hesabın var mı? giriş yap

  • ifab kural kitabının 100. sayfasında konu düzenlenmiş. ilgili bölümde ofsayt düzenlemesi yapıldıktan sonra şunlara da dikkat edilmeli diye bir kaç durum sayılmış. biraz kafa karıştırıcı bir metin. şöyle diyor;

    "şu durumlara dikkat edilmelidir:

    • topla oynama niyetiyle topa doğru hareket eden ofsayt pozisyonundaki oyuncu ya topla oynamadan veya topla oynamaya teşebbüs etmeden veya rakibi ile top için mücadeleye girmeden önce faul yapılırsa, bu durum ofsayt ihlalinden önce gerçekleştiği için faul ile cezalandırılır
    • halihazırda topla oynayan veya oynamaya teşebbüs eden veya rakibi ile top için mücadele eden ofsayt pozisyonundaki bir oyuncuya ihlal yapıldığında, faul yapılmadan önce ofsayt gerçekleştiği için pozisyon ofsayt ile cezalandırılır"

    anladığım şu;

    1 - genel kural, ofsaytın çalınma anı: takım arkadaşı topa dokunduğu an ofsayt durumunda olan bir oyuncu atılan bu topa dokunursa, rakibin görüş açısını kapatarak oynamasını engellerse ya da top için rakibiyle mücadeleye girerse ofsayt düdüğü çalınır. temel kural bu.

    2- kenardaki futbolcu ortayı yaptığında, top daha gelmeden içerdeki ofsayt durumunda olan futbolcu çekildi, dirsek yedi vs. o zaman faul verilir. çünkü ofsayttaki hücum oyuncusu daha topa dokunmadı, oynamaya teşebbüs etmedi ya da top için rakip ile mücadeleye girmedi.

    3- kenardaki futbolcu ortayı yaptığında, ofsayt durumundaki hücum oyuncusu topla oynamış, oynamaya teşebbüs etmiş ya da top için rakibi ile mücadeleye girmişse ofsayt gerçekleşmiş olur. tam bu aşamada faule maruz kalmışsa artık faul değil ofsayt çalınır.

    alanya-fenerbahçe maçındaki valencia'nın pozisyonuna bu perspektiften bakacak olursak:

    top ceza alanına gönderildiği an valencia ofsayt pozisyonunda. valencia'ya faulün yapıldığı an, onun topla oynadığı, oynamaya teşebbüs ettiği ya da rakibi ile top için mücadeleye girdiği andan önce ise karar penaltı olmalı. sonra ise karar ofsayt olmalı.

    izlediğim kadarıyla, top atıldığında valencia'nın topa teması yok ama oynama teşebbüsü ve rakibi ile top için mücadelesi tartışmasız biçimde var. bu nedenle buradaki ofsayt kararı doğru.

    edit: aklıma geldi. ofsaytın gerçekleştiği andan sonraki faulleri kabul edip penaltı çalmak var uygulaması nedeniyle de mümkün olamaz. zira yardımcı hakemler tereddütlü pozisyonlarda pozisyon sona erene kadar bayrak kaldırmıyorlar. bu şekilde devam ettirdikleri bir anda faul yapılırsa nasıl penaltı verilecek?

    mesela beşiktaş'ın iptal edilen golünde, ofsayttaki gökhan topla gitti ljajiçe' pas verdi, o aşamada ljajiç'e ceza sahası içerisinde faul yapılsa penaltı mı verilmesi gerekecekti?

  • gerçek çilekten yapay çilek yaptı adam. 2 gün uğraştı. ne yaptığını bilmesem nükleer santraller için yeni uranyum yakıt hücresi yapıyor sanırdım.

  • dönerciler döneri böyle yaprak kadar ince kesip ekmeğin arasına koyuyor ya hani, göze de az geliyor. birgün bütün döner halkasını kocaman, böyle hayvan gibi ısırmak istiyorum sözlük.

  • eskiden arabistan'da yururlukte olan allah bir kari dort olayi kizlarin cok tuhafina gitmistir..

    - siz muslumanlarin simdi 4 tane mi karisi oluyo?
    - evet.. ne guzel di mi..
    - olur mu oyle sey ya.. nasil yani simdi sen benimle evleniyosun, sonra bir baskasiyla.. sonra bi daha.. sonra bi daha
    - yok uc alana bir bedava veriyolar.. ucuza geliyo..
    - ay siz kadinlari satiyo musunuz bi de?
    - valla mesela sen en az uc inek edersin..
    - aa.. sacmalama ya.. oyle sey mi olur.. ne kadar sacmalik, bidi bidi vidi vidi..
    - yok vazgectim, en fazla iki inek edersin..
    - o niye?
    - cok konusuyosun..

  • sıkılacak insan villada yine sıkılır. yıllardır yaptığım şey bu. kimse de bu karı tek yaşıyor yollu herhalde demedi, pislikten tozdan hastanelere düşmedim, anamın evine hasret kalmadım. nasıl kafalar var anlamak mümkün değil.

    edit: destek mesajlarınız için teşekkürler. kutu dolup taşmış. ya samimisiniz ya yavşıyorsunuz hadi hayırlısı.

    edit: yoğun çalışmaktan bakamadım ama kutu patlamış, yıkmışsınız buraları ibneler. yüz milyonuncu defa yavşıyorlar yazılmış. vay a.q! ağzım da bozuk, burdan birine de vermem, ev de benim, keyif de benim. gömen de sağ olsun. hadi kaçtım.

  • 1996 ya da 1997 yıllarından birinde zamanın başpehlivanı ahmet taşçı japonya'ya davet edilir ve gösteri maçında sumo güreşçileriyle sumo güreşi yapar.

    ardından japonlar da türkiye'ye gelir iade-i ziyaret babında. planda yine gösteri maçı vardır, ama bu sefer bir japon güreşçiyle yağlı güreş yapacak bizim başpehlivan. yer de kocaeli veya sakarya.

    bu abi de maç öncesi seyirciyi güldürsün , şaklabanlık etsin diye önden sürülür. bir müddet üstünde bir parça sumo çapıtıyla şaklabanlık eder ama sonra o çapıtı çıkarıp dal taşak takılır biraz. tabi seyircilerin galeyanı, tekbirler derken abiyi battaniyeye sarıp zor kaçırırlar, canını kurtardığına sevinmiştir herhalde.

    olan da gösteri maçına olur zaten, yapılmaz , japonlar gerisingeri ülkelerine dönerler.

  • siteleri üzerinden cuma günü akşam saatlerinde herhangi bir mağazalarında guinness bira satılıp satılmadığını sordum. cumartesi günü öğle saatlerinde arandım; mağazalarından birinin yetkilisi ürünün ne yazık ki herhangi bir macrocenter'da satılmadığını, migros stoklarını da kontrol ettiğini ve onlarda da bulunmadığını iletti. sonrasında ise ürünün türkiye'deki dağıtıcısıyla (tuborg) görüştüğünü, bu ürünün firma tarafından şişe ya da kutu formunda ithal edilmediği, sadece publarda satılmak üzere buna uygun şekilde getirildiği bilgisini aldığını iletti. üstüne de yine tuborg'dan aldığı bilgiye göre kutu, şişe guinness satışının 2014 sonuna doğru ya da 2015 başında başlayacağını söyledi.

    açıkçası "maalesef yok" şeklinde bir mail geri dönüşü bile benim için yeterliyken yukarıdaki cevabı almış olmak fazlasıyla sevindirdi. buna direkt müşteri memnuniyeti bile diyemiyorum zira ortada bir satıcı-müşteri ilişkisi de kurulmuş değil. dolayısıyla "potansiyel" müşteri memnuniyeti konusunu ciddiye almaktalar diyebiliyorum, bugün bunu gördüm.

  • frankfurt üniversitesi karşılaştırmalı dilbilim profesörü jost gippert’e göre, bugün büyük çoğunluğu türkiye sınırları içinde yaşayan zazaların konuştuğu bu dil, hint-avrupa dil ailesinin kuzey-batı irani diller grubu içindedir.

    profesör, sınıflandırmasının temelini, incelediği eski, orta ve yeni dil kademelerine ait metinlere dayandırarak: eski irani dil kademesi zerdüşt’ün dili olan avestçe (mö. 1000 - 500) ile; eski farsça ve medce, batı orta iranca (mö. 4./3. yy – ms. 8./9. yy) partça ve orta farsça ile temsil edildiğini; günümüz farsçasını tarihi gelişim bakımından güney-batı diller gurubu içine girdiğini söyler.

    zazacanın ise, diğer birçok irani diller gibi, orta ve eski dil kademesine ait metinleri bulunmadığından, orta ve eski farçadan ziyade, daha çok partça ve avestçe ile çok sayıda ortak özelliklerine bakarak kuzey-batı irani diller grubuna girdiğini söyler.

    zazaca ile kurmanccanın ilişkisi için ise, almanca ile ingilizce gibidir; hatta, zazaca ile kurmancca aynı dil familyasında olmalarına rağmen, aralarındaki fark almanca ile ingilizcenin farkından daha fazladır, der.

  • binaları ayakta tutan tuğlalar değil, temel ve kirişlerdir. ne kadar hafif olurlarsa o kadar sağlam olurlar. yalıtım ise duvarın dışına yapılır.
    hobisi kepçe ve inşaat izlemek olan ülkenin vatandaşı böyle sorular sormamalıdır.
    çocukluğu inşaatın 2. katından kum tepesine atlamak, aylarca bekleyen rutubetli su varillerinden kurbağa yakalamak olan bir varoş çocuğu olarak biraz kassam ev yaparım.
    he bugüne kadar ne inşa ettin dersen sadece köpek ve güvercin kulübesi..
    bir de yetişkinliğimde yaptığım bir kuş kafesi var ki ustalık eserim olarak londra'da sergileniyor. bu londra işi ciddi bu arada.

  • bir troll ağlıyor gözleri yaşlı.

    1.si bu tünel projeleri "istanbul 7 tepe 7 tünel" sloganıyla başladı.
    ve 3. tünelden sonra durduruldu.
    durduran kişi bizzat reis-i cumhur.
    o zamanki açıklaması da, "metroların daha efektif olduğunu gördük, tünelleri bırakıp metro yapacağız" demişti.

    o zaman gıkı çıkmayan troll gelmiş, şimdi "inanmoyoraaaaaaaam" yapıyor.
    mayışlar yatmış.
    iyisiniz.

  • bu hareketin içinde barındırdığı hayvanlığı, bencilliği ve kabin kalabalıklaşacağı için daha çok sıkışacaklarını öngöremeyecek kadar düşünme tembeli olunmasını geçtim; işin en ilginç tarafı dünyaya 2 gram katkı yapmamış ve yapmayan bir halkın bu kadar aceleyle nereye gittiği.

    her gün;
    herhangi bir icat, buluş? yok.
    dünya insanlarına katkı? yok.
    doğaya katkı? sırf zarar.
    çevresine katkı? mümkünse zarar.
    işinde iyileştirme? o da yok.
    öğretim? ne öğrenmişler ki öğretsinler.

    peki bu aceleyle allah'ın her günü nereye yetişiyorsun sen hacı dayı?