ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
uyuyan yolcuyu uyandırıp o koltuk benim demek
-
uyayan yolcuda salatalik yapmasin, gitsin kendi koltuguna otursun.
milli dayanışma kampanyası
-
birkaç öneri ile katılmak istediğim kampanya, şöyle ki;
- 424 milyon 478 bin 437 tl vergi borcu silinen cengiz holding'ten ilgili tutar tahsil edilsin ve kampanya dahilinde geçim sıkıntısı çeken, işsiz kaldığı için zor durumda olan vatandaşlarımızın ihtiyaçları için harcansın.
- kızılay tarafından ensar vakfına yurt yaptırması için aktarılan para bahse konu vakıftan geri alınsın ve yine ihtiyaç sahipleri için kullansın.
- ülkemizdeki tüm ihaleleri alan limak cengiz kolin üçlüsüne, bayburt grup vb.'lerine yap işlet devret kapsamında yapılacak tüm ödemeler kamulaştırılsın ve kampanya dahilinde ihtiyaç sahiplerine dağıtılsın.
dipnot;
(bkz: cengiz inşaat'ın vergi borcunun silinmesi)
(bkz: cengiz inşaat vergi borcunu ödesin kampanyası)
(bkz: 7.9 milyon $ kızılay bağışının ensar'a verilmesi)
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"aramıyor, çünkü radyasyondan etkilenmemi istemiyor, çünkü beni seviyor."
benim bakanıma edirne'de çay vermediler
-
cok gelismis bir ulkenin, bir basbakaninin, bir konusmasinda gecen, magduriyet iceren bir soz.
-boyle bir sey olabilir mi? soruyorum size olabilir mi? benim bakanimin cani cay cekmis ve icmek istemis ama yok demisler. ulan hepiniz o evdeydiniz. biz bu cay vermeyenlerle sandikta gorusuruz. varsa bir derdin sandiga gelirsin. oyle balkondan cay yok demekle olmaz. ben buradan edirne savcilarini da goreve cagiriyorum. o evde cay olup olmadigini kontrol etsinler.
the revenant
-
akademi'nin yerinde olsam bu filmde oscarı leonardo'ya saldıran ayıya verirdim. çıldırsın ibne.
not: çok iyi film.
öyle bebekler var ki insanı tahrik ediyor
-
"... şişirmeye çalıştım, o da olmuyor!" diye devam etse şaşırmayacağım açıklama.
sapir-whorf hipotezi
-
1956 yılında dilbilimi dünyasına duyurulan sapir-whorf hipotezi'nin özü şudur: sözcükler dünyayı nasıl algıladığımızı belirler. her dilin kendi içinde farklı bir mantığı ve algılama biçimi vardır. dolayısı ile dünyaya kelimelerle bakıyoruz desek yanılmış olmayız.
(bkz: benjamin lee whorf)
(bkz: edward sapir)
egypt'le mısır ne alaka
-
cevabı şöyle olan bir sorudur:
* ülkenin ismi cumhûriyet masr'al arabiye diye geçer kendi dillerinde, mısır kelimesi de masr'al 'dan gelir. mısırlılar ülkelerine "mısr" diye hitap ederler. biz de bu ismi kullanırız.
* egypt ise mısır'ın müslüman olmadığı dönemlerden kalma bir kelimedir. yunanistanlı şehir devletleri bu diyara "aigyptos" diye hitap ettiği için (hwt-ka-ptah kelimesinin bir türevi, mısırlılar'ın o zaman kendi ülkelerine hitap şekli) günümüze "egypt" şeklinde ulaşmıştır.
* tahıl olan mısır ise, tüm bunlardan bağımsız olarak dilimizde "mısır buğdayı" olarak anıldığı için bu isme sahiptir. zaten yeni bir tahıl olduğundan (eski dünyaya 16. yy'dan sonra getirilmiştir, amerika'dan) değişik dillerde birbirinden alakasız isimlere sahiptir.
(bkz: google sizin dostunuzdur, arkadaşınızdır)
yaran baba oğul diyalogları
-
baba 135 kilo olmuştur. yani yarım dünya diye tabir edilen safhayı atlamış, kendi çapında ufak bir gezegen olma safhasına gelmiştir. bu muhabbetin konu edildiği bir akşam yemeğinden sonra meyve yemek için bir elma alan atrin mutfakta ayakta televizyon izleyen babayla karşılaşır. elmayı alıp babanın göbeğinin yanından yere bırakır ve bu işlemi 2 3 kere tekrar eder...
baba: napıyosun lan?
atrin: kontrol ediyorum.
baba: neyi kontrol ediyosun? yıkasana lan elmayı?
atrin: dur yahu elma büyük geldi ama mandalin kesin olur.
baba: ne olur?
atrin: yörüngene oturur ya..
babanın gözlerinin yörüngeden çıkmasının akabinde atrin'in elindeki elmayı kapar ve kapıdan kaçmakta olan atrin'in yörüngesine *çot* sesi ile oturtur. hala acıyo lan sırtım.
superunknown
-
bu hafta 22. yaşına giren, 90'lı yılların en ikonik ve süper albümlerinden biri. içerisinden dönemin onlarca hit parçasını çıkarmıştır.
badmotorfinger sonrası oldukça sert ama olgun bir geçiş olmuştur grup için ayrıca.
neyse ne, soundgarden'ın pearl jam ile birlikte seattle'dan çıkan en güzel şey olduğunun bir başka kanıtıdır bu albüm kısaca.
pisssssmi
-
minibüse binmeden önce teyzelerin cikarttigi ses, artik ka$ar derecesinde minibüs deneyimi olanlar "pis" le isi bitirirler