27 entry daha
  • uzunca bir süredir tarafımdan formspring’te tamamı sözlük yazarı olan (ya da benim öyle olduklarını sandığım), bir kısmını önceden tanıdığım bir kısmını hiç tanımadığım yazarlara sorulmuş sorudur.
    verilen cevaplardan bazıları :

    işteydim, akşamüstü. mezun olduğum okulun mezunlar sitesinden ırkçı bir kız söyledi ilk. inanamadım, ve bana bunu söylerken canımın ne kadar yanacağını bildiğini düşündüm sonra. hrant'ı vurmuşlar bak, sen de dikkat et diyordu yazdıklarına. çıkar çıkmaz bütün arkadaşlar bi' şekilde buluştuk ve aktık ykm'nin önüne. katilleri kollayanların gözetiminde haykırdık: "faşizmi döktüğü kanda boğacağız!" ama hrant yoktu işte. faşizmi döktüğü kanda boğmak... hrant dink'in o güzel kanında. bir an ürktüm hatırlayınca. aslında ne kadar üzücü olurdu bu hrant dink için. bir kurşun da bizim tarafımızdan sıkılmış gibi. her yer karanlıktı, bir çocuk "ermeni'yi vurmuşlar layn" diye arkadaşına bağırıyordu metrodan çıkarken ben. evet, ermeni'yi vurmuşlar. o kadar uzaktaydı ermeniler bizden. ve hrant dink, o her şeyiyle güzel adam. işte her aklıma düştüğünde hrant, ağlarım o günden beri. abartmıyorum, bir çiçeğin bu kadar rahat ve hoyratça koparılıp yok edilmesine rağmen nasıl çiçekler büyüyebiliyor bu toprakta? ah hrant! kuzulu cilek

    3 yıl önce bugün kan tükürmüştük. ardından da istanbul'u işgal etmiştik. istanbul'u işgal etmek ilk defa hiç mi hiç zevk vermemişti. el fikir

    19 ocakta ben donmuş kalmıştım, akşam taksimdeki eyleme gittim sonra eve. evde oturamadım. harbiyedeydim o zaman. gecenin bir yarısı agos'un önüne gittim. çiçekler resimler ve bir grup insan vardı. gittim bi yerlerden koliyle mum aldım, sabaha kadar orada 2 ermeni, 2 kürt, 2 türk kendimizce nöbet tuttuk, gelip sarılacak birilerini arayanlara sarıldık, kimilerini 5 dakikalaık hikayelerini, hislerini dinledik. garip bir gündü. başka zamanlarda başka yoldaşlarımız da öldü, öldürüldü, hepsinde bir gururlu yürüyüşümüz vardı, bir direncimiz vardı. ama hrant'ta bir yanlızlık duygusu hakim oldu. koruyamadık dedim, etnik kökenimin nefreti kusuldu dedim, bir de böyle bir hayat var dedim. o gece kaç insanın ağlamasına ben de ağladım, kaç ermeni'nin aslında bu ülkede ne kadar yanlız kaldıklarının hikayesini dinledim hatırlamıyorum.
    o gün çok eksildim. o gün çok ağladım. haslama cay

    sen, ben, hepimiz özgürlük güvercinini uçurduğumuz, ağzına bir zeytin dalı verdiğimiz için arkadan kalleşçe vurulmuştuk. sonra insanlar yırtık ayakkabımıza ağladılar, kanımız ince ince sızıp soğuk kaldırıma damladı, boyumuza posumuza bakmadan yıkılıverdik yüzükoyun, mücadele edemediğimiz bir şeydi sinsilik, kalleşlik, biz sözümüzü insanların yüzüne söyleyendik, derdimizi anlatmak için dil dökendik,ölen sadece hrant dink değildi, sendin, bendim, hepimizdik. kanımız o soğuk kaldırımda kaldı. deliberte

    kötülük kendini gösterdi. flyalone

    bir cocuktan bir katil yarattilar. umka

    hepimiz eksildiği bir gün. lakin unutmuyoruz. kafa radyo

    olmaması gerekenler oldu, hepimizi sırtından sokağın ortasından vurdular etnik kökenimiz o gün sanki ayıbımız oldu, hepimiz vuruluduk hepimiz ayrımcılığa tabi tutulduk, hepimiz için yazdılar hepimiz için çizdiler. hepimiz ermeniyiz dediler hepimiz türküz hepimiz şuyuz hepimiz buyuz dediler. ayıplarını kapatmak için küçük özürlerin arkasına saklandılar bir kısmımız. ayıp oldu çok ayıp.. çıkan kursun tek bir kişinin sıtını değil çoğumuzun sırtını deldi geçti...
    acısı baki.. rubiks cube

    türkiye'nin en güzel insanlarından birisi daha katledilmişti. yıl 2007 idi ve üzerinden 3 yıl geçti. hala katile dönüştürülen çocuklar yargılanıp büyütülüyor ve hrant dink'i yanlarına çağırıp tehdit eden, onun ölümünü "seyreden", delillerin üzerini örten kimi devlet görevlileri ve el sahipleri dışarıda, özgürce çeteleri savunuyor. kuzulu cilek

    inançların dili, bilinenlerin yönü, hikayelerin kurgusu, bakışların odağı değişmişti. bir güvercinin ayağına mutluluğun resmini çizdiğimiz kağıdı sıkıştırıp bilinmeyene yollamıştık.
    bazı masallar bitmiş ve gökten hiç elma düşmemişti. endless dream

    unutmanın yaşama ihanet olacağı bir şey olmuştu, ancak hatırladıkça boynumun büküldüğü bir şey olmuştu. biz'i biz'e çok görmüşlerdi, biz'i biz'den almışlardı. elimizden bir şey gelmemişti. zaferbey

    kardeşlik sırtından vurulmuştu. itaatsiz

    19 + 15 = 1915
    19 ocak'ta saat 15'te diyorlar. gitmek lazım agos'un önüne. the beatles

    çok uzun yıllardır hiç bi eyleme katılmıyorum ama en azından bi nevi hatırlatma babında bu soru profilimde dursun. sinik adamın elinden anca bu kadarı gelir. brick top

    kardeş acısı yaşamıştık. hep biraz ermeni kaldık... martenit

    paradigmanın iflası habermas

    http://www.facebook.com/…p?eid=271053440615&index=1 myriamonde

    hepimiz hrant olmuştuk.. aysel gurel

    19 ocak'ta, kendini gerçeklerin ortaya çıkması için mücadeleye vakfetmiş; kendi zor, bir arada bir derede kalmış azınlık konumuna rağmen halkların kardeşliği için elini taşın altına sokmuş çok değerli bir insan, bir yoldaş, fikirleri ve doğuştan gelen etnik kimliği gerekçe gösterilerek katledildi. bu katliamın bizzat yasayapıcı kuvvetler, sığ/derin devlet tarafından tertiplendiği, kolluk kuvvetleri tarafınca faillerin korunduğu, psikolojik harp vasıtasıyla bu katliama rıza üretilmeye çalışıldığı görüldü. bizzat karadeniz'de mesela. ama buna karşı direnç gösteren, insanlığını kaybetmemiş, kendini aynı uğurda feda etmeyi göze alan insanların varlığını da ortaya koydu. dengiz

    kardeşimiz katledilmişti. hopi

    türkiye'de her zaman olan şeylere bir yenisi daha eklendi.
    doğu ve batı arasında köprü olmakla övünen türkiye'de, kendi insanı arasında(evet daha kendi aramızda herhangi bir köprü yok, ne kadar ironik), komşusu arasında köprü olabilecek bir kişi öldürüldü. broken beat scarred

    tüm kanallar bir masumun delik ayakkabılarını tüm türkiyeye ve dünyaya göstermişti.

    büyük haksızlık olmuştu.
    acı pıhtılaşmıştı. porsgemsheniark

    katili biliyoruz, adalet istiyoruz. avasas

    yazık olmuştu.. pekçok şeye.. delikbeyin

    yarın vuranların bu dünyada barındığını gördük. yanılmış hüseyin abimiz şimdilik.
    susmaların da bir sonu var ama... sagnymine

    yazarların kendi arzularına göre ya yazdıklarını buradan çıkaracağım, ya aynen kalacak ya da nickleriyle birlikte yer alacak.
19 entry daha
hesabın var mı? giriş yap