4 entry daha
  • safiye erol'un yazgı çerçevesinde anlattığı bir aşk hikayesini odağında barındırır.

    --- spoiler ---

    bu aşkın aktristi nuran yerli, avrupa'da müzik eğitimi görmüş bir kızcağızdır. aşkın aktörü ise bir ut ustası olan sermet'tir. sermet doğuyu, nuran batıyı temsil eder. her ne kadar batı eğitimi görmüş olsa da nuran, genlerindeki doğu ile de uzlaşma yoluna gider. adeta yazgının bir çağrısıdır bu. nuran viyana'dan teyzesine yazdığı mektupta memleketi göreceği geldiğini söyler ve istanbul'a gelir. istanbul'a geldiğinde, bir müzik hocasıyla beraber eski adetlerin yaşatıldığı bir konaktaki saz eğlencesine gider. burada sermet bey'le tanışır ve tıpkı rüyasında olduğu gibi sermet "benim olacaksın" der ve nuran kolayca onun olur.
    benim dikkatimi çeken nokta nuran'ın yazgı karşısında direnmemesi, kolayca sürüklenmesidir. adeta bir "kaderimse çekerim" tavrı egemendir onda.

    nuran'ın aşkıyla paralel yürüyen bir aşk hikayesi vardır. o da teyzesinin kocası numan bey'in aşkıdır. numan bey, levanten'den bir kadına aşık olur. bu ilişki adeta bir metres ilişkisi gibidir ama numan bey öyle bir tutkuya kapılmıştır ki bu kadının uğruna parasını pulunu, şanını şöhretini, itibarını, haysiyetini en sonunda da ömrünü tüketir. aşk karşısında mağdur rolleri gereği numan bey'le nuran kader ortağı gibidir. ancak numan bey ikisinin konumunu çok güzel bir şeklide ayırır. nuran'ın aşkını "ülker fırtınası"na kendininkini ise "tayfun"a benzetir. ülker fırtınası, yukarıdaki yazarın tarihlendirmesine göre her sene 21 mayıs'ta olan bir doğa olayıdır. kozmolojik bir olaydır ve baharın gelişini, sıcaklıkların artışını müjdeler. bahar ve sıcak havalar romanın kozmik havasında aşkı müjdeler. yaz aşkı dediğimiz olaylar da bu kurgusal temele dayanır. nitekim ne kadar şiddetli, sarsıcı, yakıcı olursa olsun nuran'ın aşkı bir ülker fırtınasında başlar ertesi senenin ülker fırtınasına kadar sürer. çok acı çeker, çok yıpranır ama gençliğinin de tesiriyle bu etkileri üzerinden silkip atar. numan bey ise aşk tayfununa yenik düşmüş, alçalmayı ve aşkından uzak kalmayı gururuna yediremeyerek intiharı seçmiştir. sahiden de insan belli bir yaşı geçip olgunluğun son haddine ulaşınca daha çılgınca seviyor ve vazgeçilemez bir aşkla bağlanıyor. bu bağın ipleri çözüldüğünde ise kendini uçurumdan bırakıveriyor.
    --- spoiler ---

    kadıköy'ü ve 1930'lu yılları bütün güzelliğiyle ele alması bakımından da değerli bir eser. safiye erol'un üslubu çok sarmalayıcı. onunla beraber ağlamışlık hissi yaratıyor insanda. kadıköy'ün her semtinden ayrı ayrı bahsetmesi de o ilçede anıları olan insanlar için çok değerli. yine kadıköy'ü esas aldığı bir romanı için(bkz: kadıköyü'nün romanı).
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap