6 entry daha
  • fakat müzeyyen bu derin bir tutku'nun devamı olarak nitelendirilebilecek ilhami algör romanı... "al bu elmayı nezahat..." ile başlayan o müthiş paragrafı okuduktan sonra heves etmiştim kitabın tamamını okumaya. pişman olmadım ama o paragrafın üstüne çıkabilecek bir bölüm de yok kitapta.

    iletişim yayınları, iki kitabı "müzeyyen ile nezahat" başlığı altında toplayıp basmış 2011 yılında. peş peşe okununca iki kitap arasındaki göndermeler de rahatça görülebiliyor.

    kendi başına davranabilen hikaye kahramanı olmak isteyen baş karakter, kitap boyunca ordan oraya savruluyor, hayatı anlamaya çalışıyor, içinde eksik olan şeyi bulmaya çalışıyor.. ağır akan kurgu, dilin müthiş kullanımıyla birleşerek hayatı sorgulatan bir eser haline geliyor...

    "ipi kopmuş bir uçurtmayım, derdim kendi kendime ve bir uçurtma için en güzel uçuşun, ipi kopukken olabileceğini düşünürdüm. bazıları buna düşme hali diyebilirdi. ağaç dallarına ya da elektrik tellerine takılmadan önceki düşme hali.. umursamayabilirdim. onlar benim elma büyüsünde olduğumu, onun yüzünden başka bir şey görmediğimi, saatlerce onu seyretmenin, ondan söz edildiğinde asla dolmayacak bir kuyu açlığıyla dinlemenin ve dolup dolup geceleri oyalanmak için eşşek kulaklı bir kralın hikayesini sabahlara kadar ezberden tekrar etmenin nasıl bir şey olduğunu bilmeyebilirlerdi. sorsalar söylerdim..."
20 entry daha
hesabın var mı? giriş yap