• onur beyin şehrazat yüzünden aldığı öte berinin boku çıktığı dizidir.

    - onur bey bu ne?
    + mandal şehrazat, çamaşırlarını asarsın diye şeettim.geçen gün tuhafiyede bakıyodun bön bön içim cız etti
    - bunu kabul edemem onur bey kaan ne der?
    + mandalla kapatırsın ağzını bişeycik diyemez
    - onur bey rica ederim
    + şehraaazattttt
  • binyapı holding nasıl bir işyeridir anlayamadığım dizidir.dün baktım,şehrazat hanım uyanmış,kahvaltı yapıyor.günlerden de salıymış.yahu gerine gerine yataktan kalkıyor,gayet dinç ve zinde bir şekilde sabahlığını geçirmiş üstüne,mükellef bir kahvaltı sofrası kurulmuş,başlıyor yumurta yemeğe....telefon çalıyor,diğer sahneye geçiyoruz bennu hanımcık da kalkmış elinde kahve şehrazata dedikodu anlatıyor,fonda pırıl pırıl bir güneş.
    bu işyeride mesai kaçta başlıyor kardeşim,nedir bu rahatlık?
    benim yataktan kalkmamla evden dışarı çıkmam toplamda altı dakika ediyor,sekizde de iş yerinde oluyorum..nasıl bir iştir bu anlamadım...
    ben de binyapı holdingde çalışmak istiyorum.....
  • --- spoiler ---

    son bölümde; burhan bey gene gözlerini belertip belertip ali kemal'e baktı. ben korktum, ali kemal korkmadı. ali kemal isyan etti. şehrazat, (resmi olarak) 3675. kez "onur bey" dedi. onur bey de "bana onur de!" diye diretti. isyan etmedi. isyan eden onur'un migrenli anası oldu. holdingte haselnus aromalı gayfeye olan ilgi azaldı. bu olay brezilya borsası kahve hisselerinde ani bir düşüşe sebep oldu. hissedarlar isyan etti. onur, ismi olmayan bir tabloyu şehrazat'a hediye etti. şehrazat önce kabul etmedi. (isyan da etmedi. ilginç.) sonra n+1. kez " onur bey, lütfen !" dedi. kafalarda soru işaretlerine yol açtı. kerem, yılbaşı balosu görüntülerini geri dönüşüm kutusuna, yeni gelen reklamcı hatunu yatına attı. onur, şehrazatın evine gidip, zorla kendisini içeri davet ettirdi. ardından da utanmadan ayakkabılarıyla çocuklu evin salonunun teeeeee......ortasına kadar yürüdü. (ulan dünya bankasının başkanı çıkarıyor ayakkabısını, bu çıkarmıyor. yuh. işte o an da benim isyan ettiğim andır sedat abi ! sedat abi ? abi ? uyumuş.....) neyse, derken şehrazat'ı 7664. kez "rica ederim" derken yakaladım. ne için rica ettiğini bilmiyorum. o esnada ghost ship' e bakıyodum. valla süper film. hastasıyım.

    --- spoiler ---
  • - abi bu dizide hiç fındık demiyorlar, hazelnut diyorlar ya
    - eee?
    - fındık demek yasakmış. fındık deyince reklama giriyormuş
    - harbi mi!?
    - yersen.
  • odamda playstation oynarken arkadaslarimin "kos , kos ! sehrazat japon bayragi acti " demesiyle meraklanip son anlarini heyecanla takip ederken sehrazat'i kukusundan vurduklarini zannettigim dizi.
  • oh lan diziler başladı da yazacak bir şeyler çıktı bize diyerek başlıyorum sözlerime.

    geçen bölüm seyredememiştim, ancak tekrarını izledim. gördüğümüz kadarıyla kudret yaz tatili boyunca oturmuş, ekşi sözlük'teki bütün entry'leri tek tek okumuş. ne kadar şey eleştirdiysek hepsine bir cevap hazırlamış, gözümüze gözümüze sokuyor. ama yine de seyirciyi gerizekalı yerine koymaktan vazgeçmiyor maşallah.

    - herkes diyor kardeşim. o füsun'un resmi bir nü idi. yani çıplaktı. memelerini görmesek de ahu getirip harş diye açtığında nadide hanım'ın ve burhan bey'in surat ifadelerinden anladık bunu. basbayağı çıplaktı. hatta ahu "bakın masum gelininize, bu pozları kime verdi acaba" demişti ki bir insanın ressama gidip resim yaptırmasıyla, fotoğrafçıya gidip fotoğraf çektirmesi arasında ahlaki açıdan bir fark yok bence. ayrıca resmin ekindeki not da öyle imalı bir şey değildi. parasını vermiş, resmini yaptırmış da olabilirdi. ne ahu'nun "bakın nasıl poz vermiş" demesini gerektirecek, ne de nadide hanım'ın eliyle ağzını kapatıp "aouuu" demesini gerektirecek bir resim değildi. ama baktın ki çıplak resim olayı biraz abartı oldu, nasıl bağlayacağını bilemedin, biz de zaten gerizekalı olduğumuzdan "kazaklıydı diye devam ettiririm, kimse fark etmez" diye kaktırdın bitti. hayır o flashback sahnesi olmasa dün akşama kadar şehrazat'ın düğün gecesinde, yani ahu'nun resmi getirip harş diye açtığı günde burhan bey'in fırçayı alıp resme kazak giydirdiğini düşünüyordum. hatta "kim boyadı lan o resmi, kim giydirdi kazağı" diye merak içindeydim, ama gördük ki meğer aslı giyinikmiş resmin. ba ba ba. hadi ordan be. iyice mal ettiniz bizi.

    üşenmedim screenshot aldım geçen sezon finalinden. bakınız ahu'nun "benden önceki gelininiz bu pozu kime verdi acaba" diyip harş diye resmi açtıktan sonraki tepkilere. giyinik bir portre çalışmasına verilecek tepkiler mi bunlar sizce?

    http://img362.imageshack.us/…?image=88933732zw0.jpg (eliyle ağzını kapatıp aouu deme sahnesi)
    http://img517.imageshack.us/…?image=46046705ly0.jpg (utancından bakamama sahnesi)
    http://img530.imageshack.us/…?image=33375269zf0.jpg (gözlerin baktığı yere dikkat)
    http://img362.imageshack.us/…?image=95291425sn6.jpg (ali kemal'in kızgın bakışı. en saçması da bu. sen o resme aha böyle bak, sonra laylaylay diye çerçeve yaptırıp hediye et)
    http://img362.imageshack.us/…?image=96191500gz3.jpg (bu da toplu çalışma)

    ayrıca ne kadar sıkıntılı bir dizi olmuş lan bu. dizideki bütün kadın karakterler istisnasız problemli, cins hatunlar. hepsi ayrı bir trip. yemin ederim içim daralıyor izlerken.

    bir kere şehrazat, ve dahi onur. siz evlisiniz birader. evlilik sadece birbirinize göz süzüp "sevgiliğiiim" demek değildir. biraz sohbet muhabbet gereklidir. ama tabii evli bir çift gün içinde yaptıklarını normal bir muhabbetle birbirlerine anlatırlarsa olay çıkmaz. nasıl oluyor bu dizide?

    - bugün ne yaptın?
    - yemekteydim.
    - teres inşaat'ın sahibiyle mi?
    - evet.
    - gülderen hanım'la yani.
    - hı hı.
    - peki ihsan bey de var mıydı?
    - sen benim ağzımdan laf mı almaya çalışıyorsun.
    - telefonun kapalıydı, ofisi aradım, gani çıktı, ihsan bey'le yemekte olduğunu söyledi.
    - sen bana ne demek istiyorsun.
    - teres inşaat'ın sahibi gülderen hanım diyorsun.
    - e öyle çünkü.
    - gülderen hanım'la yemekteyim diyorsun, ihsan bey'le yemeğe çıkıyorsun.
    - onur senin kıskançlığından bıktım bıdı bıdı vıdı vıdı.
    - kıskançlığımla alakası yok, senin bana olan vıdı vıdı bıdı bıdı.
    - bu söylediklerine pişman olacaksın.
    - hmm?
    - ihsan bey gülderen hanım'ın babası. 82 yaşında. huzurevi yaptıracaklarmış, projeyi de benim çizmemi istiyorlar. ama sen kıskanç olduğundan bıdı bıdı vıdı vıdı huyun bilmemne vıdı vıdı.
    - olayın benim kıskançlığımla alakası yok. çünkü sen vıdı vıdı bıdı bıdı.

    akşam olur eve gelirler. hala vıdı vıdı bıdı bıdı.

    bu ne lan? şu diyalog normal evli bir çift ile nasıl olur? şöyle olur bak:

    - bugün ne yaptın?
    - teres inşaat'ın sahibi gülderen hanım ve babası ihsan bey'le yemekteydim. ihsan bey huzurevi yaptırmak istiyormuş, gülderen hanım da projesini bana çizdirmek için geldi. hep birlikte yemeğe çıktık onu konuştuk.

    aha bittiiii. hepsi bu lan. niye anlatmıyorsun gerizekalı şehrazat? sen gerzek gibi laf saklarsan, sorulan soruya tek cümleyle adam gibi cevap vermezsen haklı olarak tabii ki kıskanır lan o adam. salak mısın nesin be. ne yaptıysan olduğu gibi anlatsana. ama olur mu? anlatırsa diziye konu olacak sıkıntılı sahneleri nasıl yaratırsınız. olmaz. illa saçmalanacak. bak mesela kerem efendi ile bennu'nun bu tarz muhabbetleri gayet açık seçik. kerem gece yarısı evden çıkıp eda'nın evine gitmiş. eve gelip karısına dosdoğrusuyla anlatmış (gerçi viski içip muhabbet ettiler, kerem evrak almaya gittim dedi falan ama neyse, konumuz bu değil). bennu'nun neredeyse bir özür dilemediği kaldı, kocası gece yarısı rahatsız etti diye. aynı şeyi onur yapsa, hatta viski içip muhabbet de etmese, gerçekten de bir evrak almaya gitmiş olsa bile kesin şehrazat'a söylemez, ertesi gün bir şekilde ortaya çıkınca bıdı bıdı vıdı vıdı olurdu. içimi şişirdiniz içimi.

    bir de teres diye şirket ismi mi olur lan? gavat koyaydınız oldu olacak. ben yanlış anladım galiba.

    semih özşener'in sefalet içindeyken arnavutköy'deki o evde, o pahalı eşyalarla oturduğuna bir cevap bulmuşsunuz. meğer ev başkasınınmış da semih de emanet kalıyormuş. peh peh güzel uydurmuşunuz bunu.

    ahu kızım sen mal mısın, yoksa ruhunda mı orospuluk var ha? hadi tecavüze uğradın. adam kararlı seni satacak. kaçmaya niyetlisin ama pencereler açılmıyor. adamın elinde salladığı anahtardan anladığımız kadarıyla kapı da kilitli. nah kilitli. ulan anahtar sallama sahnesinden 2 dakika sonra öteki hatun kapıdan girip kapıyı da küt diye kapattı. sonra her ikisi de ortamdan uzaklaştılar. ulan kapı açık ya işte? yardırıp kaçsana. dışarı çıkıp bi imdaaat desen zaten kurtulursun manyak. illa bavul falan mı toplaman lazım. bırak bavulu mavulu yürü kaç git işte.

    tamer abi (a.k.a. zürriyetsiz erdal on kurtlar vadisi). sana da iki çift lafım var. yazacaktım, arada kaynamış, ranini ile konuşurken çıktı ortaya. madem nuri alço tarzı gazozuna ilaç atıp zikecektin, bekle de bayılsın. yok ben coşkun göğen tarzı bayıltmadan zikerim diyorsan hapı niye verdin?

    ulan oh be. bütün yaz lost izledim adamlar o kadar güzel yapmış ki eleştirecek bir şey bulamadım. bir şey yazamamaktan dolmuşum çatlayacakmışım. iyi geldi bünyeye oh ulan.
  • adi ustunde, binbir gece masallarinin bir yorumu bu dizi.
    esas kadin şehrazad, kadinlardan nefret eden iktidar sahibi vs.
    elbette biraz suslenmis, yeniden yazilmis, yorumlanmis.

    2000 yillik masal, elbette yuzlerce defa kullanilmis, tekrar yorumlanmis seylere klise dersiniz.

    hayir onu gectim de, iyi kötü millet emek veriyor, ugarisyor, calisiyor. begenene de sonsuz saygim var, begenmeyene de, acmiasizca elestirene... mutlaka iyi taraflari oldugu kadar kötü taraflari, komik yanlari vardir.

    ama ananizin karnindan lostla mi dogdunuz birader, sabah lost, aksam lost...
    eeeh eytere bea hakikaten...
  • bennu kızımızın kız kardeşi bir maraz çıkaracak diye heyecan beklentisi veren, 45 lik plağı 33 lük ayarda çalan dizidir.

    sozlugu okuyan senaristlere yardımcı olmak acısından:

    - biliyoruz, sehrazat "oglum anlıyor ve benden kaçıyor, bu nedenle cevabım hayır" diyecek, onur "bana zaman ver diyecek" böyle karşılıklı zaman verişip dizi, daha da uzatılacak.*

    - gani, hizmetçi kızı hamile bıraksın, erekek çocuk doğsun ve dizideki erkek torun sorunu aşılsın.

    - bennu nun kız kardeşi, kerem e taksın, versin. kerem ile bennu aşkı yalan olsun, imkansızlıklar içinde hırsız polis dizisine kaydırılsın.

    - binyapı holdingteki, sinsi bakışlara sahip esmer kızımız, durumu sağa sola anlatsın, onur onu kovsun. ilk bölümde kovulan kız ile direnişe geçsin. ikisi beraber çelik inşaat ın sahibi zafer bey ile çalışmaya başlasınlar. bu zafer denilen herif te ilerde bir maraz çıkarır.*

    - şimdiden anlaşılıyor ki, dizi yaz döneminde tatile girecek iken, şehrazat kızımız, mihriban ablasıyla bakü ye gidecek gibi. şehrazat orada bakü lü, güçlü bir adama aşık olsun. evlenme planları yapsınlar. bu arada zafer, binyapı ya yüzyılın kazığını atsın. binyapı batsın. şehrazat ın yeni aşık olduğu iş adamı binyapı yı alsın onları kurtarsın. onur çulsuz kalsın. şehrazat yüz elli kuruş karşılığı onur u madara etsin. ****

    - ali kemal göte gitsin. fabrikanın başına gani geçsin. ablasıyla beraber, evliyaoğlu servetini bölüşsün. burhan bey, yüz elli sente muhtaç kalsın. binyapı nın yeni sahibi sehrazat a yalvarsın.

    -bu arada cevval bir patron olan şehrazat, milletvekili seçilsin. * aileden sorumlu devlet bakanı olsun. ama parti hiç lanse edilmesin.

    - küllerinden yeniden doğmaya çalışan onur ile kerem sıkı sıkı birbirlerine kenetlensinler* ve ikibinyapı holdingi kursunlar. şehrazat onları bitirmeye çalışmasın, yumuşasın. bakan olduğu için ters teptirmesin. ikibinyapı ile binyapı daha büyük olmak için birleşsinler. ama illa ki binyapı altında veya ikibinyapı altında birleşmesinler. yeni bir isim üçbinyapı altında birleşsinler. malum seçim dönemi diye birilerine örnek olsunlar.

    -bitsin artık.
  • dizinin konsepti gereği ali kemal, mafyaya olan 300 bin dolarlık borcunu onur aksalla iki gece geçirerek rahatça ödeyebilir. kaybedecek başka neyi kaldı ki?
  • koskoca bir buçuk saati bomboş geçirmiş bir dizidir. daha altıncı bölümden baymaya başlamıştır. son bölümlerine doğru iyice mıymıntılaşan aliye bile daha bu kadar başlarda heyecanlıydı, takip edilesiydi. oysa binbir gece altıncı bölümde vitesi boşa almış gitmektedir.

    dün akşamki altıncı bölüm itibariyle gözüme ve kafama şöyle şeyler takılmıştır:

    - şehrazat kızım. o nasıl bir saç modelidir ki altı bölümdür hiç bozulmadı. hiç mi duş falan almıyorsun, hiç mi yatıp uyumuyorsun? gece yatıyorsun aynı ortadan ayrılıp jöleyle yapıştırılmış saçı, sabah uyanıyorsun, işe gidiyorsun hala aynı saç. bari evdeyken bi aç, yıka, ahenkle dans ettir. insan haftalardır gece gündüz nasıl aynı saçı muhafaza edebilir ki?

    - koskoca holdingin iki patronu nasıl bu kadar sığ olabiliyor? ikisinin de hayatı şehrazat oldu. her muhabbetlerinde şehrazatı konuşuyorlar. şehrazat da gayet uslu, efendi ortalama bir kadın. ne bir işve, ne bir cilve, ne bir dekolte, ne bir hava, ne bir cıva hiçbir şey yok. evet güzel sayılır. lakin türkiye ortalamasına göre hiç de öyle abartılacak bir güzelliği yok. kara kaşlı kara gözlü ortalama bir kadın işte. ayrıca da buz gibi soğuk. ne gülümsüyor, ne konuşuyor. kafasını bile yerden kaldırmıyor. hadi onur bey onun bu soğukluğunun nedenini biliyor. belki de kendini affettirmeye çalışıyor. lakin ortamda böyle buz gibi gezip kelime kelime konuşan, kafasını yerden hiç kaldırmayan, günlerce aynı saç modeliyle ve normal bir kıyafetle işe gelen bu hanımda diğer lavuk ne buluyor anlamıyorum.

    - bu iki holding patronunun muhabbetleri de kanka muhabbetinden çok uzak. birinin söylediğini diğeri anlamayıp sonuna "mi" eki getirerek tekrar soruyor ve bu muhabbet uzuyor gidiyor.

    * şehrazat'ı naapıcaz?
    * şehrazatı mı naapıcaz?
    * evet şehrazatı naapıcaz?
    * işten çıkarıcaz.
    * işten mi çıkarıcaz?
    * evet işten çıkarıcaz. bizim prensiplerimiz var.
    * prensiplerimiz mi var?

    (bkz: oeehh)

    10 yıl sonra gelen edit: (bkz: soruya soruyla cevap veren adanalı torbacı)

    - bundan tam emin değilim lakin onur'un yanındaki diğer lavuk "nüfus suretine baktım bekar yazıyordu" dedi. dul yazması gerekmez mi nüfus suretinde? (nüfus memurunun inisiyatifine bırakılıyormuş. boşanmış veya dul olsa bile bekar yazılabiliyormuş*)

    - bennu hanım'ın yolda arabası bozulmuş, o da emniyet şeridine çekmiş arabayı. bozuk arabayı. lakin arabanın eksozundan da duman (ya da buhar) çıkıyor. eğer eksozun içinde küçük adamlar sigara içmiyorsa o motor çalışıyor evladım. vitese takıp gaza basmayınca elbet gitmez o araba. yani bir allahın kulu da şu çekimi yaparken motoru stop etmeyi akıl etmedi mi acaba? ceyda hanım üşümesin diye kaloriferi açtınız tabi değil mi?

    - biz azeri teyzenin azeri olduğunu anlayabiliyoruz sayın senarist. iki cümlede bir "menim balam çoh yahşi" dedirtmene gerek yok. içinde men, bala ve yahşi geçmeyince de anlaşılıyor o dilin azerice olduğu.

    - sayın yönetmenim, size bir tripod hediye etmek isterim. midem bulanıyor tir tir titreyen, sallanan kameralardan çünkü. sahnedeki tüm karakterleri yakın plan surat çekimi yapmak suretiyle bir onu bir ötekini sonra tekrar berikini yüz kere göstermek tekniği de eski türk filmlerinde kaldı, belirtmek isterim.

    - holding ortağı onur olmayan diğer lavuk da (bunun adı neydi ki yav? lavuk diyip duruyorum adama. lafım tardu flordun'a değil. severiz kendisini. lakin dizideki adını hatırlayamadım bi türlü) bennu hanım'ı evine bıraktıktan sonra cillop gibi bmw'sini yolun tam ortasında bırakmıştır. hadi bennu'yu uğurlamak için geçici bir süre yola bırakmayı, "hemen gelicem abi" diyip dörtlüleri yakarak bennu'yu uğurlamayı anladım da bari bennu ile birlikte yukarı çıkarken arabayı bi kenara falan çekseydin. en azından "dur ben bi arabayı kenara çekip geliyim" deseydin. e tabi bi hatuna 300.000 doları verecek adamlar için bmw dediğin nedir ki. elinin kiridir herhalde. bırak gitsin, otobüs mü çarpar, çekici mi götürür. yenisini alırlar nasıl olsa.

    - çocuğunun hayatı için kendini satan fakir anne ve zengin adam konusu yeşilçam'ın en klasik filmlerinde işlenmemiş midir ki bu kadar özgün bir şeymiş gibi günümüzde olay olmaktadır? bugüne kadar yeşilçam'da kaç tane kadın çocuğunu tedavi ettirebilmek için pavyonlara düşüp orospu olmamış mıdır? o zaman kimse "çocuğunuz için bunu yapar mıydınız" polemiği yaratmamıştır da yeni bir şeymiş gibi şimdi mi gündeme bomba gibi düşmüştür bu konu?
hesabın var mı? giriş yap