• alacakaranlik isimli dizinin yapimcilarindan 50 milyar tazminat talep eden yazar. cunku kendi yazdigi bir senaryoda eski sevgilisinin adini memesine dovme yaptiran kadin yeni sevgilisi rahatsiz oldugu icin bunu daglayarak yoketmis, dizide de boyle bi olay oldugu icin sayin senaryo yazari "bu mumkun degildir, yeryuzunde hicbir eserde boyle bir konu islenmemistir, lotoda 6 tutturmak bile daha olasidir, benim eserimden calintidir" demektedir... sayin buktel'e "dev aynasi" isimli bir senaryo yazmasini tavsiye ediyoruz, ve bu olaganustu fikri insanliga kazandirdigi icin yerlere kadar egilip tesekkur ediyoruz.
  • kendisi hakkımda yazdığı yazı ile hakkında yazılanları çok güzel haklı çıkarmıştır.

    kendisinin sadece üslubunu, yaklaşımını eleştirmeme rağmen, yazılan 3 satırlık bir eleştiriyi yine farklı boyutlara, komplo teorilerine çekmiştir. kendisi belki farkında değil fakat coşkun büktel hakkında yazılan eleştirilerin arkasında birisi veya birileri yok.

    "ustafa sustuğu için, bütün takma isimli sapıklar da iki aydır susuyor, büktel'e bulaşamıyordu. ama susmaya daha fazla dayanamadılar. küfürlerin zaman aşım süresinin dolmasına üç-beş gün kala, benim derhal göremeyeceğim bir yerde, ekşi sözlükte, "antonin artaud takma adıyla, yeniden saldırıya geçtiler. iki aydır tartışmalarında en küçük bir kırıcı ifade kullanmamış olan coşkun büktel hakkında, yeniden kara propagandaya başlayarak, onun küfürbaz olduğunu teranesine yeniden start verdiler. sureti haktan görünen sinsi bir üslupla insanları aleyhimde zehirlemek için, bakın nasıl ipe sapa gelmez iftiralar ve hakaretler ürettiler:"

    demiş büktel. yani bu yaklaşıma bu cevaba gülsem ayrı, ciddiye almasam ayrı. bu nasıl bir bakış açısı ki büktel kendisiyle ilgili yazılan her şeyi, tek bir yere bağlıyor? büktel'i eleştiren sıradan insanlar olamaz mı? büktel'i eleştirmenin bir motivasyon kaynağı olduğunu düşünmek egosunu mu tatmin ediyor? kendisinin bahsettiği mustafa demirkanlı'yı tanımam, bilmem, etmem aralarında geçenleri de aynı şekilde. fakat büktel kendinden o kadar emin ki, hiç bir dayanağı olmadan, delili olmadan işkembeden sallamanın en güzel örneklerinden birisini sergiliyor ve benim tamamen rastgele tarihte yazdığım bir eleştiriyi, kavgalı olduğu kişiye/kişilere çekebiliyor. var mı böyle dünya coşkun büktel? linç linç deyip de hiç bir somut delil olmadan bu şekilde eleştiri yapmak sizin hakkınızda yazdıklarımı kanıtlıyor zaten.

    o hala yazmaya devam etsin, kalleş sapıklar ordusu diye, bu yazıları, diğer eleştirileri görüp nedenini niçinini sorgulamadan, önüne arkasına bakmadan 'planlı saldırılar bunlar' şeklinde komplo teorileriyle 'tatminine' devam ededursun, gerçekler değişmeyecek.
  • buraya bir şey yazarsam benimle de polemiğe girecek diye korktuğum.
  • türk tiyatrosunun anti kahramanı, kötü adamı, marjinal yazarı.
    theope adlı oyunu antolojik bir baş yapıttır. ama amca çok cazgır. biraz uslu olsaydı keşke. yine de taktir ederiz kendisini.
  • polemik yaratmaktan adeta zevk alan, sitesinde sürekli olarak sağa sola sataşan, "coşkun büktel olmanın ne kadar yorucu olduğunu bilemezsiniz", "çünkü büktel’i okumamak, büktel için değil, ama daima, büktel’i okumayan tiyatrocular için sorun olmuştur" gibi cümleler kurabilecek kadar büyük bir egoya sahip tuhaf bir adam.
  • linççi abd-bdp-ptt-chp-ttnet-mhp-khk-kktc ittifakı'nın hedefindeki haklı ve hakiki aydın.
  • ortada teknik olarak bir iftira mevcut değilken, yani bir suça istinaden bahsi geçebilecek bir iftira yokken, "adımı yazsam nickname olacak" bir ortamda kendisi hakkında yazdığım bir entry'e cevaben iki cümleden ibaret bir paragrafında tam beş kez "iftira" sözcüğünü kullanan, tdk sözlüğünde orospu çocuğunu aramaktansa, önce iftira sözcüğünü aramasının daha uygun olacağını düşündüğüm, bir cümlelik yorumumu iftira yanlısı linççi eylemi olarak görüp, buradan hareketle eleştiriyle alakası olmadığı ve buna rağmen eleştirmen olarak bilindiği için aslında pek de şaşılmayacak bir durumun ortaya çıkış sebebi, (kişi ya da kimse)

    edit: (şaka lan) kendisi de benim yazamayacağım bir ortamda bana cevap vermiş, bu yüzden polemiğimizi farklı kulvarlardan yürütmek zorundayız gibi görünüyor. sen nereden biliyorsun ki herkesin facebook hesabı var? ama, sanki coşkun büktel'in sözlük hesabı var...

    edit 2: (yok artık) bu polemikle belki zeki müren de bizi görür.
  • theope'yi yazdıktan sonra neden durmadığını merak ettiğim, huzursuz ve huzursuz eden bir adam, çatal bir dile sahip, bir röportajında aziz nesin için oyun yazmaya daha fazla ağırlık verseydi benim kadar iyi bir oyun yazarı olabilirdi gibi bir şeyler söylemişti, kendisi 1 numaraymış da ondan sonra 5'e mi 6'ya mı kadar kimse yokmuş, o ara hep boşmuş. oldu canım, oldu güzelim, tamam türk tiyatrosu tarihi ne kadar zengindir, oyun yazarlığı ne kadar oturmuştur tartışılır da 1 numara sen olacaksın, arkandan adam gelmeyecek falan, o bolca hayal, açık açık ütopya. theope'nin başarılı olduğunu düşünürüm, ilk okuduğumda ne güzel oyun falan demiştim ki kişinin karakteri theope'yi etkilemez gözümde, theope hala çok güzel bir oyundur ama bu coşkun büktel'in theope'den sonra yazdığı oyunların pek de başarılı olmadığı gerçeğini değiştirmez. insanlarla girdiği polemikler yerine zamanını oyunlarına harcasaydı belki bir theope daha çıkarır türk tiyatrosuna bir katkı sağlar, hakaret içerikli yazılarından da daha güzel bir cevap verirdi polemik halinde olduğu kişilere.
  • beyoğlunda kitapçılardan birinde tiyatro kitaplarına bakarken yanımdaki adam sürekli aynı sıradan bazı kitapları alıp yüzlerini müşteri görecek şekilde çeviriyordu ve arkasını dönüp gitti. elbette kitabın yazarı coşkun bükteldi.müşteriye ısrarla göstermek istediği kitaplar da kendi kitaplarıydı.bunu çoğu yazar yaparmış sonradan öğrendim..
    metin büktel 'in küs olduğu abisidir aynı zamanda.
  • rüknettin bey ile hiç alakası olmamasına karşın vandalların iftirasına uğrayan nevi şahsına münhasır.
hesabın var mı? giriş yap