45 entry daha
  • 16 temmuz 2008 istanbul yagmuru henüz bitmiş, aslına bitmemiş, koyu gri bulutlar kalan yağmur tanelerini bitirme yarışına düşmüş,
    bütün gün aralıklarla yağan sağanak, yolları felç etmiş, otobanda kazalar kazaları izlemiş,

    kendimden geçmiş, şu da bitsin, bu da yarının işi olmasın diye, havayı karartmış,
    sonunda benim de evim barkım var diye,
    matadorlar diyarı otobana salmışım kendimi,
    silecekler ara sıra, periyodik aralarla çalışır konumunda,
    kafada bin tane tilki, gün yetmemiş, gün ertesi günün muhasebesi gömülmüşüm sanki sonu varmış gibi,
    aldım verdim ben seni yendimler dolanıyor kafada,
    ah onu yanlış yaptım ah bunda hata yaptım,
    oh bu iyi oldu oh şu güzel hareketti muhasebeleri, ama belli bitmez,

    sollar ıslak, sakat yanii
    sağınızdan , belli babasının sözde okul hediyesi , ikibin motor siyah bmw makasa giriyor, sanki tek makas atabilen kendi gibi,
    en sağda ya altındaki clio'nun motorunu ferrari özel tasarlamış hava atan,
    ya da bu arabayla nedir bu yaptığım diyemeyen,emniyet şeridi dallaması,
    önünüzde bir türlü en sol şeritte ne aradığını bilemediğiniz, bursa'dan dolu dolu şeftali taşıyan yeşil kasalı ford kargo kamyon,
    herkes ayrı telden çıldırmış,

    o sıra, n'oluyorsa oluyor, sihirli birşeyler şuurumu nanosaniye kadar vakitte kapatıp,
    arabamın cd çalarının düğmesine yönlendiriyor sağ işaret parmağı kullanarak,
    önce sessizlik bir iki saniye sonra;

    sonra, önce en sağdaki clio kayboluyor ön camınızdan patlayıp yok olma vakti gelmiş sabun köpüğü gibi,
    sonra, yeni tanışılan arka koltuktaki sabancı üniversitesi öğrencisi kızın bulunduğu siyah bmw, pıt diye,
    ara ara ilerideki sırası gelen tüm araçlar birer birer yok oluveriyor, en sonda yeşil kasalı kamyon,

    arabanızın ön camınızın sağında bir hareketlilik,

    cordoba'daki kurtuba camii, bizim ayasofya kokuyor, bahçesinde elinde gitariyla orta yaşlarında ispanyol görünüyor,
    bir taraftan gitarın tellerine sanki heran kavgaya hazırım edasıyla dokunuyor, diğer taraftan daparmaklarını da trınk tırrrrık diye gitarın gövdesiyle buluşturuyor
    hemen solundan, kara kaşlı kara gözlü dilber giriyor görüntüye, uzun kalın topuklu,
    sağ eli, kırmızı eteğini bol pilelerini ortasından yakalamış, şalı da var üstelik, siyah
    topuklarıyla ritmi yakalamaya çalışıyor, belli, az sonra ortalık kan kırmızı,

    sonra, bakınıyorum ön camıma, tanıdık,
    galatasaray lisesi'nden tünele uzanırken yanından geçilen aralıklardan biri,
    seslerde tanıdık, st antuan'ı geçince ikinci aralık mı ne
    uzatıp kafayı baktığımda, ayakları gövdesi tahta, üzeri beyaz, ince açık mavi afyon beyaz mermeri oturtulmuş dar, uzun masa,
    önlerinde yeni açılmış rakıları, masada henüz sadece rakı ve kavun var, belli, mezeler seçilmiş hazırlanıyor,
    o tanıdık ses geliyor kulağıma, masanın uzak köşesine, baştan ikinci sırasına, ince kalem bıyıklı, tertemiz ütülü takım elbisesiyle,
    jöleli,yok briyantinli, belli ki romanlık olan ruhunda bir adam, hem söylüyor hem çalışıyor, o da belli jasmin pek sevmiş udimizin hem hüzünlü hem keyifli namelerini,

    hop ordan bir adaya geçiyoruz, tam emin değilim hangisi, ne farkeder ki; ha rodos, ha girit, hepsi bizim,
    zeytin ağaçları, yeşil yeşil uzanıyor, gelip geçen görüntüde ta dikiz aynama kadar,
    masalar bu sefer tamamen ahşap, gösterişsiz, hep zorba'da hayal ettiğimiz gibi
    açık mavi masalar, açık mavi mi? deniz mi vurmuş tüm gün üstlerine,
    bir kız, en kolayı eleni diyelim adına, hemen köşeden kopardığı gelinciği takıştırıvermiş kulağına,
    eteği esen rüzgarla çıkarmış hatlarını, elinde rakı var, rakı mı? ben diyeyim rakı siz deyin uzo, gönüller bir olsun,
    ayaklarını tırıs giden atlar gibi sürte sürte servise geliyor,
    hemen oracıkta çifttetelli'ye başlayacakmış gibi, ben diyeyim çifttetelli siz deyin sirtaki, gönüller bir olsun,
    kendinden geçmiş buzuki'den başka birşey duymuyormuş gibi,
    belli getirdiğinden iki fırtta kendi çekmiş içerde,

    bitmesin istiyorsunuz, biterse aldım verdim ben seni nasıl yendim olacak çünkü hayat,
    aman diyorsunuz evde bekleyenim mi var, üç sokak daha dolaşayım,
    açık kalan torpido gözünden andrea bocelli kardeşimle gözgöze geliyorum,
    haklısın diyor sanki, kadın bir endülüsten esiyor, bir girit'ten,
    haklısın diyor ama sitemkar sanki de biraz,
    diyemiyorum sana tekrar dönüşüm uzun sürer kaptan, diyemiyorum ne de olsa uzun zaman yarenlik etmişliğimiz var,

    hem diyorum jasmin levy,
    hem belli mi olur cesareti mi toplarsam, iki kadehim var, evdeki dlc öküzgözü'me eşlik eder misin diye,
    kabul eder sanki tüm zerafetiyle

    öyle bir kadın işte bu yasmin levy

    ne desem bilemiyorum ki;
    te amo
    seviyorun ulan,
    sagapo
    ama ne ?
325 entry daha
hesabın var mı? giriş yap