hesabın var mı? giriş yap

  • bir makina, bir elektronik bir de bilgisayar muhendisi otomobil ile yolculuk ediyorlarmis. otomobil issiz bir yolda ariza yapmis. makina muhendisi atlamis;
    -kesin motordandir ben bir bakayim.
    orasina burasına bakmis motorun, ama bir ise yaramamis.
    ardindan elektronik muhendisinin aklina sorunun elektrik aksamindan olabilecegi gelmis. oda uzunca bir sure kurcalamis arabanin biyerlerini ama nafile. sonunda kimsenin yapacak biseyi kalmayinca bilgisayar muhendisi caresiz bir ifadeyle;
    - bence bi inip tekrar binelim...

  • cem yılmaz, cmylmz diamond elite platinum plus adlı son stand up gösterisinde bu karşılaştırmayı bizzat yapmış.

    harfi harfine olmasa da akılda kaldığı kadarıyla aktarmaya çalışırsam şöyle;
    "... ata bursa'da büyümüş, üniversiteyi istanbul'da okumuş, genç yaşından itibaren benden çok daha fazla yer görmüş, farklı farklı illerde yaşamış, daha çok insan tanımış, gözlemlemiş ve çözmüş, halkın içinden gelmiş ve halkın içinde olan bir adam. benden çok daha fazla anısı var. tespitlerini ve esprilerini bu birikiminden çıkarıyor. 'eyva eyva be ya' diye aldı yürüdü bir sürü film yaptı. ben istanbul sarıyer'de* doğdum büyüdüm, istanbul'da okudum, çevrem belliydi ve hep o çevrede yaşadım, dışına çıkmadım hiç. sadece karadeniz'de bir yere film çekmeye gitmiştim o kadar..." ... gibi bir açıklama yaptıktan sonra bölge insanıyla ilgili birkaç espri ve şive taklidiyle bağladı mevzuyu.

    özetle "konfor alanı" muhabbetine değindi. konfor alanından çıkmayan, hayatı boyunca sadece konforlu alanlarda dolanan bir insanın kendi rahatını düşünmesi aslında akıllıca gibi görünüyor, ancak bu rahatlık her zaman ultra süper çıkış plus bir başarı grafiğini garantilemiyor ne yazık ki. cem yılmaz da bunu biliyor ve aksini iddia etmiyor zaten. cmylmz diamond elite platinum plus başlığında on yüz milyon sözlükçünün yaza yaza bitiremediği eleştirileri, cem yılmaz özeleştiri şeklinde şovuna güzelce serpiştiriyor. hatta hayat boyu konfor alanında yaşamış olmasıyla tatlı tatlı övünerek yapıyor bunu, övünürken sözlerini değil mimiklerini kullanıyor.

    özeleştiri zekice bir taktik. gerçekçi özeleştiri yapabilen insan, dışardan gelen eleştirilerden olumlu ya da olumsuz yönde zerre etkilenmez. şaşırmaz, alınmaz, bozulmaz, "aa bak ben bunu hiç düşünememiştim dur hemen düzelteyim, kendimi geliştireyim" falan demez, anca malzeme olarak kullanır, tespit ve espri çıkarır. cem yılmaz'ın "çok da ş'apmayan" tavrı bundan kaynaklanıyor. ata demirer'in kendi kilosu üstünden yaptığı fiks espriler de bu taktiğe dayanıyor.

    "ata demirer gazinosu" adlı son şovuna bakılırsa ata demirer yıllara yenilmemiş görünüyor. çoluk çocuk derdi yok. gençken zayıf olup da yaşlandıkça kilo almış ve değişmiş biri değil. her gösterisinde çocukluktan beri kilolu oluşunu anlatır ve espri malzemesi yapar zaten. hayata dair gerçeklerden biri de şudur; ergenliğinde, gençliğinde karşı cinsten ilgi, pohpoh, müsamaha görmemiş ve dolayısıyla buna alışmamış kişiler yaşlandıklarında yoksunluk hissetmez ve negatif ruhsal değişim yaşamaz. ata demirer'de de bu stabilite hissediliyor. adamın modunda hiç değişiklik yok. metin akpınar üstadı da anarak onun yaptığını yapıyor ve sahnede sesiyle, müzik bilgisiyle yardırıyor.
    metin akpınar da devekuşu kabare'de yeri gelince bir şarkı patlatır ve seyirciyi ayağa kaldırırdı. "alo galaksi taksi araba yok" dedikten sonra çaayelinden öteyee diye başlardı mesela... ata demirer de bu taktiği daha büyük bir destekle, arkaya taşkın sabah orkestrasını alarak uygulamış, çok da iyi etmiş. üç bej saat iyi eğlendirdi be ya...

    edit: cem yılmaz'ın doğup büyüdüğü semt sarıyer değil samatya imiş. düzeltme için mesaj butoncuğumu yeşillendiren yazarlara teşekkür ederim.

  • bilinmesi ve kullanılması bir çok tüketici açısından çok faydalı ve kolay olacaktır. bilen bilmeyene anlatsın. bir ürün sipariş ettiniz internetten veya firmadan satın aldınız ama gelmedi veya gelen ürün hatalı. firma karşısında tek bir tüketici gördüğünden pek dikkate almayabilir. oyalayabilir. tüketici haklarını koruma kurulu veya tüketici mahkemesiyle uğraşmadan da halledilebilir mesele. parkta dayak yiyen çocuk olmasak da uğraşmamak adına bankaya haber vermekte fayda var. bilinmesi gereken siz ve firma arasında bir alış veriş olsa da orada kredi kartını sağlayan bankanın da bir garanti fonksiyonu var. siz bankaya başvuruyorsunuz. firma karşısında bankayı gördüğünden olsa gerek işlemler daha hızlı sonuçlanıyor. kısaca mesele bu. bazı bankalar kendilerinin matbu dilekçelerini istiyor işlem için. ama siz olayı sade bir şekilde anlatan bir dilekçeyle başvurduğunuzda da kolayca hallediliyor. ben kullandığımda 5-6 satırlık bir dilekçe yazdım örnek vermek gerekirse.
    olayı, karşı tarafın açık adresini,tarihi,kredi kartı numarası ve işlem karşısında ürün-hizmet almadığınızı veya çıkan hatayı, paranızın iadesini istediğinizi belirtin.
    son olarak başvuru öncesi firmaya mail veya benzer yollarla başvurun. kibarca ağızlarından laf alın gerekiyorsa. gelen cevapların çıktısını da dilekçeye ekleyin.

  • çok eski atalarımızın beslenmek, barınmak ve yırtıcı hayvanlardan korunmak amacıyla zorunlu olarak yaptığı eylem. afrika'da halen ağaç evlerinde yaşayan kabileler vardır.

    günümüzde ise genellikle aşağıda sayılan amaçlarla yapılagelmektedir:

    - eğlence, oyun, hobi:
    özellikle çocuklar için eğlencelidir. sık yapraklı ağaçlar, saklanmak için, meyve ağaçları dalmak için idealdir. ağaç dallarına salıncak kurulur. batı ülkelerinde "ağaç evi" yapmak birçok çocuğun ve hatta yetişkinin hayalini süsler.

    ağaç otelleri bile vardır. örneğin: kadir's tree houses. keza, lüks ve konforlu, çok odalı ağaç evleri bulunur. bunları inşaa eden profesyonel şirketler ve bu konu ile ilgili televizyon dizilerini hatırlayınız (bkz: treehouse masters).

    - spor:
    ağaca tırmanmak, giderek popülerleşen bir spor dalıdır. uluslararası düzeyde şampiyonalar düzenlenmektedir. bu alanda uluslarası çatı örgütleri de mevcuttur. örneğin:

    - "tree climbers international". web sitesi: treeclimbing.com
    - "isa international society of arboriculture". web sitesi: www.itcc-isa.com
    - "global organization of tree climbers". web sitesi: www.gotreeclimbing.org

    - beslenme (hasat):
    çağdaş tarım teknikleri ve kültürleme sayesinde, görece küçük ve alçak meyve ağaçlarından daha fazla ürün elde edilebilmektedir. böylelikle, daha hızlı, verimli ve ekonomik bir hasat mümkün hale gelmiştir.

    buna rağmen; dut, çam fıstığı gibi yüksek ağaçlarda veya aguaje ve hurma gibi yüksek palmiyelerde yetişen bazı meyveleri toplamak için halen tırmanmak gerekebilmektedir.

    - budama (ağaç bakımı veya hayvanlara yem sağlama):
    şehircilik ve çevre düzenleme çalışmaları bağlamında ağaçların budanması yaygındır. bu amaçla genellikle alet ve iş makinaları kullanılsa da, bazı hallerde görevlinin bizzat tırmanması gerekir.

    öte yandan, özellikle karadeniz yöresinde, taze yem elde etmek için hayvanların çok sevdiği akasya gibi ağaçlar budanır. akasyanın (karadeniz'de "diken ağacı" denir) gövdesi uzun, düz ve dikenli olduğu için buna tırmanmak özel maharet ister.

    - bilimsel araştırma:
    yağmur ormanları; botanik, dendroloji, entomoloji, zooloji, ilaç endüstrisi, müzecilik ve birçok bilim dalının ilgi alanına girer.

    bu bölgelerde habitat genellikle yüksek ağaçların taç bölgesinde yoğunlaştığı için, bilim insanları gözlem yapmak ve numune toplamak amacıyla ağaçlara tırmanmak zorundadır.

    ağaca tırmanırken nelere dikkat edilmelidir?

    en önemli risk yüksekten düşme tehlikesidir. bunun yanısıra, ağaçta barınan arı, kuş ve diğer yabani canlıların saldırısına uğrama, olası yaralanma ve çiziklere bağlı enfeksiyon, alerji ve zehirlenme riski de dikkate alınmalıdır.

    yukarıda ayrıntılarına yer verilen, bilimsel araştırma, spor ve hobi gibi amaçlarla ağaca tırmananlar için özel teknikler ve ekipmanlar mevcuttur. bunlar, özel eğitim almış profesyonellerdir.

    hiç tırmanmamış veya yeni heveslenenler nelere dikkat etmelidir?

    - yerçekimi kanununa saygı duyun. o karıncaya da, insana da eşit davranır. dolayısıyla, her canlı kendi ağırlığından sorumludur.

    - ağacın altındaki zemini inceleyin. sert, sivri taşlar, parmaklık, çit, dikenli tel vb. varsa riske girmeyin. kurumuş dalları olan ağaçların altında durmayın.

    - tırmanmak istediğiniz ağaç hakkında ön bilgi edinin (dalları esnek midir, gevrek midir, dayanıklı mıdır, meyveleri (varsa) yenir mi, vs.)

    - ağaca, doğaya saygı duyun, koruyun. bir çok ağaç muhtemelen sizden daha yaşlı olacaktır.

    - gerekmediği sürece (yemeyecekseniz) meyvelerini, yapraklarını koparmayın. çünkü bunlar birçok hayvan için yaşamsal önemde besin kaynağı olabilir.

    - kavak gibi uzun, düz gövdeli ağaçlara tırmanmayın, ne işiniz var? bu hem zordur, hem de özel teknik ve sürtünmeyi artıran, kaymayı önleyen mekanik aletler gerektirir (palmiyelere tırmanan yerliler veya elektrik direğine tırmanan görevliler bunlardan yararlanır).

    - burası çokomelli: dalların gövdeye yakın, budak kısmına basın. dal uçlarına ağırlık vermeyin. cansız, kurumuş dal ve budaklara basmayın, tutunmayın.

    - gövde üzerindeki kav vb. mantarlara basmayın, tutunmayın. bunlar kaygan veya kırılgan olabilir.

    - bastığınız, oturduğunuz dal sağlam olsa da, elleriniz de boş durmasın. aynı anda başka dallara tutunmayı ihmal etmeyin.

    - incir ağacı oldukça tehlikelidir. odunu yumuşak ve gevrektir. dalları hiçbir belirti göstermeden budağından "pıt" diye kopuverir. anadolu'da "incirden düşen iflah olmaz" denir, doğruluk payı vardır.

    - kuş veya sincap yuvası, arı kovanı, karınca katarı, tırtıl olan ağaçlardan uzak durun. yuvasını savunan bir canlı çok tehlikeli olabilir. örneğin kargalar sürü halinde savunmaya geçer. sivri gagaları ve bıçak gibi sivri pençeleri vardır. arı, karınca ve bazı tırtıllar zehirlidir. saldırı altında panikleyebilirsiniz ve düşme riskiniz artar.

    - içini göremediğiniz delik veya kovuklara dokunmayın.

    - ağaçta kalmış kediyi kurtarmak için tırmanmayın, itfaiye çağırın. aceleyle, temel güvenlik tedbirlerini gözardı etmeniz muhtemeldir. ayrıca, kedi paniğe kapılıp size zarar verebilir. tekrar: itfaiye çağırın.

    - son olarak: bu keyfi güneşli havalara bırakın. yağmurlu, gök gürültülü havalarda tırmanmayın. kayıp düşebilirsiniz. daha da önemlisi: ağaçlara yıldırım düşme riski daha fazladır.

  • uzun ilişki sonrası, ayrılığın üzerinden uzun bir zaman geçmişken ansızın bir mesaj:

    - bu gece kardeşimi istemeye geldiler, sadece haber vermek istedim...

    meali: oysa ne hayallerimiz vardı, biz evlenecektik, onlar bizi takip edeceklerdi... ayrıldığımız günden beri yalnızım, kimseyi koyamadım yerine... attım gururumu bir kenara, sonrasında aklımda kalmasın diye son bir kez deniyorum şansımı, haydi gel, dönelim bu hatamızdan... seni hala çok seviyorum...

    - haber verdiğin için çok teşekkürler, mutlaka arayıp tebrik ederim...

    meali: kokunu duydum sanki adını görünce telefonda, yüreğimin atışı hızlandı, özlemim depreşti, ama korkularım canlandı... ayrıldığımız günden beri yalnızım, kimseyi koyamadım yerine... ama yok cesaretim yeniden denemeye, aynı şeyleri yaşayamam...
    aslında çok iyi aldım mesajını, ben akıllı olup, aptala yatıyorum, anlamamış gibi cevap veriyorum sana; oysa sen de bunu korkaklığımdan yaptığımı anlayacak kadar akıllısın, beni o kadar iyi tanıyorsun...
    beni o kadar iyi tanımış olmandan korkuyorum zaten galiba, hoşçakal...

  • evde onu bekleyen veya birazdan eve gelecek olan bir gönüldaş yoksa eve ister 17:15'te gelinsin ister 19:00'da gelinsin ne fark eder.yaş biraz ilerleyince daha çok anlaşılıyor bu durum.gençlere sözüm yok işten erken gelsinler otursunlar dizilerini izlesinler ama bir yerden sonra insanın bilgisayar ekranına bakası gelmiyor.
    hayat çok garip.bayılırdım halbuki dizi izlemeye.

  • adamlar her şeyi çok çok güzel şekilde ve çok değişik bir simgeleme yöntemiyle anlatmış. katılmadığım noktalar olsa da genel itibariyle izlemesi zevkli, rte politakasının ve türkiye gündeminin özeti bir video olmuş. ellerine sağlık...

    edit: eski link erhanmartin arkadaşımın uyarısı üzerine çalışan link ile değiştirildi.