz: #16965942). geçen 1/2 zararsız mutasyon oranıyla hesapladık, o da 1/10^45 çıktı(bkz: #17419180) . acaba bu mutasyonları soğuracak işlevsiz kısımlar olmadan nasıl açıklayabiliyorsunuz doğabilmemizi? işinize gelmiyor mu cevab vermek?

    hayır dna'nın çoğunun anlaşılamamış olması, otomatik olarak o bölümlerde işlev olacağı anlamına gelmiyor ima etmeye çalıştığınız gibi. umudunuzu bağladığınız %50nin yarısında işlev bulsak, %70 falan kalıyor geriye. tamamı işlevsel olsa %50nin, kalan yarısı yine boş. hala çok büyük miktarda işlevsiz kısım kalmakta. bu durumda "insan vücudunda işlevsiz hiçbirşey yoktur" iddiası geçersiz kalmaya devam ediyor* .

    sonuç: cevab veremedi

    4) yersiz/bozuk genler*

    yeni birşey yazılmamış. ilk başta da kıvırtılmıştı zaten.

    sonuç: cevab veremedi.

    5) retrovirüs izleri

    aynen yukarıdaki gibi, ekstra birşey söylenememiş.

    sonuç: cevab veremedi.

    6) yapay seçilim vs doğal seçilim.

    burada da yeni birşey yok.

    sonuç: cevab veremedi.

    7) naylon yiyen bakteriler.

    buna verilen cevap tam anlamıyla içler acısı. "bütün kediler aynı yae" kadar kötü neredeyse. neymiş, domates yiyormuşuz o kanıt değilmiş. yahu naylonla domates bir mi? kendisi de farketmiş olacak ki bir örnek daha vermiş, ama tam sıçmış bu sefer. cam yiyormuş insanlar. arkadaşım, cam nedir biliyor musun? erimiş kum. silisyum dioksit. kaç atp enerji var silisyum dioksitte? sindirsen ne sindirmesen ne? tabi sen televizyonda o adamı yerken görüyorsun, cahil kafanla zannediyorsun ki sindiriyor. yok öyle birşey, aynen sıçıyor o adam onu. ben o adama her gün bir kova kum vereyim, bakalım kaç gün yaşayacak?

    naylon öyle değil ama. naylon doğada benzeri olmayan, yapay bir polimer. bunu kırmak için yeni enzimler lazım, ve görülüyor ki daha önce benzeri olmayan yepyeni enzimler var ortada. daha ne? bu en az ineklerin kedi avlamaya başlaması kadar büyük bir değişiklik. cam yeyip sindirememek, veya daha önce görmediğin bir bitkiyi yemek ile arasında dağlar kadar fark var.

    üstüne 1935'ten sonra olduysa bugün neden olmuyor diyor adam. lenski deneyi ne? bak onun için de hiçbir şey yazılamamış. neden acaba?

    yaradılışçılar işlerine gelmeyince önlerine konan kapı gibi kanıtları görmezden geliyor maalesef. o kadar olurmuş, boyu babasından uzunmuş, delinin biri de cam yiyormuş* . canım benim, senin boyunun 3-5 santim uzamasıyla bakterinin boyunun 2 kat uzaması bir mi allahının aşkına? hayır zaten evrim uyum sağlarken oluşan küçük farkların birikmesi demek, biliminsanları yeterince fark olduğuna karar verirse yeni tür ismi veriyorlar sınıflandırma adına. al oku şu sayfaları öğren:
    http://www.talkorigins.org/…aqs/faq-speciation.html *
    http://en.wikipedia.org/wiki/speciation

    sonuç: cevab veremedi .

    8) körelmiş organlar

    valla burası da pek şahane. beni demode bilgi vermekle suçlayıp, 1981'den referans vermek gerçekten ironik olmuş. sözkonusu makale çürütülmüş olmasaymış daha iyi olacakmış ama, kısfmet .

    http://www.talkorigins.org/…qs/quotes/scadding.html

    zaten "belki işlevi bulunur, ne biliyorsun?", başlı başına sakat bir argüman. nerden belli işlevin bulunacağı? adam mükemmel vücuda inanıyor ya, illaki bulunur diye düşünüyor. ama kişinin inancı bu konuyla ilgisiz. eğer fonksiyon varsa bul, önüme koy. dağıtılan atlaslara falan bakarsak dindarlarda fon sıkıntısı yok gördüğüm kadarıyla, kurun bir iki laborotuvar, kanıtlayın tezlerinizi bir faydanız olsun.

    ayrıca ben burada plantaris kası için herhangi bir cevap görmüyorum? nerede cevap? iç göz kapağı için sahte bir kanıt verilmişti, yukarıdaki kısımlar onunla ilgili zaten. kulak kasları için kulağın formunu belirliyor denilmiş. şimdi kulak dediğin kıkırdak ve deri, kulağın dışındaki kasların nasıl etki ettğini çözemedim açıkçası. açıyla falan ilgilidir diyeceğim, ama yaradılışçı kaynaklarda bile bu konuyla ilgili bir kanıt göremedim ne hikmetse. zemahseriişine geldiğinde yanlış manlış kaynak gösterebiliyrmuş, bu durumda bunun için de birşeyler ortaya koyabilir sanıyorum. yaparsa kulak kasları işlevsiz argümanımın yanlış olduğunu kabul ederim, ancak diğerleri hala geçerli kalır. hazır başlamışken erkeklerdeki meme uçlarından da bahsetsin bize bir zahmet.

    sonuç: cevab veremedi .

    --------------------------------------

    8'de 0. hiçbir cevap yok, bol bol goygoy var, ki yaradılışçılığın ne kadar zayıf olduğu düşünüldüğünde hiç şaşırtıcı değil. hele bir liste var ki, evlere şenlik. listedeki isimlerin sadece bir tanesi zemahseri'nin dediğine benzer birşey söylüyor, sırf demogoji olsun diye yazılmış. yahu onu bunu geç, listedeki george bush yobaz bir evangelist, ve yaradılışçı. üstelik zemahseri'nin kullandığı bütün argümanlar da evangelistlerden çıkıyor. şaka gibi.

    kanıtsızlık insana neler yaptırıyor.
  • dinozorların kuşlara evrilmesini kendisiyle çelişmeden açıklayabilen teori.

    >kuş tüylerinin uçamayan bir sürüngende ne gibi bir yararlı mutasyonu olarak gelecek türe aktarılır?

    kuş tüyü bir levitation device değil ki? kuş tüyü olmadan uçabilen canlılar var piyasada. tüyün tek fonksiyonu uçmaya yardımcı olmak değil.

    bilen bilir, dinozorlar'ın aslında sıcak kanlı olduğuna dair sürü ile kanıt vardır. örneğin pek çok dinozorun hareket ederken harcadığı yaklaşık enerji hesaplandığında, bunun soğukkanlı canlıların üretebilmesi için çok yüksek olduğunu görüyoruz. üstelik bazı dinozor türleri iç ısılarını koruyabilecek kadar büyük. hacim küp, yüzey alanı kare olarak arttığı için, içerideki ısıyı kaybedecek kadar yüzey alanı kalmıyor, doğal olarak büyük canlıların içi sıcak kalmakta. bu sıcakkanlılığı evrimleştirmek için çok iyi bir başlangıç noktası.

    şimdi bu büyük dinozorlardan cücelerin evrildiğini düşünün. ısılarını korumakta çok zorlanacaklardır. ancak tüy gibi bir yalıtım malzemesi üretebilirler ise, bu onlara yardımcı olur.

    >av-avcı ilişkisinde kuş tüyleri olanların daha çok hayatta kalmış olabilmesi çok saçma değil midir?

    hayır. zaten evrim sadece av-avcı üzerinden işlemez. cinsel seçilim diye birşey de var. erkek tavus kuşunun kuyruğu ve parlak renkleri gibi, kamuflajını ve hayatta kalma şansını düşüren bir özellik, eğer dişilerin kendisini tercih etmesini sağlıyor ise, yayılabilir. zaten onlara rağmen hayatta kalmayı başarabilen erkeklerin oldukça iyi olduğunu varsayabiliriz, siper almadan çatışmaya girmek gibi yaptığı. benzer bir durumun dinozorlarda olmaması için hiç bir sebep yok.

    hayır, kuşlara evrilen küçük dinozorların kollarında tüylerin olması onlar için büyük bir avantajdır. birazcık daha yükseğe atlamalarına, azıcık süzülmelerine yardım ediyorsa uçan veya yüksekte bulunan avları daha rahat yakalayabilirler.

    >bilinçli olarak kuşa dönüştürüldüğü neden düşünülemez ki?

    bir, kanıt yok. iki, gerek yok.
  • "ben evrim teorisini çok net delillerle çürüttüm",

    "federer adam değil",

    "kopernik benim kadar astronomi bilmezdi"

    cümleleri arasında bi fark olmadığını görenlerin kabul ettiği teoridir.

    yine de ikinci cümleyi edene haksızlık ettim gibi sanki.. o bile bunlardan iyi sayılır.
  • ordan burdan eline tutuşturulan yazıları sözlüğe girmekle görevli birinin yazmaktan ve göt olmaktan sıkılıp en sonunda "ben evrim teorisini çok net delillerle çürüttüm" deyince çürümüş saydığımız teoridir. gerçi delil olarak kıçında kancası olan plastik balık yemi falan da görmedik bunu diyenden ama çürüttüm diyorsa çürütmüştür. üzgünüm darwin. teorin çürüdü artık, ama denedin en azından.
  • kamçılı amip diye bir canlının olmadığını bilmeyenler tarafından "çok net delillerle çürütülmüş " olan teori. panikledim.
  • çürütülmesine(!) rağmen hala ayakta duruyor. lan bir dakika !!1 teorinin kendisi de evrim geçiriyorrrr..1!!11 alın size kanıt daha ne diyeyim.
  • "işlevini bilmediği şeylere çöp diyen bilim adamlarıyla uğraşmak, aptallarla uğraşmaktan daha zor değil"

    bunu diyebilen birileri var olduktan sonra her teori çöp de olur, çürütülür de, yerden yere de vurulur. bunu diyebilecek kapasitede insanlara sahip olduğumuz için ne kadar övünsek az. bak adam çıktı takır takır yazdı çizdi dünyadaki tüm bilim çevrelerini, bilim insanlarını göt etti bıraktı.
    böyle insanlar yarın yerçekimi kanununu da çürütür valla. korktum ben. ne olacak arkadaş, çürütülmesi sözlükte sekiz on entry sıçmaya pardon yazmaya bakıyor alt tarafı. ardından çok net delillerle çürütülmüş oluyor hepsi bu kadar.
  • evrim teorisi ni çürütmeye çalışan bir insanı saygı yla karşılayabilirim.

    çünkü, evrim gerçeğiyle ilgili başka bir teorinin geliştirilmesi mümkündür. keza, bugün evrimi açıklamaya çalışan "evrim teorisi" hatalı bir yaklaşımla şekillendirilmiş olabilir.

    ama biri kalkıp da evrim düşüncesini çürüttüm derse, o akıllı bir insan değil dir. bildiğin, çok basit bir gerçeği bile göremeyen bir dangalak tır. evrim, karşı konulmaya çalışılması aptallık olan, deney ve gözlemlerle çok açık bir şekilde ortaya konulmuş bir gerçektir. bu koca gerçek ortada dururken, zerre saygıyı hak etmeyen inanç sistemlerini ortaya sürüp "evrim yoktur" demek ne büyük ahmaklık ve körlüktür?

    allah kimseyi kör etmesin, amin...
  • hakkında 2000'den fazla entry girildiği halde geçerliliği ya da geçersizliği konusunda kimsenin kimseyi ikna edemediği teoridir.
    (bkz: patinaj)
hesabın var mı? giriş yap