• verilmiş sadakası olan bir doktor.
    budur.
  • sözlükte de örneği çok olan götlerden birinin daha yeni icraati. doktor nefreti hücrelerine sinmiş götler yüzünden bize yapılan şiddetten şikayet etmek bile suç. doktorsun sen amına koyim, şikayet etme. götünü sikseler bıçak parası alıyorsun sen sikecekler tabi diyen çıkar.
  • hükümetin bilinçli olarak izlediği "meslek değerini düşürmek ve meslek uzmanlarının sindirilmesi" politikalarının sonuçlarından bir kuple izlediniz. şimdi, sıradaki hedefe geçiyoruz.

    (bkz: öğretmenler)
    (bkz: eczacılar)
    (bkz: hakimler)
    (bkz: savcılar)

    (bkz: gidiyor böyle bu)
  • doktorun itibarsızlaştırıldığının ve doktora yönelik şiddetin artık boyut değiştirerek daha ileri düzeylere varacağının, aynı zamanda kimsenin bunu önemsemeyeceğinin göstergesi olan doktordur.
  • bunu yapanın ileride tıbbın tüm imkanlarından bile faydalanamayacak kadar hasta olması şeklinde bir bedduayı o bıçakla ölüm tehlikesi geçiren doktor bile düşünmez.

    yine de yardım eder, yine de kurtarmaya çalışır. yemini var. ama kim olursa olsun bu şekilde davranılması insanlığa aykırıdır.

    ben doktorum ama tıp doktoru değilim. tıp doktorlarına bir hayranlığım da yoktur. bilakis bazen tam tesi de düşünürüm.

    ama bu hekime yapılan insanlığa yapılmıştır. sonra akrabaları araya girer. doktorun şikayetçi olmaması için baskı yapar. doktor inat edip şikayetçi olursa, ne doktorluğunu bırakırlar ne de insanlığını. onun üzerine gider hatta tehdit ederler. çünkü bıçak çekip öldürmeye yeltenin suçu yoktur onu affetmeyen doktorun suçu vardır. hatta belki de hiç şikayetçi olmamıştır.

    allah korumuş hekimi.
  • yaşadığı olayın ardından medyanın kıçına kına yakması gereken doktordur. otuz yıldır her gün "doktor hatası", "hasta bakılmadı", "yaralı kapı kapı dolaştı" diye haber yapan, hasta yakınları ne dediyse sürmanşete çeken, ne doktorun ne hastanenin tek bir satır görüşünü almayan gazete ve televizyonların neden olduğu sonuçtur.
  • bir kuaför, ya da bir motor ustası değildir. doktoru farklı kılan, icra ettiği mesleğin tamamen "insan hayatı" ile doğrudan ilişkili olmasıdır; statüsü, aldığı maaş ya da giydiği önlük değil.

    bir motor ustası, motoru tamir ederken ya da parça değiştirirken stres altında değildir, yapabileceği en büyük hatayı bile, telefonla yeni bir parça siparişi vererek, hatta motoru sıfırıyla doğrudan değiştirerek telafi edebilir. kimse, arabanın moturunu tamir edemedi diye ustaya girişmez. kimse, kırıklarını aldırırken fazla kesti diye kuaförün boğazına bıçak dayamaz. eğer varsa bir olay kıyıda köşede; tamamen istisnadır, failin psikolojik sorunları olduğuna işarettir ve yine o çok sövdüğünüz doktora ihtiyaç duyarsınız.

    sağlık sektöründe çalışan ve hasta yakınlarının her kayıptan direkt sorumlu tuttuğu personel, doktorlardır. hastaneyi kuşatacakmış gibi silah teçhizatıyla gelen hasta yakınlarına, gereken her şeyin yapıldığını fakat hastanın kurtarılamadığını izah etmek zordur, hatta bazen imkansızdır; oturduğunuz yerden doktorlarla ilgili atıp tutan sizler dahi aynı durumda kendinizi bulsanız, araba farı görmüş tavşana dönersiniz. bu, diğer sektörlerdeki çalışanların daha az maruz kaldığı bir durum; çünkü diğerlerinde doğrudan "insan hayatı" mevzu değil. ölmüş adamı getirip, doktordan iyileştirmesini bekleyen aşiretler var bu ülkede; getirirken nabzına dahi bakmayı bilmeyen, fakat ölümünden tamamen doktoru sorumlu tutan inanılmaz derecede çirkef bir cahillik var. sırf "uğraşmadı, ilgilenmedi" deyip kurşun sıkmasınlar diye, saatler önce ölmüş adamın yanında yarım saat oturan, sonra hastanın tüm çabalara rağmen kurtarılamadığını (aslında diriltilemediğini) söylemek zorunda kalan doktorlar var. kimse, bu meslek için yıllarca okurken, bu tip saçmalıkların ortasına düşmeyi hayal etmiyor.

    tüm sektörlerde çalışanların güvenliğini sağlama yolunda adımlar atmayı amaç edinmek gerekirken, "yahu öğretmenlere de saldırılıyor, doktor olunca mı zorunuza gitti" demek; yanlışı yanlışla yorumlamanın, yani aptallığın en net örneği. öğretmenlerin güvenliği için de okullarda güvenlik birimleri kurulabilir, doktorların güvenliği için de pekala hasta yakınlarının beklemede olacağı ayrı bölümler oluşturulabilir hastane acillerinde. acil müdahaleye alınan hasta yakınının doktorlarla sürekli dirsek temasında olması, işini yapan doktoru engellemesi, bunlar yetmiyormuş gibi bir de darp etmesinin ne hastalara ne de doktorların tıbbi becerilerine bir yararı, katkısı var. yasalara göre zaten her adımını açıklamak ve düzgün atmak zorunda olan doktoru yargılamak ya da cezalandırmak, kimsenin haddine değil. her birey, kim olduğunu, orada ne sıfatla bulunduğunu ve haklarının nerede başlayıp nerede bittiğini bilmek ve ona göre davranmak zorunda.

    her mesleğin kötü niyetlileri olabileceği gibi doktorların arasında da böyle insanlar var ve olacak da. fakat bu meslek grubuna mensup insanların tümünü değerlendirirken, kriterleriniz haberlerde gördüğünüz "böbrek çalan" ya da "devlet hastanesinde acil bir ameliyat için ekstra para talep eden" doktor örnekleri olmasın. bunların dışında, işini zor şartlarda layıkıyla yapmaya çalışan binlerce doktor var ve oranladığınızda bu doktorların diğerlerine oranla oldukça fazla olduğunu, şiddete maruz kalanların da çoğunun bu gruptan olduğunu göreceksiniz.

    perküsyon yaparken doktorun çocuğuna vurduğunu zannedenler ve içeride hiç ses çıkarmayıp, dışarıda bu sanılarını dili damağı kuruyana kadar anlatanlar ise sonsuza kadar sussunlar; öylelerini de gördük.
  • ne yaptığını çok iyi bilen bir saldırganın zulmüne uğramış doktordur.

    bir doktorun yetiştirilmesi ve ondan beklenen hizmeti verir duruma gelebilmesi için, yetenek potansiyelinden başlayarak hangi çalışma koşullarından geçmesi gerektiği tam olarak bilinmiyor. daha önce de bu konuda yazdığımı hatırlıyorum. yaklaşık olarak 1 300 000 ( bir milyon üç yüz bin ) öğrenci hemen her yıl üniversite kazanma sınavlarına girer... bu sayının ancak yüzde onu ( 1/10 ) ciddi ve gerekli kabul edilebilecek mesleki eğitimi almak üzere okul kazanır. tıp kazananlar bu sayının da az bir oranına denk düşecek kadar elit bir gruptan gelen öğrencilerdir. yani toplumun en elit zekaları ( ki esasen bu yanlıştır ) ve en çok ders çalışanları tıp doktorluğuna yönelmektedir.

    rutin hale gelmeye başlayan bu saldırılar aslında iyice zıvanadan çıkan, çıldıran ve kendi evlatlarına saldırmaya başlayan hastalıklı bir topluma delalettir. üzerinden üniforması alındığında ancak fedailik yapabilecek bir "meslek!!!" grubu uzun süre topluma egemen olursa işlerin varacağı yer aşağı yukarı böyle bir yerdir.

    ...ki bu koşulların hazırlanışında nispi olarak türk basının ve akademik çevrelerinin de rolü vardır...
  • boktan bir durum. muhtemelen tutuksuz yargılanacak ve az bir ceza alacak, sonuçta doktor sağ, yara bile almamış. merak ettiğim aynısını mahkeme salonunda bir hakim veya savcıya yapsa ne olur? adaletini ittiğimin dünyası.

    ayrıntılı haber; (bkz: http://www.medimagazin.com.tr/…diri-2-21-41026.html).
    tahmin ettiğim gibi tutuksuz yargılama.
    sebep orada olmayan yakına ilaç yazmayı reddetmek. benzer bir durumda o istenen reçeteyi yazdığından iş arkadaşım yıllarca çete suçlaması ile mahkemelerde süründü.

    ilk (bkz: yolda yürürken savcıya laf atmak)
    varan 2 (bkz:http://www.turkhukuksitesi.com/…wthread.php?t=12191 ) sonuç:tutuklama. oylum oylum selvi boylum.
    "hakime saldırdı 7 yıl ceza yedi. hâkim gündüz'ü darp eden tutuklu yakını 6 yıl 9 ay hapse mahkûm oldu. burnu kırılan hakim temyize başvurdu"...
hesabın var mı? giriş yap