3 entry daha
  • mavişehir ege park' ın yemek katında yeni açılan bir mekan gördük. ismi friends&burgers. aman da aman ne de şirin ve güzel bir isim olmuş diyerek, mekanın iç tasarımının da bizde yarattığı sempatiyle friends&burgers da yemek yemeye karar verdik. işte tam da o anda yaptığımız tercihin kurbanı olacağımızı nerden bilebilirdik, değil mi?

    neyse öncelikle içeriye girdiğinizde modern beyaz tuğlalı duvarlar, ortadaki klasiğe yakın yuvarlak masa ve bar usulü yüksek masalar dikkatinizi çekiyor. evet katılıyorum, dekorasyona diyecek bir laf yok. zaten burası da, iç tasarımın özenli yapılmış olması, nasıl da bir pazarlama ve satış unsuru oluyor onu gösteriyor. neyse oturduktan sonra, çok da arkadaş ve müşteri canlısı olmayan garsonlar tarafından menü getiriliyor. menü gene pazarlama başarısı olarak adlandırılabilecek şekilde hazırlanmış. yani küçük burger istiyorsanız "seviyorum", büyük burger istiyorsanız "çok seviyorum" başlıkları altındaki fiyatlara bakmanız gerekiyor. biz şahsen soğan halkası, garlic mushroom burger ve sunshine burger istedik ve başladık beklemeye. bu bekleme o kadar uzun sürdü ki, tabi ki etrafı gözlemeye başladık. gittiğinizde hazırlıklı olun, en az 3 masada "küçük" çocuklu aileler oluyor. ve emin olun onlar kalkınca yerlerini mutlaka görgüsüz para babası mavişehir eşrafından çığırtkan küçük çocuklu bir aile dolduruyor. neyse diyorsunuz, tabi ki kapıda çocuklu aileler giremez yazmıyor. hele ki pazar günüyse böyle bir beklenti içinde olmak zaten külliyen yanlış. bunların ötesinde bizden önce gelen masaların bir bir siparişi gelmeye başlıyor. dikkatinizi çekerim bir bir derken gerçekten bir biri kastediyorum. çünkü gerçekten de 6 kişilik masada oturan herkese burgerleri tek tek geliyor ve biri diğerini bekleyeyim derken yemek yemek azaba dönüşüyor. neyse bu arada bizim masaya da soğan halkalarımız geliyor. görünüşü ve tadı, aynen süpermarketten dondurulmuş olarak aldığınız ve evde kızartırken yaktığınız soğan halkalarına benziyor. yani mekanın karşıdan size verdiği kaliteli burger ve türevleri yiyeceğim mesajını çöpe atmak için ilk zemin hazırlanmış oluyor. böyle kaliteli gibi duran bir mekana bu görüntü ve tat yakışmadı diyorsunuz. ama bir yandan da aman burgerler belki çok güzel gelecek diye avutmaya başlıyorsunuz kendinizi. bu arada biz daha burgerlerimizi beklerken, bizden neredeyse 2 dakika sonra gelip siparişlerini verip beklemeye başlamış olan bir masa ise pes edip kalkıyor. yani servis yavaş diyebilirim. neyse 45 dakikalık bekleyişin sonunda bizim burgerler geliyor. tahta bir tepsinin üzerinde burger yanında da elma dilimli patates şeklinde servis ediliyor. bu arada zengin dursun diye de masaya heinz ketçap, mayonez ve hardal geliyor. burgeri de tattıktan sonra bir hayal kırıklığı alıyor götürüyor bizi. tatsız tuzsuz ve az pişmiş hatta pişmemiş bir köfte, ortalama lezzette bir ekmeğin içinde geliyor ve aklımıza; "mekanın kaliteli tavrı buysa bu burger ne, hadi bu burger böyleyse bu kadar kaliteli gibi duran mekan ne?" sorusunu getiriyor.

    velhasıl hesabı da ödedikten sonra, bizi bir daha zor görürsünüzü içimizden geçirerek çıkıyoruz. böyle devam ederse zannımca ilk gidişler son gidişler olur, yerine de başka bir mekan açılır gider. ayrıca akşam eve geldiğimizde midemizde ağır yağın oluşturduğu ağırlıktan bahsetmiyorum bile.

    burger gurmesiyseniz, dış görünüşe aldanıp beklentilerinizi yükselterek gitmeyin, zira hiç de o beklentilerinizi karşılayacak cinsten bir mekan değil. siz iyisi mi ordaki burger king e bırakın kendinizi. ya da bornovaya ohannesburgere gidin.
38 entry daha
hesabın var mı? giriş yap