• statühoo kelimesi ile karşılaşacağınız anlamına gelir.
  • tek cümle yeterli zannımca sonucunun ne olacağını kestirebilmek açısından. başbakandan gelen bu cümleyi unutan yoktur zaten:

    ananı al git buradan
  • duvarla tartışmaktan farkı yoktur.argümanlarınızo duvara çarpıp size geri seker.tartışmanın sonunda varacağınız nokta duble yol,hızlı tren,metro-metrobüs gibi bilimum akp icraatlarına gelecektir.
  • akp li değilim diyip sürekli akp yi savunurlar. muhalefetten yanaysan bi ara şunu duyarsın kesin olarak;

    "kılıçdaroğlu chp ye yakışmıyor, lider havası yok. adam gibi muhalefet yapsın, baykal bile ondan iyidi"
  • yapılmaması gerekendir zira (bkz: (bkz: #26541565)) entryme konu olan korkunç insan müsveddesi de akp kadın kolları üyesiymiş, twitter üzerinden egemen bağış a rte ye filan aşk dolu twitleri var tam ibretlik. kendisinin arabasında oluşan dandik boya çiziği için beni süründüreceğini söylemesi de bu güveninden kaynaklanıyordu zaten.
  • akp'linin önyargılı olmasından değil düşünme yetisini kullanmamasından ötürü zor olan eylemdir.

    standart ve her yağan yağmurda "akp'yi yıkmaya çalişiyürler" diye sızlanan akp'li, düşünme ve karar verme sürecini haşmetlüye, işin inanç boyutunu da kendince saygıdeğer gördüğü akp'li ulemaya bırakmıştır. bu mantığa göre akp'li olmayan din adamının dindarlığı da sorgulanabilir.

    bunun nedeni az buçuk bildiği, onu da yalan yanlış bildiği dini, partinin temsil ettiğini sanmasıdır. oysa parti, siyasi partidir. yani yaptıkları ve yapmadıkları ancak siyasi enstrümanlarla değerlendirilebilir. ancak dini yedinde tuttuğuna inandıkları içindir ki akp'yi üzmek, hele ki onu üzmek allah'ı üzmekle eşdeğerdir.

    kısaca bir akp'li ile tartışmak mümkün değildir. zira akp'yi siyasi bir parti olarak değil, yaşamının her alanında hakim kılmakla yükümlü olduğuna inandığı inancın temsilcisi olarak görmektedir.

    bu kafa nedeniyledir ki ülkemizin ve milletimizin daha çoooook çekeceği vardır ve bunlar daha iyi günlerimizdir.

    yine bu bilinç nedeniyledir ki normal koşullar altında "aydınlanma" bu millete uğramayacağından, akp'nin yerine gelecek parti tam manasıyla radikal ve son derece acımasız bir islamcı parti olacaktır. zira siyaset, siyaset olmaktan çıkmıştır. inanç faktörü bir defa siyasi bir enstrüman haline getirildiğinde tartışma hukuk-adalet-yolsuzluk-özgürlük değil, inancın yeteri kadar toplumsal yaşama yansıtılıp yansıtılmadığı olacaktır, yönetenlerin günahları olacaktır. günümüz siyasetçilerinin birbirlerine hadisli ayetli giderleri bu yoldadır.

    dolayısı ile bu kafada gidersek akp'yi, yeterince islamcı olmadığı gerekçesi ile radikal islamcı bir parti yıkacaktır.
  • genelde kalitesi düşük bir tartışma olur çünkü seni dinlemez, söylediklerine daima muhalefet olur ve cümleleri birkaç kalıptan öte gidemez. düşünceleri ve cümleleri kendilerine ait değildir. basmakalıp düşünceleri sana birkaç değişik kombinasyonla tekrar tekrar sunar. tartışmanın zevkine varamazsın çünkü her an saldırganlaşabilir ve seni ateistlikle suçlayabilir.
  • benzin ve zam oranlarındaki sürekli artışı sorduğunda " ülke zenginleşiyor, enflasyon düştü", "şimdiki halinle 10 sene önceki halimiz bir mi" dedikleri, yaptıkları o kadar pisliği kendilerine söyleyince " akp'den öncekiler de yolsuzluk, kadrolaşma yaptı ", " sen gelsen sen de yaparsın" derler; bunun müslümanlıkla alakasını sorduğunda karşı tarafın sana mal mal baktığı tartışmadır.
  • başbakan recep tayyip erdoğan diyen papağanla tartışmaktır.

    papağana bağlamış ak parti seçmeni haricinde herkesin gayet iyi bildiği üzere, ak parti yönetiminin sabah akşam enerjisini en fazla harcadığı konu, ak parti seçmeninin ağzına iktidarı över nitelikte söz öbekleri yerleştirmek ve zihnine de bir yandan ak parti'nin beceriksizliklerini savunma diğer yandan da muhalefete karşı saldırı mahiyetinde fikir tohumlarını ekmektir.

    son on yıldır bu faaliyete yol, su, enerji, ekonomi, eğitim, sağlık, güvenlik veya diyanet işlerine verilen mesaiden çok daha fazla gayret harcanmaktadır. çünkü ak parti'nin üst, orta ve alt düzey yöneticilerinin çoğu küçük yaştan itibaren eğitim hayatları boyunca "hitabet" sanatının öğretildiği (hatta öğretilmekle kalmayıp tabelasına da yazıldığı) imam "hatip" liselerinden mezundur.

    hatip ne yapar? konuşur durur. başka bir şey bilmez. laf ebeliği yapar, lafı kalabalığa getirir. lafla peynir gemisi yürütür. en iyi bildiği iş ezberlediği sözleri tekrarlamaktır, belagattir, manipülasyondur. burnunu tıkayıp genzinden konuşmayı iyi becerir. konuşurken nefes alıp vermeyi, tempoyu ayarlamayı, münazaralarda rakibinin sözlerini alıp kendi lehine çevirmeyi iyi bilir çünkü bunların eğitimini almıştır. ak partili tabii ki çok üreticidir. en iyi bildiği şeyi üretir; kafesindeki tekerleğe son sürat binmiş hamster gibi sadece laf üretir.

    - peki ya tartışmadaki rakibi?
    - o zavallım düz lisede yahut anadolu lisesinde okumuş, hitabet sanatının inceliklerini bilmez garibim. doğru bildiklerini, gördüklerini söyler ama nafile.

    .
  • kendini ülkenin sahibi gibi gören biriyle tartışmaktır. genelde ''beğenmiyosan başka ülkeye git'' diye son noktayı koyarlar.
hesabın var mı? giriş yap