8317 entry daha
  • her sezonun kendi hikayesi ve amacı vardı, ve hepsi kendi içinde sonuçlandı. arkasında bir sürü cevaplanmayan "gizem" bıraktı. hepsi açıklanmayacak, hatta birçoğu açıklanmayacak. zaten öyle olsa, kim zevk alırdı, kim hala yeni bölümleri merakla beklerdi bilmiyorum. eğer bütün olaylar tek tek "anneye anlatır" gibi anlatılsa muhtemelen sıkılırdık.

    --- spoiler ---

    richard mevzusu var. öncelikle richard "jacob'ın bana armağını" dedi, jacob kime dokunursa o ölümsüz oluyor demedi. daha sonra başka bir şey daha belirtildi, adaylar kendilerini öldüremez ama bir başkası tarafından öldürülebilir. bilakis richard bunu geçen sezonda söylemişti. adanın şifasını, jacob'ın "healer" gücünü kabul edip, richard'ın yaşlanmamasını buna bağlayınca saçma diye düşünenler hakkında tek bir tahminim var, o da kafalarında kurdukları farklı beklentilerin gerçekleşmemesi.

    --- spoiler ---

    bu konuyu değinmişken ekleyelim, tüm olayların birer birer açıklanmasının bir başka yan etkisi de budur. kimileri açıklamalarla tatmin olabilecekken, kimileri hayal kırıklığına uğrar. işte bu yüzden dizi bittikten sonra, onlarca fan senaryosu okuyan birçok kişi, aralarından beğendiğine inanıcak, bir süre sonra da unutucaz zaten. kasmaya gerek yok.

    --- spoiler ---
    şimdi yazacaklarım üsttekilerden bağımsız, bambaşka bir konu. bu siyahlı adam ve jacob meselesini düşünüyodum, boş zamanlarımda düşünürüm. sonra john locke görünümlü siyahlı adam'ın sawyer'a söyledikleri aklıma geldi. "altı üstü bir ada. korunmaya ihtiyacı yok" demişti, jacob'ın "ada korunmalı" takıntısına karşılık. çok gerilere gittim, 2. sezondaki hatch muhabbetini hatırladım. 108 dakikada 1 düğmeye basılarak dünyanın kurtarıldığını zannedilen bölümler. başlarda john locke hatch'e inanmıştı. ve klasik olarak jack'le inatlaşmıştı. pek sevgili man of scienceımız jack bunun tamamen saçmalık olduğunu altı üstü bir düğme olduğundan yakınıyordu, man of faith john locke ise ısrarlıydı, ısrarını devam ettirdi. taa ki başka bir istasyondaki orientation videosunu izleyene kadar. sonunda "patlatan" adam john locke düğmeye olan inancını yitirdi, hayatı anlamsızlaştı ve artık sonuçları görmek istedi. karşısına çıkan eko ve desmod'ı da ekarte ettikten sonra, hatch'i patlattı. sonrasında gökyüzü ışıldadı, desmond'a bir haller oldu, ama hayat devam etti. yani dünyayı kurtarmak için basılan düğme sadece hatch'i patlatmış, bir de flash çakmıştı. her şey normal şekliyle devam etti (ya da ediyor gibi gözüktü). peki adanın korunmadığı, sular altında kaldığı 6. sezonun flashsideway'lerinde neler oluyor? hayat devam ediyor.

    ama böyle biteceğini düşünmüyorum, yani "ada aslında önemsiz, olsa da olur olmasada" şeklinde bir son olursa çok üzülürüm. çünkü hepimiz adaya çok inandık, sevdik. o yüzden de götümden senaryo uyduruyorum şimdi. adanın gerçekten de korunmaya ihtiyacı var. kimden derseniz, dış mihraklardan. çünkü ada jeopolotik olarak çok kilit bir noktada, kendi kendine yeten dünyanın 7 adasından biri ve toryum,bor gibi geleceğin enerji kaynaklarını bünyesinde barındıyor dense de bunların tamamı yalan. adanın asıl önemli noktası, zırt-pırt karşımıza çıkan lost medyum'unun belirttiği gibi dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan yoğun bir manyetik gücün tam üstünde duruyor (yani aslında karayla bağlantısı yok, gemi gibi, bu yüzden sürekli hareket halinde). o manyetik gücü hapsediyor ve diğer bölgelerle birlikte dünyayı ve yaşamı dengede tutuyor(?). lâkin bu adayı diğer bölgelerden daha eşsiz kılan başka özellikleri de var. eğer dharma iniative gibi dış mihraklar gelip, adanın orası burasını kurcalarsa, bozabilir ve geri dönüşü olmayan bir yola sokabilir. bu yüzden adada sürekli bir yerli halk olmalı, tehlikeleri savuşturmalı.

    bunu yazarken kara delikler falan aklıma geldi.
    --- spoiler ---
6282 entry daha
hesabın var mı? giriş yap