hesabın var mı? giriş yap

  • fm 2011'de denizlispor ile bank asya'da lider giderken bir anda youla'nın sakatlanmasıyla tepetaklak 9. sıraya kadar gerilemiştik ve böyle bir takım nasıl olur da iyi yönetilemez diye kendime kızıp takımın geleceği adına sezonun ikinci yarısının başlarında istifa ettim ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

    bu sırada gerçek dünyada denizlispor ligde liderdi ve doludizgin gidiyordu. oha dedirten kısmına bakarsak doludizgin giden takımda oyundaki gibi youla sakatlandı takım bir anda düşüşe geçti ve teknik direktör hamza hamzaoğlu istifa etti ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

  • aralarında başka bir konu vardır bunların, benim bildiğim polis anca şikayet olursa onda da yarım ağız müdahale eder böyle şeyler, bana kalsa karışmazdım da emir geldi mecburen geldik izlenimini beden diliyle karşı tarafa vermeye uğraşır. eğer gerçekten huzuru sağlamak için müdahale etmişlerse helal olsun.

    edit: polisler terörle mücadeledenmiş, muhtemelen kendileri de düğün konvoyunun yolu kesmesinin oluşturduğu trafiğe takıldıkları için bunlara bilenmişler (iyi de olmuş) ama yolun karşı şeridinden geçiyor olsalar, trafiğe takılmasalar, yani kendileri rahatsız olmasa bu şekilde bir müdahale edeceklerini de sanmıyorum. yolunda giden bir polisin durup da bir suça müdahale ettiğini ben bugüne kadar görmedim. en fazla ekiplere söyler ilgilenin şunlarla der ama kendileri de yolu kesilenler arasında olunca orada zurnanın zırt dediği yer denk gelmiş düğün konvoycularına. ne yani devletin koca yolu defalarca kesildi hiç mi polis denk gelmedi? ama bu sefer hem de terörle mücadele ekipleri mağdur edilince yol kesenler yaş tahtaya basmışlar.

  • maç sonrası spiker sabri sarıoğluna soruyor roma'da çok zor bir 90 dakika bizi bekliyor diyebilir misiniz?

    sabri : roma'da çok zor bir 90 dakika bizi bekliyor.

  • insanları kendilerinden gizli gizli yemek yemek zorunda bırakan tiplerin saygı saygı diye zırladığı başlık.

    kimse senin inancına saygı duymak zorunda değil. beğenmiyorsan bırak işini, kapat pencereni kapını, otur evinde. kimse de sen zırlama diye senden gizli gizli yemek zorunda kalmaz.

  • 1836'da jean françois paujot isimli bir jamaikalı tarafından üretilmiştir.

    aslında, kendisi kırmızı ve mavi muz (sadece pişirilerek yenilebilir) üretimi yaparken, bahçesindeki ağaçlardan birinde bulunan muzun sarı rekli olduğunu ve pişirmeden yenilebildiğini farketmiş. muz türleri arasında daha kaliteli bir muz üretebilmek için çaprazlama yaparken, bugün bildiğimiz muzu üretmeyi başarmış.

    asıl ilginç olan ise, paujot'ın daha iyi bir muz üretme çalışmaları sırasında bu sarı muzun doğal bir mutasyon sonucu kendiliğinden oluşması. yani bu muz onun çalışmalarının ürünü değil. bugün bildiğimiz tüm muz tarlaları o tek ağaçtan ortaya çıkmıştır. tabi sonrasında çok zengin olduğunu söylemeye gerek görmüyorum.

    ayrıca bugün bildiğimiz muzun meyvesi kısırdır. doğal yollarla çoğalamaz.

  • avengers: endgame'in ardından en fazla hype yapılan süper kahraman filmlerinden biri spider-man: no way home olsa gerek. hatta belki de farklı evrenlerden karakterlerin gelişi ve nostalji duygularımıza hitabeti yüzünden bir çok kişi için endgame'den bile daha büyük bir heyecana neden olmakta. ikinci fragmanın yayınlanması fanlar için beklemesi zorlu bir süreç oldu. özellikle covid-19'dan sonra fragmanların filmin vizyon tarihine biraz daha yaklaştıklarını gözlemlemek mümkün. no way home gibi gizemlerle dolu bir film ise ikinci fragmanını vizyon tarihine bir ay kala verdi.

    fragmana geçmeden önce bir düşünceme netlik kazandırmak istiyorum. internette filmle ilgili neredeyse her gün sayısız iddia ortaya atılmakta. o kadar çok şey dönüyor ki elbette bazıları doğru çıkacak ama çoğunluğu doğru çıkmayacak. ben tobey maguire ve andrew garfield'ın filmde olacaklarına inanıyorum. her şeyden önce hikaye anlatıcılığı anlamında eski dönemlerin villainları çıkıyorsa kahramanlarının da çıkması gerektiğini düşünüyorum. bunun dışında charlie cox'un daredevil rolüyle bu filmde kısada olsa karşımıza çıkacağını ve diğer mcu işlerinde görünmeye başlayacağını, sonunda da kendi solo projesini alacağına da inanıyorum. bunları aradan çıkarayım ki fragmana odaklanabilelim.

    fragman final savaşının dramatik bir anı olduğunu düşündüğüm bir sahne ile açılıyor daha sonra far from home'un sonu ile bağlantılı olan peter'ın kaçış sahnesini izliyoruz. mj'e söylediği bir konuşmaya tanıklık ediyoruz. bu sahnelerin fragmanın finalinde gördüğümüz düşüş sahnesine gönderme içerdiğini düşünüyorum. mj o düşüşten sağ çıkar mı çıkmaz mı göreceğiz ama sırf bu açılış bile peter'ı bu filmde bazı kötü olayların beklediğini işaret etmekte.

    doctor strange'den bir önceki filmde kimliğinin ortaya çıkması üzerine yapılan büyünün ters gittiğini ve villainların diğer evrenlerden geldiklerini öğreniyoruz. doctor strange bu gelen kişilerin kaderinin spider-man ile dövüşürken ölmek olduğunu söylemesi çok önemli. belli ki peter burada bir karar verecek. anladığım kadarıyla peter bu kişileri o kaderden kurtarmak isteyecek ama işler hiç tahmin ettiği gibi gitmeyecek.

    peter'ı bazı kötü olaylar bekliyor demiştim. villainları kurtarmak için aldığı kararın filmde belli sonuçları olacak gibi duruyor. peter'ın etrafındaki herkesin bu filmde tehlikede olduğunu düşünüyorum. tom holland bu konuya ufak bir göndermede yapmıştı. zannediyorum yakın çevresinden biri ölecek. final savaşında mj ve ned var. may yengeyi bu filmde kaybedebilir diye düşünüyorum.

    doctor octopus bu fragmanda da diğer villainlara göre daha fazla kendisine yer bulmuş. köprü sahnesinde peter'ın kostümünün teknolojisini çalıyor gibi görünüyor. bu ve benzer şekillerde bütün villainlar upgrade alacaktır film boyunca. alfred molina'yı rolde tekrardan görmek harika bir his. spider-man 2 de muhteşem bir iş çıkarmıştı.

    her ne kadar doc ock fragmanlarda ön planda olsa bile ben filmin ana düşmanının green goblin olacağını düşünüyorum. diğer karakterlere kıyasla esas manada kötü ruhlu olan kişi norman osborn. onun filme kadar asıl niyetinin saklanacağına ama filmde kötü adamları onun manipüle edeceğine inanıyorum. green goblin filmde iki kostüm giyecek gibi. birincisi ilk spider-man filminde giydiği klasik kostüm. ikincisi ise fragmanda çok az gösterilen maskesiz kostüm. o kostüm muhtemelen çizgi romandakine daha yakın bir kostüm olacak çanta vb.

    electro tasarım olarak beni the amazing spider-man 2 filminde müthiş bir hayal kırıklığına uğratmıştı. no way home'da ki görünüşüne ise bayıldım. çizgi romandakine uygun bir electro görmek beni çok memnun etti. karakterizasyon olarak da biraz daha iyi yazıldıysa the amazing spider-man 2'den daha güzel düşünceler bırakacaktır seyircinin zihninde.

    sandman ve lizard ise genel olarak aynı gözüküyor. filmde biraz daha az yer alacak villainların onlar olacağını düşünüyorum. ama ters köşe bir durumda olabilir. özellikle sandman ile spider-man 3 filminde yollar kötü şekilde ayrılmamıştı. screen time olarak az olabilirler ama etki olarak kesinlikle önemli şeyler yapacaklardır.

    fragmanın bir kısmında j. jonah jameson'ı da görüyoruz. karakteri çok özledim. andrew garfield döneminde ve tom holland döneminde gözlerim hep aradı. bir önceki filmin after credits sahnesinde görünmüştü bu filmde ise hikayenin içerisinde olacak. jameson ve daily bugle bir spider-man hikayesini tamamlayan en güzel unsurlardan biri benim için.

    spider-man'in iki yeni kostüm giydiğini görüyoruz. biri siyah ve altın rengi olan kostüm. bu kostüm var olan kostümün ters giyilmiş hali olacak. electro ile dövüş sırasında kostümün devrelerinden yararlanabilir gibi görünüyor. doctor strange ufak bir büyü eklemesi yapmış. muhtemelen villainları zindan-hapishaneye atmak için portal görevi görecek. diğer kostüm ise ıntegrated suit. ıron spider zırhı bir nevi mavi olan kostümün ıron versiyonuyken, ıntegrated siyah olanın ıron versiyonu gibi duruyor. en azından ben kafamda öyle kategorileştiriyorum :)

    filmin final dövüşü çok güzel görünüyor. tekrar tekrar izleyeceğimiz harika bir sahne vadediyor. yönetmen jon watts'ın her filmde üzerine koya koya gittiğini düşünüyorum. bu filmde de önceki filmlerin üzerinde bir iş çıkaracağına inanıyorum.

    evet spider-man: no way home'a artık çok az kaldı. marketing sürecinin hızlanacağı, daha fazla bilgi alacağımız, bir çok tv spot göreceğimiz, röportajlarla, kliplerle geçecek bir aylık süreç biz fanları bekliyor. beklentileri karşılayacak bir film olması dileğiyle...

  • görevini yapan savcıdır.

    temel hak ve hürriyetlerin usulsüz şekilde sınırlandırıldığı tüm hukukçular tarafından dile getiriliyordu zaten. *

    aşı ve maske hakkındaki iddiaları da açıklayacak şekilde soruşturma başlatmış. ancak bilinmesi gerekir ki soruşturma açılması aşı ve maske karşıtlığı değildir, halkın endişe ettiği konuların kolluk kuvvetleri aracılığı ile açıklığa kavuşturulmasıdır. bakalım sonuç ne çıkacak.

  • veledin biri adamın karısına küfrediyor, okul idaresi hiçbir şey yapmıyor, adam da kendi adaletini sağlıyor.

    benim olaydan anladığım bu. adaletin olmadığı yerde anarşi başlar.

  • kendisi bence bir türk firmasına gelmiş geçmiş en başarılı yöneticilerden biri. ilk roportajlarının birini hatırlıyorum, amacının "turkcell'i salt bir cep telefonu operatörü olmaktan çıkarıp, bir servis şirketine dönüştürmek" olduğunu hatırlıyorum. bu o günlerde çok seyrek telaffuz edilen bir olgu idi. "servis" dediğin olay yalnızca büyük şirketlere yapılan kurumsal anlaşmaların yanında sunulan bazı ek detaylardan ibaretti. o dönemki gsm operatörü piyasası kontör, lira ve tarife üzerinde yapılan kampanyalar ile farklılaştırılan marketing operasyonları ile ilerleyen bir market imiş baktığında. ben hala hatırlıyorum 5 dakikası 1 kontör, 10 dakikası bilmemne tarzı olayları. ki telsim - vodafone'da da olay aynı, avea'da da aynı, türk telekom'da da aynı.

    bu herifin vizyonu, operatöre bir "servis şirketi" olma yeteneğini kazandırdı. nedir bu? küçük, büyük işletmelere, öğrenciye, çalışana, patrona, esnafa farklı kombine servis paketleri ile ilerlemek. eskiden turkcell ne yapardı, atıyorum 100 kişi için aylık "500 dk + 5000 sms + 4 gb internet" şeklinde gsm servis sağlayıcısı sözleşmesi yapar çıkardı. adam aldı datacenter'ları kurdu, hosted servisler için gerekli altyapıyı oluşturdu. superonline ile birleşmeyi gerçekleştirip telekom altyapısını yarattı. kurumsal birleşik çözümler için markalarla anlaşma yaptı, danışmanlar işe aldı, güzel takımlar kurdu. sonuç olarak olay "500 dk + 5000 sms"'ten bakın nereye geldi:

    bi kuruma gittin. 200 çalışan için 500 dk + 5000 sms anlaşması yaptın, okey, sonra adsl / vdsl anlaşması da yap. adamın 500 mağazası var her birinin ağ altyapısını sen kur. onun yanında merkeze switching altyapısı lazım olacak, onu al tarifenin içerisine göm, 24 ay taksitle ödesin. yanında kablosuz ağı gerekecek, alalım 500 adet ap her mağazasına ekleyelim. ip telefon altyapısı gerekli herkese artık, telefonlarla birlikte 36 ay taksitle ekleyelim. ip santral de turkcell'in kendi cloud'undan çalışsın. vpn gerekecek her farklı mağazaya, hepsini tarifeye ekleyelim, yine turkcell datacenter'ları üzerinden kiralama modeli ile ilerlesin. şirketin 4 farklı merkezi var, video konferans yapmak isteyecekler, bunu da tarifeye ekleyelim, tcell altyapısı ile çalışsın. ayrıca şirketin istediği farklı spesifik ihtiyaçlar da var fakat kaynak ayırmak istemiyorlar, biz girelim işin içine, %5 vade farklı ile yine tarifenin içine gömüp taksitlendirelim, hiç alakamız olmayan bir konuda bile sadece finansör olarak içeride bulunalım.

    bu strateji o kadar başarılı bir strateji ki, hem vendor lock-in sağlıyorsunuz (yani müşteriyi bi kere bağlamış oluyorsun), hem tek seferde çok ciddi boyutta işlere imza atabiliyorsun (sadece tarifeyi sağlıyorum demek var, tüm it altyapısını ben verdim demek var), hem ciddi danışmanlık ücretleri alabiliyorsun (ek bir gelir kolu oluyor bu sana) hem de vendor'dan bağımsız olarak krallar gibi oyunu kurabiliyorsun. artı olarak sana sadık onlarca alt bayii yaratıyorsun, zira adamlar senin finans gücünü ve ismini kullanıp, normalde giremeyecekleri projelere giriyorlar. artı, üretici firmalarla da kanka oluyorsun, her üreticinin fiyatlarını, özelliklerini biliyorsun. her yönden pazarın patronu oluyorsun özetle.

    ciliv'in kazandırdığı bu beceri daha sonrasında türk telekom - avea ile de birebir aynı şekilde gerçekleştirilmeye başlandı, şimdi yavaş yavaş vodafone da oyuna ısınmaya başladı. her halükarda adamın bu vizyonunu inanılmaz başarılı buluyorum. sadece çalıştığı şirkette değil, sektörde ciddi bir değişime, paradigma kaymasına sebep oldu, ki değişim iyidir, değişim candır. adam başlı başına dev bir sektörü değiştirdi. bu sebepten ülkeden gidişi, bence türkiye it camiası için ciddi bir kayıptır.

    küçükten büyüğe yönetilebilir turkcell servislerini incelemek isteyenlere link: http://www.turkcell.com.tr/kurumsal/bulut

    son bir ekleme olarak şunu da belirtmek isterim, ik tarafında kazandırdığı vizyon nasıldır bilmiyorum ama gerçekten çok başarılı ve vizyoner isimlerle çalışıyorlar. birlikte çalışma imkanı bulduğumuz arkadaşlar hem alanlarında uzman, hem de sektördeki gelişmeleri direkt yakından takip ediyorlar. bir san francisco'da ne oluyorsa, turkcell'de de bu konuşuluyor ve çalışmaları anında başlatılıyor. mesela atıyorum mobil marketing tarafında yapılan ya da planlanan projelere bakıyorum, türkiye'de daha m'si yokken, adamlar bir şeylere başlamış oluyorlar. ha onlar şirket içi bürokrasiyi aşana kadar atı alan üsküdarı geçmiş oluyor ama o ayrı :)

  • fren balataları biter, onu değiştirmez..
    kornası bozulsa müşteriyi bırakır sanayiye gider..