• blur'ün öyküsü, damon albarn ve graham coxon'un colchester'da aynı okul korosunda yer almasıyla başlıyor. londra doğumlu damon, o sıralarda piyano ve drama dersleri alıyor. almanya'daki bir hava üssünde doğan graham da saksofon ve gitar çalıyor.
    bournemouth'da büyüyen alex james, 80lerin sonunda goldsmith's college'da okumak için londra'ya geliyor ve graham'la tanışıyor. colchester doğumlu dave rowntree de bu arkadaşlara katılıyor ve neticede "seymour" adında, garip bir art-punk grubu kuruyorlar. vokalde damon, gitarda graham, basta alex ve davulda dave var. bir süre londra civarında çaldıktan sonra, 1989'da grubun adını "blur" olarak değiştiriyorlar ve food records'la anlaşma yapıyorlar.
    ilk blur single'ı she s so high (1990). 91'in baharında ingiltere'de hit olan there s no other way single'ıyla beraber efsanevi yapımcı stephen street (the smiths, morrissey, the cranberries) ile çalışmaya başlıyorlar.
    blur'ün debut albümü leisure, 91 ağustosunda çıkıyor ve listelerde 7. sıraya kadar yükseliyor. albümde syd barrett'lı pink floyd, my bloody valentine'ın gitarları ve revolver dönemi beatles vokalinden etkiler görülüyor.
    damon, şarkı yazarı olarak kendini geliştiriyor ve eleştirel modern life is rubbish geliyor. albümün ismi, londra'daki marble arch yakınındaki bir graffitiden esinlenilmiş. mayıs 93'te çıkan albüm, the kinks'in altın çağından beri duyulmamış bir ingiliz müziği ortaya koyuyor.
    bu ingiliz şehir hayatı eleştirisi, 94 tarihli parklife'la devam ediyor ve albüm listelere 1 numaradan giriyor. blur'ün gitar, bas, saksofon, davul ve keyboarddan oluşan müziğinde the kinks, david bowie, madness, magazine gibi isimlerin de etkisi var. blur, 95'te parklife ile dört brit ödülü kazanıyor.
    bunu 95 tarihli the great escape izliyor. albüm listelere 1 numaradan giriyor ve sadece ingiltere'de 1 milyondan fazla satıyor. bu arada blur vs oasis karşılaştırması da iyice ayyuka çıkmış. the great escape, what s the story morning glory tarafından mağlup edilmiş. medya, damon albarn ve liam gallagher'ı kapıştırmaya çalışıyor, bu arada graham'ın alkol problemi ortaya çıkıyor. solist-gitarist çekişmesi neredeyse grubun dağılmasına sebep olacak.
    97'de blur çıkıyor. basit melodiler, distorsion, country ve pavement gibi amerikan indie gruplarından esintiler. beetlebum blur'ü yeniden tepeye çıkarıyor ve asıl patlama song 2 ile gerçekleşiyor. song 2, birden en meşhur blur şarkısı oluyor ve grubun amerika macerasını başlatıyor.
    blur üyeleri artık yetişkin adamlar. damon, eski aşkı oyunculuğu yeniden keşfediyor ve soundtracklere dalıyor. graham, transcopic records'dan utangaç doğasını yansıtan ilk solo albümünü çıkarıyor. alex, her zamanki gibi popstar'ı oynamaya devam ediyor ve dave, eski tutkuları animasyon ve bilgisayar programcılığına ağırlık veriyor.
    ve 13.. (1999) en deneysel, buna rağmen en samimi blur albümü. metaforlar ve ironi, yerini direkt ve açık sözlere bırakmış. ilk single tender. büyük bir turneye çıkmak yerine sadece birkaç festivalde çalıyorlar. artık sakin bir hayat yaşamak istediklerini söylüyorlar.
    grubun 10. yılında, bir de best of çıkarıyorlar. bu arada damon, adını tüm dünyada yeniden duyuracak olan gorillaz'la uğraşıyor. graham 3 yılda 3 solo albüm çıkarıyor. alex ve dave ise, beagle'la ilgileniyor. graham, 7. stüdyo albümünün yapım aşamasında gruptan ayrılıyor.
    2003 tarihli think tank'in kayıtları fas'ta yapılıyor. alex'in başarılı bas partisyonları öne çıkıyor. sweet song ve caravan gibi baladların yanı sıra, crazy beat gibi daha hızlı parçalar da var. graham coxon'u bir kez battery in your leg'de duyuyoruz. ilk single out of time, bizi bu dünyadan alıp başka bir evrene götürüyor.

    (çeşitli kaynaklardan üşenmedim çevirdim)

    blur, insanın hayatına girdi mi çıkmayan bir grup. periyodik aralıklarla krizlere sokan, blur dinlemem lazım diye tepindiren bir grup. ilk albümlerindeki o şımarık çocuk tavırlarıyla bile sevilen, hem deli gibi eğlendiren, hem hüngür hüngür ağlatan grup. yıllar sonra bile yaşlanmıyormuş gibi geliyor bu adamlar. yemişim oasis'i, hatta radiohead'i.. 90larda ingiltere'den çıkan en iyi gruptur blur. this is a low'u her dinlediğimde gözlerimin dolmasına, caramel'in hayatımı kaydırmasına daha fazla kayıtsız kalamadım, işbu hisli entry'yi yazdım.
    "finding ways to stay solo"
  • eğer gelirlerse konserine fifa 98 cdsi ile katılacak olduğum grup.
  • 2012 brits'deki girls & boys ve song2 parçalarından oluşan performansları: http://www.youtube.com/watch?v=bp4yrstuuii

    ps: sahnedeki tavuk döneri fark etmeyen türk değildir...
  • ing. netsizlik, bulanıklık..fotograflarda hareketin dondurulamamasından kaynaklanır, makinanın sallanması ya da hareketli cismi fotografta donduracak yeterli enstantane hızının seçilmemiş olmamasından kaynaklanabilir..
  • hem deneysel muzik deneyip hem de bunlari becerebilen en buyuk pop grubu.

    once oasis'e karsi, sonra oasis'le dunyaya karsi, en sonunda da oasis'le ayri dunyalarda muzik yapmislardir.
  • seneler geçti artık belki grafikleri yeterli gelmeyebilir ama yine de ortam, heyecan ve oynanabilirlik olarak bakarsak hala en iyi yarış oyunlarından biri.
    açılışta bizi karşılayan müzik çok başarılı adeta insanı oyunun içine çekiyor, oynamaya başlayınca da bırakılamıyor. normal araba yarışlarınının haricinde ortamdan toplanılan silahlarla rakipleri indirebilmek ayrı bir heyecan katıyor gerçi bu şekilde çok oyun var ama en başarılıları blur diyebilirim kısa yoldan.
    devamı ikinci filan da çıkmadığı düşünülürse tam anlamıyla klasik, senelerce dönüp dönüp oynamaya devam.
  • ps3'un vazgecilmez oyunudur. her oyun zamani gelir eskir, biktirir, takaslanir ama bu demirbastir. ps4'e gecildiginde ise buyuk bir isyandir, uzer uzer.. gel artik blur 2
  • bundan cook uzun zaman once, yani graham coxon kendini solo calismalara adamadan coook once, damon albarn la tanisip ikilinin the kinks, human league ve the jam gibi gruplari sevmeleri yuzunden ortak muzik zevklerine sahip olduklarini kesfetmeleriyle kurulan en bi efsanevi brit pop grubu.
    bonus: (bkz: #777687)
  • hyde park konserlerinin tam kaydı için;

    http://www.absoluteradio.co.uk/…hyde_park_2009.html

    bilgisayar başında coşuyorum. orda olsam akli dengemi yitirirdim heralde.
  • split screen oynaması en zevkli yarış oyunu kesinlikle.. bundan 10-12 yıl önce aynı heyecanı yaşatan crash team racing vardı.. o zaten efsane ama blur da onunla kapışır öyle diyim..
hesabın var mı? giriş yap