• duygu asenanın interaktif roman yazması gibi bişeydir bu ek$i roman. sözlük user'ları entry girmek suretiyle romanın akışına, olayların ve karakterlerin gelişimine yön verirler. roman akıp gider. allaha şükür hepimiz okumuş çocuklarız. ben başlangıç olsun diye ilk paragrafı attırıyorum. beni seven arkamdan gelsin...

    aylardan aralık'tı ve yağmur yağıyordu...
    olgaç (esas adam) küçük bir maus hareketiyle ekrandaki screensaver'ı kaldırdıktan sonra monitörün üstünde duran resmi düzeltti. özge şimdi gülümseyerek tavana değil kendisine bakıyordu. (buraya kadar anladığımız üzre olgaç trende uygun bilgisayar sahibi bir insandır. ayrıca sevgilisi de vardır.) yağmur camları ince ince çizerken olgaç kollarını iki yana açarak uzun uzun gerindi... mrrr...turgut bey(kedi-hayvan sevgisi) koltuktan çıkan sese tepki olarak kulaklarını dikti. telefon çaldı...
  • arayan yine tavuk çiftiğinden baytar ismail'di ve "ne kapıyon lam suratıma?!" die haykırıyodu..
  • kalkti ve yuzunu yikadi... cabuk kalkti dikkat ederseniz...
  • secebıldıgı harfler a,y,r,r,k ydı bunların arasında 6. da "a" olabılırdı. bu bir anagram olmalıydı
  • beğenmeyip yarıda çıktı.
  • tam o sırada genç bir adam ve bir kadın gökten zembille inerler.
    adam genç kadına seslenir: - bana gözyaşı borcun var!
    genç kadın sorar: - nasıl öderim?
    adam gözlerini kırpar: - haydi gülümse!
    gülümser genç kadın. adam, cebinden mendilini çıkarıp, borcunu siler, ve mendilini özenle katlayıp, yine kalbinin üzerindeki iç cebine koyar. bir demet mor sümbül vardır kadının elinde. ikisi de bahar kokuyordur... biri ilkbahar, diğeri güz.
    adam, seslenir yine: - bana mutluluk borcun var!
    genç kadın, biraz mahcup, biraz şaşkın sorar: -nasıl ödeyebilirim?
    heyecanlanır adam: - haydi yat dizlerime!
    genç kadın bir kedi uysallığında, yatar dizlerine usulca. adam, şefkatle saçlarını taramaya başlar kadının. saçları, güneşe ve yağmurlara hasret hiç yaşanmamış baharlara benziyordur. çaresizliğini örer sıra sıra. sonra saçının her teline, mutluluğun çığlıklarını bağlar adam. yetmez, gizli düğüm atar.. ..ağlar.... hava kararmak üzeredir. dışarıda yağmur yağıyordur delice. adam, sürekli borç defterlerini kurcalıyordur. genç kadının gözlerinin içine bakar: - bana yürek borcun var!
    borcunun farkındadır sanki genç kadın.
    şaşırmaz: - bu borcumu nasıl ödeyebilirim?
    adam kollarını uzatır: - haydi tut ellerimi!
    ellerini uzatır genç kadın. elleri öyle sıcaktır ki, eriyiverir bütün borcu avuçlarının içinde. genç kadın gitmek üzeredir.
    adam son kez seslenir; - bana can borcun var!
    kadın irkilir; - can mı?
    sigarasından derin bir nefes çeker adam; - evet.. can borcun var. sensizlik öldürüyor beni!
    hoşuna gider kadının: - peki bu borcumu nasıl tahsil etmeyi düşünüyorsun?
    adam, biraz daha yaklaşır; - yum gözlerini!
    hiç tereddüt etmeden yumar gözlerini. adam da yumar gözlerini, masumca bir öpücük kondurur kadının titreyen dudaklarına.
    - şimdi bu yaptığın ne? diyerek çatar kaşlarını kadın...
    adam, pişmanlıkla, memnunluk arasında gidip gelir. kekeler: - hayat öpücüğüydü!
    kısa bir sessizliğin ardından bu kez kadın öper adamı şehvetle...
    adam, şaşırır; - ya senin bu yaptığın neydi? genç kadın kapıya yönelir; - veda öpücüğü!
    kalan borçlarına karşılık, yürek dolusu çaresizlik ve bir de mor sümbüllerini masanın üzerine rehin bırakıp gider genç kadın. adam koşar peşinden, sümbülleri geri verir kadına:
    - ne olur iyi bak umut çiçeklerime solmasınlar...
    genç kadın sümbülleri alır: - merak etme gün aşırı sularım çiçeklerini!
    adam sevinir: - güneşe, suya gerek yok. gülümse yeter!
    kadın gözden kaybolurken, haykırır adam: - umutlarımı kefil yaptım. unutma, bana aşk borçlusun!
    haykırışı yağmura karışır, kadın yağmuru hissetmeyen kalabalığa...***
  • telefondaki tavuk çiftliğinden baytar ismail'di. tavukçuklar birbir ölüyor bunun tek sorumlusu ise otomatik sulama ve yemleme sistemini yöneten yazılımı visual basic'de yazan dingabak programci olgac'ti. coken bilgisayar programi sulama saatini kacirmis tavukcuklar susuzluktan kurumustu. telefondan baytar ismail'in böğürtüsü tavukların "suu... su..." şeklindeki feryatlarıyla süsleniyordu... taaa kii..
  • ve bir ses duydu: "al göti yıkarsın..."
  • "eksi roman; yazarin kendisine yakisani yazmasidir!" dedi densizin biri siyrilip kalabaligin icinden, tanim yapmisti akli sira...
  • birden kendi kendine "ulan fatih sultan mehmet ölmedi mi be" diye sordu. ve işte o an yaşadığı ve yaşamayı arzuladığı herşeyin bir düş olduğunu algıladı. göçten 3 elma düştü, suserler elmayı kim alacak diye kavga ederken aralarından birisi "elma için kavga eden insan modeli diye başlık açan zihniyet sorunsalı" diye bir başlık açtı.

    son
hesabın var mı? giriş yap