hesabın var mı? giriş yap

  • başlık : ilk bilgisayarınızı alınca yaptığınız mallıklar

    20 - fifa99 da maca baslarken klavye simgesini sola çekmek aklıma gelmemişti bir bucuk sene takımların maç yapmasını izledim

  • baba: evlen oğlum, derdini paylaşacağın biri olur.
    oğul: derdim yokki baba.
    baba: olsun, evlenince olur oğlum.

  • 1652 yılından önce toprakların tamamı siyahilere aitti diyerek yeni bir yasa çıkarmaya hazırlanan, beyaz ırkçılığın yerini siyahilerin ırkçılığına bırakmaya başladığı ülke.

    25 yıldır iktidarda olan anc; apartheid sonrası ilk defa radikal bir söylem kullanarak, "beyazlara" ait olan toprakların, bedelsiz olarak siyahlara geri verilmesini mecliste tartışıyor.

    ülkede zaten yüzde 6-7'lere düşmüş beyaz azınlık ise; bunun anayasaya aykırı olduğunu ve böyle bir şey olursa ülkeye yatırımcı gelmeyeceğini, ekonominin çökeceğini anlatmaya çalışıyor.

    avustralya ise konuya müdahil olup; toprakları elinden alınan, işinin ehli beyaz çiftçilere göçmenlik konusunda kolaylık sağlayabileceğini açıklamış. çünkü ülkede tarımla uğraşanların çoğu 300-400 yıldır bu işi yapan, "boer" denilen hollanda kökenli beyaz çiftçilerden oluşuyor ve anc şu an tam olarak bu insanları hedef tahtasına oturtmuş durumda.

    bir diğer dikkat çekici şey de; "boer" denilen beyaz çiftçiler apartheid sonrası sistematik olarak saldırıya uğruyor. ülkede son 25 yılda 3000'in üzerinde çiftlik basılmış ve binlerce beyaz çiftçi öldürülmüş.

    şu an ülkenin en büyük konusu planlanan toprak reformu. ayrıcalıklarını kaybetmiş olsalar da hâlâ ekonomiyi domine eden beyazlar ilk defa bu kadar ötekileştirilmiş ve güvensiz hissediyor.

    velhasıl, mandela'nın toplumun her kesimine özgürlük ve huzur getirmeyi planlayarak çıktığı yol, onun ölümünden sonra çok başka yerlere gidiyor maalesef. içinde cape town gibi harika bir şehir barındıran bir ülke için üzücü.

  • ilk defa geçtiğimiz pazartesi gecesi bir sosyal mecra paylaşımı sayesinde tanıdım bu köyü. sonra hakkında yazılanları okudum, çekilenleri izledim. rüyama falan girmeye başladı artık. ben köy hayatından falan hazeden insan değilim. ama içten içe çekti beni kendine. pazar günü arkadaşlarımı gaza getirdim ve gittik.

    öncelikle köy cinli hayaletli vs. falan değil. bunu bu şekilde yansıtan herkesin aq.

    konumu sebebiyle oksijene doyacağınız bir yerde, mis gibi temiz hava.

    çok tatlı bir çiftin işlettiği bir kahvaltı evi var, ismi "ninemin kahvaltı evi". öncelikle orda kahvaltımızı yaptık, hatta tabiri caizse ne varsa önümüze yığdılar, neyi yiyeceğimizi şaşırdık. ve hepsi organik, çok lezzetli.

    ordan çıkıp köyü dolaştık, zaten 10 15 dk sürüyor. sonra kahveci mehmet abinin kahvesini içtik. kendisi çok tatlı bir insan, çok sevdim.

    saydığım kişiler dahil köy nüfusu 10 kişiymiş. ben yaşlıların nasıl geçindiğini, nasıl yaşadığını çok kafama takmıştım. düşündüğüm gibi değilmiş, yaylaya gidip geliyorlarmış.

    evler yıkık dökük, bu manzara çok üzücü. kendi içimin dışa vurumu gibiydi sanki, belkide buydu beni oraya çeken. ama devlet oraya elini atmış, her türlü çalışması yapılmış, ilerleyen zamanlarda planlandığı gibi olursa bu yer ıssız olmaktan çıkar, şirince gibi ziyaretçi akınına uğrar.

    ulaşımın biraz zor olması dışında hiç bir sıkıntısı yok. en yakın zamanda tek başıma kafamı dinlemek için yeniden gideceğim.

    çok gezen, gezdiği yerleri ballandıra ballandıra anlatabilen biri değilim, o yüzden anlatımım için affınıza sığınırım.