10999 entry daha
  • zaten finalinin yayınlanmasından bu yana binden fazla entry yazılmış az çok söyleyeceklerim söylenmiş ama "bari ben de bir kaç kelam laf edeyim" dedim.

    baştan ifade edeyim final tam bir hayal kırıklığı... bazıları beğenmişler ve umduğu yanıtları alamamış olanlara laflar hazırlamışlar. her şeye yanıt aramanın mantıksızlığından ve olanaksızlığından dem vurmuşlar. elbette bu noktada haklılar ama haksız oldukları bir konu var; insanlar durup dururken kendi kendilerine merak içine girmediler. bizzat yapımcıları, neredeyse son bölüme kadar hem bir sırcı hep bir gizemci takıldılar. insanların merakını canlı tuttular hem de "açıklayacağız" diyerek.

    bir kere lost en başından zaten sırlara, gizlere başladı. bu kadar çok kişiyi ekrana çekmesinin sebebi, onlara "bu ne acaba? hımm peki öyleyse nasıl böyle oldu? niye şu olmadı?..." gibi sorular sordurmasıydı. lakin bu şekilde izleyici toplarken basitliği de kaçmamışlardı. gerek karakter çözümlemesi, gerekse de arka hikayeler çok sağlam yapılmıştı. fantastik yönünün yanı sıra drama yanıyla da çok güçlüydü. ilk sezonlar böyle güzel güzel gidiyorken 3. sezon bitti ve lost, adeta kendine ihanet ederek az önceki cümlede yazdığım şeylerden vazgeçti. dizinin kemikleşmiş seyircisi olduğuna mı güvendiler yapımcılar? bilmiyorum ama özensizlikler başladı hem senaryo da hem de teknik anlamda. o ilk sezonlarda insanı çeken herbir şey giderek azaldı ve yok oldu nihayetinde. bunu da "sorulara cevap vermedi ibişler" diye yazmıyorum zaten daha önce de diziyi, sırlarını merak ettiğimden izlemediğimi yazmıştım. benim sevdiğim tarafı, derin karakter tahlilleri ve bunları aktarış biçimleriydi. (bkz: #18056923) benim için sırları ve soruları ikinci plandaydı lakin buna rağmen ben de finaliyle ilgili büyük bir düş kırıklığı içindeyim. diziyi bu sırlar ve sorular için izleyenler ne yapsın?!! bu insanlar sonuna kadar haklı.

    elbette senaristlerin, hayatın anlamını söylemelerini/anlatmalarını beklemiyordu hiç kimse. ama hiç değilse iyi kötü bir cevap bekliyorduk. ama senaristler, bunlara yanıt vermek yerine adeta mal yerine koyduğu insanlara diziden seslendiler; "sorulan her soru yeni bir soruya yol açar" pehh! bre pezevenk adamlar, madem öyleydi de neden finale bir kaç bölüm kalmışken bile hala gizemli gizemli takılıyordunuz? hadi ayrıntı sorulara sistematik, bütünsel cevaplar bulamadınız diyelim ve ayrıntıları siktir edelim. [hurley diyen kuş, zihniyle kuş öldüren walt gibi...] ama hiç değilse bu adanın neden böyle güçlere sahip olduğunu, black smoke'un nasıl black smoke olduğuna bir cevap vereydiniz?.. böyle geçer gider sorular zaten, sonu yok ki !

    geleyim asıl meseleye finalden beri denk geldikçe vakit buldukça lost ile ilgili entry'leri okudum. bazıları lost'la hemen hemen aynı dönemde başlayan ve ondan önce biten battlestar galactica için "final böyle yapılır" demiş, tabi karşıtları da çıkmış "olur mu lan battlestar galactica'da finalde sıçıp batırmıştı" demiş.

    aralarında fark var. bir kere battlestar galactica izleyiciye, lost'un vaat ettiklerini etmedi. ne yapımcıları "her şeyin bir açıklaması var, merat etmeyin " dedi ne de "bu cevaplar mantıklı, bilimsel olacak" dedi. evet battlestar galactica bazı soruları cevaplamadı gibi görünüyor ama işin aslı öyle değil ! mesela en çok verilen örnek starbuck meselesi...

    --- battlestar galactica için spoiler var ---

    battlestar galactica, ta ilk sezonunda gelişen olaylar içinde mistik güçlerin olduğunu ima etti, gösterdi. mesela sadece gaius baltar'ın gördüğü ve ilk başta bilinçaltının bir tezahürü ya da cylon'lar gizlice beynine yerleştirdiği bir yonganın sebep olduğunu düşündüğü number six'in aslında öyle olmadığı dizinin ortasında açıklanmıştı. zaten baltar'ın kafasındaki number six de kendinin "tanrının meleği" olduğunu ve ona yardım etmek için geldiğini defalarca söyledi. üstelik bunun gerçekten öyle olduğu da yine defalarca ortaya çıktı. önceden öngörülemez meselelerden bahsetti, yardımlar etti vs... işin içinde doğaüstü güçlerin olduğu aşikardı.

    starbuck meselesi de öyleydi. bizim galactica tayfasıyla, onlara sığınan içsavaş mağduru cylon'lar nükleer harabeye dönüşmüş dünyayı bulduklarında starbuck da kendi cesediyle karşılaşmıştı. hatta daha sonra gerçekten kendisinin olup olmadığını anlaması için kan örneklerini baltar'a vermişti. baltar da doktor-hasta mahremiyetine aldırmadan milletin önünde "starbuck tanrının bir meleği" diye olayı ilan etmişti. hatırlarsanız starbuck da "ne dedin sen ne dedin sen diyerek tokatı basmıştı.

    --- battlestar galactica için spoiler var ---

    yani ne diyorum? battlestar galactica finalde sıçmamıştı diyorum. gelmiş geçmiş en iyi dizidir diyorum! lost'un da sadece ilk 3 sezonunu göz önünde bulundurursak belki kendisine battlestar galactica'nın hemen arkasında bir yer bulabilir belki.
3600 entry daha
hesabın var mı? giriş yap