9348 entry daha
  • wired röportajından şu bölümü okuduktan sonra, seyirciyi küçümsediğini düşündüğüm dizidir.

    carroll: is there a worry that there exists questions for which any possible answer is not as interesting as the question would be before you knew the answer?

    lindelof: absolutely. i assume that as a physicist, you say, “force equals mass times acceleration,” and you can explain why. but when you spend time with a 3-year-old, you quickly find out that one question just begets another—there’s a “why” in the wake of every “why”—and the only way to end the conversation is to say, “oh look, a chuck e cheese!” the show is doing its best to say, “oh look, chuck e. cheese!”

    -

    carroll: (lost'ta) cevabını öğrendikten sonra ilginçliğini yitiren/yitirecek sorular olduğuna/kaldığına dair kaygı duyuyor musunuz?

    lindelof: kesinlikle. bir fizikçi olarak sizin "güç eşittir kütle çarpı ivme" dediğinizi ve bunun ne olduğunu açıklayabildiğinizi varsayıyorum. ama siz 3 yaşında bir çocukla zaman geçirdiğinizde (ona açıklamaya çalıştığınızda) , her sorunun başka bir soruyu getirdiğini - her "neden?"in ardından başka bir "neden?" daha olduğunu - hemen görürsünüz - ve bu diyalogu durdurmanın tek yolu "bak, kuş!" demektir. (çeviride yanılıyorsam düzeltin, benzerini koydum) dizi "bak, kuş!" demek için elinden gelenin en iyisini yapıyor.

    -

    bilimkurgu olarak bakarsak, lost dünyasının standart kuralları yok. carlton cuse da şöyle buyurmuş:

    -

    cuse: everyone is like, “i want to unlock the single secret to lost.” there isn’t any one secret. there is not a unified field theory for lost, nor do we think there should be, because philosophically we don’t buy into that as a conceit.

    cuse: herkes "lost'un sırrını çözmek istiyorum." diyor ama yalnızca bir tane sır yok. lost için bir birleşik alanlar kuramı yok, olması gerektiğini de düşünmüyoruz çünkü felsefi olarak bunun anlamlı olacağına inanmıyoruz. (burada conceitten anladığım edebi anlamı, fazla basit bir şekilde çevirdim)

    -

    satır aralarında iki alternatif anlam var:
    a) süper açıklarız da siz anlamazsınız.
    b) aslında her şeyi açıklayan bir şey yok ki.. bir sürü farklı soruya farklı cevaplar olabilir.

    nereden bakarsak bakalım, "yaptık işte bir şeyler, paramızı kazandık, 6 sezondu kontrat, uğraştırmayın bizi" anlamı çıkıyor.

    son olarak da sezon sonuyla ilgili ipucu olsun:

    cuse: the great mysteries of life fundamentally can’t be addressed. we just have to tell a good story and let the chips fall where they may.
    cuse: hayatın büyük sırları temelde açıklanamaz. biz sadece iyi bir hikaye anlatmalıyız ve olayları akışına bırakmalıyız.

    (bkz: yönetim bizi chuck e. cheese yerine koyuyor)
5251 entry daha
hesabın var mı? giriş yap