6 entry daha
  • "insanoğlu garip bir yaratık. geriye dönüp, nereden nereye geldiğine pek bakmaz. övüldükce,alkışlandıkca kendine güveni artar ve herşeyin en iyisini sadece kendisinin yaptığını sanır. gitme zamanının, değişiklik zamanının geldiğini göremez veya kabul etmez.
    oysa toplumlar, altı dibine kadar açılmış ateşte kaynatılan su gibidirler. ısı artdıkca, buhar dışarı çıkmaya çalışır. delik bulamazsa kapağını fırlatır...
    işte demokrasilerin en güzel yanı budur. demokrasinin kuralları iyi işletildiğinde bir subap görevi yaparlar. kapağı patlatmadan sıkışmayı yok ederler.
    demokrat partinin talihsizliği daha emekleme dönemindeki bu demokrasinin kurallarını bir türlü işletememesi veya işletmek istememesiydi. alkış aldıkca kendine güveni artmış, bir defa özgürlüğü tatmış çevreleri -bunlar ne kadar kısıtlı olursa olsun- sertlikle baskıyla yola getirebileceğini sanmıştı. sonunda artık işin ucu kaçmış, tren rayından çıkmış dengeler bir defa bozulmuştu.
    deneyimli demokrasilerde en yapılmayacak, en düşünülmeyecek şeyler yapılmaya düşünülmeye başlanmıştı.
    final çizgisi için geriye sayma 1959 baharında başladı. ve bir yıl boyunca ülke soluk soluğa "geliyorum" diyen bir ihtilale doğru koştu. bu adeta demokrasinin intihar koşusuydu."
    yedinci bölüm, isyan syf:109

    can dündarın öyküsel yazım tekniği kitaba çok şey katmış. sekiz yıllık ilköğretim ve 4 yıllık lise eğitim öğretiminde tarih kitaplarının 1925 den ötesine gitmeyen içeriğine mutlaka eklenip bi parçada olsa 1960 a kadar neyin ne olduğunu anlatmasını istediğim kitap.
211 entry daha
hesabın var mı? giriş yap