276 entry daha
  • (bkz: haydar)
    (bkz: ali ekber çiçek)
    (bkz: kul nesimi)
    (bkz: sıdkı baba)

    tüm bu bakınızların ortak özelliği, iki şiirin bestecisinin de ali ekber çiçek olması ve iki şiiri bestelerken de haydar haydar nakaratının orjinalinde olmamasıdır. haydar "cesur-yiğit" anlamına gelen ve hz. ali için kullanılan bir namdır.

    sıdkı baba, asıl adı zeynel abidin olan ve 1865 yılında mersin’in tarsus ilçesine bağlı yenice köyünde dünyaya gelen bir bozok yörüğüdür. 14 sene "pervane" mahlasıyla şiirler yazmıştır, zaten bestenin orjinalinde 14 bin yıl değil, 14 yıl der.

    pervane tasavvufta aşığı temsil eder, bile bile kendini yakan ateşe giren aşıktır bu. divane de "delilik" yani mecnun olma halidir, dünya hayatından sıyrılmaktır. mestane kendinden geçmektir ama bu şarap yüzünden değil aşk yüzünden olan sarhoşluktur. tasavvufta mey ve şarap genelde bu şekilde kullanılır. kırklar türk kültüründe çokça kullanılagelmiş bir sayıdır (bkz: türklerde kırk sayısının önemi). bahsedilen kırklar gözle görünmeyen bir ermiş meclisidir, bir üst makamı 7 ler, onun üstü de 3 lerdir. şair bu mecliste dara düştüğünden bahseder, bir nevi hesaba çekilmedir bu.

    şiirin orjinali şu şekildedir:

    "nura düş oldum

    çatılmadan yerin göğün binası
    muallâkta iki nura düş oldum
    birisi muhammed birisi ali
    lahmike lahmi de bire düş oldum

    ezdi aşkın şerbetini hoş etti
    birisi doldurdu biri nuş etti
    ikisi bir derya olup cuş etti
    lâl ü mercan inci dür’e düş oldum

    ol derya yüzünde gezdim bir zaman
    yoruldu kanadım dedim el’aman
    erişti carıma bir ulu sultan
    şehinşah bakışlı ere düş oldum

    açtı nikabını ol ulu sultan
    yüzünde yeşil ben göründü nişan
    kaf u nun suresin okudum o an
    arş-kürs binasında yâre düş oldum

    ben âdem’den evvel çok geldim gittim
    yağmur olup yağdım ot olup bittim
    bülbül olup firdevs bağında öttüm
    bir zaman gül için hara düş oldum

    âdem ile balçık olup ezildim
    bir noktada dört hurufa yazıldım
    âdem’e can olup sit’e süzüldüm
    muhabbet şehrinde kâra düş oldum

    mecnun olup leyla için dolandım
    buldum mahbubumu inandım kandım
    gılmanlar elinden hulle donandım
    dostun visalinde nâra düş oldum

    on dört yıl dolandım pervane’likte
    sıtkı ismin buldum divanelikte
    sundular aşk meyin mestanelikte
    kırkların ceminde dara düş oldum

    sıdkı’yam çok şükür didare erdim
    aşkın pazarında hak yola girdim
    gerçek âşıklara çok meta verdim
    şimdi hacı bektaş pir’e düş oldum"

    ..............

    kul nesimi'nin şiiri de benzer şekilde tassavufi ögeler içerir:

    "ben yitirdim ben ararım
    yâr benimdir kime ne
    gâh giderim öz bağıma
    gül dererim kime ne

    gâh giderim medreseye
    ders okurum hak için
    gâh giderim meyhaneye
    dem çekerim kime ne

    sofular haram demişler
    bu aşkın şarabına
    ben doldurur ben içerim
    günah benim kime ne

    ben melâmet hırkasını
    kendim giydim eğnime
    ar ü namus şişesini
    taşa çaldım kime ne

    sofular secde ederler
    mescidin mihrabına
    yâr eşiği secdegâhım
    yüz sürerim kime ne

    gâh çıkarım gökyüzüne
    hükmederim kaf'tan kaf'a
    gâh inerim yeryüzüne
    yâr severim kime ne

    kelp rakip böyle diyormuş
    güzel sevmek pek günah
    ben severim sevdiğimi
    günah benim kime ne

    nesimi' ye sordular ki
    yârin ile hoş musun
    hoş olayım olmayayım
    o yâr benim kime ne"

    türk kültürüne arap motifleri girmeden önceki o muhteşemlik görülebilir bu iki şiirde ve nicesinde. anadolu'da birçok aşık, ozan gerçeğin peşinde olmayı çok güzel ifade etmiştir. bu iki bestenin sözleri ve müziğinin mükemmelliği sebebiyle kim söylerse söylesin bana hoş gelir. türk ve yabancı yorumlardan birkaçını bırakayım:

    mamek khadem yorumu

    carlo domaniconi gitar

    minor empire

    selda bağcan

    müslüm gürses

    erdal erzincan ve cem adrian

    kaknüs ensemble

    sabahat akkiraz

    kammersymphonie berlin

    ahura ritm

    ve elbette kaynağı ali ekber çiçek
28 entry daha
hesabın var mı? giriş yap