438 entry daha
  • aktivistlerde ve aktivist oldugunu dusunenlerde, ozellikle de gay aktivistlerde bir kibir, bir "ozgurluk kavramlarini ben yarattim." havasi gozlemliyorum genellikle. evrensel dogru veya mutlak etik olarak savundugu fikirlerin, eyleme doktuklerinin kiymetinin insana uzak, sonsuza yakin olduguna inandiklari icin, aradaki kostebek cukurundan hallice delikleri hakli olarak elestirince uzerlerindeki olu topragini atip ergen sinirine sariliyorlar. bunun bir nedeni, alt kimliklerinden birini ust kimlik olarak secip, kendilerini tanimlarken ilk olarak bunu kullanmalari. ikincil bir neden ise o ana kadar aldiklari elestirilerin gereksiz derecede yuzeysel olmasi neticesinde olusan aliskanliklari. yani kendi icinde mantiklandirilabilen bir surecte olusan bir karakter aslinda, ama insana o kadar cocuksu savunma mekanizmalari uretiriyor ki, diyecek birsey bulamiyorum. ezcumle, author'u bu adamlara benzetiyorum, kendisinde aktivist cocuklugu goruyorum.

    aciklamaya girmeden once, onkabullerini yikmak icin belirtmem gereken seyler var, yani "benim de author arkadaslarim var" diyecegim bir yerde. misal kezban degilim, cunku tasaklarim ve <insert suggestive adjective here> penisim beni kezban olmaktan alikoyuyor. misal homoseksuelim ve tanri inancim yok, yani kollektif cinsel kimliklere ben author'dan daha karsiyim ve author'un hedef kitlesine girmedigim gibi yazdiklarinda sahsen bana dokunabilecek birsey de olmadigi icin alinganlik yapmiyorum. misal yazin elitisti degilim, kendi uslubumun farkli olmasi "gergedan yarragi"yla "sevgi kelebegi"ne farkli muamele gostermeme neden degil, yani author argosu beni rahatsiz etmiyor. ayrica author'un seks konusunda yazdigi seyleri yapip yapmadigiyla veya bunlari hangi nedenle yazdigiyla zerre ilgilenmiyorum, herhangi birisinin de bunlara uydurdugu seyleri oturup paylasmasi bana ciddi derecede sorunlu geliyor. bunun disinda, ne turk toplumunun kemiklesmis genel ahlakiyla yetistirildim, ne de klasik turk egitim sistemiyle buyudum, hatta oss'ye bile girmedim. ve herhalde en onemlisi, sozluk celebritylerinden birine laf atayim da unlu olayim, cok okunayim gibi bir kaygim yok, ki zaten az yaziyorum neyi okuyacaklar... sozlukte ahlak polisligi yapmak gibi bir niyetim olmadigi gibi sozlugu babamin mali gibi de gormedigim icin "author yazmasin gitsin olsun yea" demiyorum, bunu diyenin siradanlasmis elitist oldugunu dusundugum gibi author hakkinda dogru olmayan birsey soylenildiginde author'u savunuyorum da. kisacasi, author'a bulasan klasik sozlukcu degilim, onkabullerle okuyup kaliba sokmaya calisacak olan varsa okumayi birakip direkt kotuleyip gecsin, bu konuda kimseye cevap vermekle ugrasmak istemiyorum.

    ama yazdiklarinin gercek oldugunu kanitlamaya calisan, en ufak bir takilmaya bile ciddi ciddi cevap veren author bununla da ugrasir; hem de ortalama sozluk yazarinin ustune basa basa soyledigi umursamazligini haykirarak ugrasir. tabii ki ego bir nevi insan olma sartlarindan biri, paylastigimiz ortak payda. ama yanlis ama dogru onkabullerle herkesi elestirip, kisileri dusunme yetileri zimparalanmis olarak yaftaliyorsan ve hatta aslinda sana yazilmamis birseyi bile uzerine alinip ucer-beser baslik acarak tepki verme gucunu gosteriyorsan, uzerine cektigin umursamazlik battaniyesinin de ergen ikircikligini ortecek kadar buyuk olmadigini fark edebilmis olman gerekiyor.

    cunku politik dogrulugun barsaklarini desip kanini yerde birakma arzusu ortalama author okuyucusu icin tabu yikmak olarak algilanip entelektuel fetisi haline getirilse de, aslinda hala "ontogeny recapitulates phylogeny" demeye benziyor. yanlislandigini gorebilmek veya yanlislayabilmek her ne kadar kolay olsa da, sadece hak vererek siradanin disinda oldugunu ispatlamak, daha kolay oldugu gibi ayni zamanda daha da gurur oksayici. neticede kimse -hakli olarak- ortalamalasmak istemedigi icin author'la ayni kareye girmek cekici gozukebiliyor.

    fakat kiminle fotograf cektirdigine dikkat etmek lazim. cunku aslinda yildizli pekiyiyi hak edebilecek sekilde genel ahlaka aykiri olan author'un, sahsi ahlak anlayisinda ciddi sorunlar var. diger her turlu fikir gibi ahlak da etik de belirli temellere dayandigi icin, yanlisi aramaniz gereken yer tepesi degil, temelidir. tahtayi alttan cekersen jenga kulesini yikarsin.

    misal, anal seks istemeyen kadinin bunu korktugu icin veya ogrenilmis onyargilarindan dolayi istemediginden baska bir neden olmadigini dusunmuyor author. halbuki anal seksin hic de ocu gibi gosterilmedigi amerika'da duzenli olarak anal seks yapanlar 10% civarinda, bir kere yapmis olanlar ise %40. asil daha ilginci, homoseksuel ciftlerde ise bu oran %60. bu yuzdelerin amerika'nin hristiyanligindan kaynaklandigini dusunsek, fransiz kadinlarinin 30%u anal seks yapmis, bunlarin da 3te 1i anal seksten hoslanmis. yani insanlarin gotlerine birsey girdiginde hoslanmamak, bu yuzden de anal seks istememek gibi bir sanslari var, ama author'a gore bunlarin hepsi onyargi. kompile bunlar!

    fakat kendisi de gotunun parmaklanmasindan hoslanmaz, cunku bunu yapan kadinin tek nedeni author'un gay olup olmadigini ogrenmek olabilir. "bu boyle. aci ama gercek. evet boyle. evet evet boyle. inanin bana. boyle. evet." dedikce inandirici olunsaydi keske... burada bir homofobi yok, ama burada bir onyargi var. ve hatta kadinlarin seks hakkindaki onyargilari, author'un kadinlar hakkindaki onyargilarindan fazla degil.

    misal, gecen yil telefon numarasini rahmi sanan kadin beyni basligini acti, kadinin kendi cinsel organini namus olarak gormesi ve o yuzden de bir para kaynagi haline getirmesini iddia ettigi anlardan biriydi. bu sayede empati empati diye yanan author'un, aslinda sadece kendi istedigi kosullar altinda empati yaptigini gorduk. bence verip verilebilecek en iyi cevabi bakanel verdi, (bkz: #13647282). herkese cinsel ozgurluk, vajinalar mal olmaktan ciksin, bekaret onemsizdir diyorsan ama bunu yaparken elestirdigin ilk nokta erkekler degil de kadinlarsa, acik ve net sekilde sadece kendine ozgurluk istiyorsundur.

    cunku bu dinamik tam ters yonde de ayni sekilde isliyor. "kadinlarin gorevi anne olmalidir." diyen erkekle "namusunu koruyan kadini yatagima almam." diyen adam arasinda hicbir fark yok. yikilan tabu sadece yeni bir tanesiyle yer degistiriyor. vajinasi olan kizkardesten anneye kadar herkesin seks yaptigi dogru, ama bunun yavas yavas gotunu siktirmeyen kiz salaktira dogru ilerlemesi tam ters yonde bir baskiya dogru gidiyor. o yuzden burada bir entelektuel ozgurluk savunucusu degil, cikarci bir sovenist goruntusu olusuyor.

    aslinda ne kadar klasikci ve kalipci oldugunu da mehmet tumer tartismasinda gorduk. "benim gorduklerimi goremiyorsunuz ezberci beyinsizler" tavrindaki author'un mantik suzgecindeki dev bosluklari kapatmak gibi bir cabasi olmamasi aslinda author karakterinin ipuclarini cok guzel bir sekilde ortaya koyuyor. erk sahibinin, altindaki insana istedigini yaptirabilmesi ezberci egitimin sonucudur, eline el bombasi alan erin bombayi atmak yerine fazladan pim aramasi degil. mehmet tumer, kaliplara sigmayip tasan bir starbuck karakteri degildir, klasik bir ilkokul ogretmeni profilindedir. ortada ogretmeye calistigi birsey yoktur, dayatmaya calistigi bir ceza vardir. bu olayda bir starbuck olsaydi, pimi cekilmis bombayi komutanin gotune sokardi, uzaga atmazdi. ama ayni kadinin toplumdaki konumunda oldugu gibi bu konuda da author sirf ezber bozdugunu kanitlamak icin, ezeni degil ezileni elestirme yoluna gider. nasil ilk suclu kadinsa, burada da ilk suclu egitim sistemi ve onun icinde ozgurlugunu yitirmis, eline bomba verilen askerdir. nasil toplumu elestirirken yuzeysel kaliyorsa, burada da egitim sistemi icinde erk sahibinin limitsiz bir guce sahip oldugunu ve buna karsi gelmenin sonuclarinin olumden bile beter olabilecegini elestirmekten kacinir. bir tabu yikilir, yerine yeni bir tabu gelir.

    ama yaptiklari ve yazdiklari nedeniyle muhtesemlige eristigini dusunen author, sokaktaki cocugun bile icine dusmeyecegi bir mantik zincirindeki boslugu fark etmez, gozune soksalar da gormezden gelir, cunku o genel sisteme olan karsitliginin getirdigi marjinallikten ve ortalamalasmak istemeyen gencleri target market secmis olmaktan mutludur. kendine o kadar guvenir ki, icinde oldugu sistemi kaliplara girmeden elestirdigini varsayar. boylece de aslinda kendi author imajini lagvetmekte oldugunun farkinda degildir.

    neticede author'u, ne kitaplarini "seks dolu gunler diliyorum..." diye imzalayan pakize suda'dan, ne "ben kibris'ta cok adam oldurdum." diyen atilla olgac'tan, ne de "ben saksi degilim!" diyen erol buyukburc'tan farkli bir yere koyamiyorum.
432 entry daha
hesabın var mı? giriş yap