hesabın var mı? giriş yap

  • akla şu hikayeyi getiren teyze...

    “emlak bürosunun önünde kırmızı, spor bir araba durdu. arabadan inen şişman adam,büroya doğru yürüdü.sıcaktan ter, ince elbisesinin üstüne kadar çıkmıştı.50 yaşında görünüyordu.yüzü heyecandan kızarmış,fakat kısık gözlerindeki kararlı,donuk bakış değişmemişti. içeriye girince başıyla selam verdi.

    "bay hacker?"

    aaron gülümseyerek,"evet benim,sizin için ne yapabilirim.bay..?"

    şişman adam,"dill" diyerek kendisini tanıttı."zamanım çok az,hemen konuya girsek iyi olacak." dedi.
    "benim için de iyi olur bay dill.ilgilendiğiniz belli bir yer var mı?"
    "doğrusunu isterseniz,evet. kasabanın kenarındaki eski bina."
    "sütunlu ev mi?"
    "ta kendisi.yanılmıyorsam üzerinde satılık tabelası var."

    aaron kuru bir sesle,"evet." dedi. bizim satış listemizdedir. "kalınca bir defterin yapraklarını karıştırdı.sonra daktilo ile yazılmış bir sayfayı işaret etti:
    "160 yıllık bina. 8 odası, 2 banyosu, otomatik gaz fırını, geniş terasları, çevresinde ağaçları var. çarşıya, okula yakın. 750.000 dolar." diye okudu ve ekledi:
    "hala ilgileniyor musunuz?"

    adam oturduğu yerde rahatsız olmuş gibi kıpırdandı. "neden olmasın. olumsuz bir yanı mı var?"
    aaron, "aslına bakarsanız," dedi. "bu evi defterime yalnızca yaşlı sade grim'in hatırı için kaydettim. ev asla onun istediği kadar etmez. uzun zamandır onarım görmemiş çok eski bir binadır. kirişlerden kimi bir kaç yıl içinde çökecek durumda. bodrumu ise yılın yarısında su ile doludur."
    "öyleyse sahibesi neden bu kadar çok istiyor."

    aaron omuz silkti. "herhalde kendisi için manevi değeri olacak. çok eskiden beri ailesine aitmiş."
    şişman adam gözlerini yerde gezdirdi. "bu çok kötü." dedi. başını kaldırıp aaron'a baktı ve çekingen bir biçimde gülümsedi.
    "hoşuma gitmişti. o,nasıl söylesem bilemiyorum , tam aradığım evdi."

    aaron güldü."100.000 dolara belki iyi bir alışveriş olurdu ama,750.000 dolara...sanırım sade'in düşüncesini de anlıyorum. hiç bir zaman fazla parası olmadı. kendisine kentte çalışan oğlu bakıyordu. sonra adam 5 yıl önce öldü. onun için ev satmanın akıllıca bir iş olacağını biliyor. fakat gönlü bir türlü evden ayrılmaya razı olamıyor. bu yüzden eve kimsenin almaya yanaşamayacağı bir fiyat koyuyor. böylece kendini avutuyor." üzgün bir ifade ile başını salladı. "dünya ne kadar garip değil mi?"

    dill soğuk bir sesle "evet." dedi. sonra ayağa kalktı. "kendisini bulup fiyatı biraz düşürmesini isteyeceğim."
    otomobilini bn.grim'in evinin önündeki yıkık dökük çürümüş tahta parmaklıkların önüne park etti. evin çevresini tümüyle yabani otlar kaplamıştı.

    kapıya çıkan kadın kısa boylu, beyaz saçlı idi.yüzündeki hatlar, küçük inatçı görünüşlü çenesine kadar iniyordu. havanın sıcak olmasına karşın sırtında kalın, yün bir örme hırka vardı.

    "bay dill olmalısınız."dedi, "aaron hacker buraya gelmekte olduğunuzu telefonda söyledi. içeri girmez misiniz?"
    dill, "içerisi korkunç derecede sıcak." diye söylendi. "öyleyse içeri girin. buzluğa biraz limonata koymuştum.içeriz."
    içerisi loş ve serindi. pancurlar kapatılmıştı. eski tarz geniş koltuklarla döşenmiş büyük bir salona girdiler. yaşlı kadın ellerini sıkı kenetleyerek sallanan bir sandalyeye oturdu.

    şişman adam öksürdü. "bn. grim,az önce emlakcınız ile konuştum."
    kadın, "tümünden haberim var." diye sözünü kesti. "aaron fikrimi değiştirebileceğiniz düşüncesi ile sizi buraya yollamakla akılsızlık etmiş. doğrusunu isterseniz amacımın bu olduğuna da pek emin değilim."
    "bayan grim,sizinle biraz konuşabileceğimi sanmıştım."
    bayan grim sallanan sandalyesini gıcırdatarak arkasına yaslandı.
    "konuşmak için para alınmaz, ne istiyorsanız söyleyin."
    "evet,haklısınız. " adam beyaz bir mendille yüzünün terini sildi.

    "izin verirseniz anlatayım. bir iş adamıyım. bekarım. uzun yıllar çalıştım ve iyi bir servet yaptım. artık dinlenmeyi hak ettim. yaşamımın sonlarını geçirebileceğim sakin bir yer arıyorum. burayı sevdim. bir kaç yıl önce albany'ye giderken buradan geçmiştim. o zaman bir gün buraya yerleşebileceğimi düşünmüştüm. bugün kasabadan tekrar geçerken, burayı gördüm. tam istediğim yerdi."
    "burayı ben de severim, bay dill. böyle oldukça yüksek bir fiyat isteyişimin nedeni de bu zaten."
    dill gözlerini kaldırıp yaşlı kadına baktı. "oldukça yüksek bir fiyat değil mi? kabul etmelisiniz ki bn.grim, bu günlerde böyle bir ev en fazla..."
    "yeter." diye bağırdı kadın. "bay dill bu konuda sizinle kesinlikle tartışmak istemiyorum. eğer istediğim parayı vermeyecekseniz, üzerinden durmayalım."
    "fakat,bn. grim."
    "iyi günler bay dill."

    adamın da aynı şeyleri yapmasını belirten bir tavırla ayağa kalktı.
    fakat adam kalkmadı.
    "bir dakika bayan,delilik olduğunu biliyorum ama,istediğiniz parayı ödeyeceğim."
    yaşlı kadın uzun süre adama baktı. "emin misiniz, bay dill?"
    "kesinlikle, yeterince param var. eğer evi satmanızın tek yolu buysa, parayı alacaksınız."
    grim hafifçe gülümsedi.
    "sanırım limonata iyice soğumuştur. size getireyim.siz içerken ben de evi anlatırım."

    kadın elinde tepsi ile geriye döndüğünde dill yine mendille alnındaki terleri siliyordu. limonatayı zevkle yudumlamaya başladı.
    yaşlı kadın sallanan sandalyesine yaslanırken "bu ev." diye söze başladı. "1902'den beri aileme aittir.kasabadaki en sağlam ev olmadığını da biliyorum.oğlum michael doğduktan sonra bodrumum su bastı. o günden bu yana da bir türlü kurutamadık. aaron bazı yerlerin çürüdüğünü de söylüyor.yine de bu eski evi severim. bilmem anlatabiliyor muyum?"
    dill,"evet." dedi.

    "michael 9 yaşında iken babası öldü. ondan sonra sıkıntılar başladı. michael belki de benden çok babasını özlüyordu. çok vahşi ve haşin bir çocuk olmuştu. liseyi bitirince kasabayı terk edip kente gitti. çok hırslı bir insandı.kentte ne yaptığını bilmiyorum. fakat başarıya ulaşmış olmalıydı. bana düzenli para gönderirdi."
    gözleri nemlenmişti.

    "kendisini 9 yıl görmedim. dokuz yıl sonra geldiğinde başı dertte idi. zayıf ve yaşlanmış bir durumda bir gece yarısı çıka geldi.yanında ufak, siyah bir valizden başka bir şey yoktu. valizi elinden almak istediğim zaman bana vurdu. bana, annesine vurdu. ertesi gün bir kaç saat için evi terk etmemi söyledi. ne yapmak istediğini açıklamadı. döndüğümde valiz ortadan yok olmuştu."

    şişman adam gözlerini limonata bardağına dikmiş öylece dinliyordu. "o gece evimize bir adam geldi. içeriye nasıl girdiğini bilmiyorum. michael'ın odasından sesler duydum. oğlumun içinde bulunduğu tehlikenin ne olduğunu öğrenmek istiyordum. kapının arkasından dinlemeye çalıştım. fakat yalnızca bağrışmalar tehditler ve..."
    bir an durakladı. omuzları sarsılıyordu.

    "...ve bir silah sesi duydum. " diye devam etti."içeriye girdiğim zaman yatak odasının penceresi açıktı ve yabancı gitmişti. michael'ım da yerde yatıyordu. ölmüştü. tüm bunlar bundan 5 yıl önce oldu.ondan sonra polis bana olanları anlattı. michael ve tanımadığım o adam birçok suç işlemişler. bir sürü yerlerden bir kaç milyon dolar çalmışlar. michael parayı alıp kaçmış. parayı bu evde, hala bilemediğim bir yerde saklamıştı. sonra diğer adam hissesini almak için oğlumu arayıp bulmuştu. paranın yok olduğunu görünce de oğlumu öldürmüştü."

    başını kaldırıp adama baktı.

    "işte o zaman evimi 750.000 dolara satışa çıkardım. bir gün oğlumun katilinin döneceğini biliyordum. o bir gün gelip fiyat ne olursa olsun evi almak isteyecekti. bütün yapacağım, yaşlı bir kadının köhne evine bu kadar çok para vermeye razı olacak adamı buluncaya kadar beklemekti."
    sandalyesini ağır ağır sallıyordu.

    dill bardağı yere bıraktı, diliyle dudaklarını yaladı. "uf!" dedi. bu limonata çok acı..."

    bakışları canlılığını kaybetti, hafif titreme ile başı, omzunun üzerine cansız bir biçimde düştü...

  • atom bombasinin mantigi olsa da; olay atomda degil, cekirdektedir. ve yaricap bakimindan atomun cekirdegi, atomdan 100.000 kat kucuktur. cekirdegin icindeki tum protonlar (pozitif yuklu olduklarindan) birbirini ittikleri icin bunlari bir arada tutan kuvvetli bir tutkal olmalidir. cekirdekler kararsiz ise kararli olmak icin ugrasirlar ve buyuk enerji aciga cikartirlar.

    supernova gibi bazi yildizlar patladiklarinda cok buyuk miktarda kutle cekim enerjisi cekirdek sureclerine dahil edilir. bu da uranyum ve plutonyum gibi agir elementleri meydana getirir.

    agir elementler nukleonlari alfa parcacigi, elektron, pozitron ya da tek tek notron olarak firlatip en kararli yapiya dogru hareket ederler, bu da enerji aciga cikartir. bu esas olarak uzerinden uzun zaman gecmis bir supernova patlamasinin birikmis enerjisidir.

    nukleonlar cekirdegin etrafindadir. kuvvetli bicimde bir arada tutulurlar, fakat alfa parcacigi cekirdegin hemen disinda guclu bicimde itilecektir. bu iki kuvvetim birlesmesinin etkisi fizikcilerin "potansiyel kuyusu" dedigi seyi olusturur. bir yanardagin yandan kesitini dusunun, kenarlari egimli , hafif de kenarlari egimi olup derin bir agzi olsun. bu yanardagin icine girip cikanlari nukleon olarak dusunun. burada nukleonlar veya alfa parcaciklari kuyuyu asacak yeterli enerjiye sahip degillerdir. zaten olsa kuyunun icinde olmazlardi. fakat kisa sureligine bir parcacik belirsizlik bagintisindan enerji odunc alir ve yeterli enerji ile kuyu disina cikar. meseleye soyle bakalim; fakat klasik kuram yerine kuantum kurami ile bakildigi takdirde enerjinin yeteri kadar olmasi gerekmez, parcacik tunel acarak engeli asabilir ve bu kuantum etkisidir. radyoaktif bozunmanin temelini olusturan da budur.

    bir cekirdegin sallandigini dusunelim. bir cekirdege enerji verilirse salinim o kadar uc noktaya cikar ki cekirdegi ikiye bolup iki kucuk cekirdege ayrilip alfa ve beta parcaciklari ile notrondan olusan minik damlaciklari sacar. bazi cekirdekler icin bu ayrilma hizli hareket eden bir notronun cekirdekle carpismasi sonucu tetiklenebilir ve her parcalanan cekirdek yanindaki en az iki cekirdegin parcalanmasini saglayacak kadar notron saldiginda zincirleme reaksiyon baslar.

    ıste bu atom bombası surecidir. bu sureci yavaslatip yavas yavas islemesini saglayip daha kontrollu enerji elde etmek icin de notronlari soguran bir malzemeyle ayar yapilirsa suyu isitarak buhar elde edip elektrik ureten kontrollu bir atom reaktörü olusur.

    gelecekte cekirdek birlestirme sayesinde sinirsiz enerji elde etme umudu yeterli sayida cekirdegi bir arada tutmanin yolunu bulmaya bagli. ayrica cekirdekleri birbirime itmede kullandigimiz enerjiden daha fazla enerji aciga cikaracak bir surec bulmak cok onemli.

    bombada her sey daha kolay; esas olarak birlestirmek istediginiz cekirdekleri uranyumla kapliyorsunuz, sonra da uranyumu cekirdek bolerek patlatiyorsunuz. cevresindeki patlamadan kaynaklanan ice dogru basinc yeteri kadar hidrojeni bir araya getirip ikinci ve daha muazzam bir füzyon patlamasıni meydana getirir.

    fakat sivil enerji santralleri (bkz: nükleer santral) icin daha incelikli bir is gereklidir. yuklu cekirdekleri iceride sise gibi tutacak sekilde ayarlanmis guclu manyetik alanlarin kullanimini ve cekirdekleri fiziksel olarak bir arada sikistiran lazer demetlerinden gelen isik palslarini iceriyor.

    sonuc olarak radyoaktif bozunma muazzam bir enerji aciga cikmasini saglar. kontrollu veya kontrolsuz olmasi ise ne amacla (iyi/kotu) kullanilacagina gore degisir.

    ****

  • din dersinde ermeni ve musevi arkadaşlar muaf oldukları için dışarı çıkarlar. din hocası gelir ve tam ders başlıycakken kapı açılır ve içeri unuttuğu çantasını almak için musevi arkadaş girer.
    arkadan bir ses: işteeee sonunda doğru yolu buldu.

  • parayı vuran kişi "bunun muhattabi apple" demiş demet hanima. demet hanimda apple'a başvurduk ama geri dönüş yapmadılar, cevap yok diyor.

    kendisi tiktokcuyu, apple'ı, bankayı, çocuğu vs sucluyor ve hala gerçek suçluyu goremiyor. o çocuğun elinde 7 binlik kartın, o tablette tiktok'un, çocuğun elinde tabletin ne işi var diye kendine de sormayı akıl etse keşke.

    bir ihtimal daha var. o da şu: tiktokcu demet hanimla anlaşmış ve viral reklam çalışması yaptırmış.

  • ilk baslarda (60'li, 70'li yillar), etkin (verimli) piyasalar hipotezinin menkul kiymet fiyatlarinin rassal yürüyüsüne denk oldugu ileri sürülmüs veya sanilmissa da, fama'nin tezinden sonra yazilmis makalelerde (stephen leroy (1973), robert lucas (1978) ve digerleri), menkul kiymet fiyatlarinin zaman icindeki degisimlerinin rassal yürüyüs tezine uygun olmadan da gerceklesebilecegi ama buna ragmen etkin (verimli) piyasalar hipoteziyle tutarli bir ekonomik piyasa dengesinin gözlenebilecegi teorik olarak aciklanmistir.

    bu görüse göre, beklenen menkul kiymet getirilerinin, degisen ekonomik kosullara bagli olarak (resesyon-kalkinma döngüleri, business cycles) zaman icinde degismesi sebebiyle; gelecekteki menkul kiymet getirileri veya fiyatlari bugüne ve gecmise ait bilgileri kullanarak tahmin edilebilir (rassal yürüyüs tezinin öngörülerinden farkli olarak). ama verimli piyasalar hipotezine göre bu tahminlerden yararlanarak para kazanmak, ancak getiriyle orantili bir risk göze alinarak mümkündür. dolayisiyla verimli piyasalar hipotezini test etmek icin gerekli en önemli kistaslardan birisi risk-getiri iliskisini aciklayan teorik bir modeldir (mesela capm). tahminlere dayanarak cok para kazandirdigi iddia edilen strateji ve tekniklerin, risk ve getiri arasindaki gercek iliskiyi acikladigi iddia edilen bu modele göre ne kadar basarili oldugu ekonometrik metodlarla test edilir. yani ancak eldeki bilgi ve tahminleri kullanarak belirli bir risk düzeyine karsilik gelen ortalama getiriden daha fazlasini kazanmak mümkünse, piyasalarin verimli (etkin) olmadigi ileri sürülebilir. fakat bu kez de risk-getiri iliskisini aciklayan modelin yeterince gercekci olmadigi iddia edilebilir ve bunun ampirik olarak test edilmesi gerekir.

    uzun lafin kisasi, etkin (verimli) piyasalar hipotezine göre, rekabetin kiyasiya yasandigi finansal piyasalarda elde bulunan bilgileri kullanarak tatli ve risksiz kazanclar saglamak mümkün degildir.

  • iki aylık kyk ve yeşil pasaportumla haftasonları amsterdama giderdik. interrail gruplarında gençler fransada şuradayım buluşalım buradayım pizza yiyelim diye postlar atardı. çantanı al yola çıklar neler neler.
    ulan amerikalı gibi takılmışız ha gerçekten. o günlere bakıp bir de şimdiye bakıyorum da aynı olayı muhtemelen hayatımın sonuna kadar bir daha yapamam.

    mesajlar üzerine edit: skyscanner ve türevi sitelerden sezon dışı genellikle kışın 10-15 euroya bilet buluyorduk. booking türevi sitelerde falan da o zamanlar tr'ye kapalı değildi bilirsiniz. yatak başı 5-10 euro ediyordu. 2 gece kalıp geliyorduk. beyniniz almıyor biliyorum ama olay buydu. zaten o dönemde facebookta bu gruplarda olanlar bilirler bunları. algınızı açın. türkiye böyle bi dönemden geçti siz inanmasanız da. bu konuda daha fazla inanamayan insan varsa şu linkten bahsettiğim zamanlara gelip gönderileri inceyelebilirler.9 euroya osloya bilet vardı lan.
    insanlar çok ilginç ben bunları yaptım diye gelip bana kızıyo mesajlardan. al link verdim dön bak o döneme. sanki ben getirdim ekonomiyi bu duruma ya :d.d ayrıca adam kendi yapamamış diye bana bok atıyor :d kafanı öpeyim o zaman kardeşim biz yaptık işte nargile kafelerde gezmeseydin.
    edit 2: akpliler cok gaza gelip mesaj atiyor o dönemde bankalar batti kyk 60 milyondu falan diye. sizin döneminizden bahsediyorum diyince apışıp kalıyorlar :d bahsettiğim dönem 2010-2015 arası arkadaşlar

  • paradan sifir atmakla paranin degerlendigini zanleden troll sicmigi. o degilde para nasil bu kadar degersizlestirilir lan. bir ara euro 1.8 lerdeydi 2006larda simdi 2.9 cidden oha amk.

  • kabin amirini çağırın ve durumu anlatım. kişi ikaz edilecektir ve yeri değiştirilecektir. eğer kişi kalkmıyor ve tacizi sürdürüyorsa sakın o kişi ile muhattap olmayın. tekrar kabin amirini çağırın durumun sizin için can güvenliği yaratabileceğini, veya sinir ile kendinizi kaybedip kavga çıkarabileceğinizi, iki durumun da uçuş güvenliğini riske atabileceğini sakince anlatın. uçuş güvenliği riski olabileceği için kabin memuru şahsa kelepçe takacak ve ağzını bağlayacak. uçak indiğinde ise havalimanında polise teslim edilecek.

    kulağınıza küpe olsun hayatta hiç bir zaman maşa kullanmak varken köze dokunup elinizi yakmayın. bu örnek özelinde demek istediğim şu: şahısla muhattap olmayın, görevliye durumu eskale edin.

  • silinme ihtimaline karşı ilk entry görsel
    not: silinmiş.

    --- alıntı ---
    -- kiranı ödeyebilirim istersen.
    + öde.
    -- ne kadar istersen gönderirim almanya'dan?.
    + nasıl göndereceksin?
    -- whatsapptan numaranı yazar mısın?
    + kendini kanıtlamadan hiç bir şey yazmam.
    -- bu 1 tane hesabim. alman bankasi. görebilirsin yukaridan.
    + 10 bin euro para ile mi tüm üniversite hayatıma sponsor olcaksın hahahaha ben de bir şey sandım seni ezik.
    --- alıntı ---

    adam çomar da kız ne peki?

    t: karşısındakiyle fiyatta anlaşamayan doktordur