• mfö fotoğraflarını facebook sayfamdan bulabileceğiniz yağmurlu festival.
  • mfö,yağmur,cips,oyunlar.

    4 kelime ile anlatıp çok güzeldi demeden bitirmek istemem.
  • +1'imle katıldığım, yağmur yüzünden erken ayrıldığımız festival. mulitap konseri esnasında minder kalmadığından bir müddet yerde oturduk. bittikten sonra bacaklarımız açılsın diye bir müddet de alternatif sahne önünde takıldık. yalnız parkorman bildiğin orman şeklinde bir yermiş, yerde ağaç dalları falan, oturmaya pek müsait değildi. daha sonra yağmur başladı zaten, terkedilmiş bir minder bulup şemsiyemizi açıp yağmurdan korunmaya çalıştık. yağmurun yağacağı önceden bilinmesine rağmen, kimse hazırlıklı gelmemişti. ne şemsiye ne de yağmurluk satıldığını gördüm. biz otururken, top oynayanlar yüzünden bir türlü rahat edemedik, 5-6 kere topu üzerimize attılar. her defasında özür dilemek yetmiyor tabi, oynayacak daha düzgün alanlar varken ısrarla insanların oturduğu yerde oynamaya devam ettikleri için mecburen biz pes etmek zorunda kaldık. mfö çıksın da bir kaç şarkı dinleyip gidelim dedik, yağmur iyice arttı. şemsiye de yetmemeye başlayınca ayrıldık.
  • otopark sorunu yaşamadan otomobili park ettikten sonra kısacık bir yürüyüşle 21:50 civarı katılıma geçtiğimiz güzel festivalcik...
    kapıda bizi güler yüzle önce güvenlik karşıladı. çantamın aranmasının ardından mybilet ekibinden yine güler yüzlü biri "lütfen beklemeyin,ben davetiyenizi alayım diyerek barkodu okutup bizi içeri aldı.
    geç gelince yaka kartı hayal oldu tabii... ama zaten üç-beş kişide olduğunu görünce takılmadık bu duruma...
    festival alanında biraz dolaşıp, tanışma turu yaptık. o arada elidor' un üç boyutlu çılgın saç modelleri smilasyonunu deneyiverdik ve çok eğlendik.
    ardından bambi kuyruğuna girdik. önümüzde bulunan bu konuda soylemek istediklerim bu kadar nickli arkadaşa _ki nickini yaka bandından okuyabildiğim tek kişi idi_ kendisi için gecenin en bayat esprisi sayılabilecek "nickinizi aldıktan sonra pişman oldunuz mu? zor olmuyor mu bütün nicki yazmak?" türünde sorular sordum. fakat ne efendi çocukmuş ki "yoo e-mailim kısa, onunla giriş yapıyorum sözlüğe" cevabını, sabırla verdi bana! hatta bir yandan ödeme yapıp bir yandan yiyecek siparişi verirken kısacık bir sohbet de yapabildik ve bir önceki akşam da bir zirvede olduklarını, zirvenin barış özbek'ten kurtulduk zirvesiolduğundan bahsetti. iyi ki de etmiş, yoksa benim bu süper hafızam o nicki zor bulurdu...
    neyse biz nefis bambi ıslak hamburgerine ve ayranlarımıza gömülüp, yağmur çiselemeye başlayınca bir bira standına sığındık. sabırla yemeğimizi bitirip, biralarımızı kredi kartlarımızda şıkkadanak aldık.
    daha korunmalı görünen dove standına ulaştığımızda yağmur, çiselemekten hafif yağmaya doğru eğilim göstermeye başlamıştı. e biz de madem geldik, bir de saç testi yaptıralım dedik ve gerçekten profesyonel bir genç bayandan sağlıklı saçlara sahip olduğumuzu öğrenirkeeeen yağmur ciddi yağmaya başladı. aynı anda da "ele güne karşı yapayalnız" tınıları üstümüze yağmasın mı! hanım kızımız çantam olduğunu görünce, dove sabun ve kremleri boca etti çantaya*; "alın, alın lütfen" diyerek. "aaa teşekkürler ama, yeter canım!" diyebilene kadar 10 sabun, 4 krem atıvermiş. gecenin sonunda sayım yaptık da öyle öğrendik.
    tabii ben anca bir şarkı dayanabildim stand altında!
    +1'imin de içinde kabaran mfö sevgisine sığınarak, artık bardaktan boşalan yağmurda sahne önüne koştuk.

    "ulan ne iyi etmişiz de gelmişiz!" cümlesi, neon ışıklarıyla içimizden geçit töreni yaparken "helal olsun!" hissi yüreğimize şemsiye oldu!

    mazhar' ın "çift sesli koro olamaz bunlar" dolduruşlarına geldik. "tamam bunu yapıyorlar ama özkan' ı taklit edemezler" cümlesiyle ormanları inlettik.

    "bu sabah yağmur var istanbul' da" ile donumuza kadar ıslandık ve bu tesadüfe şükrettik.

    "daha yaşınız genç! sanıyorsunuz ki "özgürlük" var!" diyerek mecburen' e girizgah yapan mazhar' a, yaşımız itibari ile "haklısın" kafa sallaması yaptık.

    ali desidero ile deliler gibi coştuk.

    konser bitti, mfö el salladı gitti, alkışlar, çığlıklar, ıslıklar bitmedi. "sude" ile bissss yaptılar, yağmur artık dinmişti. kafalarımızı göğe çevirip "suuuu de suuu de suuuuuu" diyerek haykırdık.

    enfes bir konser izledik yani...

    şimdi düşünüyorum ve:

    "yaaarrraaaabbiiiiiieeeeeem" diye inleyen parkorman' dan o ses nerelere kadar gitti,

    mazhar, "son günlerdeki olayların ardından bu şarkıyı "ekşiciler" için söylüyoruz diyerek: "psi psikopatım" şarkısına başladığında, gönlümüzdeki tahtlarından bizim: "psi psikopaaatım, billah yazarım" diyerek eşlik ettiğimizi duydular mı,

    o yağmur bizi o kadar ıslattı da, nasıl üşütmedi; bunda yaşattıkları coşkunun bir parmağı var mıydı...

    bu performansı bu yaştaki abiler nasıl çıkardı* bilemiyorum. iyi ki varsınız mfö...

    seneye yine ekşi fest olsun, yine mfö gelsin, yine yağmur yağsın, yine gidelim ve yüzümüzde kocaman salak bir gülümseme ile "oooldurraamadııııım!" diye bağıra bağıra evlerimize dönelim...

    iyi ki ekşi fest olmuş, mfö gelmiş ve biz de gitmişiz. tüm emeği geçenlerin ellerine sağlık.

    not: sahne önünde, gümüş olduğunu sandığım, yaklaşık 2cm çapında tek küpe buldum. kıymetli bir şey olduğu kanaatindeyse, kaybeden bir mesaj atıversin!
  • sözlük dışından birinin gözüyle :) http://sehirlikiz.blogspot.com/…klu-ayakkabyla.html
  • "bu sefer oldu" dedirten festival olmuştur. tek bir yeri olmamış gibiydi (kişiden kişiye değişebilir tabi) o da mfö öncesi çıkan 2 dj mi diyorsunuz adına ne diyorsunuz, onlar. bildiğin müzik açıp şarap içip durdular sahnede. hayatımda hiç dinlemediğim bir müzik türünü yapan multitap bile (canlı dinleyince dinlenebiliyormuş) daha iyiydi. dur dur sıkıldık, mfö gelsin artık ne yapıyor bu adamlar, dedik. geri kalan her şey güzeldi.

    ha bir de, beni bir kamera aparatı ile tanıştıran fetivaldi. kadir köymen'in sitesinde gördüğüm aparatı taşıyan bir arkadaş kamerası ile çekim yaparken gittim yanına "fiyatı nedir nasıl temin ederim" dedim bi iki konuştum, yardımcı oldu, telefon numarasını verdi sağolsun. çok makbule geçti.

    nick'ini bilmesem de mustafa arkadaşa teşekkür ediyorum. "kısa zamanda ulaşabiliriz sana aparat için"
  • ben de geç gidebildiğim sonra da yağmur yüzünden erken ayrılanlardan olduğum için üzgünüm.
    ayrıca bahsetmeden edemeyeceğim, bir bayan olarak ben bile dönüp dönüp baktım axe kızlarının çekiciliğine; o yüzden +1 olan sevgilime kızmadım hiç.
    mfö şarkılarını söylerken oradan ayrılmak, parktan eve dönen çocuğun burukluğunu verdi bana.
    her şey keyifli ve eğlenceliydi.
    emeği geçenlere teşekkürler.
  • yazacak çok şey var ama en önemlisi görevlilere sülük gibi yapışıp ekşi fest tişörtü koparmam oldu.

    ha bitane bayan tişörtüde mevcut ama al bunuda sevgiline verirsin diyen itü kimya müh. bölümünde okuyan iyi ve güzel görevliye tamam dediğim için tekliflere açığım *

    ayrıca yazar kimliklerini dağıtan alfabetik sıradan bir kız beğendim ve liseli olduğunu öğrendim! heves- kursak ovv yeah!!

    edit: kesinlikle tişörtü makineye atmayın rengi soluyor baskının. elinizde hacışakir eşliğinde yıkayın!
  • - bir hızla evden çıkıp +1'imi bekletmeyeyim diye normalde başlaması gereken saatten 1 saat önce gittiğimden, hazırlıklar esnasında ne kadar çok insan üstü çaba harcandığını gördüm.
    - türk kası sağolsun, süper frizbi oynadık. eğlendik hopladık zıpladık. çok öğreticiydiler. kendi aralarında yaptıkları maçla da oha bunun maçı da oluyormuş lan diye izlettirdiler kendilerini.
    - kanzuk' la da tanışmış olduk, tesadüfi oldu, güzel oldu.
    - dhög'ü yeniden görmek her daim keyiflidir. resmen işi başından aşkın insan nasıl oluyor diye açıp baksam sözlükte onu göreceğim sanırım. en son sabaha karşı bir otel odasında görmüştüm. *
    - cornetto oyunu çok fazla donuyordu ama gene de poi art grubundan arkadaşlarla oynadık, eğlendik.
    - poi art dakiler çok yardım severdi, gayet herkese öğretmeye çalıştılar, onları izleyip el kol kordinasyonu diye birşey varmış. ben de niye yok lan diye düşünmeme sebep oldular.
    - oyun / eğlence tarafı çok eğlenceliydi, basket benim gibi zayıf insanları potayı bıraktıktan sonra diğer potaya kadar fırlatmasaydı iyiydi. bir basket atacağız, gördüğümüz muameleye bak. langırt özlemişim yahu, süper oldu. bir ara bir yazar ve +1 iyle oynadık. +1'in açılacağı tuttu yahu. herif kevgire çevirdi bizi. oyun alanında rodeo'nun üstüne binip hızlanma hızlanma, sen de fotoğrafımı çek diye arkadaşına bağıran kız, komik değildin.
    - ne yazık ki, misafirlerden dolayı erken ayrılmak zorunda kaldığım fest olmuştur. saat 18:30' a kadar bana cumartesimi gayet keyifle, mutlulukla geçirtmiştir. herkesin ellerine sağlık. insan üstü bir çabaydı, gayet memnun ayrıldım.

    son olarak: axe melekleri ehöle?
hesabın var mı? giriş yap