hesabın var mı? giriş yap

  • hayata dair gülümseten detaylardan biri. insan böyle aşkları, aşıkları görünce mutlu oluyor.

    -pişt garson.

    hatun: aşkım yapma lütfen noolursun.

    -sen karışma. kardeşim bize iki tane çay getiriyorsun, biri açık.

    garson: tabi efendim.

    hatun: sen çok iyi bi insansın...

    -şşt sakın, sakın. bir daha bu konuyu açarsan seninle konuşmam.

    hatun: amaa, hmpf peki.

    -sakın.

  • vesikalı yarim, lütfi ömer akad'ın türk sinemasına, bu topraklara, biz melali anlamaya çalışan nesle* güzel, zarif, iç burkan, unutulmayan, hatırda tutmak için sık sık izlenen, yani sönmesin diye devamlı odun atılan bir işaret ateşi gibi gözetilen bir hediyesidir. türk sinemasının en güzel, en hisli melodramlarından biri belki birincisidir. istanbullu bir ustanın elinde işlenmiş oltu taşı gibidir senaryosu. herkes ve her şey olması gerektiği gibidir. manav halil, sabiha, halil'in babası ama en çok da bütün olanlardan sonra halil'e terliklerini giydiren karısının ruh hali...

    filmin can alıcı sahnelerinden biri de, halil'in arkadaşlarıyla gittiği gazino/meyhane benzeri mekandır. daha önce böyle bir yere hiç gitmemiş olan akad, mekanı hayalinde tasarlamış amma velakin 60'lı yılların meyhane geleneğini kalbinden yakalamıştır. akad'ı büyük yapan da zaten budur.

    film özetle sabiha ve halil'in, olmayacak duaya amin ve olamayacak bir aşka inşallah demeye çalışmaları ama bunu başaramamaları beyanındadır.

    sene 1968'dir, yer istanbul'dur, dekor bir meyhane, bir hapishane, bir manav, iki evdir. vakit umumiyetle gece nadiren gündüzdür, sokaklar ise çıkmaz sokaklardır. şarkı ise kalbimi kıra kıra'dır.

    izlemekten bıkmayacağım.

  • şöyle bir örnekle açıklayalım:
    1-0 yenseniz düşme potasından çıkacağınız ligin son maçında, hiçbir iddiası bulunmayan rakibinizden 5 gol yemişken hakemin 18 dakika uzatma işaret etmesidir majör depresyon.
    maç 5-0dır ve önünüzde daha 18 dakika vardır. top çevirseniz zaman geçmez, takımınız 9 kişi kalmıştır ve şeref golü atmanız veya 3 gol daha yemeniz arasında da bir fark yoktur. “bitse de gitsek” diildir yani majör depresyon “lütfen bitsin artık”tır. sahada öylece dolanırsınız ve hakem son düdüğünü çalmak bilmez. çaldığında artık 2. ligde olacaksınızdır. sahadan çekilmenizi engelleyen abuk kuralların içinde öylece son düdüğünü beklersiniz. bazen rakip takım 6.ya 7.ye gider, bazen tenezzül etmezler santraya gitmeye..
    taraftarlarınız ise 3. golde çoktan stadınızı yakmış ve çıkıp gitmiştir.

  • +43'umle destek verdigim kadindir.
    25'i gecince noluyor saniyorsunuz bir anlasam !

    edit: 43 yasindayim esollari !
    43'ten 25'i cikarabilecek kadar sayisal zekam olsaydi, prefusor filan olurdum !

  • "...ve oturuldu bir takım şeyler söylendi
    imla kurallarıyla mutsuzluk üstüne..

    bunun üstüne daha ne denir ki?

  • son zamanlarda yerli markaların yaptığı saçma fiyat artışıdır. hemen bir iki örnek verelim:

    mevsimlik ceket

    %100 polyester kaban

    mevsimlik bir cekete 900 tl yazabilmiş, kumaşı beş para etmez kabana da aynı şekilde. eyvallah ekonomi, iplik, pamuk her şey çok pahalandı. fakat yerli markalar her zaman zara, bershka gibi markaların 3’te, 4’te biri fiyat olurdu. şu an ise lcw zara ile neredeyse aynı, 200-300 tl oynuyor. online’da yalandan indirim kuponu yollayıp duruyorlar.

    fiyat bindiriminin sebebi belli ama. “nasıl olsa yabancı turistler bu fiyata da alıyor” düşüncesi. o zaman kim takar vatandaşı. kendi insanına bu kadar düşman başka bir ülke gördünüz mü?