hesabın var mı? giriş yap

  • koskoca savaş tanrısının işi gücü bırakıp annesinin elektrik faturasını ödeyecek duruma düşmesinin anlatıldığı duygusal bir yazı.

  • bu adamı olcay'ın sırtına bağlama gibi bir projem var. olcay bundan daha iyi pozisyona giriyor, daha çok kosuyor lakin bitiricilik rezalet olduğu için sonunu getiremiyor. tam pozisyona girdiği zaman sirtini dönüp demba ba'ya bırakacak topu, o da golleri atacak leblebi gibi. tabi lan..

  • bu matematik çok çılgın bi şey lan. tamam 2014 olarak ikisiyle de aramızda 16 sene var ama yani ne bileyim. 2030 lan i-k-i-b-i-n-o-t-u-z dile kolay. şunun şurasında kaç sene geçti 98 dünya kupasından. nasıl eşit olabilirler. yaşlanıyor muyuz ne? söyleyin algımla oynamasınlar.

  • kötü bir trol başlığı. artık o kadar belli ki bıktırdı iyice bu tür trafik yaratıcı clickbait tarzı başlıklar.
    böyle bir olay olmaz demiyorum ama başlığı açan kişinin tarzı çok belli ki böyle bir kadını uzaktan 100 metreden anlayabilir ve yaklaşmaz. direkt filmin devamını anladığınızda sıkılırsınız ya filmden öyle bir şey. ilk 2 cümleden sonu belli hikayenin.

  • +şirketimizle ilgili bilgi sahibi misiniz?
    -gelmeden önce imkb sitesinden kar zarar tablosuna baktım.
    +çok güzel...
    -biraz siki tutmuş gibisiniz sanki?
    +evet ya sorma...
    -nasıl olacak? mayışları ödeyebilecek misiniz?
    +bir ihracat işi var onu bağlarsak süper olacak...
    -bana masal anlatma lan! çat!
    + ahan da yeni genel müdür!

  • evinde bir kediyle yaşayanların sıklıkla şahit olduğu bir tür kedi davranışı.

    efendime söyleyim kedi evin herhangi bir köşesinde kendini unutturmuşken, bir tıkırtı, şangırtı, patırtı olur. hani böyle siz bir an böyle irkilmiş kırık döküğe bakarken, kedi içeriye koşar adım gelir, durur, olay mahaline, size benlik bi şey var mı der gibi bakar sonra ki sessizliğin akabinde kafasını çevirir sanki hiç bi şey yokmuş gibi karizmatik, soğuk kanlı adımlarla yine bilinmez bir köşeye doğru kendi döktü kendi toplasın dercesine çeker gider.

  • "drakula istanbul'da" filmi, sadece türk sineması için değil aynı zamanda dünya sineması için de önemli bir yere sahip. drakula'yı doğrudan kendi ismiyle ve tek başına ele alan filmler arasında "drakula istanbul'da" filminin, sinema tarihinde çekilmiş üçüncü film olduğunu söyleyebiliriz. fakat bunun için bazı filmleri elememiz gerekiyor. mesela 1920 yılında siyah beyaz, sessiz bir film olarak rusya'da çekildiği iddia edilen drakula filmine dair elimizde hiçbir somut kanıt yok. filmin var olduğuna dair elimizde yalnızca çok ufak bilgiler mevcut.

    drakula'nın beyaz perdede ilk defa göründüğü film ise 1921 yılı macaristan yapımı olan ve károly lajthay tarafından yazılıp yönetilen dracula's death (drakula halála) kabul edilmekte. ancak bu filmin de gösterim tarihinden beri kayıp olduğu biliniyor. geriye ilk diyebileceğimiz tek bir film kalıyor. o da bir korku klasiği olan 1922 yılı alman yapımı nosferatu. ancak bu filmde kont drakula'nın ismi telif yememek için "kont orlok" şeklinde değiştirilmiş. yine de bu filmin ilk drakula filmi olduğunu söylemek yanlış olmaz.

    drakula isminin doğrudan kullanıldığı ve hala izleyebilme imkanına sahip olduğumuz ilk film ise amerikalı universal stüdyolarının çektiği 1931 yapımı dracula filmi. stüdyo bu filmin ardından pek çok devam filmi çekti. fakat o filmlerde ya drakula'nın kızı veya oğluna ya da drakula ile birlikte diğer korku film karakterlerine yer verildi. frankenstein'ın canavarı ve kurt adam gibi... bir de universal stüdyoları, daha çok kişiye ulaşabilmek için yine aynı yıl (1931) aynı stüdyoları da kullanarak drakula'yı bir de ispanyol dilinde çektiler. yani bu filmi de devre dışı bırakırsak nosferatu (1922) ve dracula (1931)'nın ardından drakula'yı tek başına doğrudan ele alan ilk film 1953 yapımı "drakula istanbul'da" olmuş oluyor.

    bu arada, ilerleyen yıllarda drakula'nın "billy the kid" ve hatta "batman" karakterleriyle bile mücadele ettiği filmlerin çekildiğini söylemekte fayda var. gerçi batman'in de yarasayla özdeşleştirildiğini düşünecek olursak bu ikilinin karşılaşması çok da mantıksız gelmiyor kulağa:)

    filme dönecek olursak, ali rıza seyfi'nin bram stoker'ın romanından uyarladığı kazıklı voyvoda adlı romanından sinemaya aktarılan film, tam anlamıyla türk işi bir drakula filmi. bu anlamda, filmin uyarlandığı romanın yazarı ali rıza seyfi ile yönetmen mehmet muhtar'ın oldukça başarılı bir iş çıkardığı ortada. bize dair pek çok öge bazı sahnelerde oldukça komik olacak şekilde filme güzelce yedirilmiş.

    -spoiler-

    film, avukat azmi'nin, kont drakula’nın istanbul'dan almayı planladığı konakların hukuki işlerini halletmek amacıyla kont drakula’nın yaşadığı topraklara yani romanya'ya gitmesiyle başlar. devasa büyüklükte bir şatoda yaşan kont drakula, etrafta yaşayan köylülerce pek de iyi biri olarak bilinmez. insanlar, drakula’nın şatosuna yaklaşmaktan bile korkar. avukat azmi ise drakula ile işlerini halledip bir an önce istanbul'a, güzeller güzeli eşinin yanına dönmenin derdindedir. kendisini dikkatli olması için uyaran köylülere ise "ben allahıma inanıyorum. fena ruhlar bu iman karşısında bana hiçbir şey yapamazlar" diye cevap verir.

    ancak, kont drakula'nın aslında kan içen bir hortlak olduğunu öğrenmesi ile birlikte romanya'dan kaçması da bir olacaktır. romanya'dan kaçarken de kont drakula'yı öldürmeye yönelik başarısız bir girişimi olur; çünkü drakula'yı nasıl öldüreceğini tam olarak bilmemektedir.

    istanbul'a dönen azmi, her şeyin düzeldiğini düşünürken aslında büyük bir yanılgının içindedir. kont drakula da istanbul'a gelmiş, hatta insanların kanlarını içmeye başlamıştır bile. kurbanları da onun gibi geceleri uyanmakta, içebilecekleri taze kan arayışıyla ortalıkta öylece dolaşmaktadırlar.

    drakula'nın, azmi'nin karısının da peşine düştüğü bir gün, azmi ve arkadaşlarının yoğun çabaları ve azmi'nin de son noktayı koyması sayesinde drakula, kalbine kazık çakılarak öldürülür.

    -spoiler-

    filmde, drakula ile verilen mücadelede kullanılan araç gereçler islami unsurlarla değiştirilmiştir. haç yerine filmin başlarında azmi, cebinden ucunda cevşen bulunan tespihini çıkarır. yine drakula’yı etkisiz hale getirmek için birkaç sahnede kuran'dan ayetlere başvurulur. ayrıca filmde bol bol sarımsak kullanılmıştır. hatta sarımsak kullanımı o kadar yoğundur ki drakula’yı gündüzleri uyuduğu tabutlarından uzak tutmak amacıyla bir ara tabutların içleri sarımsakla doldurulur. filmin sonunda ise azmi, evin her yerine koydukları sarımsak kokularından artık bıktığını söyleyip bütün sarımsakları dışarı atmak ister ve bir daha evde sarımsak görmek istemediğini belirtir. bunun üzerine karısı ise şaşkınlıkla "imambayıldıyı da mı sarımsaksız pişireyim" diye sorar. izlediğimiz şeyin bir türk filmi olduğu, bu tür sahnelerle daha da bir vurgulanır sanki:)

    film, oldukça düşük bütçeyle ve çok zor şartlar altında çekilmiştir. örneğin, filmin iki sahnesinde "minerva dikiş-nakış makinelerinin" reklamı verilir. ayrıca, filmin mezarlık sahnesinde ihtiyaç duyulan sisli atmosfer, sis makinesi alınamadığı için film ekibindeki herkesin ellerine aldıkları üç beş sigarayı içtikten sonra kameranın önüne doğru üfürmeleri ile sağlanabilmiştir. ancak, tüm imkansızlıklara rağmen film zamanına göre oldukça iyi bir iş ortaya çıkarmıştır. hatta söylenenlere göre "drakula istanbul'da", drakula’nın köpek dişlerinin uzadığının görüldüğü sinema tarihindeki ilk filmdir.

    bu arada, filmle ilgili pek çok şehir efsanesi de mevcut. söylenenlere göre film, amerika'da gösterildiği bir festivalde altyazısı bile olmamasına rağmen gösteriminin ardından izleyiciler tarafından ayakta alkışlanmıştır. hatta film, yoğun istek üzerine ikinci kez tekrar gösterilmiştir. bu bilgiyi doğrulatabileceğim bir yabancı ya da türkçe sağlam bir kaynağa ne yazık ki internette ulaşamadım. bulan olursa bana mesaj atabilir.