13 ocak 2010 bir ekşi sözlük yazarının isyanı

• benim de bir kaç ekleme yapmak istediğim isyandır.
  
  4 ocak 2010 toplu yazar alımının, yazar olmak için bekleyen binlerce insan olması açısından, süreyi çok çok kısalttığı yadsınamaz bir gerçektir. ama öte yandan da sözlükte binlerce "ilk on entry"si onaylanmamış, okunmamış yazarın olması, sözlüğü alelade bir foruma çevirmekte, gündelik hayatta, insanların kendilerini görmediği, varlığını farketmediği, dinlemediği, önemsemediği (loser demek istemiyorum) insanlar, sanal ortamda kimliklerinin hiçbir şekilde açıklanmamasının da etkisiyle, ellerinden geldiğince dikkat çekmeye çalışmaktadırlar. ama bunu bilgileriyle, tecrübeleriyle, espritüel yönleriyle, yorum farklılıklarıyla değil, en kısa yoldan ortalığı karıştırarak yapmaktadırlar. bunun en güzel örneği küçük çocukların annelerinden ilgi görmek için onları kızdırması, bile bile dayak yemeleridir.
  
  ilgi çekmek için gereksiz yere insanların dini inançlarına, inançsızlıklarına, politik görüşlerine, giyimlerine, namuslarına (bu kelimeden nefret ediyorum), sosyo ekonomik durumlarına saldırmak, hele ki bunu hakaret yoluyla yapmak hiç mi hiç hoşgörülmez (gerek reel hayatta, gerek sanal ortamda).
  
  "beğenmiyorsan, okuma, seni zorla oturtan yok"diyenler de haklılar. ancak her yeni gelen, düzeni bozan, daha kötü yapan yüzünden bir şeylerden vazgeçmekten sığınacak delik arar olduk. ayakların baş, başların ayak olduğu yeter artık.
  
  sözlükte yazar olup da, eskisinden daha az keyif alacağım aklıma gelmezdi ama oldu. varsın ben de yazar olmasaydım ama çayımı alıp sözlük okurken yüzümde gülümseme olsaydı, çatık kaşlar değil.