hesabın var mı? giriş yap

  • eğer solunum için sergilemeniz gereken akciğer performansı elektrik süpürgesininki kadar olmayacaksa, yani solunum yetmezliği vs.den muzdarip değilseniz , bahsettiğim konuya girebiliriz.

    bunu kuzenle denedim, abimle denedim... birkaç şekilde.
    dedim ki "bastırın lan yastığı. bastırın bastırabildiğiniz kadar."
    herkeste bir tedirginlik oluyor tabii. görmüşler filmlerden, yastığı 10 saniye surata basınca adam titrreye titreye ölüyor.

    dedim "iyi bastırın!"
    "oğlum delirme. etme, tutma."
    "bastırın, bunu kaldırabilecek kadar dayanıklı bir bünyem var. ver oya işlemeli anneanne yastığını suratıma"

    bastırdılar. ulan bu yastık betondan değil. içinde pamuk var. burnun, suratın engebelerinin yarattığı antiklinal ve senklinal sayesinde hava alanları oluşuyor. 150 saat daha kalabilirim. isterseniz iki de kırlent alıp yanlardan sokun.

    n'oldu? bir hurafeyi daha çökerttim.
    *********
    çok mu lüzumlu bir bilgi bu birader?
    e bu kısmı üzerine düşünmeyi hak ediyor.

  • son dakika editi: istanbul il secim kurulu tarafindan reddelimistir(bundan once ilce kurula da basvurmuslar, onlar da red etmis)

    son dakika editi2: akp secim sorumlusuna gore basvuruyu tum istanbul iciin degil buyukcekmece icin yapmislar. boyle oldugunu yazmistim zaten.

    istanbul’un buyukcekmece ilcesi icin, usulsuz secmen kaydi yapildi gerekcesiyle yapilmistir.

    https://m.haberturk.com/…?__twitter_impression=true

    edit: akp bunun varligindan 5 nisan’da mi haberdar olmus yoksa maksat secmenlerine “bakin cirpiniyoruz sizin icin” mesajini mi veriyor?

    bu arada “secim yeniden olursa fark atariz” goygoyculari sussun! secim mecim olmamali. ekrem kazandi.

  • ruyamda gordum bugun. muhendisligini yaptigim bir jetin yaninda yapimini yapiyor, bitiriyordum. parlak bir kirmiziydi. inanilmaz guzeldi. kendi ruhu vardi sanki. oyle ki ilk calistirilinca platformdan firladi dustu, cizik yoktu. bir tek ben o kadar ihtimam gosteriyordum. vites ve gas bir sekilde takili oldugundan gitmeye basladi.
    iste hayatimin ideali oldu bu andan sonra. hep aklimda olan bir tanesini yeniden uretmeyi kafaya koydum. ilk gordugum arabadir e-type. ilk elimde tuttugumdur. nasil mi? bana o model araba hediyelerden biri olarak gelmisti 3-4 yasimda. o tel jantlarina hayrandim. kirmizi rengine de. aklimda olup da uretmek istedigim arabadir kisaca.

  • pek muhterem kadın arkadaşlarım.
    malumunuz olduğu üzere yaz mevsimi hızla yaklaşıyor. bu cihetle pek çoğunuzun evlilik planları olduğunun, yeni bir yuva kurmak üzere haldır haldır planlar yaptığının farkındayım. sizlerle gelinlikleriniz hakkında biraz konuşmak istiyorum. tane tane yazayım ki akılda kalsın.
    • biz erkekler gelinlikten anlamayız, ben şahsen birkaç bin düğünde yer almama rağmen tek bir gelinlik hatırlamıyorum. o binlerce model arasından beğendiğiniz, yakası düz mü olsun, dantelli mi olsun diye kamuoyu araştırması yaptığınız gelinlikleri düğün başladıktan 15 dakika sonra çoktan unutmuş oluyoruz. ha bu demek değildir ki gelinlik hakkında bir fikrimiz olmayacak. devamı aşağıda:

    • evvela yabancı moda dergilerinde, internette gördüğünüz uzun boylu, solaryumla karartılmış kızların üzerlerindeki gelinlikler ekseriyetle “yabanci” tasarımcılar tarafından “yabanci” gelinler için tasarlanır. o gelinliklerin şıklığına aldanmayınız. zira yabancının düğünü bizimki gibi değildir. yabancının gelini kuğu gibi süzülür. babasının kolunda kiliseye girer, damatla 5 dakika ayakta durur, söz veriyorum, gelini öpebilirsin, buketi salla, bitti gitti... gerisi kokteylvari bir şeyler (filmlerden gördüğüm kadarıyla). peki bizim gelinler öyle mi? bizim gelin masa masa gezecek, eltiyi kaynı öpecek, halaya duracak, ankara havası oynayacak, kasap oynayacak, dolanacak da dolanacak. peki düğünde toplam 300 kalori yakacak cenifır için tasarlanan gelinliği güzide anadolu’mun güzeller güzeli gelini giyince ne olacak. düğünde yakılan 5000 kalori, öpülen 2000 akraba, takılan yarım küp altından sonra o gelinlik ne hale gelecek? hesaplayın bunları...

    • hanginizle konuşsam istisnasız “çok abartı sevmiyorum, sade bir şeyler olacak ama çok da düz değil” diyorsunuz, sonra da taşıyla danteliyle tülüyle çiçeğiyle çelenk gibi geliyorsunuz. ne çok damat gelinlik görünce 10 kasım’ı, atatürk büstünün önüne bırakılan çelenkleri hatırlıyor bir bilseniz, aklınız şaşar. biz erkekler olarak danteli, çiçeği, tülü, ve parlak taşları sadece evin salonunda görmek istiyoruz. (aslında o da tartışılır da neyse işte) bu cihetle evin salonunu üzerinize giyip gelmeniz cidden yorucu olabiliyor. kabarık, taşlı, dantelli, çiçekli bir elbise sade değildir, olamaz. rica ederim kendimizi kandırmayalım.

    • tarlatan, tarlatan tarlatan... anlamını bilmeyen erkekler için izah edeyim, gelinliğin alt tarafında yer alan, giderek genişleyen, gelinliğin –ve gelinin- kocaman görünmesini sağlayan çemberli yapıya tarlatan diyoruz. gelinlerin görkemli ve göz alıcı görünmelerini sağlayan bu yapı pek çok damatta “lan galiba bir firkateyn ile evleniyorum” hissi yaratıyor. adam sizi gelinlik ile gördüğü ilk anda, birkaç saniye sessiz kalıp gözleri dalıyorsa biliniz ki bu durum göz alıcılığınız yüzünden değil, “bu şey tanıdık geliyor ama tam çıkaramıyorum” diye düşündüğü içindir.

    • “hayatımda bir kez giyiyorum, biraz da gösterişli olsun canım, kalabalığın arasında fark edilsin” diyorsunuz. hakkınızdır, hatta benzer bir deneyimi biz erkekler de sünnet esnasında tecrübe ediyoruz. bizi de tüylü şapkalar, pelerinler ve ucu topuzlu asalar ile oyalıyorlar. fakat o salona gelen insanların hâlihazırda sizin düğününüzü izlemeye gelmiş, insanlar olduğunu, eşiniz, dostunuz, akrabanız, komşunuz olduğunu, o düğünün öznesinin gelin ile damat olduğunu rica ederim gözden kaçırmayınız. siz kot pantolon da giyseniz o düğünün başrolünde olacaksınız. bu cihetle uzaydan görünmenize gerek yok, sizi kutlayacak, sizin için mutlu olacak herkes zaten gözünüz ile seçebileceğiniz mesafede olacak.

    • son olarak mutluluklar dilerim.

  • yumuşak güç. bir devletin, başka bir devletin davranışlarını ve çıkar tanımlamalarını kültürel ve ideolojik araçlarla dolaylı olarak etkilemesi. bu araçlar tarih, kültür,edebiyat,sinema,sanat ve uygulanan diplomasi olabilir. yani kısaca, ekonomik ya da askeri güç kullanmadan diğer ülkeyi kendine çekmek denilebilir.

  • kadının tek düşmanı kadındır lafını doğrulamış başlıktır. hakaret edenlerin çoğu kadın. vallahi rezillik.