• işlediği cinayet için "anlık bir olaydı" diyebilen saçlı sakallı ama yetişkin birinin bile anca yapabileceği türden bir cinayet işlemiş olan çocuk. yahu sen kıza bir kere bıcak savursan belki anlık olur. onlarca kez bıçaklayıp kafasını kesmek nasıl anlık bir iştir?
    bu cinayet bir kere daha sapasağlam olması gereken emniyet teşkilatının durumunu gözler önüne seriyor.
    geçen hafta "c.g bir hafta içinde yakalanacak çember daraldı" diye haber bültenlerine çıkan emniyet genel müdürü bugün uğur dündar'a "basında bir hafta süre verdik diye asılsız haberler çıktı" diyebiliyor. lan ne ses kaydıydı ne yazı! bize gözümüzle gördüğümüz görüntüler yalanlanıyor. neden yalanlanıyor? çünkü cemin gerçekten de bir hafta içinde yakalanmasıyla bu sözler ortada bir anlaşma olduğunu kanıtlayacak. demek ki uyarı geldi birilerine sözlerini çek diye. ve haberci, gazeteci sıfatı taşıyan uğur dündar da "geçen hafta böyle dediniz ama" demiyor. neden demiyor? aman kimse kimseyle kötü olmasın!
    vali de harika bir iş başarıldığını söylüyor. sanki dünyanın bir ucundan tutup yakalayıp getirdiler.
    "cem'i teslim olmaya zorladik"
    komik şeyler bunlar.
    ortada bir anlaşma olduğu belli. bu anlaşma da "cemi teslim ederiz ama suç sadece onda kalacak, bu işi başkasıyla birlikte yapmış olmayacak" şeklinde mi acaba diye düşünüyor insan.
    bu kişi şunu gösterdi; bu ülkede bu zihniyet olduğu sürece başımıza bir iş gelmemesi için ümit edeceğiz. yoksa ya piç gibi ortada kalırız, ya da gözümüz açık gideriz.
  • avukati 'cocukceyiz $ooyle acikmis, cocukceyiz booyle yuvalamis" falan diye bahsettikce aklima hrant dink'in ardindan rakel dink'in ogun samast icin 'bir cocuktan bir katil yaratmak' benzetmesi geldi. simdi de zorla bir katilden bir cocuk yaratmaya, onun da aslinda biz gibi kiskanan, acikan, cani sucuk ceken, sakali uzayan, babasini seven, korkan, titreyen bir 'yavrucak' oldugunu bize anlatmaya ugrasiliniyor. ve fakat kimi gorsem, "zekice kurgulanmis hamleler bunlar! yemezler!" diyor. belli ki pek de zekice kurgulanamamis. alttan alttan verilmeye calisilan $u 'cocuk' meselesi, cikan haberlerdeki en antipatik bulunan sey, benim gordugum kadariyla. "sakal uzamis.. sefil halde!" desen, e enseyi toplatirken sakali da aldiraymi$ diyoruz, sucuk desen 'halk cocugu' imaji icin daha iyisi olmazdi. yani ortalama zeka seviyesindeki insanlar yemiyor bunlari. onca para, avukatlar, danismanlar vs.. bu kadar mi yazabildiler en fazla?
    biz bu aksam 'gercek kesit' tadinda yazilmis ve ayni sekilde oynanan bi film izledik aksam yemegini yerken. genel tepki; "birak allasen ya.." idi. ki hepimiz orta zekali insanlariz, evet.
  • eve dönüş diye bir film vardı. mehmet ali alabora oynuyordu başrollerinde. filmde, 12 eylül döneminde hiç de siyasi olmayan bir adam içeri alınıyordu ve tanımadığı kişiler hakkında işkenceyle sorgulanıyordu. işkenceden yılan adam, tanımadığı halde sorulan kişileri tanıdığını söylüyordu ama yine de işkenceden kurtulamıyordu.

    cem gariboğlu ise tasarlayarak ve hunharca işlediği ayan-beyan ortada olan bir cinayetten sonra o parmak kadar çocuk (!) haliyle aylarca kaçmayı başarıyor, babası için aylardır duymadığı bir üzüntüyü aniden duymaya başlayarak, teslim olmaya karar veriyor, bu süreçte tanımadığı kişiler tarafından beslendiğini ve barındırıldığını beyan ediyor ve biz de inaniyoruz. zira beyan esastir.
  • sen 7 ay kaç, evinde otururken millet seni yurtdışında sansın, elalemin ülkesinde arasın.
    tam nirvanaya erecekken git teslim ol..
    ama çok iyi olmadı mı? oldu, orası ayrı
  • olayların gelişmesi konusunda şöyle bir senaryom var;

    -cem, münevveri öldürür. 17 yaşında zekadan biraz yoksun bir gençtir.(ceset,koymak istediği gitar kabına büyük gelince, bavul almak yerine testere almasından anlıyoruz bunu). daha sonra ailesi her şeyden haberdar olunca sıkı bir plan yaparlar. şöyle ki; çocuk kızın sevgilisi olduğuna göre polis nasıl olsa ceme ulaşmaya çalışacaktır. yurtdışında olursa ilgiyi üstüne çeker. o zaman burunlarının dibinde dolaşmalıdır ki yakalanmasın, göze çarpmasın. ev temin edilir. eve berberinden tutun da eminim sushi yapan aşçı( ya da ahçı) bile gelmiştir. ama tabi ki cem teslim olunca bu insanların hiç birini tanımadığını iddia edecektir. bu arada cemin ailesi yetkililerle 'ya bizim oğlan bi halt etmiş, ne yapsak azizim ' konulu kulisler oluşturur. yetkililer çocuğu saklamanın iyi fikir olduğunu söylerler, zamanı gelince yurt dışına çıkarırız derler ama medya olayın üstüne düşünce bu imkansızlaşır. sonuçta cem 18 ine basmadan biraz önce teslim olur. içerdeki güvenliğini ailesi zaten garanti altına almıştır. gencecik kızı parçalayıp bir kaç yıl yatacaktır, kebap!!

    nasıl kıskançlıktır ki beş ayrı bıçakla öldürmüş sevgili dediği kızı. yuh! insan değilmiş ki zaten, insanlarla aynı cezaevinde yatması yersiz olur. en neticesinde türk hukuk sisteminin azizliğinden faydalanacağını düşündüğüm insandır!
  • konuşmaması konusunda tembihlenmiş belli ki. ancak, çok zeki olmadığını düşündüğüm bu şahıs arada bir 5 yaşındaki çocuğun bile inanmayacağı detaylar vermeye devam ederse kendisine yardım ve yataklık edenleri bile ifşa ettirir gibime geliyor.` : keşke`

    7 aydır saçını makasla kestiği iddiası gerçekten komik. en usta berber dahi kendi ense traşını, hele makasla yapamaz gibime geliyor.

    yine 7 aydır saklandığı evin nerede olduğunu bile bilmiyormuş hiç dışarı çıkmamış.cinayetten beri bahçelievler'de aynı evde saklandığı masalına herhalde kimse inanmadı. ancak, bu doğru olsa bile kendisine yardımve yataklık edenler, en azından avukatla buluşmaya götürenler nerede? bir de saklandığı sürede gündemi hep takip ettiğini söylemiş. bu mümkün, herhalde aynı durumdaki herkes aynı şeyi yapar. hatta, sözlükte kendisi ile ilgili girilen tüm entryleri takip ettiğine emindim. ancak artık okuması mümkün gözükmüyor.

    ha bir de avukatına bir çift sözüm olucak:

    elbette her insanın avukat tutma ve her avukatın da en azılı katilin vekaletini alma hakkı vardır. hatta, ceza hukukunu pek iyi bilmemekle birlikte yamulmuyorsam 18 yaş altındaki suçlulara ve 5 yıl alt sınırı olan hapis cezalarında zorunlu müdafilik sistemi vardır. ancak, ortada 7 aydır kan ve paranın iç içe geçtiği, arkasında neler döndüğü belli olmayan ve şüphelinin yine şaibeli bir biçimde (süreyya karabulut'un neredeyse dibinde) teslim olduğu canavarca hislerle tasarlanarak işlenmiş bir cinayet, kafalarda da çok sayıda soru işareti var. diyeceğim şu ki, avukatın müvekkilini savunma hakkı ne kadar doğalsa da, müvekkiline yardım ve yataklık edenlerin kimliklerini saklamaya çalışması o kadar vahimdir diyorum. değil mi aytekin efendi?

    http://www.hurriyet.com.tr/…em/12507106.asp?gid=229
  • hikayesinden ders çıkarılması gereken kişi.
    ailesinin yetiştirirken "kaybetme"nin ya da "reddedilmenin" ne demek olduğunu öğretemediği 17 yaşında bir genç.
    kaybettiği ya da reddedildiği ilk anda böyle bir suça yönelecek bir genç...
    direk kendisini suçlamadan önce bütün bu güveni aldığı ailesine yönelmek gerek.

    (bkz: ebeveyn hataları)
  • iyi ki ne teorik ne de pratik ceza hukuku bilgisi olmayan sözlük yazarları yargılamayacak onu. iyi ki senede en az 20-30 tane cinayet davasına bakmış, "aslında amacım öldürmek değil de tehdit etmekti, bıçağı bi salladım bakmışım ki bağırsaklar dışarda" "beni tahrik etti hakim bey o kadar sinirlendim ki 2 saatlik yolu üşenmeden teptim silahı aldım, yalnız hala öfkeliyim bak kendimde değilim, geldim saydırdım üstüne. ölünce sakinleştim bir anda. parçalara böldüm etlerini kemiklerinden ayırdım çeşitli yerlere attım. ama öldürdüğüm anda kesinlikle kendimde değildim vallaha bak" benzeri cezadan indirim avcılığı cümlelerine defalarca muhatap olmuş hakimler yargılayacak onu.

    cinayet zanlıları her zaman delikanlı olacak diye bir kaide yok. vurdum yaptım pişman değilim demek zorunda değil kimse. elbette her türlü yalanı söyleme hakkı var. adam elbette çekeceği cezayı azaltmak için elinden geleni yapacaktır. neden şaşırıyorsunuz buna hiç anlamıyorum. ancak sanıyor musunuz ki ortada bu kadar kamera kaydı msn görüşmeleri otopsi raporları gibi maddi deliller varken hakim bunu gözardı edecek ve cem garipoğlunun beyanını esas alacak? ağır ceza hakimleri sizin nazarınızda bu kadar salak bu kadar yetersiz mi eğitim seviyesi itibariyle ülkemizin seçkin yüzdesinde olan kıymatlı sözlük yazarları?

    kanımca hakim gerekçesinde şuna benzer ifadeleri bol bol kullanarak geçirecektir kendisine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını: "her ne kadar sanık cinayeti bir anlık öfkeyle işlediğini beyan etse de maddi deliller değerlendirildiğinde...." adalete güvenmek istiyor ve kirli olasılıkları görmezden geliyorum davanın başlangıcında. gelişmeler ışığında fikrimizi değiştirecek şeyler olmaz inşallah

    tasarlayarak öldürdüğü kanaatine varılırsa tahrik indiriminden bile faydalanamayacaktır. tahminimce sadece iyi hal indiriminden nasiplenecektir. zaten ondan faydalanmamak için hakime duruşmada sövmek falan gerekiyor.
  • çok uzun süre önce değil ya, yıl 1997. 4 çocuk baklava çalmıştı bir yerlerden. çaldıkları baklava da o zamanın parasıyla 150 milyon muydu neydi. çete ilan edildi bu çocuklar sonra, 9 yıl hapse mahkum edildi. altı üstü baklava, banka soymadı bu çocuklar. ama yargılandılar kanun gereğince, kimse de kalkıp aman çocuktur yapar demedi.
    ve şimdi bir genç kızın herşeyden önce bir insanın kafasını testereyle kesen bir kişi çocuktur, cinnet geçirmiştir, çok üzgündür gibi boş ve anlamsız kalıplara sığdırılmaya çalışılıyor. öyle bir emniyet teşkilatımız var ki 'bir hafta içinde teslim olacak, çember daraldı' diyebiliyor. adam istanbul' un orta yerinde paşa paşa saklanıyor, kamera kayıtları kayboluyor, burnumuzun dibindeki katili ermenistan' da arıyoruz, ve bunların hiçbiri hiçbir kalbur üstü mevkiye garip gelmiyor. idam edilsin demiyorum, idam kurtuluştur katile, ergenekon operasyonu çerçevesinde bilmem kaç kez ağırlaştırılmış müebbet verilebiliyorsa ceza olarak bu adama 50 kez ağırlaştırılmış müebbet versinler, afla mafla da çıkamasın.

    şimdi iki resim arasındaki yedi farkı görelim: baklava çalan çocuktur, garipoğlu katil!

    edit: celalettin cerrah' tan alıntıdır: 'teslim edilmesinden dolayı mutluyuz. istanbul emniyetini kutluyorum' . emniyet yakaladı heralde biz anlayamadık, salak mıyız neyiz yarebbim, gerçi kendisi de teslim edildi demiş ama, vardır bir bildiği. ben de sizi kutluyorum sayın cerrah.

    edit2: captious uyardı efenim yıl 1998' miş; farketmez.
  • teslim olduğu gün sabah saat 04.00 sularında avukatı ile yapılan roportaj anında beyefendinin ağzından "bunca şey bu çocuk için mi yahu diye düşünüyorum" cümlesi o sırada içtiğim suyu püskürtmeme sebebiyet vermiştir. evet cem garipoğlu denen bu şahıs çok şekerdir, baldır, pamuktur değil mi? böyle sarılıp sarmalanması gereken tekirdir, sadık bir çomardır, candır değil mi? zihninde insaniyet namına hiçbir fikir ya da düşünce bulundurmadığına inandığım bu "çocuk" için kurulan cümle, meslekte görülebilecek en büyük iş ahlakı örneğine o anda şahit olduğumu farketmemi sağladı. bugün duruşmasının çok kısa süreceği çünkü avukatı tarafından savcılıktaki ifadesine ekleme yapılmayacağı söylendi. tamam müvekkildir ama 3 saatte ne kadar iyi tanıyıp, ne kadar kolay böyle bir cümle kurulabiliyor? bir genç kızın ölümüne sebebiyet veren katil sosyopat, cinayet birazcık zaman aşımına uğradığında nasıl böyle "aslında sempatik ya" düşünceleriyle anılabiliyor?

    ben anlamıyorum..

    o zaman; yaşasın hümanizm, yaşasın hukuk, yaşasın garipoğulları!
hesabın var mı? giriş yap