ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
contact filmindeki ayna sahnesi
-
aynaya kadar ne olduğunu anlayamadığınız en etkileyici sahnelerden biri.
34 yaşında hiçbir şeye sahip olmayan insan
-
böyle insanları üzmeyin. bunlardan biri kuzenim. evin tek oğlu. 7 kız kardeşi var. babasını 20 yaşında kaybetmiş. babası benim babamdan beter pis bir adammış. ölünce hiçbirşey bırakmamış tabi. senelerce orda, şurda burda çalışarak kardeşlerine ve annesine bakmaya çalışıyor. babadan anneye anneden de ona hepatit b hastası bir yandan da hastalığıyla uğraşıyor. annesi de hipertansiyon, diyabet ve diyaliz hastası. o da ölürse bu dünyada napacam diyor. hayat herkese gülmüyor işte. kınamayın insanları.
çocukken beğenilip şimdi anlam verilemeyen araba
-
benim için kesinlikle mazda 323'ün açılıp kapanan farlı araba modeliydi. o zamanlar benim gözümde ne ferrari ne porsche dünyanın en iyi arabası mazda'ydı. bir de tempra'nın o dijital göstergesinden dolayı gözümde ayrı bir yeri vardı, ne zaman tempra'ya binsem o dijital hız göstergesinden gözümü alamazdım.
mazda 323
tempra'nın müthiş göstergeleri
konya ssk hastanesi hasta sırası
-
yıllar önce konya'da saray çarşısı'nın oradaki akbank'ta sıra bekliyordum. bankada inanılmaz bir kuyruk vardı. müthiş sıcak bir yaz günüydü. bankada klima çalışmıyordu, leş gibiydi ortalık. en az 4-5 vezne olmasına rağmen, 1 veya 2'si aktifti. işin en çileden çıkartıcı tarafı ise, şubede mevcut q-matik denen sistem kurulu olmasına rağmen, banka yönetimi niyeyse sistemi çalıştırmıyordu. herkes ayakta, kıç kıça bu kuyruğu bekliyorduk. artık sabredemediğim ve önümdeki ihtiyarın epey zorlandığını anladığım bir an, "ne biçim iş bu, şu q-matiği bari çalıştırın, neden bütün vezneler çalışmıyor" minvalinden söylenmeye sesimi yükseltmeye başladım. anında bütün yüzler, tüm içerideki insanlar, hepsi birer mirket refleksiyle bana döndü. gişe memuru vızırdanırken, "yok mu senin müdürün?!?" dedim, hay huy falan bir tartışmadır sürerken ve bu mirket konya insanları yüzüme bön bön bakıp hiç bir söylemde bulunmazken:
sırada arkamda bulunan bir karabıyıklı 35-40 yaş adamı "ne var birader? bi sen mi sıra bekliyon? bak hepimiz bekliyoruz, ne gonuşup duruyon??" diyerek bana çıkıştı. bu gücetapan kardeşimize dönüp "birader soyadın sabancı mı?" diye sordum. "yııoo" diye karşılık verdi. "lan o zaman asdaicaaewadazxc!!!!!" şeklinde çıkışmaya başlamıştım ki, önümdeki ihtiyar kolumu tuttu, "diklenme, dik dur. hoo diyecen altını kürüyüverecen" nasihatlarine girişti ve ben de bu kalabalıkta hak aramanın manasızlığını gördüm...
işte o insanların beklediği sıradır. anlayamazsınız.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
need for speed oynarken iceriye giren bascavusu farketmeyip
-napiyon lan burda
cumlesine
- oyun oynuyom olm
demek..
arthur schopenhauer
-
“insanın dayanabileceği gürültü miktarı ile zihinsel yetileri arasında bir ters orantı vardır. kapıyı eliyle yavaşça kapatmak yerine gürültüyle çarpan bir insan yalnızca terbiyesiz değil, aynı zamanda bayağı ve dar görüşlüdür.”
hayatımda duyduğum en isabetli ve en benimsediğim sözlerden birisinin sahibi olan, zekasına ve görüşüne hayranlık beslediğim insan.
gökyüzünde yalnız gezen nazguller
-
''yer yüzünde gollum kadar yalnızım.'' diye devam eder.
kk'nın oğlunun bedelli askerlikten faydalanmaması
-
diğer tarafta bilal erdoğan bugün 2 gemi daha almış.
ışte akp zihniyeti böyle bir zihniyetir.
(bkz: gemicik)
kilo vermenin bilinen en kısa yolu
-
-beyaz ekmek yememek. haftada tüketilen ekmek dilimi sayısını 3'e (evet, üç) düşürmek
-şeker tüketimini sadece bitter çikolata ve meyveye indirgemek
-kızartılmış her şeyden uzak durmak
-beyaz pirinç ve normal makarna yememek. kepeki makarna ya da tam tahıllı makarna sizi seviyor, onu üzmeyin.
-bol bol balık ve tavuk tüketmek.
-su içmek. zaten bir insan neden su içmez, su sevmez anlayamıyorum. su size çok tatsız, düz vs geliyorsa içine taze nane, limon ve sevdiğiniz başka meyveleri atın. bana sonra teşekkür edersiniz.
-tuz tüketmeyi bırakmak gerektiğini zaten yazmıyorum bile.
-yemeklerin üzerine bol bol karabiber, kimyon, çörekotu, kırmızı biber ve keten tohumu dökmek. bunlar hem yediğiniz şeye aroma ve lezzet verecek hem de metabolizmanızı hızlandıracak.
-sebze sevmeyen bünyeler için: deneysel olmak. yeşilin koyu tonlarındaki sebzeler sizin en yakın arkadaşınız bu yolda. ama sebze sevmiyorsanız blendra atın bu sebzeleri, içine bir miktar yoğurt, tarçın ve sevdiğiniz 1-2 meyveyi de ekleyin. yoğun kıvamlı bir içeçek olana kadar çekin. buz ile ya da dolapta soğutarak için. veya bol miktarda yoğurdun içine koyun bu sebzeleri ve -burası önemli- dondurulmuş meyve ekleyin biraz bal ile. yine mikserle çekin hepsini. dünyanın en güzel dondurması olmazsa, gelin yüzüme tükürün. tarifin sebzesiz hali üşengeçler için jamie oliver'dan geliyor.
aralık ayından beri yukarıdakileri uygulayarak, aç kalmadan, istediğimi yiyerek ve kısa yürüyüşler yaparak 15 kilo verdim. sorular için yeşillendirebilirsiniz.
edit: işbu entry, haşlanmış yumurta, rafadan yumurta ya da sahanda yumurtanın sarısından başka ya da kaşarlı menemen haricinde ağzına yumurtanın y sini süremeyen bir suser tarafından yazılmıştır. yumurta ile bir sorununuz yoksa, bu yolda en büyük destekçiniz olacaktır.
subway'in türkiye'de tutmamasının sebepleri
-
yarım ekmek sandviç'e 1.5 iskender parası istemesi.
3 kasım 2011 beşiktaş d. kiev maçındaki karambol
-
o kadar uzun sürdü ki, ilk şutun veli'nin elinden dönmesine itiraz etmeyi düşünen kiev'li futbolcular pozisyon bittiğinde bunu unuttular.
23 kasım 2021 ekonomi protestosu
-
olmayan protestodur. geç gelen hamburgeri, iade edemediği donu, gol atamayan kenan karamanı protesto eden bu kadim halk, batmakta olan ekonomisini protesto e-d-e-m-i-y-o-r.
dada dandinista
-
ahmet çakar: adam olan sigara içmez.
rok: adam değilsin yani?
a.ç: değilim.
9 temmuz 2014 hollanda arjantin maçı
-
trt'nin lisans alamamış pes gibi paralel futbolcu isimleriyle yayınladığı maç.
çal keke çal
-
versiyonları yarmaya devam ediyor.
nou campta bir gün geziyordum
guardiola çağırdı messi gel buraya
buyur guardiola
dedi çıkar kalem
bacağımda ki platini çıkardım
dedi çıkar defter
imzalı resmimi çıkardım
dedi çıkar harita
işte güzelim orda pepenin vucudumda bıraktığı üç beş krampon yarası varya
işte onları çıkardım
guardiola dedi bunlar ney
guardi dedim üç beş krampon yarası
sanki sanırsınız futbolcunun allahı
ama bilmezsiniz ki o üç beş krampon yarası
el classico hatırası
çal pique çal